Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu - ERSAN ŞEN

Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu - ERSAN ŞEN

- Vedat Kitapçılık

Sayfa Sayısı
:  
616
Kitap Ölçüleri
:  
21x18 cm
Basım Yılı
:  
2006
ISBN NO
:  
9789758875627

600,00 TL

Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...











5237 SAYILI YENİ TÜRK CEZA KANUNU HAKKINDA GENEL AÇIKLAMA VE YORUM 1926 yılından bu tarafa yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremediği gerekçesiyle sürekli eleştirilmiş ve bu sebeple sıklıkla değiştirilmiş ve eklemeler yapılmıştır. Yapılan değişiklik ve ek¬lemeler dolayısıyla felsefesini kaybettiği ileri sürülen 765 sayılı Türk Ceza Ka¬nunu, önce 01.04.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen, fakat ardından yapılan ağır eleştiriler sebebiyle yürürlüğü 01.06.2005 tarihine bırakılarak, bir¬çok hükmünde daha yürürlüğe girmeden değişiklik yapılan 5237 sayılı Türk Ce¬za Kanunu yoluyla fonksiyonunu tümüyle kaybetmiştir. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Kanunumun "Genel Gerekçesi"nde, "Ceza mevzuatı, çağın gereklerini ve yeniden oluşan milli ve in¬sanlığın ortak değerlerini vurgulayan, insan haklarım ve toplumsal güvenliği ko¬rumayı hedefleyen bir suç ve ceza siyasetine dayandırılmalıdır. ... Yürürlükte bu¬lunan 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı kanun üzerinde kısa bir irdeleme ve değer¬lendirme yapılacak olursa, özetle şu hususlar saptanabilir: Her şeyden önce Ka¬nunun dili üzerinde durmak gereklidir. Dil o kadar eskidir ki, değil günümüzde hukuk fakültelerinde okuyan gençler, hatta belirli bir deneyim kazanmış hukuk¬çular bile Kanunda geçen bazı sözcükleri, anlamak şöyle dursun doğru olarak te¬laffuz edememektedirler. Bir kısım hukukçuların artık anlayamadıkları bir dil ile yazılmış Kanunu, vatandaşların anlayıp algılayarak, hükümlerine uygun biçim¬de hareket etmesi, elbette beklenemez ("Genel Gerekçe"de yer alan bu iddialı sözler karşısında, Kanunun 219. maddesinde kullanılan dile bakmanızı öneririz). ... Kanunun genel hükümlerinin önemli bir kısmının çağdaş gelişmelere uygun bulunmadığını söylemek doğru olur; ..." gibi ifadelere yer verilerek, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ağır biçimde eleştirilmiş ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Ka¬nunu′nun modern, toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek niteliklere sahip, ilerici bir kanun olarak hazırlandığı belirtilmiştir. Aşağıdaki tespit ve açıklamalar ile 5237 sayılı Kanunda daha yürürlüğe gir¬meden yapılması düşünülen kapsamlı değişiklikler gözönüne alındığında, "Ge¬nel Gerekçe"de 5237 sayılı Kanun hakkında yer alan sözlerin ne derece isabetli olduğunu tartışmak gerekir. YENİ TÜRK CEZA KANUNU YORUMU Şen 5237 sayılı Kanunun 73. maddesinde "Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar, uzlaşma" başlığı altında, Türk Ceza Hukuku ve Türk Ceza Yargılaması Hukuku için yeni bir müessese olan "uzlaşma"yı düzenlemiştir. 73. maddenin son fıkrasına göre, "Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan suç¬larda failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzaklaştıklarında ve bu husus cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından saptan¬dığında, kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir". Bir ce¬za yargılaması müessesesi olan "uzlaşma", 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanu¬nu′nun 253 ile 255. maddeleri arasında düzenlenmiş ve böylelikle takibi şikaye¬te bağlı suçlar bakımından taraflar arasındaki ceza ihtilafının soruşturma ve ko¬vuşturma tamamlanmaksızın giderilmesi amaçlanmıştır. 