Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (68)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

Vicdani Hukuk

Vicdani Hukuk



Sayfa Sayısı
:  
585
Kitap Ölçüleri
:  
16*24
Basım Yılı
:  
2016
ISBN NO
:  
9786050500738

600,00 TL









 
 
 
Hukukçunun temel kitabı ve anayasası vicdandır. Hukukçu, kanunların anayasaya aykırı olamayacağını bilir. Dolayısıyla bir hâkim vicdanına aykırı olan bir hükmü veremez. Veriyorsa vicdanını esas almamış ve değişik düşüncelerle hareket etmiş demektir. Verilirken vicdana dayanmayan bir kararın okunurken veya yerine getirilirken vicdanları tatmin etmesi beklenemez. Adalet, bütün ahlaki görevlerin toplamıdır (William Godvin). Adalet duygusunun azaldığı bir toplumun ahlaklı ve erdemli olmasından söz edilemez. İnsanların en yanıldığı şey adaletin beklenilen bir değer olduğudur. Oysa adalet, beklenilen değil, yaşanması ve gösterilmesi gereken bir değerdir. Gandhi, “Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir.” derken adaletli olmayı tavsiye etmektedir. İnsanların haksızlıktan yana olmasının nedenlerinden birisi haksızlığı yapanların güçlü ve haksızlığın yapıldığı kişinin özelliğidir. Oysa toplumsal kabul görmüş bir söz vardır: “Zulüm ve haksızlık kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin kötüdür.” Çünkü haksızlık ve zulmün kaynağına, hedefine, nedenine ve amacına bakılmaz. Adaletin, hak ve hukukun üstün olmadığı toplumlarda herhangi bir haksızlık anında insanlar bir taraftan haksızlık yapana, diğer yandan da buna maruz kalana bakmaktadır. Haksızlık yapanı kendisine yakın ve haksızlığa maruz kalanı kendisine uzak gören kimse herhangi bir rahatsızlık duymuyorsa o kimsenin hak ve adalet duygusu körelmiş ve vicdanı yaralanmış ya da ölmüştür. Toplumda yoksulluğun, işsizliğin, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kötü olmasının açtığı yaralar iyileştirilmesi zor yaralardır ama “Kapanmayan tek yara vicdan yarasıdır” (P. Syrus). Vicdansızlık kin ve nefreti artıran önemli faktörlerden biridir. Toplumun ayrıştırılmasında, kutuplaştırılmasında ve bağlarının bozulmasında adaletsizliğin ve vicdansızlığın rolü büyüktür. Okumasını bilen için vicdan, en iyi ahlak kitabıdır. En mükemmel adalet ise vicdandır (Victor Hugo).
 
Heredotus’a göre hukuk, her şeyin kralıdır. Hükmü o vermeli ve o yönetmelidir. Şüphesiz hukukun kaynağı ve hukukçunun özü vicdandır. Hukuk, vicdana dayanmıyorsa itaati; hukukçu da vicdanına dayanmıyorsa saygıyı hak edemez. Bugün için kanunların etkisiz olmasında, yasaların fütursuz şekilde ihlal edilmesinde vicdanın yokluğunu görmek gerekir. Vicdanın onaylamadığı bir akılla, amel edilmez. Amel edilirse meydana gelen sonucu vicdan onaylamaz. Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir (Pascal). Güce itaat onun adalete dayanması ile mümkündür. Meşruiyetini kaybeden bir güce itaat sürdürülebilir bir durum değildir. Çünkü adaletini kaybetmiş bir güç, insanın düşüncesine, özgürlüğüne, onur ve kişiliğine yöneltilmiş ağır bir saldırıdır. Böyle bir güce iradi bir itaat söz konusu olamaz. Bireyler vicdanlarıyla hareket ettiklerinde mutlu, yöneticiler vicdanlarıyla yönettiklerinde saygın, toplum vicdana değer verdiğinde sağlıklı ve huzurludur.
 
Bozulmuş vicdanların verdiği zararı hiçbir akıl gideremez. Akıl vicdana karşı görevini yerine getirmiyor ve vicdan akla hükmedemiyorsa düzen bozulur. Toplumsal düzenin, barışın ve huzurun sağlanması ve korunması için hukuk kuralları ne kadar etkili ve medeni olursa olsun, toplumda veya kuralların özünde ya da uygulayanların ruhunda vicdan yoksa arzu edilen sonuç alınamaz. Bir hüküm, insani olmadıkça adil olamaz. Hükmü insanileştiren şey ise kişinin vicdanıdır. Her insan vicdanını dinlemek ve kararlarında onun sesine kulak vermek zorundadır. Sadece hâkimlerin değil, toplumu oluşturan bireylerin de hükümleri, tercihleri, kararları, öncelikleri ahlak, adalet, hukuk, vicdan ve doğruluk olmalıdır. Tercihlerinde ve kararlarında söz konusu değerleri ön plana almayan insanlar hatalı tercihte bulunmanın bedelini yıllarca ödemekten kurtulamaz.
 
*
 
Adaletin pazara indiği yerde, toplumun yeri mezardır. İngiltere’de 800 yıl önce imzalanmış olan belgede “Kimseye hakkı ve adaleti satmayacağız; kimseyi adaletten menetmeyeceğiz ya da geciktirmeyeceğiz.” (Magna Carta Libertatum, m.40) denilmektedir. Hak ve adalet satıldığında, insanların hakkına ulaşmak için adalete erişimi engellendiğinde ve adalet geciktiğinde aranan kavram ve değer özgürlüktür. Vicdanların özgür olmadığı yerde, adalet yerine zulüm, barış yerine savaş, sevgi yerine nefret ve hoşgörü yerine kin egemen olur. Düşünürleri, filozofları ve bilgeleri sevmeyen ve takdir etmeyen insan olmadığı halde, bunları kendisine rehber edinen insan son derece azdır. Bir ülkenin gelişmişliği hayranlık duyanların değil, hayranlık uyandıranların fazlalığı ile mümkündür. Az gelişmiş ülkelerde hayran olan ve hayranlık duyanlar fazla iken, medeni ve güçlü ülkelerde hayranlık uyandıranların sayısı fazladır. Tarihte; gücü, iktidarı ve yönetmeyi arzulayan veya bunları üstün bir değer olarak gören bir düşünür yoktur. Hepsi insani değerleri düşüncesinin merkezine almış, bunları savunmuş ve topluma bu değerleri aktarmaya çalışmıştır. Felsefenin, sosyolojinin ve psikolojinin temel malzemesi insandır. Düşünürlere göre, “Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır.” (Balzac). “Vicdanın sesi bütün kanunların üstündedir.” (Mahatma Gandhi). Önemli olan iradeye hâkim, fakat vicdana esir olmaktır (Aristoteles). Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur (Montaigne). İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır (Voltaire). Adil olmak ve adil davranmak belli bir meslek mensuplarının yapması gereken bir davranış değildir. Herkes adil olmak, hakkı ve hukuku gözetmek ve bunu yaşantısının merkezine oturtmak zorundadır.
 
