Vergilemede Anayasal Prensipler
Vergilemede Anayasal Prensipler
Şafak Ertan ÇOMAKLI / Mehmet GÖDEKLİ
Sayfa Sayısı
:
294
Kitap Ölçüleri
:
13x19 cm
Basım Yılı
:
2011
ISBN NO
:
9786055343026
GİRİŞ Siyasi bir teşkilata dair ana kuralları barındıran "anayasa", temelleri ve tarihsel süreci itibariyle bakıldığında vergisel açıdan oldukça fazla önem taşımaktadır. Anayasaların oluşumunun "vergilemeye karşı direnç" olduğu hatırlanırsa, bu durum daha da fazla dikkat çekmekte ve bu bağlamda vergilemeye dair önem¬li ilkelerin oluşması kaçınılmaz olmaktadır1. Çünkü toplum, kendi adına oluşturduğu kurucu bir iktidarla toplumsal uzlaş¬mayı gerçekleştirdiğinde ortaya çıkan temel metin olan anayasalar2 kişilerin mülkiyet hakları üzerinde birer garantör olmaktadırlar. Vergi, devletin yükümlü olduğu kamu hizmetlerini yerine getirebilmesi amacıyla, vergi yükümlüsü sıfatını taşıyan tüm gerçek ve tüzel kişilerden elde ettiği kamu gelirlerinin toplamı¬dır. Vergi ancak devlet ve otoritesi ile bir arada düşünülmesi gereken bir kavramdır; zira devletin ortaya çıkışı beraberinde vergilendirmenin kabulüne neden olmuştur. Devletin ortaya çıkışını ise toplum sözleşmesi kuramına dayandırmak mümkün¬dür. Sosyal sözleşme teorisi, devletin bir toplumsal pakt ile orta¬ya çıktığını kabul ettiğine göre, vergi de bu andan itibaren tarih sahnesine çıkmıştır diyebiliriz. Yani vergilendirmenin başlangıç noktası, insanlığın doğal yaşam halinden devletli yaşama intikal ettiği ana tekabül etmektedir. Bu bağlamda bir ülkenin geleceği ve devamlılığı için yalnızca "para" olarak ifade edilemeyecek kadar önemli olan "vergi"nin toplumsal açıdan sosyal ve ekono¬mik düzeni sağlamaya yönelik görev ve etkilerinin olduğu tartışmasızdır′. Çünkü her yerleşik toplumda, devlet vazgeçilmez bir kurumdur ve düzen onunla yürüyecektir4. Buna göre söz konusu düzenin temel finansman kaynağını ise vergiler sağla¬maktadır. Vergi, günümüzde insanların doğal toplum ortamından si¬yasal toplum ortamına geçerek düzen içinde yaşama taleplerinin karşılığı olarak algılanmaktadır. Diğer bir deyişle vergi, toplum sözleşmesi ile yetkilerini devlete aktararak mal ve can güvenliği¬nin sağlanmasını isteyen bireylerin, bu istem karşılığında güven¬lik ve adalet fonksiyonlarını yerine getirmesi bakımından mini¬mal devlete ödemek zorunda oldukları belli bir bedeli ifade et¬mektedir." Bu bedelin devlet tarafından alınması, devletin kişile¬re nazaran üstün bir yetki ile donatıldığının göstergesidir. Bu üstün kamusal yetkiye "vergilendirme yetkisi" adı verilir. Anayasalar devletin varlığını işaret eden metinlerdir ve bu bağlamda vergilendirme yetkisi de devletin salt toplumsal paktın neticesinde elde ettiği hâkimiyet kudretinin mali açıdan ülkede yaşayan bireyler üzerindeki yansımasıdır. Bu durum da vergi¬lendirme yetkisinin olmaması, kaldırılması veya el değiştirmesi var olmak isteyen bir devlet açısından kabul edilemez6. Çünkü devlet varlığının ispatı, temelde vergilendirme yetkisine dayan¬maktadır. Bir devletin taahhüt ettiği sorumlulukları yerine getirebil¬mesi için ekonomik kaynaklara sahip olması gerekir. İşte devlet, muhtaç olduğu iktisadi kaynakları elde etmek için vergilendirme gücünü kullanmaktadır. Kamu hizmetlerinin finansmanı için gerekli olan mali kaynaklar, vergi alma yetkisi kullanılarak kar¬şılanmaktadır.7 Bu