5237 sayılı Kanun sistematik açısından da yenilikler içermektedir. Ka¬nun koyucu, 1 ile 75. maddeler arasında "genel hükümler" hakkında düzenleme yaptıktan sonra, "özel suç tipleri"nin düzenlenmeye başladığı 76 ile 80. madde arasında "uluslararası suçlar"ı ilave etmiş ve en önemlisi 81. madde ve devamın¬da "kişilere karşı suçlar"la ilgili düzenlemeler yaparak, 765 sayılı Kanunda izle¬nen sistemden farklı bir yol izlemeyi tercih etmiştir. 765 sayılı Kanun, "özel suç tipleri" bakımından daha ilk özel suç tipinin dü¬zenlendiği 125. maddeye "Devletin şahsiyetine karşı cürümler′le başlamayı uy¬gun gördüğü halde, kanun koyucu 5237 sayılı Kanunda bu düşüncesini değiştir¬miş, kişi hak ve hürriyetlerine verilmesi gereken önemi gözeterek, "özel suç tip-leri"nin "uluslararası suçlar"dan sonra gelen ikinci kısmından itibaren "kişilere karşı suçlar"ı düzenlemiş, "Millete ve Devlete karşı suçlar"ı da dördüncü kısım olan son kısma bırakmıştır. Elbette bu kanun koyucuya ait bir tercih meselesidir, ancak kişi hak ve hürriyetlerini korumayı amaçlayan ceza hükümlerine metin içinde önce yer verilmesi, o kanunun kişi hak ve hürriyetlerinin korunması açı¬sından daha iyi ve modern hale getirildiği sonucunu doğurmayacaktır. Eğer aksi kabul edilecek olursa, "kişi hürriyetine karşı suçlar′la başlamayan Alman Ceza Kanunu′nu modern bir kanun şeklinde değerlendirmemek gerekir ki, bu son de¬rece yanlış bir tespit olacaktır; zira Alman Ceza Kanunu, Avrupa′da modern bir düzenleme olarak kabul görmektedir. Bu sebeple, 5237 sayılı Kanun hakkında değerlendirme yapılırken, metnin şekil açısından düzenlenmesinden değil, hü¬kümlerin taşıdığı anlam ve sonuçlardan hareket edilmesi uygun düşecektir. Yeni Türk Ceza Kanunu′nun "Faillik" başlıklı 37. maddesinin birinci fıkrası, kesinlikle 765 sayılı Kanunun 463 ile 464. maddelerinin karşılığı ola¬maz. 37/1. maddeye göre, "Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçek¬leştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur". Bu madde hükmünde, su¬çun maddi ve manevi unsurlarının tamam olması şartıyla cezai sorumluluğun do¬ğabileceği ifade edilmiştir. Failin sırf kavgada bulunması, onun Yeni Türk Ceza Kanunu′nun 81. (kasten adam öldürme suçu) veya 86. (kasten yaralama suçu) maddelerinden sorumlu tutulabilmesi için yeterli kabul edilemez. Bu sebeple 37. maddenin, faili belli olmayan adam öldürme veya yaralama suçları ile ölen veya yaralanan şahsa kavgada el uzatmak suçunun karşılığı olarak düşünülmesi müm¬kün değildir. Genel hükümlerden olan 37. madde, özel suç tiplerini düzenleyen bir hüküm olmadığı gibi, bir suçta failin kim olabileceğini genel olarak tanımla¬maya ilişkin bir düzenleme de içermemektedir. Bu anlamda maddenin gerekçe¬sinin dördüncü ve altıncı paragraflarına göre, "...Yeniden düzenlenen maddenin birinci fıkrasına göre, suçun kanuni tanımında öngörülen fiili gerçekleştiren kişi fail olup, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda, bu ki¬şilerin her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulacaktır. ... Suç ortaklarının işti¬rak katkılarının karşılıklı olarak birbirlerini tamamladığı durumlarda da müşte¬rek faillik mümkündür. Bazı hallerde failler, herbiri suçun kanuni tanımındaki bütün unsurları tek başına gerçekleştirmek üzere bir anlaşmaya varabilirler. Örneğin, bir kişiyi öl¬dürmek için aralarında anlaşmış olan beş kişi, amacın gerçekleşme ihtimalini da¬ha da yükseltmek amacıyla aynı anda mağdurun üzerine ateş ederler. Ateşlenen mermilerden bir kısmı mağdura