*
 
Vicdanın önündeki engellerden birisi de merhamettir. Kin, nefret ve sevgi gibi duygular nasıl adaletin tecellisine engelse merhamet de engeldir. Çünkü “Adalet nerede hesap sorarsa, merhamet orayı terk eder ve adalet nerede konuşursa, orada merhamet susar.” Vicdan, merhametle yoğrulmuş akıldır. O, hem akıl, hem merhamet, hem de bunların çok ötesinde bir değer, bir cevher ve kavramdır. Adalet, vicdanın çocuğu, onun eseri ve yegâne alâmetifarikasıdır. Vicdan, merhameti de içine aldığından ondan çok daha üstündür. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez (Hadis), ama zalime bile misliyle değil, adaletle karşılık verilir. Konfüçyüs’ün “İyiliği iyilikle, kötülüğü ise adaletle karşıla” ve Gandhi’nin “Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız” sözü de bunu anlatır. İnsanların vicdanı, “Ne zulüm, ne merhamet, yalnızca adalet” diye seslenir. İnsan bir şeyi hak ettiğinde bunun hakkı olduğu için kendisine verilmesini ister. Hiç kimse kendi hakkının bir lütuf ve iyilik olarak sunulmasını istemez. Bunun nedeni, insanın adalet duygusu ve bu duygunun yegâne kaynağı olan vicdandır. Vicdan, hukuku uygulayacak ve sonunda adaleti ortaya çıkaracak olan kimseye sorar: Kime merhamet edeceksin? Suçluya mı mağdura mı; borçluya mı, hakkını isteyen alacaklıya mı?  İşte bu anda merhamet susar ve vicdan konuşur. Onun sesi, sözü, yüzü ve tavrı adalettir. Kin, nefret ve husumetle veya sevgi, bağlılık ve muhabbetle adalet dağıtılmadığı gibi, acıma ve merhametle de adalet dağıtılmaz. Adalet terazisinin tek bir ölçüsü vardır ki o da “hak”tır. Hak, kimden yanaysa onun lehine karar verilir. Yargılamanın taraflarından aciz, zayıf, güçsüz ve muhtaç olana merhamet ve acıma duygusuyla hak verilseydi, yargılama yapılmaz, deliller tartışılmaz, yorum yoluna gidilmez, hukuk kurallarına bakılmaz, sadece zayıf, güçsüz ve muhtaç olana bakılır ve onun lehine karar verilirdi. Yargılama; kimin zayıf, güçsüz ve muhtaç olduğunu belirlemek için değil, kimin haklı olduğunu bulmak için yapılır. Kısaca, “yazıktır, günahtır, zayıftır ve muhtaçtır” gibi duygusal yaklaşımlarla yargılama yapılmaz ve adalet dağıtılmaz. Çünkü hak; duygularla değil, yasalarla, yerleşmiş ilke, kavram ve kurumlarla, bilimsel metotlara dayalı yorumlarla, akıl, mantık, muhakeme ve vicdanla korunur. Bireyin de, toplumun da, devletin de çıkarı adaletten yana olmaktır.
 
“Bin kere mazlum olmak, bir kere zalim olmaktan iyidir” (Hz. Ali). Bireyler için esas alınması gereken ölçü budur. Hak aramaktan çok daha üstün değer hakka ve hukuka saygı göstermektir. Başkasının hakkına saygı duyanların çok olduğu yerde hak arayanların azalacağına şüphe yoktur. “Zulmeden kimse, mazlumdan daha sefildir.” (Eflatun) ve acınacak haldedir.  Aynı bakış açısı Sokrates’in “Kötülük yapmaktansa, kötülüğe uğramayı tercih ederim.” ifadesinde de yer alır. İnsani yaklaşım ve bakış bunu gerektirir. Sokrates’e göre; “Hakikat, değişmeyen rasyonel varlıkların, yani düşüncelerin ve kavramların bilgisinde aranmalıdır. Hakikat (gerçek), bütün insanlarda aynıdır ve doğuştan sahip olunan bir şeydir. Bu nedenle, gerçek bilgiyi herkes elde edebilir. Bunu başarabilmek ise, insanlara dışarıdan bilgi vermekle gerçekleşemeyip, aksine, insanın doğasında oluşmuş bir halde var olan bu bilginin açığa çıkartılmasıyla mümkün olacaktır. Dolayısıyla Sokrates, insanın özünde var olan bu bilginin açığa çıkartılarak zihne tanıtılması ve bireye anımsatılarak kullanıma sunulabilmesi için çaba göstermiş ve yöntem geliştirmiştir.” Sokrates’in ifadesinde yatan gerçek şudur: Hakikatin ve adaletin dedektörü ve kâşifi vicdandır. İnsanlar vicdanlarıyla doğar ama yaşadıkları, çevresel faktörler, bulunduğu ortam ve eğitim durumu gibi etkenler onun vicdanını ya güçlendirir ya da zayıflatır ve öldürür. Gücünü ve otoritesini mazlumun ahına bina eden kimse o binanın enkazında kalmaya mahkûmdur. Hiç kimsenin gözyaşı onu haksız yere dökene şifa vermez.
 