yetki, emredici kurallar taşıyan metinlerde yer aldığında bir anlam ifade etmektedir. Bu bağlamda Anayasa¬da yer alan kuralların tamamının emredici olduğundan8 hareket¬le, vergilendirme yetkisinin de emredici nitelikte olduğunu söy¬lemek yanlış olmayacaktır. Devletin tekelinde bulundurduğu vergi yetkisi ile o devletin demokratik karakteri arasında paralellik bulunmaktadır. Vergiye ilişkin temel ilkeler ülkenin temel normlarında hüküm altına alınmamış ise, gerçek bir anayasal demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Bu temel normların başında anayasa gelmek¬tedir. Vergiler, kişi hak ve hürriyetlerine müdahalenin en bariz örneği olması nedeniyle, vergilendirme ile alakalı prensipler ana¬yasal hükümlerle düzenlenmeli ve keyfi uygulamalardan arındı¬rılmalıdır. Aksi halde devletin icrai karar alıcı organlarına, in¬sanların iktisadi temel haklarının dar algılanması sonucunu do¬ğurabilecek bir yetki tanınmış olacaktır. Bunun neticesinde ise bireylerin temel hak ve hürriyetlerinin zedelenmesi sonucu orta¬ya çıkabilecektir. Verginin tarihine bakılacak olursa, vergilendirme yetkisinin yönetenlerce suiistimal edilebilen yetkilerin başında geldiğini söylemek mümkündür. Demokrasi öncesi yönetimlerde ve anaya-sallaşma hareketlerinden önce, devlet iktidarını elinde bulundu¬ran kimselerin vergi alma yetkisini kötüye kullandıkları tarihsel bir gerçektir.9 Zaten vergileme konusundaki anayasal hareketler de vergi yetkisinin insan hakları ölçeğinde kullanılmaması nede¬niyle ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla vergilendirme, anayasal ilke ve kurumlarına, ancak belli tarihsel aşamaları sistematik biçimde I kat ettikten sonra kavuşmuştur. Çünkü vergilemenin ruhunda "çok devlet az hukuk" yaklaşımı yatmaktadır. Vergilemenin anayasal ilkelere kavuşması insanlık için önemli bir adımdır. Çünkü hiç kimse malından ve mülkünden yoksun bırakılmak istemez. Bu durum, ünlü İslam düşünürü İbn-i Haldun tarafından "Mukaddime" isimli eserinde şu şekilde ifade edilmiştir: "... bir kabilenin boynunda vergi ve borç zille¬tinden örülen bir yular gördün mü, mülke sahip olacaklar diye hiç tamah etme, dünyanın sonuna kadar mülke sahip olamazlar, Sömürülme, mülke ve iktidara engeldir"10. Anayasal ilkelerden hareketle, verginin temel prensiplerinin konu edildiği bu çalışmada, öncelikle verginin dünyada ve ülke¬mizde nasıl bir tarihsel geçmişe sahip olduğuna kısaca değinil¬mek suretiyle, anayasal görünüm ortaya konmaya çalışılacak; daha sonra gerek yürürlükten kalkan anayasalar açısından ge¬rekse halen uygulamada bulunan 1982 Anayasası yönünden ver¬giye ilişkin temel prensiplerin neler olduğu ve bu temel ilkelerin içeriği inceleme konusu yapılacaktır. Nihayet vergilendirmeye ilişkin anayasal prensiplerin muhtevası incelenirken, bu temel ilkelerin Anayasa Mahkemesi′nin çeşitli tarihlerde vermiş olduğu kararlara nasıl yansıdığı ve Yüksek Mahkeme tarafından ilkele¬rin ne şekilde yorumlandığı konusu irdelenecektir. Bunların yanı sıra son olarak günümüzde Bağımsız Türk devletlerinin Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerin ve de anayasalarına bakılarak vergi ödevine ilişkin maddeleri okuyucunun entelektüel bilgi birikimi¬ni artırması bakımından sunulmaya çalışılacaktır. Fakat belirt¬mek gerekir ki AB üyesi ülkelere ve bağımsız Türk devletlerine