isabet eder, bir kısmı ise etmez. Bu örnek olay¬da, bütün suç ortakları ortak bir suç işleme kararına dayanarak birlikte hareket etmektedirler. Bu beş suç ortağının ateşlediği mermilerden sadece bir tanesinin mağdura isabet edip, ölümüne neden olması halinde dahi, tamamlanmış kasten adam öldürme suçundan dolayı bu kişilerden her biri müşterek fail olarak sorum¬lu tutulacaktır". Gerek 37/1. madde hükmü ve gerekse gerekçesi, hiçbir şekilde faili belli olmayan kasten adam öldürme veya yaralama fiilleri ile. bunların tak¬sirle işlenmiş olanlarını kapsamamaktadır. Ayrıca, hüküm gerekçelerinin ceza normu olarak kabul edilemeyeceği gözönüne alındığında, hüküm gerekçesinin 765 sayılı Kanunun özellikle 463. maddesinde düzenlenen suç tipinin karşılığı olduğunu söylemek mümkün değildir. 37/1. madde hükmünün gerekçesinden ha¬reketle, 765 sayılı Kanunun 463. maddesi kapsamına giren her bir failin "müşte¬rek faillik" kapsamında kabul edileceğini söylemek, uygulanacak cezanın ağırlı- 5 YENİ TÜRK CEZA KANUNU YORUMU Şen ğı bakımından ceza adaletine de ters düşecektir. Failin kim olduğunu belirleye-mediğimiz bir olayda, suça katıldığı iddia edilen, ancak katkısı belirlenemeyen her faile tam ceza verilmesi son derece yanlış olacaktır. Kanun koyucu, 765 sayılı Kanunun 498. maddesinde düzenlediği kor¬kutarak faydalanma suçu ile 499. maddesinde düzenlediği menfaat temini amacıyla adam kaldırmak suçuna, gerek suçun unsurları ve gerekse bu madde¬lerde öngörülen cezaları karşılayan hükümler bakımından 5237 sayılı Kanunda yer vermemiştir. Ülkemizde işlenme oranlan yönünden oldukça önemli olan bu suçların, 5237 sayılı Kanunun "Yağma" başlıklı 148. maddesi ile "Nitelikli yağ¬ma" başlıklı 149. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini düşünmekte¬yiz. 5237 sayılı Kanun, şekil bakımından maddeler içinde yer alan fıkraları nu¬maralandırmayı uygun görmüş, böylelikle fıkra ve bentlerin numaralandırılma-ları konusunda meydana gelebilecek karışıklığı önlemeyi amaçlamıştır. Sistematik açısından kolay ulaşılması ve tanımlayıcı olması amacıyla, 5237 sayılı Kanunun her maddesinde başlık kullanılmıştır. Bu sistem, 765 sayılı Ka¬nunda bulunmamakta idi. Tanımlayıcı ve açıklayıcı nitelikte olması ve başlıklar¬da birliğin sağlaması bakımından, yeni sistemin faydalı olacağını ifade etmek is¬teriz. Bu açıklamaların ardından, aşağıda 5237 sayılı Kanunun 1. maddesinden başlayarak, bazı maddeler üzerinde incelemeler yapılmış, eleştirilerimiz ve öne¬rilerimiz sunulmuştur. Ancak belirtmeliyiz ki, 5237 sayılı Kanun daha yürürlü¬ğe giremeden değişikliğe uğramıştır. 5237 sayılı Kanunda, 5328 sayılı Kanunla 10 (on) maddede ve 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinin hemen ar¬dından bu defa 5377 sayılı Kanunla 38 (otuzsekiz) madde ve 5378 sayılı Kanun¬la 1 (bir) madde üzerinde birtakım değişiklikler yapılmış, bazı hükümler ortadan kaldırılmış ve Kanuna bazı yeni hükümler eklenmiştir. 5237 sayılı Kanunun da¬ha yürürlüğe girmeden ve yürürlüğe girmesinin hemen ardından birçok madde¬sinde yapılan bu değişiklik, Ülkeyi ve tüm bireyleri çok yakından ilgilendiren Türk Ceza Kanunu konusunda, kanun koyucunun maalesef toplumda memnuni¬yetle karşılanan bir kanunlaştırma yapamadığına, uygulamada ve adalet siste¬minde şimdiden bazı tereddütlerin doğmasına sebebiyet verdiğine işaret etmek¬tedir. Aşağıda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu′nun son halini teşkil eden tam met¬nine yer vererek, maddelerle ilgili açıklama ve yorumlarda bulunacağız. Bu kap¬samda, bazı madde metinlerinin uygulamaya yönelik tanıtımını içeren kısa açık¬lamaların yanında, bazı hükümlerle ilgili eleştiri içeren yorumların da çalışma¬mızda yer alacağını ifade etmek isteriz. 