Üreticinin Ayıplı Ürününün Sebep Olduğu Zararlar Nedeniyle Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluğu - TUBA AKÇURA KARAMAN
Üreticinin Ayıplı Ürününün Sebep Olduğu Zararlar Nedeniyle Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluğu - TUBA AKÇURA KARAMAN
Tuba AKÇURA KARAMAN - Vedat Kitapçılık
Sayfa Sayısı
:
429
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
2008
ISBN NO
:
9786050016048
GİRİŞ I. SUNUŞ Bugün, teknolojik yenilikler ve onun doğal sonucu olarak ortaya çıkan ürün çeşitliliği içinde boğulur bir hale geldiğimiz ortadadır. Her gün, başta televizyon olmak üzere değişik reklam araçları vasıtasıyla tanıtılıp piyasaya sürülen birçok yeni ürünle karşılaşmaktayız. Bu üretim çılgınlığında, üreticilerin kontrolsüz bırakılmaması gerektiğine şüphe yoktur. Ticari hayat rekabet kuralları ile denetim altında tutulmaya çalışılsa da, bu kurallar ancak üreticilerin birbirlerine karşı olan ilişkilerini düzenlemekle sınırlı kalmaktadır. Diğer taraftan, üretimin söz konusu olduğu durumlarda, ürünü kullananlar ile üreticiler arasındaki ilişkinin de düzene sokulması gerekmektedir. Esas sorun da bu noktada kendini göstermektedir. Zira, söz konusu ilişkinin tarafları eşit konumda değillerdir. Taraflardan biri, ürünü üreten ve tüm üretim sürecine hâkim olan üretici iken, diğer taraf ise, çoğunlukla ürün hakkında teknik bilgi sahibi olmaksızın yalnızca ihtiyacı olduğu için ürünün alıp kullanan tüketicidir. İşte, üretilen bir ürünün üçüncü bir kişiye zarar vermesi halinde, bu zarara kimin, ne oranda katlanması gerektiği, bu çalışmada çözümlenmeye çalışılan temel sorundur. Modern endüstrinin ve teknolojinin hızla gelişimine de bağlı olarak pazarda ürün çeşitliliğinin artması, bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, öte yandan da yeni tehlike alanları yaratmaktadır. Mesela, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olmasına karşın, cep telefonlarının kanser riskini ciddi olarak arttırdığı ileri sürülmektedir. Tarım ve yiyecek sektöründe, hormon ve antibiyotik ilavesiyle yeni üretim yöntemlerinin benimsenmiş olmasının insan sağlığını açıkça tehdit ettiği artık inkâr edilmez bir gerçektir. Genetiği değiştirilmiş yiyecek maddelerinin de aynı olumsuz etkiyi yarattığı bilinmektedir. Bu tür gıda maddelerinin özellikle çocuklar üzerinde daha da zararlı sonuçlara yol açtıkları yine yadsınamaz bir gerçektir. Sınırların ortadan kalktığı ve kârı artırmak adına her türlü kapitalist girişimin gerçekleştiği günümüz dünyasında, üretim, çoğunlukla, uluslararası dev şirketlerin elinde bulunmakta ve bu şirketlerce seri üretim (mass production)1 yoluyla üretilen ürünler dünyanın her tarafında birçok kişi tarafından kullanılmaktadır. Bunun doğal sonucu da, ayıplı üretilerek piyasaya sunulan bir üründen önemli sayıda kişinin zarar görebilmesidir. Mesela, tanınmış bir ilaç firmasının piyasaya sürdüğü, hamilelerde bulantıyı önlemek amacıyla kullanılan “thalidomide” adlı ilaç dünyanın birçok ülkesinde özürlü bebeklerin doğumuna sebep olmuştur2. Keza, yakın geçmişte deli dana hastalığını taşıyan etlerin piyasada satılması sonucu, bu hastalığın birçok kişiye bulaşmış olduğu ve bu hastalık nedeniyle seri ölümlerin meydana geldiği hafızalardadır. Son yüzyılda, bu tür facialara sık rastlanmaya başlayınca, üreticinin sorumluluğu müessesesinin önemi de gündemdeki yerini almıştır. Önceleri, üreticinin