*
 
Yönetimin hukukiliğini, insaniliğini ve meşruluğunu yönetenlerin erdem, ahlak ve vicdanı belirler. Adalet ve vicdan, sadece mahkeme salonlarında seslendirilen, sadece hukukçuları ilgilendiren ve özellikle de hâkimlere özgü bir kavram değildir. Adalet ve vicdan, insani bir kavram ve değer olarak herkesi ilgilendirir. Bu nedenle Hz. Muhammed “Adalet güzeldir, fakat emirlerde olursa daha güzel olur.” demiştir. Adaletin yöneticide (emir) daha güzel olması onun elinde güç ve otorite olmasındandır. Çünkü güçlü iken iyi olmak kolay, adil olmak zordur. Bir ülke, yalnızca adaletle ebedileşir ve adaletsizlikle de yıkılır (Alman Atasözü). Adil olmayan bir millet özgür de değildir (E. J. Sieyes). Adaletsiz bir ülke, mezbahadan başka bir şey değildir (Clemenceau). Özellikle devleti yönetenlerin, devlet adamlarının ve siyasal iktidarın bu gerçeği bütün ruhuyla görmesi ve benimsemesi gerekir. Bir ülkede adaletin varlığını yasalar değil, uygulamalar gösterir. Yöneticilerin ve yönetimin adil olabilmesi için adaletin gösterilmesi, hayata geçirilmesi ve üstün bir değer olarak kabul edilmesi gerekir. Fiyatı olan insanlar hukukçu olursa, o ülkede adaletin de bir fiyatı olur. Sadece hukukçuların veya yöneticilerin adil olduğu bir ülkede adalet kör ve topaldır.
 
*
 
Teolojinin ve felsefenin özü ahlak, vicdan, adalet, akıl ve erdemdir. Bu nedenle tüm dinler güçlü değil, ahlaklı, erdemli, vicdanlı ve adaletli olmayı emretmektedir. Adalet, insanoğlunun varoluşuyla birlikte gündeme gelmiş bir kavramdır. Kimi zaman örf ve adetle, kimi zaman kutsal kitaplardaki emredici hükümlerle, kimi zaman da mevzuatta yer alan yasalarla ortaya çıkmıştır. Örneğin, Nuh’un Yedi Kanunundan birisi adil olmaktır. Kur-an “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) der. “Bir hâkim adaletten ayrılmadığı sürece Allah kendisiyle beraberdir. Adaletten ayrılır da zulmederse Allah onu yalnız bırakır.” (Hz. Muhammed). “Bir günlük adalet, altmış yıllık nafile ibadetten faziletlidir.” (Hz. Muhammed). Çünkü ibadet insanın nefsini, adalet ise âlemi ıslah eder.
 
*
 
Yasalar, medeni toplumların namusu, az gelişmiş ülkelerin ise oyuncağıdır. Düşük kültürlü ülkelerde “kanunlar örümcek ağları gibidir: zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer” (Balzac). Eğer güçlü bir kimse ağlara yakalanmış ise egemen güç o ağları hemen yenisiyle değiştirir. Bu ülkelerde devlet adamları, yasaların ağına yakalanmış ve onu delememiş ise elinden tutulur ve yüceltilir. Oysa “Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.” (Hz. Muhammed). Erdemli insan, kendisini yükseklerde görmez; görse de, ne kadar yüksekte olursa olsun yasaların kendisinden daha yüksek olduğunu bilir. Yeri geldiğinde “Kral olmasına kralım ama her istediğimi de yapamam ya” der. Bir ülke adaletle yönetilirse hem yönetenlerde hem de yönetilenlerde güvenliğe ilişkin korkular gider. Büyük İskender, hocası Aristotales’e, “Lider için adalet mi daha önemlidir yoksa cesaret mi” diye sorunca, Aristotales, “Adalet olduğu zaman cesarete gerek kalmaz” diye yanıt verir. Adaleti seven bir insan için her yer emindir (Epiktetos). Adalet, Tanrı’yı da insanları da memnun eder (İngiliz Atasözü) ama bencil ve erdem yoksunu cahil insan, kendisini memnun etmek için uğraşır. Toplum, insanlardan oluşur ve insanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilir. Toplumu oluşturan bireyler iyi olurlarsa yöneticileri de iyi, kötü olurlarsa yöneticiler de kötü olur. Zira yöneticiler halkın içinden çıkar ve onların desteği ile var olabilirler. Tikel tümelin niteliklerini taşır ve parçalar bütünü gösterir. “Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz.” sözü bu gerçeği ifade eder. Zulüm bir yangındır; büyüdüğü zaman, masumun da zalimin de malını birlikte yakar. Gandhi şöyle der; “Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle söz veririm: Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün varlığımla karşılayacağım.”
 
*
 
Bir hâkim, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca konuşmalı, sağlıklı düşünmeli ve tarafsızca karar vermelidir (Sokrates). Bunun için hâkimin vicdan sahibi olması yeterlidir. Anayasamızın da ifade ettiği gibi; hâkimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler (m. 138/1). Verilecek kararın Anayasa, kanuna ve hukuka uygun olup olmadığını akıl, doğru olup olmadığını ise vicdan belirler. Bu nedenle, vicdanın onaylamadığı bir akılla, amel edilmez. Bir yargılama bilgiyle yürür, akılla şekillenir ve vicdanla son bulur. Hiçbir cinayet, hukukun katlinden daha vahşi, daha korkunç ve daha barbar değildir. Zenginin kedisi ve köpeği süt içerken, fakirin bebeği süt olmadığı için ağlıyorsa, o ülkede sosyal adaletten bahsedilemez. Sosyal adalet uçurumlar arasında yıkılmayan bir köprüdür. Sosyal devletin varlık nedeni, sosyal sınıflar ile bireyler arasında özgürlük köprüleri kurmaktır. Doğuştan veya sonradan oluşan nedenler yüzünden özgürlüklerini insan onuruna layık şekilde kullanamayan bir kimsenin özgürlüğünden söz edilemez. Bir ülkede insanlar arasında zenginlik, kültür, eğitim, sağlık, refah ve statü gibi farklılıkları kaçınılmazdır. Önemli olan insan haysiyet ve onuruna uygun bir yaşamın devlet tarafından sunulmasıdır.
 