6 Şen 5237 SAYİLİ YENt TÜRK CEZA KANUNU HAKKİNDA GENEL AÇİKLAMA VE YORUM 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri üzerinde, henüz yürürlüğe girme¬den 5328 sayılı ve 31.03.2005 kabul tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapıl¬ması Hakkında Kanun′la yapılan değişikliklerin önceki metinlerini çalışmamız¬da kullanmayacağız, çünkü yürürlüğe girmeden yapılmış olan bu değişikliklerin fiil ve failleri üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu′nun yürürlüğe girme¬sinden sonra toplam 38 (otuzsekiz) maddesinde, 08.07.2005 tarihinde yürür¬lüğe giren 5377 sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Ka¬nun′la değişiklik yapılmıştır. 5237 sayılı Kanunun 5377 sayılı Kanunla değişti¬rilen hükümleri, kısa süreli olsa da yürürlükte kaldığından, değiştirilen hüküm¬lerin eski hallerine çalışmamızda yer vermek gerekmiştir. İfade ettiğimiz üzere, 5377 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanu¬nu′nun değişikliğe uğrayan ilgili hükümleri yürürlükte kalmış, böylece bu hü¬kümlerin fail ve mahkumun lehine olmasına göre, yürürlükte bulundukları za¬man içerisinde işlenen veya işlendiği iddia olunan fiiller ve failleri hakkında uy¬gulanmaya devam etmeleri sözkonusu olacaktır. Dolayısıyla, 01 Haziran 2005 tarihinden önce veya 5377 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği zamana kadar ceza hukukunun ilgi alanına giren fiiller hakkında, 765 sayılı Eski Türk Ceza Kanu¬nu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu′nun 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe gi¬ren hükümleri ve 5237 sayılı Kanunun 5377 sayılı Kanunla değiştirilen hüküm¬leri uygulama alanı bulacaktır. Bunun yanında, 5237 sayılı Kanunun "Ayırımcılık" başlıklı 122. mad¬denin birinci fıkrasına, 01.07.2005 kabul ve 07.07.2005 yürürlük tarihli 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişik¬lik Yapılması Hakkında Kanunun 41. maddesiyle "özürlülük" kavramı eklenmiş¬tir. 122. madde, eklemenin yürürlüğe giriş tarihi olan 07.07.2005 tarihe kadar ilk şekliyle bu tarihten sonra "özürlü bireyleri" kapsayacak şekilde dikkate alınma¬lı ve uygulanmalıdır. Kanun koyucu, ayırımcılık yasağını genişletmiş ve özürlü insanları da içine alacak şekilde düzenleme yapmıştır. 122. maddenin en olumlu yanı, sonradan da olsa madde metninin içine "özürlülük" kavramını almak ol¬muş ve böylelikle özürlü bireyler ile vücut bütünlüğü tam ve sağlam olanlar ara¬sında yapılabilecek dayanaksız ve keyfi ayırımların önüne geçilmesi amaçlan¬mıştır. Bir ülkede ceza kanunu, düzenin sağlanması ve korunması bakımından son derece önemlidir. Bu sebeple, ceza kanunlarının uygulanması bakımından ülke ve toplumda herhangi bir boşluğa sebebiyet verebilecek uygulamalarda, karma¬şık ve sürekli değiştirilen hükümleri yürürlüğe koymaktan mutlak şekilde kaçın¬mak gerekir. Aksi takdirde, düzeni sağlamak ve bu düzen içinde öncelikle kişi hak ve hürriyetlerini korumak ve gözetmek maksadıyla konulduğu ileri sürülen 7 YENİ TÜRK CEZA KANUNU YORUMU Şen ceza kanunu hükümlerinin faydası değil, aksine zarar verici sonuçlan gündeme gelecektir. Kanaatimizce, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu da, gerek bazı hüküm¬lerinin isabetsizliği, gerek bu hükümlerin uygulamada yol açtığı tartışmalar ve gerekse hükümler üzerinde sürekli yapılan değişikliklerden dolayı, telafisi son derece güç ve hatta imkansız tehlikeli veya zararlı sonuçların