sorumluluğu sorunu ile ilgili olarak özel bir düzenlemeye ihtiyaç görülmediğinden, sorun, tazminat sorumluluğunun genel ilkeleri içerisinde çözümlenmeye çalışılmış ve bunun sonucu olarak da zarara sebebiyet veren, ancak kusuruyla sebep olduğu zararlardan sorumlu tutulabilmiştir. Ne var ki, son yüzyılda karşılaşılan birçok olay, kusur sorumluluğu prensiplerinin artık, üreticinin sorumluluğu sorununu çözmeye yetmediğini göstermiştir. Nitekim, ayıplı bir üründen zarar gören kişinin kusur sorumluluğu kapsamında tazminat talep edebilmesi için, öncelikle, ayıbın oluşmasında üreticinin kusurunun mevcut olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Üretimin, dev fabrikalarda yüzlerce işçi ve makina tarafından yapıldığı göz önünde tutulacak olursa, ürünün ayıplı olmasından kimin ya da neyin kusurlu olduğunun tespitinin ve ispatının, üründen zarar görene yüklenmesinin adil olmadığını belirtmeye dahi gerek yoktur. Yaşanılan olaylardan, piyasaya sürülmüş olan ayıplı ürünlerin çok sayıda kişiye zarar vererek toplumun sağlığını ve güvenliğini ciddi boyutlarda tehlikeye sokabileceği de görüldüğünden, kamu menfaati gereği, birçok ülkede zarar görenlerin lehine olan özel düzenlemeler kabul edilmeye başlanmıştır. Ülkemizde bir süre önce başlayan bu süreç, henüz tatminkâr bir düzeye ulaşmadığından tamamlanmış sayılamaz. Bu konuda yapılması gerekenler ve buna duyulan ihtiyacın gerekçeleriyle birlikte ortaya konulabilmesi, bu çalışmanın öncelikli ve temel amacını oluşturmaktadır. II. ÇALIŞMANIN AMACI Yukarıda ortaya konulan tablodan da görüleceği üzere, üreticinin, ürettiği ayıplı ürünün üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumluluğu, taraf menfaatleri gözetilerek çözülmesi gereken bir sorundur. Bu konu, ülkemiz gibi hızla gelişmekte olan bir ekonomi ve sanayiye sahip olan ülkelerde özellikle önem arz etmesine rağmen, henüz tatminkâr bir düzenlemeye kavuşturulabilmiş değildir. Sorunun açıklıkla ve tüm unsurlarıyla belirlenip ortaya konabilmesi, bir yandan zarar gören kişilerin haklarını, üreticilerin de, sorumluluklarını bilmesi, diğer yandan da, yapılması gerekli düzenlemelerin belirlenmesi açılarından önemlidir. Yargıtay, hatalı üretim nedeni ile patlayan tüp veya yangına sebep olan buzdolabı gibi birçok olayla ilgili olarak, meydana gelen zararlardan üreticiyi, BK m. 41 vd. düzenlenmiş olan haksız fiil sorumluluğu hükümleri çerçevesinde sorumlu tutmaktadır3. Bu nedenle, üreticinin sorumluluğu alanında ortaya çıkan sorunları tatminkâr bir şekilde çözümleyebilmek için haksız fiil hükümlerinin yetersizliği ortaya çıkmaktadır. Özellikle, haksız fiil sorumluluğunun doğması için aranan “kusur”, zararını tazmin ettirmek isteyen davacı için ciddi bir engel teşkil etmektedir. Ürünlerin dev üretici firmalarca üretildiği ve seri üretim (mass production) tekniklerinin ve otomasyonun kullanıldığı bugünün üretim sisteminde, üretici firmanın şahsi kusurundan bahsedebilmek neredeyse imkânsızdır. Böyle bir üretim zinciri içerisinde, ürünün ayıplı olmasına kimin sebep olduğu veya üründeki ayıbın, tasarlanmasından piyasaya sürülmesine kadarki sürecin hangi aşamasında meydana geldiğini saptayabilmek mümkün olamamaktadır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği gibi, üreticinin sorumluluğu sorununun BK m. 41 vd.’da düzenlenmiş olan “kusur sorumluluğunun” dar kalıpları içerisinde çözümlenemeyeceği, bugün