*
 
Yasaların bittiği yerde zulüm başlar (Lord Chatham), ancak kötü yasalar da, zulmün en berbat şeklidir (E. Burke). Dolayısıyla yasaların varlığı adaletin ve hukuk devletinin varlığını göstermez. Yasalar; vicdanın ürünü değilse, toplumsal ihtiyaç ve beklentileri karşılamıyorsa, yasalara uyulmuyor ve bu yasalar objektif şekilde uygulanmıyorsa; yasalar toplum ve birey yerine, toplumun bir kesimine veya siyasal iktidara hizmet ediyorsa zulmün ve haksızlığın bir aracı haline gelmiş demektir. “Hiç bir şey devlete, yasalara saygılı olmak kadar yaraşmaz” kuralı Justiniaus Kanunları’nda yer almaktadır. Kanunlar, toplum üzerinde güven veriyorsa, diğer bir deyişle toplum ve onu oluşturan bireyler kanunlar sayesinde kendisini güvencede hissediyorsa; kanunları koyanlar, devlet ve siyasal iktidar kendisini yasaların üstünde görmüyorsa hukukun üstünlüğünden söz edilebilir. Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiğinde o rejim mahkûm olmuştur (Montesquieu). Adalet yasama organı üyeleri tarafından ve kanunlarla kurulamaz. Adalet insanın ruhunun içerisindedir (Walt Whitman). Yani adalet insanın vicdanındadır. Vicdanını öldürmüş kimse hukuktan değil, güçten ve zorbalıktan anlar. Çünkü o, aklıyla, ahlakıyla ve öldürdüğü için vicdanıyla değil, kaslarıyla hareket ediyor demektir. Hukuk, akla ve vicdana hitap eder.
 
*
 
Freud, “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun”; Herakleitos da, “Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önle” der. Çünkü yangın belli bir yeri, adaletsizlik ise tüm toplumu yakar. Yangının verdiği zararı çok kısa zamanda telafi etmek mümkündür. Oysa zulmün ateşini söndürmek hem çok uzun zaman almakta hem de bedeli çok ağır olmaktadır. Adaletin yerini bulmadığı yerde kıyamet kopmuş ve yangın her tarafı sarmış demektir. Toplumda bir simit çalana da ülkeyi yönetirken hukukun dışına çıkana da adalet uygulanır, ama “Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.” (Hz. Muhammed). “Hukukun üstünlüğü” kavramı açısından da önemli olan husus, herkesin değil, özellikle yöneticilerin ve hukuk kurallarını koyanların koymuş oldukları kurallarla bağlı olması ve bu kurallara saygı duymasıdır. Yönetilenler, yasalar ve hukuk kuralları karşısında ne yapılması gerektiğini yönetenlerden öğrenir. Bu durum, ister “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz”, ister, “At sahibine göre kişner” sözüyle değerlendirilsin; varılacak sonuç aynıdır. Yönetici ile yönetilen, kanun koyucu ile uygulayıcı arasında sebep-sonuç ilişkisi vardır. İlişkiyi belirleyen güç ise vicdandır. Adil ve güçlü bir devlet için önemli olan, suç işleyen veya hukuk kurallarını ihlal eden güçsüzlerin değil, herkesin yargılanabilmesi ve yaptığının hesabını verebilmesidir. Siyasetçi, temsil ettiği siyasi partinin, devlet adamı ise devletin çıkarlarını ve geleceğini düşünür. Önemli olan partinin veya partili kişilerin ikbali değil, devletin ve toplumun istikbalidir. Devlet adamlarının suç işlediği halde cezalandırılmadığı bir toplumda bireyler, güçlüye dokunulmadığını, hak ve hukukun değil, gücün üstün ve hâkim olduğunu, haklı yerine güçlünün yaşama şansı bulduğunu düşünmeye başlar. Böyle bir düşüncenin hâkim olduğu ülkede kişileri sınırlayan tek unsur hukuk yerine güç olur. İnsanlar gücü elde etmekte ahlaki ve hukuki hiçbir sınır tanımaz. İnsanlar güçlü olmak için her şeyi göze alır. Güçsüzler eşit, eşitler üstün, üstünler daha da güçlü olmak için mücadele eder. Gücün; rehber ve değer olduğu bir yerde huzur, barış, düzen ve kardeşlik gibi kavramlar birer söylemden ibaret kalır. Toplumu bir arada tutan unsur güç değil, adalettir. Toplumu ve ülkenin geleceğini düşünen devlet adamlarının mutlak şekilde adil olması gerekir. Güç çatışmasının yaşandığı yerde kin, nefret, intikam, düşmanlık ve hoşgörüsüzlük hüküm sürer. Kin ve nefret; dini, akli ve insani duygu ve düşünceleri paralize eden bir güçtür.
 
*
 
Bir hâkimin veya hukukçunun adaletli olabilmesi, hakkaniyetli ve vicdani şekilde hareket edebilmesi ve karar verebilmesi için, önüne gelen somut uyuşmazlıkla ilgili kanun ve hukuk kurallarını bilmenin yanı sıra; sosyal, hukuksal ve siyasal bazı temel kavramları ve kurumları, sosyolojisi, felsefe, mantık, tarih, devlet, toplum ve birey gibi konularla ilgili bilimleri de belli ölçüde bilmesi gerekir. Hukuk teknisyeni, hukuku yüzeysel ve biçimsel olarak bilirken gerçek bir hukukçu kanunu ve hukuku özü ve ruhuyla bilir ve uygular. Nasıl ki bir insan, sadece biçimsel ve fiziksel anlamda bedenden ibaret değilse, onu asıl anlamlı kılan, vicdan, akıl, ruh, duygu ve düşünce ise, hukuku da anlamlı kılan salt kelimeler ve biçimsel yöntemler değil, onun özü ve ruhudur. Bu kitap, mevzuat adı altında düzenlenen kuralların hukuktan ve hukuk teknisyeninin ise hukukçudan farklı olduğunu, hukukun adalete ve adaletin de hakkaniyete ve sonuçta vicdana uygun olması gerektiğini ortaya koymayı amaçlamıştır. Pozitif hukuk kurallarının ve bunun içinde en önemli yere sahip olan kanunların adalete ve insana hizmet eden birer araç oldukları, verilirken vicdanları rahatsız eden bir hükmün, okunurken ve infaz edilirken de rahatsız edeceği, hukukçuluğun bir yorum işi, yorumun da bir sanat olduğu bu çalışmada ortaya konulmak istenmiştir. Hukukun iradesi adalete yöneliktir ve onun yegâne arzusu da adaletin tecelli etmesidir. Hukuku uygulayan kimseyi adalete sevk eden güç ise vicdandır. 
 