ilişkin yapılan açıklamalar, herhangi bir mukayese bağlamında ele alınmamış olup, yalnızca bilgi vermek amacını taşımaktadır. Çalışma özellikle Türk vergi hukuku ve sistemi çerçevesinde 1982 Anayasasının prensiplerinin irdelenmesini hedeflemektedir. Buna göre Türkiye Cumhuriyetinin 1982 Anayasasında yer alan "vergi ödevi" başlıklı madde hükmünün yanı sıra emredici niteli¬ğe sahip olan bu belgenin birbirini bağlayıcılığından hareketle vergilendirmede benimsenen yaklaşımları etkileyen diğer madde¬ler incelememizin konusunu oluşturmaktadır. Bu doğrultuda çalışmada diğer araştırmalardan farklı olarak vergilemenin ana prensiplerinin yalnızca 73 üncü madde ile 2 ve 10 uncu maddeler çerçevesinde oluşmadığı gösterilmek istenmiştir. Görülecektir ki vergilemenin klasik ve modern ruhuna uygun olarak birçok prensip benimsenmiş ancak bunlar anayasada kodlanmış bir biçimde yer almaktadırlar. İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm ANAYASAL GÖRÜNÜMÜN TARİHSEL GELİŞİMİ A. Batı Demokrasilerinde 10 B. Osmanlı imparatorluğunda 17 İkinci Bölüm TÜRK ANAYASALARINDA VERGİLENDİRME PRENSİPLERİ A. 1982 Anayasasından Önce 25 a. 1876 Anayasası Dönemi 26 b. 1921 Anayasası Dönemi 27 c. 1924 Anayasası Dönemi 28 d. 1961 Anayasası Dönemi 29 B. 1982 Anayasası Sonrası 31 Üçüncü Bölüm ANAYASAL VERGİLEME PRENSİPLERİ VE KAVRAMSAL AÇILIMLARI (1982 ANAYASASI) A. Hukuka Uygunluk ve Yasalhk Prensibi 37 B. Genellik Prensibi 47 C. Objektiflik Prensibi 50 D. Eşitlik Prensibi 53 E. Adalet ve Mali Güç Prensibi 57 F. Hukuk Devleti Yaklaşımı 64 G. Sosyal Devlet Yaklaşımı 69 H. Vergi Ehliyeti Oluşturma Prensibi 75 İ. Laik Devlet Yaklaşımı 79 J. İnsan Haklarına Saygı Yaklaşımı 84 K. Üniter Devlet Yaklaşımı 92 L. Ulusal Dayanışma ve Toplumsal Huzur Prensibi 93 M. Erkler Ayrılığı Prensibi 98 Dördüncü Bölüm BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETLERİNDE VERGİLEMENİN ANAYASAL GÖRÜNÜMÜ A. Rusya Federasyonu Anayasasında Vergileme Prensipleri 106 B. Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 107 C. Kazakistan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 109 D. Kırgızistan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 110 E. Özbekistan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 111 F. Türkmenistan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 112 G. Tacikistan Cumhuriyeti Anayasasında Vergileme Prensipleri 113 H. Bağımsız Türk Devletlerinin Anayasal Prensiplerine Toplu Bir Bakış 114 Beşinci Bölüm AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE VERGİLEMEYE İLİŞKİN ANAYASAL HÜKÜMLER A. Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası 122 B. Avusturya Federal Anayasası 129 C. Belçika Anayasası 130 D. Danimarka Kraliyet Anayasası 132 E. Fransa Anayasası 133 F. Hollanda Krallığı (2002) Anayasası 135 G. İrlanda Anayasası 135 H. İspanya Anayasası 137 İ. İtalya Cumhuriyeti Anayasası 139 J. Polonya Cumhuriyeti Anayasası 140 K. Portekiz Cumhuriyeti Anayasası 141 Altıncı Bölüm TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMES İ′NİN VERGİLENDİRMENİN ANAYASAL PRENSİPLERİNE ATIF YAPAN KARAR ÖRNEKLERİ A. Anayasa Mahkemesince Alman Kararlarda Kullanılan Genel Maddeler 148 B. Anayasa Mahkemesinin Vergilemeye İlişkin Devlet Prensiplerini İçeren Karar Örnekleri 156 DEĞERLENDİRME VE DÜŞÜNCELER 269 KAYNAKÇA 277 DİZİN 291