hem öğreti hem de mahkemeler tarafından baskın olarak kabul edilmektedir4. Ancak, BK m. 41’in sınırları dışına çıkabilmek, kanun koyucunun yeni düzenlemeler yapması anlamında müdahalesini gerektirmektedir. Hukuk sistemimizde, genel kural, kusur sorumlulu- ğu olduğundan, üreticinin kusuru aranmadan sorumlu tutulabilmesi, ancak kanun koyucunun bu doğrultuda bir düzenleme yapması ile mümkün olabilecektir. Üreticinin sorumluluğu alanında özel bir düzenleme yapılmasına olan ihtiyaç, Yargıtay’ın tüp gaz üreticisi aleyhine açılmış bir dava ile ilgili 1997 tarihli kararında açıkça dile getirilmiş bulunmaktadır5. Üreticinin sorumluluğu ile ilgili kanuni bir düzenlemenin geciktirilmesi, mahkemeleri mevcut kusur sorumluluğunun sınırlarını zorlayan kararlar vermeğe itmektedir. Nitekim Almanya’da 1990 tarihli Ürün Sorumluluğu Kanunu’nun kabul edilmesinden önce mahkemeler, ayıplı üründen zarar görmüş olan kişiyi üretici karşısında mağdur etmemek için, kusuru ispat yükünü ters çevirmişlerdir6. Diğer bir ifadeyle, bir ürünün ayıplı olarak piyasaya sürülmesinde üreticinin kusurlu olduğu, kural olarak kabul edilmiş ve böylece, mağdurun üreticinin kusurlu olduğunu ispat etmesi değil, kusuru bulunmayan üreticinin bu durumu bizzat ispat etmesi aranmıştır. Yargıtay’ın da, bu yöndeki gelişmelerden etkilendiğini ve özellikle, 1996 tarihli HGK kararında, mağdurun omuzlarında olan kusuru ispat yükünü, “fiili karine” müessesesi yardımıyla hafifletmeye çalıştığını görmekteyiz7. Üreticinin, ayıplı ürününün sebep olduğu zararlar nedeniyle üçüncü kişilere karşı sorumluluğu alanında, üreticiye kusura dayanmayan sorumluluk getiren düzenlemelere olan ihtiyaç, her şeye rağmen birçok ülke kanun koyucusu tarafından uzun süre görmezlikten gelinmiştir. Bunun temel nedeni, üreticilere getirilecek ağır sorumluluk hükümlerinin, o ülkedeki üretim faaliyetlerinin azalmasına, sanayi sektörünün gerilemesine sebep olacağı endişesidir ki bu ülkenin ve ulusal firmaların uluslararası boyutta rekabet şansının azalması anlamına gelmektedir. Sonuçta bu ve benzeri çekincelerle üreticilere ağır sorumluluk getirilmesinden kaçınılmıştır. Ancak, 20. yüzyılda yaşanan trajik olaylar, üreticinin ayıplı ürününün sebep olduğu zararlar nedeniyle üçüncü kişilere karşı sorumluluğu ile ilgili olarak, acil düzenlemeler getirilmesinin gerekliliğini ortaya çıkartmıştır. Bu doğrultuda birçok ülkedeki kanun koyucu da, 19. yüzyıldaki kanunlaşma hareketlerinde etkili olan ekonomik ve endüstriyel gelişimin desteklenmesi gerektiği düşüncesinden uzaklaşarak, daha sosyal bir rol üstlenme yolunu seçmeye başlamıştır. Böylece güçlü, dev üretici firmalar karşısında korumasız ve ürünün potansiyel zararlarından haberdar olmayan tüketicinin korunmasının gerekliliği dikkate alınmaya başlanmıştır. Bu yöndeki gelişme öncelikle, 1950lerde Amerika’da yaşanmıştır8. Avrupa Birliği ise, ancak 1985 yılında bu yönde ciddi bir adım atabilmiştir. 