 
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ 5
BİRİNCİ BÖLÜM
HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI
I. HAK VE HAKKANİYET KAVRAMI 27
A. Hak Kavramı 27
1) Kişi Unsuru 28
2) Menfaat Unsuru 31
3) Hukuk Düzeni Tarafından Tanınma Unsuru 31
B. Hakkaniyet ve Nasafet 32
1) Genel Olarak 32
2) Hakkaniyetin Uluslararası Hukukta Görünüm Şekli 34
a) Hakkaniyetin Yasanın İçinde Olması 34
b) Hakkaniyetin Yasanın Yanında Olması 35
c) Hakkaniyetin Yasanın Karşısında Olması 35
3) Yargı Kararlarında Hakkaniyet İlkesi 35
4) İnsaf ve Hakkaniyet İlişkisi 37
5) Hâkimin Takdir Hakkı 38
a) Özel Hukukta Hâkimin Takdir Hakkı 40
b) İdari Yargıda Hâkimin Takdir Hakkı 41
c) Medeni Hukuk Muhakemesinde Hâkimin Takdir Hakkı 42
aa) Genel Olarak 42
bb) Delillerin ve Usul İşlemlerinin Takdiri 43
cc) Bilirkişinin Takdir Hakkı 45
d) Ceza ve İnfaz Hukukunda Hâkimin Takdir Hakkı 46
aa) Cezanın Bireyselleştirilmesinde Takdir 47
bb) Temel Cezanın Belirlenmesinde Takdir 49
cc) Cezanın İnfazında Takdir 51
6) Hâkimin Hukuk Yaratması 52
C. Hak Kavramını Açıklayan Teoriler 54
1) İrade Teorisine Göre Hak 54
2) Menfaat Teorisine Göre Hak 54
3) Karma Teoriye Göre Hak 55
D. Hakkın Sınıflandırılması ve Türleri 55
1) Mutlak ve Nisbi Haklar 56
a) Mutlak Haklar 56
aa) Ayni Haklar- Mal Üzerindeki Haklar 56
bb) Kişiler Üzerinde Haklar ve Kişilik Hakları 56
cc) Fikri ve Sınaî Haklar- Maddi Olmayan Mallar Üzerindeki Haklar 57
b) Nisbi Haklar 58
aa) Borçlar Hukukundan Doğan Nisbi Haklar 58
bb) Aile Hukukundan Doğan Nisbi Haklar 59
cc) Miras Hukukundan Doğan Nisbi Haklar 59
dd) Eşya Hukukundan Doğan Nisbi Haklar 60
2) Kamu ve Özel Hukuk Hakları 60
a) Kamu Hukukuna Dayalı Haklar 61
aa) Kamu Hukukundan Kaynaklanan Kişisel Haklar- Negatif Statü Hakları 61
bb) Sosyal ve Ekonomik Haklar- Pozitif Statü Hakları 62
cc) Siyasi Haklar- Aktif Statü Hakları 63
b) Özel Hukuka Dayalı Haklar 63
E. Hak Kavramının Özgürlük Kavramından Farkı 64
II. HUKUK KAVRAMI 65
A. Tanım 66
B. Hukukun Temeline İlişkin Görüşler 67
1) Hukuku Bilinçli İrade Ürünü Sayan Görüşler 67
a) Tanrısal İrade Kuramı 67
b) Beşeri İrade Kuramı - Hukuki Pozitivizm 68
aa) İradeci Pozitivizm 68
bb) Normcu Pozitivizm 70
c) Toplumsal Sözleşme 71
aa) Thomas Hobbes 71
bb) John Locke 74
cc) Jean-Jacques Rousseau 75
2) Hukuku İrade Dışı Sayan Görüşler 76
a) Tabii (Doğal) Hukuk Kuramı 76
aa) İlk Çağda Tabii (Doğal) Hukuk 78
bb) Orta Çağda Tabii (Doğal) Hukuk 79
cc) Yeni Çağda Tabii (Doğal) Hukuk 81
b) Tarihçi Hukuk Kuramı 82
c) Sosyolojik Hukuk Akımı 83
C. Hukuk Kurallarının Çeşitleri 83
1) Maddi ve Şekli Hukuk Ayrımı 83
2) Emredici Hukuk Kuralları 86
a) Mutlak Emredici Hukuk Kuralları 86
b) Nisbi Emredici Hukuk Kuralları 87
3) Tamamlayıcı Hukuk Kuralları 87
4) Yorumlayıcı Hukuk Kuralları 88
5) Tanımlayıcı Hukuk Kuralları 89
D. Hukuk Kurallarının Uygulanması 89
1) Yer Bakımında Uygulanma 89
a) Mülkilik İlkesi 90
b) Şahsilik İlkesi 90
2) Zaman Bakımından Uygulanma 91
a) Mevzuatın Yürürlüğe Girmesi 92
b) Kanunların Yürürlükten Kalkması 93
aa) Kendiliğinden Yürürlükten Kalkma-
Belirli Süreli Kanun 94
bb) Başka Bir Kanunla Yürürlükten Kalkma ve
Kanunların Çatışması 94
cc) Anayasa Mahkemesinin Kararıyla Yürürlükten
Kalkma (İptal) 96
dd) Metrukiyet İle Yürürlükten Kalkma 97
E. Hukuk Kurallarının Birey ve Toplum Üzerinde Etkisi 98
III. HUKUKUN KAYNAKLARI 99
A. Hukukun Asıl Kaynakları 100
1) Yazılı Kaynaklar 100
a) Anayasa 100
b) Kanun 101
c) Kanun Hükmünde Kararname 103
d) Uluslararası (Milletlerarası) Antlaşma 104
e) Tüzük 104
f) Yönetmelik 106
g) Adsız Düzenleyici İşlemler 106
2) Yazılı Olmayan Kaynaklar – Örf ve Âdet 107
B. Hukukun Yardımcı Kaynakları 108
1) Doktrin-Bilimsel Görüşler 109
2) Yargı Kararları-İçtihat 110
IV. ADALET 112
A. Adalet Kavramı 114
B. Adaletin Unsurları 116
1) Adaletin Genel Unsurları 116
2) Adaletin Yardımcı Unsurları 117
C. Adalet Çeşitleri 118
1) Genel Olarak 118
a) Denkleştirici Adalet 119
b) Dağıtıcı Adalet 119
c) Sosyal Adalet 120
2) Maddi ve Şekli Adalet Ayrımı 122
D. Adaletin Birey ve Toplum İçin Önemi 123
1) Adaletin Toplum İçin Önemi 123