doğmasına neden teşkil etmektedir. Ayrıca, 5237 sayılı Kanunla düzenlenen yeni ceza normlarının uygulan¬masına bir an evvel başlanılması gerekmektedir. Çünkü ceza hukuku açı¬sından en tehlikeli olan husus, bir suç ve karşılığında ceza öngörüldüğü hal¬de, fail hakkında o kanun hükmünün tatbik edilmemesidir. Artık bu nokta¬da ceza normlarının emrediciliğine, adalete olan inanç, bağlılık ve saygı azalmakla kalmayacak, ceza normlarının ciddiyeti zedelenecek ve bireyler ile toplum "adalet" kavramını kaybetmeye başlayacaktır. Örneğin 5237 sa¬yılı Kanunun 132 ile 140. maddeleri arasında "özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar" düzenlenmekle beraber, şu an için gazete haberlerin¬de ve televizyon yayınlarında özel hayata yönelik hukuka aykırı müdahale¬ler hızla devam etmektedir. Yapılan gizli fotoğraf ve görüntü çekimleri, özel hayatın gizliliğinin ihlalini içeren diğer fiiller, sadece kamuoyunun merakı¬nı gidermeye, gazete tirajını veya izlenme oranını artırmaya ilişkin olduğu ve Kanunun 132. maddesi ve devamı hükümlerine aykırı düştüğü halde, fa¬illeri hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması yolu izlenmemektedir. Kanaatimizce, artık Anayasa′nın güvencesi altında olan özel hayatın gizlili¬ği ve korunması hakkının dikkate alınmasının zamanı çoktan gelmiştir. Ka¬muoyunu ilgilendirmeyen, fakat yalnızca başkalarının merakını gidermeye hitap eden haberlerin, o habere konu olan kişi kamuya malolmuş birisi da¬hi olsa yayınlanmaması, aksi takdirde fail hakkında ceza sorumluluğunun gündeme gelmesi gerekmektedir. Bundan başka "adliyeye karşı suçlar" altında, soruşturmanın ve bazı kovuşturmaların gizliliğinin ihlali (TCK m. 285), soruşturma ve kovuştur¬ma iş ve işlemleri sırasında yetkisiz olarak ses veya görüntü kaydı yapmak veya nakletmek (TCK m. 286), dürüst yargılamayı etkilemek amacıyla ale¬nen beyanda bulunmak (TCK m. 288) filleri suç olarak tanımlandığı halde, adıgeçen ceza normlarının şu an için sürekli şekilde ihlal edildiği, fakat iş¬lenen bu suçlara karşı sessiz kalındığı görülmektedir. Yargının ve yargı ma¬kamlarının tarafsızlığının etkilenmemesi, kamuoyu baskısı altında bırakıl¬maması, suçsuzluk karinesinin korunması (1982 Anayasası m. 38/IV) gibi sebeplerle kabul edilen, "dürüst yargılanma" ilkesini güvence altına alan bu ceza normlarının ihlali niteliği taşıyan fiiller ve failleri hakkında mutlak şe¬kilde soruşturma ve kovuşturma yapılmalı, suç hanımına giren fiili icra eden Şen 5237 SAYİLİ YENİ TÜRK CEZA KANUNU HAKKİNDA GENEL AÇİKLAMA VE YORUM fail de cezalandırılmalıdır. Ceza normlarının tatbikinde gösterilecek bir te¬reddüt veya gecikme, hem ceza normlarının emrediciliği ile "adalet" esası¬na zarar verecek ve hem de "hukuk düzeni"nin kısmen de olsa başkalarının etki ve kontrolü altında kalmasına yol açacaktır. Sonuç olarak, beğenilsin veya beğenilmesin "hukuk düzeni" adına 5237 sayılı Kanunun hüküm ve müesseselerinin istisnasız uygulanmasında isabet vardır. 5237 sayılı Kanunun 5. maddesine göre, "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır". Kanun koyucu, 5. maddeyle iddialı ve 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu′nun 10. maddesinden tümüyle farklı bir hükme yer vermişken, 5. maddeye getirilen yo¬ğun eleştirilerden dolayı ve hükmün uygulamada sebebiyet verebileceği sakın¬calı sonuçların gözetildiği gerekçesiyle, bu defa 5237 sayılı Kanunun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce, 5. maddenin yürürlüğünü ol¬mamakla birlikte, uygulanma imkanını özel ceza kanunları açısından 31.12.2006 tarihine kadar askıya almıştır. 