85/374 sayılı “Üye Devletlerin Ayıplı Ürünlerden Doğan Sorumluluk ile ilgili Hukuki ve İdari Düzenlemelerin Uyumlaştırılmasına İlişkin Konsey Direktifi” (“85/374 sayılı AB Konsey Direktifi”)9 ile, üreticinin güvenli olmayan ürünlerin sebep olduğu zararlardan kusur aranmaksızın sorumlu olacağı benimsenmiştir. Söz konusu Direktif ile getirilmiş olan sorumluluk sistemi bugün, tüm üye devletlerin iç hukukuna uyarlanmış bulunmaktadır10. Ülkemiz kanun koyucusu yakın zamana kadar, üreticinin güvenli olmayan ürünlerin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğu ile ilgili hukuki bir düzenleme yapmayı ertelemiştir. Ancak, AB’ye üyelik sürecine girmemizle birlikte, AB mevzuatının iç hukuk mevzuatımız ile uyumlaştırılması süreci de kaçınılmaz olarak başlamıştır. Nitekim bu amaçla, son yıllarda, hızlı bir kanunlaştırma hareketine girişilmiştir. Bu çerçevede, üreticinin sorumluluğu ile ilgili bazı düzenlemelere de gidilmiştir. Öncelikle, 1995 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’nun11 4. maddesi ile, ayıplı olarak satılmış bir mal nedeni ile, satıcı ve maddede sayılmış diğer sorumlularla beraber üreticilerin de tüketiciye karşı, müteselsilen sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. TKHK m. 4’de getirilen bu düzenleme ile tüketici, herhangi bir alıcıdan daha avantajlı bir konuma getirilmek istenmiştir. Bu doğrultuda, ayıplı malın alıcısı olan “tüketici”ye, satıcıya karşı sahip olduğu seçimlik haklarını, doğrudan doğruya üreticiye karşı da kullanabilme imkânı tanınmıştır. Böylece tüketici, satın aldığı ayıplı mallar dolayısı ile üreticinin müteselsil sorumluluğu kalkanı altına alınmıştır. Ancak belirtelim ki, üreticinin sorumluluğu gibi birçok değişik boyutu olan kapsamlı bir müessesenin, TKHK çerçevesinde getirilmiş tek bir madde (TKHK m. 4) ile düzenlenmesi mümkün değildir. Nitekim, söz konusu 4. madde ile getirilmiş olan düzenleme de, üreticinin ayıplı malın sebep olduğu zararlardan sorumluluğu alanında kargaşa yaratmaktan öteye bir sonuç ne yazık ki sağlamamıştır. Zira TKHK’nun 4. maddesi ile getirilen düzenleme, üreticilere yüklenmiş olan sorumluluğun hukuki niteliği, kapsamı, üreticinin bu sorumluluktan kurtuluş imkânı olup olmadığı gibi konulara açıklık getirmemektedir12. TKHK’nun 4. maddesi ile üreticilere getirilmiş olan bu ağır sorumluluğun niteliği ve kapsamı üzerinde tartışmalar sürerken, bu maddeye dayanarak 2003 tarihli Üreticilerin Sorumluluğu ile İlgili Usul ve Esasları Düzenleyen bir Yönetmelik (“Ayıplı Mal Yönetmeliği”)13 çıkarılmıştır. Ayıplı Mal Yönetmeliği ile, 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi’ne paralel bir düzenleme getirilmeye çalışılmıştır. Söz konusu Yönetmelik’in her ne kadar TKHK’nun 4. maddesine dayanılarak çıkartılmış olduğu belirtilmişse (Ayıplı Mal Yönetmeliği m. 3) de, ilerleyen bölümlerde ortaya konulacağı üzere, bu Yönetmelik ile getirilen düzenlemeler, hem TKHK m. 4 hem de sorumluluk hukukunun genel prensipleriyle temelden çelişmektedir14. Dolayısıyla Yönetmelik’in, bu noktada normlar hiyerarşisini ihlal ettiği için hukuka aykırılığı söz konusudur. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı gibi, üreticinin, ayıplı ürünün sebep olduğu zararlar nedeniyle üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun bağımsız bir doktora çalışmasıyla ele alınarak hukukumuzdaki tüm bu kargaşayı ortadan kaldıracak bir mevzuat düzenlemesine ışık tutulması amaçlanmıştır. Diğer yandan, Yargıtay’ın bu konudaki mevzuat değişikliklerini takip edemediği görülmektedir. Yargıtay kararlarında, bu değişikliklerin birçoğu dikkate alınmamakta ve hâlen üreticinin sorumluluğu ile ilgili davaların çoğunun BK m. 41 vd.daki genel haksız fiil hükümleri çerçevesinde karara bağlandığı görülmektedir15. Dolayısıyla, uygulamaya yardımcı olmak amacıyla, hukukumuzdaki mevcut durumun tespit