2) Adaletin Erdem Oluşu 124
3) Toplumun Adalete Bakışı 128
4) Adaletin Kültür ve Kişilikle İlişkisi 129
E. Felsefi Açıdan Adalet 133
F. Teolojik ve Mitolojik Yönden Adalet 136
1) Yunan Mitolojisinde Adalet 136
2) İslam Hukukunda Adalet 137
a) Genel Olarak 137
b) Yönetimde Adalet 140
c) Yargılamada Adalet 141
V. EŞİTLİK 142
A. Genel Olarak Eşitlik Kavramı 142
B. Hukukta Eşitlik 142
C. Demokraside Eşitlik 144
D. Sosyal Eşitlik 145
E. Fırsat Eşitliği ve Pozitif Ayrımcılık 146
1) Fırsat Eşitliği Kavramı 146
2) Pozitif Ayrımcılık 149
3) Kaynakların Eşit Dağıtımı 152
4) Hukuk Önünde Fırsat Eşitliği ve Pozitif Ayrımcılık 153
VI. ÖZGÜRLÜK 155
A. Genel Olarak Özgürlük 155
B. Hukukta Özgürlük 157
1) İfade Özgürlüğü 159
a) Düşünce ve Kanaat Özgürlüğü 162
b) Düşünceyi Açıklama ve Yayma Özgürlüğü 163
c) Bilgi ve Kanaat Özgürlüğü 167
d) İfade Özgürlüğünün Sınırlandırılması 168
e) İfade Özgürlüğünün İhlali Olarak Nefret Suçu 172
2) Din ve Vicdan Özgürlüğü 173
3) Basın Özgürlüğü 174
4) Çalışma ve Sözleşme Özgürlüğü 178
5) Haberleşme Özgürlüğü 178
6) Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü 178
7) Bilim ve Sanat Özgürlüğü 180
8) Dernek Kurma Özgürlüğü 183
9) Hak Arama Özgürlüğü 183
10) Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması 184
C. Felsefede Özgürlük 184
1) Aristoteles’te Özgürlük 185
2) Kant’ın Özgürlük Anlayışı 186
3) Hayek’in Özgürlük Anlayışı 188
4) John Stuart Mill’de Özgürlük 189
5) Jean-Paul Sartre’ın Felsefesinde Özgürlük 190
6) Spinoza’da Özgürlük 191
D. Devlet ve Özgürlük 192
E. Sosyolojik Açıdan Özgürlük 194
1) Özgürlüklerde İnsana Saygı 195
2) Özgürlüğün Eğitim ve Kültürle İlişkisi 196
3) Özgürlüğün Ahlakla İlişkisi 196
4) Özgürlüğün Vicdanla İlişkisi 198
5) Özgürlüğün Ekonomik Güçle İlişkisi 199
F. Özgürlüklerin Sınırlandırılması ve Kötüye Kullanılamaması 201
1) Özgürlüklerin Sınırlandırılması 201
a) Genel Olarak 201
b) Özgürlüklerin Sınırlandırılma Biçimi 204
2) Özgürlüklerin Kötüye Kullanılamaması 205
VII. VİCDANİLİK 206
A. Vicdan Kavramı 207
1) Genel Olarak 207
2) Vicdanın Merhametle İlişkisi 210
3) Psikanaliz Kuramında Vicdan 212
a) Alt Benlik 213
b) Benlik 214
c) Üst Benlik 216
4) Vicdanın Erdem ve Ahlakla İlişkisi 217
5) Vicdanın Sosyolojik Yönü 218
B. Hukuk Kuralında ve Hukukçuda Vicdanilik 220
1) Hukuk Kuralları, Yasalar ve Vicdan 220
2) Hukukçuluk ve Vicdan 222
C. Özel Hukuk ile Ceza ve İnfaz Hukukunda Vicdanilik 224
1) Özel Hukukta Vicdanilik 224
2) Ceza Hukukunda Vicdanilik 225
a) Sorun 226
b) Gerekçe 226
c) Sonuç 227
3) Cezanın İnfazında Vicdanilik 227
4) Vicdani Kanaat 228
a) Genel Olarak 228
b) Cezanın Belirlenmesinde Vicdani Kanaat 230
c) Takdiri İndirimde ve Haksız Tahrikte Vicdani Kanaat 233
d) Suç Konusunun Önem ve Değeri 235
D. Yargının Tarafsızlık ve Bağımsızlığında Vicdanilik 237
1) Genel Olarak 237
2) Kuvvetler Ayrılığının Yargı Bağımsızlığındaki Rolü 240
3) Yargının Bağımsızlık ve Tarafsızlığında Ahlak ve
Erdemin Rolü 243
4) Yargı Bağımsızlığında Tabii Hâkim İlkesi 246
5) Milli Egemenliğin, Yargı Bağımsızlığı ile İlişkisi 247
E. Yönetimde Vicdanilik 248
VIII. DÜRÜSTLÜK KURALI 248
A. Genel Olarak Dürüstlük 248
1) Ahlaki Kural Olarak Dürüstlük 249
2) Felsefede Dürüstlük 249
B. Hukukta Dürüstlük 250
1) Medeni Hukukta Dürüstlük 250
2) Hukuk Muhakemesinde Dürüstlük 251
3) Borçlar Hukukunda Dürüstlük 252
4) Hukuk Kuralının Yorumunda Dürüstlük 252
a) Sözleşmenin Yapılışında ve Yorumunda Dürüstlük 253
aa) Genel Olarak 253
bb) Hâkimin Sözleşmeye Müdahalesi- Sözleşmenin
Değişen Şartlara Uyarlanması 254
b) Kanun Normunun Hazırlanmasında ve Uygulanmasında Dürüstlük 255
5) Ceza Hukuku Açısından Dürüstlük 255
C. Hakkın Kötüye Kullanımı 257
IX. HUKUKLA İLGİLİ KAVRAMLAR VE İLKELER 257
A. Norm- Yasa 257
1) Normlar Hiyerarşisi 258
2) Hukuk Kuralları Arasında Çatışma 259
a) Üst Kanun İlkesi 260
b) Özel Kanun ve Genel Kanun İlişkisi 260
c) Önceki Kanun ve Sonraki Kanun İlişkisi 260
3) Normların Hazırlanması 261
a) Biçimsel Norm Anlayışı 262
b) Maddi Norm Anlayışı 262
4) Kanunların Hukuka ve Vicdana Uygunluğu 263
B. Sözleşmeye Sadakat- Ahde Vefa 266