5349 sayılı ve 11.05.2005 kabul tarihli Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapıl¬masına Dair Kanun′un geçici 1. madde hükmüne göre, "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu′nun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı olan hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2006 tarihine kadar uygulanır". Bir taraftan "Ceza Kanunu" gibi çok önemli bir kanun hazırlayacaksınız ve diğer taraftan daha yürürlüğe girmesi da¬hi beklenmeksizin, Kanunun son derece iddialı hükmünün uygulanma zamanı üzerinde geçici bir madde getireceksiniz ki, bu şekilde kanunlaştırma hareketi ve uygulaması kesinlikle kabul edilemez. Kanunlaştırma yapılmadan evvel düşü¬nülmesi ve hazırlanması gereken birçok konu, maalesef 5237 sayılı Kanunda sonraya bırakılmış ve ortaya karmaşık, sürekli değişikliğe müsait ve dolayısıyla yakın zamanda felsefesini kaybedecek bir düzenleme konulmuştur. 9 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER VII 5237 SAYILI YENİ TÜRK CEZA KANUNU HAKKINDA GENEL AÇIKLAMA VE YORUM 1 TÜRK CEZA KANUNU 11 BİRİNCİ KİTAP Genel Hükümler BİRİNCİ KISIM Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı BİRİNCİ BÖLÜM Temel İlkeler ve Tanımlar Ceza Kanunu′nun Amacı 11 Suçta ve Cezada Kanunilik ilkesi 11 Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik ilkesi 15 Kanunun Bağlayıcılığı 17 Özel Kanunlarla ilişki 18 Tanımlar 22 Kanunun Uygulama Alanı 30 Zaman Bakımından Uygulama 30 Yer Bakımından Uygulama 41 Yabancı Ülkede Hüküm Verilmesi 42 Görev Suçları 43 Vatandaş Tarafından işlenen Suç 44 Yabancı Tarafından işlenen Suç 44 Diğer Suçlar 46 Seçimlik Cezalarda Soruşturma 48 Soruşturma Koşulu Olan Cezanın Hesaplanması 48 Cezadan Mahsup 49 Hak Yoksunlukları 52 Geri Verme 53 Yabancı Kanunun Gözönünde Bulundurulması 56 VII İÇİNDEKİLER İKlNCÃ� KISIM Ceza Sorumluluğunun Esasları BİRİNCİ BÖLÜM Ceza Sorumluluğunun Şahsîliği, Kast ve Taksir Ceza Sorumluluğunun Şahsîliği 58 Kast 59 Taksir 61 Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç 65 Ã�KlNCÃ� BÖLÜM Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler Kanunun Hükmü ve Amirin Emri 66 Meşru Savunma ve Zorunluluk Hâli 67 Hakkın Kullanılması ve ilgilinin Rızası 71 Sınırın Aşılması 74 Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit 77 Haksız Tahrik 79 Hata 82 Yaş Küçüklüğü 89 Akıl Hastalığı 94 Sağır ve Dilsizlik 98 Geçici Nedenler, Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma 99 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Suça Teşebbüs Suça Teşebbüs 105 Gönüllü Vazgeçme 113 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Suça iştirak Faillik 115 Azmettirme 122 Yardım Etme 125 Bağlılık Kuralı 126 iştirak Hâlinde işlenen Suçlarda Gönüllü Vazgeçme 131 VIII BEŞİNCİ BOLÜM Suçların İçtimai Bileşik Suç 133 Zincirleme Suç 134 Fikrî içtima 139 ÜÇÜNCÜ KISIM Yaptırımlar BİRİNCİ BÖLÜM Cezalar Cezalar 147 Hapis Cezaları 147 Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası 151 Müebbet Hapis Cezası 152 Süreli Hapis Cezası 152 Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar 154 Hapis Cezasının Ertelenmesi 158 Adlî Para Cezası 164 İKİNCİ BÖLÜM Güvenlik Tedbirleri Belli Haklan Kullanmaktan Yoksun Bırakma 169 Eşya Müsaderesi 173 Kazanç Müsaderesi 180 Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri 181 Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri 183 Suçta Tekerrür ve Özel Tehlikeli Suçlular 186 Sınır Dışı Edilme 189 Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri 190 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi Cezanın Belirlenmesi 194 Takdiri indirim Nedenleri 197 Mahsup 198 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Sanığın veya Hükümlünün Ölümü Sanığın veya Hükümlünün Ölümü 202 Af 203 İÇİNDEKİLER Dava Zamanaşımı 205 Dava Zamanaşımı Süresinin Durması veya Kesilmesi 209 Ceza Zamanaşımı 210 Ceza Zamanaşımı ve Hak Yoksunlukları 212 Müsaderede Zamanaşımı 212 Ceza Zamanaşımının Kesilmesi 213 Zamanaşımının Hesabı ve Uygulanması 214 Soruşturulması ve Kovuşturulması Şikâyete Bağlı Suçlar, Uzlaşma 214 Dava veya Cezanın Düşmesinin Etkisi 230 Önödeme 230 İKİNCİ KİTAP Özel Hükümler BİRİNCİ KISIM Uluslararası Suçlar BİRİNCİ BÖLÜM Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar Soykırım 234 insanlığa Karşı Suçlar 240 Örgüt 243 İKİNCİ BÖLÜM Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Göçmen Kaçakçılığı 246 insan Ticareti 247 İKİNCİ KISIM Kişilere Karşı Suçlar BİRİNCİ BÖLÜM Hayata Karşı Suçlar Kasten Öldürme 250 Nitelikli Hâller 256 Kasten Öldürmenin ihmali Davranışla işlenmesi 263 intihara Yönlendirme 267 Taksirle Öldürme 274 X İÇİNDEKİLER İKİNCİ BÖLÜM Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar Kasten Yaralama 280 Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama 285 Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi 293 Taksirle Yaralama 294 İnsan Üzerinde Deney 298 Organ veya Doku Ticareti 315 Zorunluluk Hâli 327 Etkin Pişmanlık 328 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM işkence ve Eziyet İşkence 331 Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence 338 Eziyet 341 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün ihlâli Terk 350 Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi 354 BEŞİNCİ BÖLÜM Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma Çocuk Düşürtme 359 Çocuk Düşürme 370 Kısırlaştırma 372 ALTINCI BÖLÜM Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar Cinsel Saldırı 375 Çocukların Cinsel İstismarı 394 Reşit Olmayanla Cinsel İlişki 402 Cinsel Taciz 408 XI İÇİNDEKİLER YEDÃ�NCt BÖLÜM Hürriyete Karşı Suçlar Tehdit 415 Şantaj 429 Cebir 435 Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma 438 Etkin Pişmanlık 447 Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanması 448 Eğitim ve Öğretimin Engellenmesi 448 Kamu Kurumu veya Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Faaliyetlerinin Engellenmesi 451 Siyasî Hakların Kullanılmasının Engellenmesi 453 İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme 460 Konut Dokunulmazlığının İhlâli 465 İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlâli 476 Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi 485 Ortak Hüküm 491 Haksız Arama 497 Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi 503 Ayırımcılık 510 Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma 519 Haberleşmenin Engellenmesi 524 SEKİZİNCİ BÖLÜM Şerefe Karşı Suçlar Hakaret 530 Mağdurun Belirlenmesi 550 İsnadın İspatı 551 İddia ve Savunma Dokunulmazlığı 563 Haksız Fiil Nedeniyle veya Karşılıklı Hakaret 569 Kişinin Hatırasına Hakaret 574 Soruşturma ve Kovuşturma Koşulu 578 DOKUZUNCU BÖLÜM Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Haberleşmenin Gizliliğini İhlâl 580 Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması 584 Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl 589 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi 600 Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme 607 Nitelikli Hâller , 608 Verileri Yok Etmeme 610 Şikâyet 611 Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanması 612 Kavram Arama Dizini 613 XII