edilmesi ve üreticinin sorumluluğu ile ilgili davalara hangi hükümlerin uygulanacağının, daha da önemlisi, yeni hangi düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi önemlidir. Tüm bunların yapılabilmesi için öncelikle, üreticinin sorumluluğu alanında aşama kaydet- miş olan yabancı hukuk öğretilerinden yararlanmak ve bu hukukların deneyimlerini değerlendirmek kaçınılmazdır. Bu nedenle, çalışmada yabancı mahkeme kararlarına ve yabancı düzenlemelere sıkça değinmeye özen gösterilmiştir. Bu noktada, özellikle, Amerikan hukukuna ve Avrupa Birliği hukukuna ayrı bir önem verilmiştir. Zira Amerika’nın, bu konuda oldukça uzun zamana dayanan göz ardı edilemeyecek bir tecrübesi sözkonusudur. Diğer taraftan, Avrupa Birliği düzenlemeleri de, bu Birliğe kısa bir süre sonra üye olmayı ümit ettiğimizden ayrı bir önemi haizdir. III. İNCELEME PLANI VE KONUNUN SINIRLANDIRILMASI Çalışma, bu giriş sonrası üç ana bölümden ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Birinci bölüm, üreticinin sözleşme dışı sorumluluğu esasının gelişim süreci ve ayıplı ürünün sebep olduğu zararlardan üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun bu çerçevedeki yerini belirlemeye ayrılmıştır. Birinci bölümde, ilerideki açıklamalara temel teşkil etmesi açısından “üreticinin sorumluluğu”, “üretici” ve “ayıp” kavramlarına genel olarak değinilmiştir. Bölüm içerisinde, konunun tarihsel kökeni hakkında kısaca bilgi verilmiş, sonra da başlıca hukuk sistemlerinde ve bu arada ülkemizde nasıl çözümlenmiş olduğu elden geldiğince açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, üreticinin ayıplı ürünün sebep olduğu zararlardan üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun hukuki niteliği ve temeli ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Bu bağlamda, öncelikle, ayıplı ürünün üçüncü kişide sebebiyet verdiği zararların, sözleşmeye dayalı sorumluluk çerçevesinde mi, yoksa sözleşme dışı sorumluluk çerçevesinde mi çözümlenmesi gerektiği tartışılmış, bu konudaki farklı görüşler değerlendirilmiştir. Ardından, bu çalışmanın asıl konusunu oluşturan, üreticinin sözleşme dışı sorumluluk hükümleri uyarınca sorumluluğu, irdelenmiştir. Bu kapsamda da, öncelikle, sözleşme dışı sorumluluğa genel olarak değinilmiş, sonrasında da, üreticinin sözleşme dışı sorumluluğunun hukuki niteliği, hem mevcut normatif düzen hem de olması gereken hukuk açısından tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bölümde son olarak da, Türkiye’deki mevcut hukuki düzenlemeler göz önünde tutularak, üreticilerin ayıplı ürünün sebep olduğu zararlardan sorumluluğunun tâbi olduğu hukuki rejim ve sorumluluğun hukuki niteliği irdelenmiştir. Bu bölüm, özellikle, Türk hukukundaki temel sorunların belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Üçüncü bölüm, üreticinin ayıplı ürününün sebep olduğu zararlardan üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun koşulları ve kapsamına ayrılmıştır. Burada öncelikle, sözleşme dışı sorumluluğun doğması için aranan koşullar genel olarak belirlenmiş; ardından da, bu koşullar detaylı olarak ele alınmıştır. Üçüncü bölümde incelenen diğer bir konu da, üreticinin sorumluluğunun kapsamına hangi ürünlerin gireceği ve sorumluluğun süjelerinin kimler olduğudur. Son olarak da, üreticinin şahsi sorumluluğunun sigorta yoluyla sınırlandırılmasına, üreticinin savunma imkânlarına, yabancı