C. Hayatın Olağan Akışı İlkesi 268
1) Genel Olarak 268
2) İş Hukukunda 271
3) Sosyal Sigortalar Hukukunda 274
4) Miras Hukukunda 277
5) Medeni Hukukta 279
6) Borçlar Hukukunda 281
7) Kamulaştırma Hukukunda 283
8) Ticaret Hukukunda 284
9) Ceza Hukukunda Hayatın Olağan Akışı 284
İKİNCİ BÖLÜM
HUKUKTA YORUM VE İSPAT
I. GENEL OLARAK 287
A. Felsefede Yorum 288
B. Hukukta Yorum 290
II. YORUM ÇEŞİTLERİ 293
A. Yasama Yorumu 293
B. Yargı Yorumu 293
C. Bilimsel Yorum 294
III. YORUM YÖNTEMLERİ-METOTLARI 295
A. Lâfzî-Sözel Yorum 297
B. Tarihsel Yorum 300
C. Sistematik ve Mantıksal Yorum 301
D. Amaçsal (Gai) Yorum 302
E. Kavramcı Yorum-Kavramlar İçtihadı 303
F. Menfaatler İçtihadı 304
IV. YORUM TEORİLERİ 305
A. Klasik Yorum Teorisi 305
B. Realist Yorum Teorisi 306
C. Sosyolojik Yorum 309
V. YORUM İLKELERİ 310
A. Genel Olarak 310
B. Temel İlkeler 313
1) Dürüstlük İlkesi 313
2) Açıklık İlkesi 314
3) Kanuna Bağlılık İlkesi 315
C. Söze Anlam Yüklemekle İlgili İlkeler 316
VI. YORUMUN KONUSU 316
A. Hukuk Metninin Yorumu 316
B. Delillerin Yorumu 317
1) Delil Gösterme (İkame Etme) Yükü 319
2) İspat Yükü 320
3) Somutlaştırma Yükü 320
4) İlk Görünüş İspatı 321
C. Maddi Olguların (Vakıaların) Yorumu 322
VII. HUKUKTA İSPAT 323
A. İspat Kavramı 323
B. İspatın ve Delilin Konusu 327
C. İspat Şekilleri 328
1) Tam İspat ve Yaklaşık İspat 328
2) İspat Kolaylığı 330
3) Doğrudan İspat ve Dolaylı İspat 332
4) Asıl İspat, Karşı İspat ve Aksine İspat 332
5) İlk Görünüş İspatı 334
6) İspatta İhtimal Kavramı 335
7) Emarelere Dayanan İspat 337
D. İspat Hakkı ve İspat Yükü 338
1) İspat Hakkı 338
2) İspat (Delil Gösterme) Yükü 339
a) Normal Durumun Aksini İspat 341
b) İspat Yükünün Kanunla Belirlendiği Haller 341
c) Karineler 342
E) İspat Ölçüsü 343
1) Sübjektif İspat Ölçüsü 343
2) Objektif İspat Ölçüsü 344
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEVLET, İKTİDAR VE HUKUK DEVLETİ KAVRAMI
I. DEVLET VE İKTİDAR KAVRAMI 345
A. Devlet Kavramı 345
1) Eski Yunanda Devlet 347
2) Orta Çağda Devlet 347
3) Yeni ve Yakınçağda Devlet 348
B. Devlet Tanımının Unsurları 349
1) Millet-Ulus-Toplum 350
2) Ülke 352
3) Egemenlik 354
4) Kurumsal ve Örgütsel Yapı 357
5) Otorite 359
C. Siyasal İktidar (Hükümet) Kavramı 361
1) Genel Olarak 361
2) Siyasal İktidarın Meşruiyeti 364
a) Meşruiyet Kavramı ve Önemi 364
b) Meşruiyet ile Yasallık Ayrımı 365
c) Meşruiyetin Kaynağı, Kazanılması ve Kaybedilmesi 367
d) Siyasal İktidarın Sınırlandırılması 370
3) Siyasal Rejimler 373
a) Monarşi 375
b) Diktatörlük 377
c) Despotizm 381
d) Oligarşi 381
e) Otoriter Rejimler 382
f) Totaliter Rejimler 383
g) Halk Egemenliğine Dayalı Rejimler 386
h) Demokrasi 389
4) Siyasal Rejimlerin Dönüşümü 394
D. Laik ve Sosyal Devlet 394
1) Laik Devlet 394
2) Sosyal Devlet 396
E. Anayasal Devlet 399
F. Baskıya Karşı Direnme Hakkı ve Sivil İtaatsizlik 401
1) Baskıya Karşı Direnme Kavramı ve Hakkı 401
a) Genel Olarak 401
b) Baskıya Karşı Direnmenin Şekli 402
c) Orta Çağ Siyasal Düşüncesinde Baskıya Karşı
Direnme 403
d) Yeni Çağ Siyasal Düşüncesinde Baskıya Karşı
Direnme 405
e) Yakın Çağ Siyasal Düşüncesinde Baskıya Karşı
Direnme 406
f) 1961 Anayasasında ve İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinde Direnme 406
g) Doktrinde Baskıya Karşı Direnme 408
2) Sivil İtaatsizlik- Pasif Direnme 409
a) Sivil İtaatsizlik Kavramı 409
b) Sivil İtaatsizliğin Unsurları 410
c) Sivil İtaatsizliğin Meşruiyeti 412
d) Sivil İtaatsizliğin Etkisi ve Önemi 414
II. HUKUK DEVLETİ 415
A. Hukuk Devleti Kavramı 415
B. Hukuk Devletinin Erdemi 419
C. Hukuk Devletinin Özellikleri 420
D. Hukukun Üstünlüğü Kavramı 421
E. Kuvvetler Ayrılığı 423
F. Hukuk Devletinin Polis ve Kanun Devletinden Farkı 427
1) Genel Olarak Kanun Devleti 427
2) Kanun Devletinde “Devlet” Kavramı 429
3) Kanun Devletinde “Toplum” Kavramı 429
4) Kanun Devletinde “Birey” Kavramı 430
5) Kanun Devletinde “Hukuk” Kavramı 431
6) Polis Devletinin Hukuk Devletinden Farkı 433
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
HUKUK VE AHLAK FELSEFESİ
I. HUKUK FELSEFESİ 435
A. Kavram 435
B. Hukuk Felsefesinin Önemi 436