unsur bulunan ihtilaflarda uygulanacak hukukun belirlenmesine ve zamanaşımına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Sonuç bölümü ise, konuya ilişkin gözlemlerden ve bu çalışma çerçevesinde tespit edilen önemli hususların özet halinde belirtilmesinden oluşmaktadır. Çalışma konusunu incelemeye geçmeden önce, kapsam dışında bırakılmış olan konuları kısaca belirtmekte yarar bulunmaktadır: Çalışmada esas olarak üreticinin sözleşme dışı sorumluluğu ele alındığından, üreticinin bir sözleşme ile bağlı olduğu kişilere karşı olan sorumluluğu, bu çalışmanın hedef konusu değildir. Ancak, zaman zaman, üreticinin sözleşmeye dayalı sorumluluğu alanına, konunun daha iyi anlaşılması amacıyla girilmiş ve çoğunlukla sözleşme dışı sorumluluk ile mukayeseli olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın hedef konusu, üreticinin ayıplı ürününden zarar görmüş olan üçüncü kişilere karşı sorumluluğudur. Üçüncü kişi kavramına, hem ürünü satın almış olan kişiler, hem de üründen zarar görmüş tüm diğer mağdurlar girmektedir. Keza, ayıplı ürünü bizzat satın almış olmadan onu sadece kullanan kişi, ya da, tehlike meydana geldiğinde ayıplı ürünün yakınında olan kişi de üründeki ayıp nedeniyle zarara uğramışsa, bu çalışma açısından mağdur kapsamındadır. Ürünün alıcısı olan kişilerin, zaten sözleşme ilişkisi içerisinde korundukları unutulmamalıdır. Sorumlu kişinin sadece ürünü üreten kişi mi olduğu yoksa bunun yanı sıra ürünün dağıtım sürecinde rol oynayanların da sorumlu tutulabilip tutulamayacağı sorununu da incelemek gerekir. Globalleşme sonucu, pazarlama ve dağıtım ağları bugün artık çok genişlemiştir. Ürünün dağıtım sürecini üretimden ayrı değerlendirmek mümkün olmamaktadır. Üretilen bir ürün fabrikadan çıkıp tüketiciyle buluşana kadar, oldukça uzun bir yol kat etmektedir. Bu süreçte meydana gelebilecek olan bir hatanın ürünü etkilemesi halinde, acaba böyle bir ürünün sebep olduğu zararlardan kimin sorumlu tutulması gerektiği meselesi de önemli bir sorundur. Bu soruna da bu çalışma da çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu çalışma ile, üreticinin hukuki sorumluluğu alanında inceleme yapılmıştır. Üreticinin cezai sorumluluğu ve üreticinin üretim sürecinde uyması gerekli olan idari yönetmelik ve tüzük gibi düzenlemelere uymamasının sonuçları bu çalışmanın hedef inceleme alanı değildir. Ancak, konunun daha iyi anlaşılması amacıyla, bu hususlara da zaman zaman yer verilmiştir. ÖNSÖZ Bu çalışmada, üreticinin, ayıplı üretilmiş bir ürün nedeniyle üçüncü kişilerin uğradığı zararlardan sorumluluğunun niteliği ve kapsamı, mevcut normatif sistem ve olması gereken düzenlemeler dikkate alınarak incelenmiştir. İnceleme sonunda, konuyla ilgili özel bir düzenlemeye olan ihtiyaç tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu özel düzenleme yapılana kadarki süreçte karşılaşılacak olan ayıplı ürün vakıalarının, mevcut hangi hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği de, bu çalışmada kapsamlı olarak ele alınmıştır. Konu ele alınıp incelenirken, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, İngiltere ve İsviçre hukuk sistemleri de, tarihsel süreç içerisinde ve mukayeseli olarak değerlendirilmiştir. Bu ülkelerdeki mevcut hukuki düzenlemeler ile Avrupa Birliği mevzuatındaki gelişmeler dikkate alınarak, ülkemizdeki mevcut ve olması gereken düzenleme bakımından sonuçlar çıkartılmıştır. İncelenen