C. Hukuk Felsefesinin Hukuk Tarihi ile İlişkisi 438
D. Hukuk Felsefesinin Hukuk Dogmatiği ile İlişkisi 439
II. AHLAK FELSEFESİ 439
A. Etik ve Ahlak Kavramları 441
B. Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları 442
1) İyi, Kötü ve Ahlaki Davranış 442
2) Özgürlük 443
3) Erdem 443
4) Sorumluluk 445
5) Vicdan 446
C. Ahlâk Felsefesinin Temel Soruları 447
1) Ahlaki Eylemin Amacı 447
2) İnsanın Ahlâki Eylemde Özgürlüğü 447
3) Ahlakın Yönü 448
4) Ahlakın Kaynağı 448
D. Hukukun Ahlakla İlişkisi 448
III. SİYASET FELSEFESİ 451
A. Siyaset Felsefesi Kavramı 451
B. Siyasi Yozlaşma 452
1) Yozlaşma Kavramı 452
2) Siyasette Yozlaşma 453
C. Siyaset ve Hukuk 453
BEŞİNCİ BÖLÜM
HUKUK TARİHİ VE HUKUK SOSYOLOJİSİ
I. HUKUK TARİHİ 455
A. Genel Olarak Tarih 455
B. Hukuk Tarihi 455
C. Hukuk Tarihinin Önemi 457
D. Osmanlı Devleti’nde Adalet 458
1) Adalet Teşkilatı 460
a) Şer’i Hukuk 462
b) Örfi Hukuk 463
c) Mahkemeler 463
d) Yargılama 464
2) Adalet Anlayışı 464
a) Yöneticilerin Adil Olması 467
b) Hükümdarın ve Yöneticilerin Adalet Görevi 469
c) Hâkimlerin Adalet Anlayışı 471
II. HUKUK SOSYOLOJİSİ 472
A. Genel Olarak Sosyoloji 472
1) Sosyolojinin Önemi 474
2) Sosyolojinin Konusu Olarak Toplum 475
B. Hukuk Sosyolojisi 477
1) Kelsen’in Hukuk Anlayışı 479
2) Sosyolojik Pozitivizm 480
3) Hukuk Sosyolojisinin Siyaset Sosyolojisinden Farkı 481
C. Hukuk Sosyolojisinin Önemi ve Gerekliliği 482
1) Yazılı Hukuk Kurallarının Sosyolojik Yönü 484
2) Hukuk Politikası 485
D. Hukuk Sosyolojisi Açısından İçtihat Analizi ve Davranış İncelemesi 487
1) İçtihat Analizi 487
2) Hukuksal Davranışların Araştırılması 489
ALTINCI BÖLÜM
HUKUK METODOLOJİSİ VE HUKUK MANTIĞI
I. HUKUK METODOLOJİSİ 491
A. Genel Olarak Metodoloji Kavramı 491
B. Hukukçuda Metodoloji 492
C. Doğruya Ulaşma 493
1) Biçimsel (Formel) Doğruluk 494
2) İçeriksel Doğruluk 494
3) Bilgi 495
D. Hakikat, Doğruluk ve Gerçeklik 496
II. HUKUKTA AKIL YÜRÜTME (ÇIKARIM) 496
A. Genel Olarak Akıl Yürütme (Çıkarım, Uslamlama) 496
B. Akıl Yürütmenin (Çıkarımın) Türleri 498
1) Doğrudan Akıl Yürütme- Doğrudan Çıkarım 498
a) Karşı Olum 499
b) Eşdeğerlik (Döndürme) 501
aa) Düz Döndürme 501
bb) Ters Döndürme 502
2) Dolaylı Akıl Yürütme- Dolaylı Çıkarım 502
a) Dedüksiyon (Tümdengelim) 502
b) Endüksiyon (Tümevarım) 503
c) Analoji (Temsil) 505
C. Kıyas 506
1) Kıyasın Unsurları 507
2) Kıyasın Kuralları 508
3) Kıyasın Türleri 508
a) Kategorik (Basit, Yüklemli) Kıyas 508
aa) Kesin Kıyas 509
bb) Koşullu (Seçmeli) Kıyas 510
aaa) Bitişik Koşullu Kıyas 511
bbb) Ayrık Koşullu Kıyas 511
b) Bileşik Kıyas 511
aa) Zincirleme Kıyas 512
bb) Sorit 513
cc) Karma Kıyas 513
c) Düzensiz Kıyas 513
aa) Kısaltılmış (Eksik Önermeli) Kıyas- Entimem 513
bb) Delilli (Gerekçeli) Kıyas 514
d) Safsata (Sofizm) 514
e) Münferit ve Genel Kıyas 516
aa) Münferit Kıyas (Yasa Kıyası) 516
bb) Genel Kıyas (Hukuk Kıyası) 516
f) Kategorik Olmayan Kıyaslar 516
aa) Hipotetik (Koşullu) Kıyas 516
aaa) Ön Bileşenin Evetlenmesi 517
bbb) Art Bileşenin Değillenmesi 517
bb) Ayrık Öncüllü Kıyas 518
cc) İkilem (Dilemma) 518
III. MANTIK 519
A. Mantığın Ortaya Çıkışı ve Amacı 519
B. Klasik Mantık 521
1) Kavramlar Mantığı 523
2) Önermeler Mantığı 524
3) İçlem ve Kaplam 525
C. Sembolik (Modern) Mantık 526
D. Bulanık Mantık 527
E. Mantık İlkeleri 528
1) Özdeşlik (Aynılık) 529
2) Çelişmezlik 530
3) Üçüncü Durumun Olanaksızlığı 532
4) Yeter- Neden İlişkisi 532
F. Mantığın Konusu ve Mantık Yanlışları 533
1) Mantığın Konusu 533
2) Mantık Hataları 534
a) Bilgi ve Tecrübe Eksikliği 534
b) Önyargı 534
c) İhtiraslar 535
d) Aşırı Duygular 535
e) Dış Faktörler 535
f) Bazı Sapmalar ve Sıralama Hataları 536
G. Mantığın Hukukta Kullanımı 537
1) Hukuk Mantığının Unsurları 538
a) Amaç 538
b) Kural 538
c) Bilimsellik ve Yönteme Uygunluk 539
d) Önermeler (öncüller) İle Sonuç Arasında Uyumluluk 539
2) Hukukta Mantıksal Çıkarımlar 540
a) Evleviyet (Öncelik) Kuralı 540
b) Çoğun İçinde Azı da Vardır Kuralı 541
c) Aksiyle Kanıt (Mefhum-u Muhalif) 542
3. Norm Analizi 544
a) Normatif Önermelerin Temel Niteliği 544
b) Hukuk Önermesi 545
KAYNAKLAR 547