sorunun, bir tarafında üreticiler bulunduğundan ülke ekonomisini, diğer tarafında da çoğunlukla tüketiciler bulunduğundan toplumun güvenliğini yakından ilgilendirmektedir. Konunun uluslararası boyutu da göz ardı edilemez. Bu nedenle, sınırların neredeyse ortadan kalkmış olduğu üretim sektöründe üreticiler için benimsenecek olan hukuki sorumluluk sistemi, şüphesiz üreticilerimizin uluslararası rekabet gücünün belirlenmesinde etkili olacaktır. Ekonomik ve sosyal boyutu bu derece önemli olan bir konuda ülkemizde henüz tatminkâr hukuki düzenlemelerin yapılamamış olması, acil olarak giderilmesi gereken bir noksanlık olarak gündeme oturmaktadır. Bu nedenle, çalışmanın öncelikle, yapılması gerekli olan hukuki düzenlemeye ışık tutmasını, diğer taraftan yapılacak bilimsel çalışmalara katkı sağlamasını ve son olarak da, uygulamada karşılaşılacak sorunların çözümlenmesinde başvurulacak kaynaklardan biri olmasını dilemekteyim. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora tezi olarak hazırlanan çalışma, 12 Haziran 2007 günü, Prof. Dr. Turhan Esener, Prof. Dr. Erden Kuntalp, Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu, Prof. Dr. Atilla Altop ve Prof. Dr. Nami Barlas’tan oluşan jüri tarafından oybirliğiyle kabul edilmiştir. Tez basıma hazırlanırken, esası değiştirilmeden, bu süre içerisinde yayımlanan literatür de dikkate alınarak güncelleştirilmiş, bunun yanı sıra jüri üyelerinin değerli görüş ve eleştirileri doğrultusunda bir takım değişiklik ve eklemeler yapılmıştır. Tezin danışmanlığını üstlenen saygıdeğer hocam Prof. Dr. Erden Kuntalp’e, konuyu değişik boyutlarda ele alabilmemde açtığı yol ve her ihtiyaç hissettiğimde verdiği destek ve yönlendirmeler için minnettarım. Saygıdeğer hocam Prof. Dr. Nami Barlas’a da, özellikle tezin planının oluşturulması aşamasında sağladığı katkı için teşekkürlerimi sunarım. Bu eseri, çalışmamın kitlenen birçok noktasında aydınlık fikirleri ve enerjisiyle beni teşvik eden eşim Av. Mahmut Karaman ile yaşam kaynağım olan kızlarım Derin ve Alize’ye ithaf ediyorum. Dr. Tuba Akçura Karaman Ulus, 28 Mart 2008 İÇİNDEKİLER Önsöz ............................................................................................. III İçindekiler............................................................................................ V Kaynakça............................................................................................ XIV Kısaltmalar........................................................... . XXXI GİRİŞ I. Sunuş 1 II. Çalışmanın Amacı 3 III. İnceleme Planı ve Konunun Sınırlandırılması 7 Birinci Bölüm ÜRETİCİNİN AYIPLI ÜRÜNÜNÜN SEBEP OLDUĞU ZARARLARDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞU ESASININ GELİŞİM SÜRECİ § 1. KONU İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ALT KAVRAMLAR ....................................................................... 9 I- “Üreticinin Ayıplı Ürününün Sebep Olduğu Zararlardan Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluğu” Kavramının Sorumluluk Sistemi İçindeki Yeri 9 II- “Üretici” – “İmalatçı” – “Yapımcı” Kavramları ile İlgili Sorun 12 III- “Ayıp” Kavramı İle İlgili Sorun 14 § 2. TARİHSEL KÖKENİ 17 § 3. BAŞLICA HUKUK SİSTEMLERİNDE ÜRETİCİNİN SORUMLULUĞUNUN DÜZENLENİŞ BİÇİMİ 23 I- Amerikan Hukuku 23 II- Avrupa Topluluğu 29 A- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi’nden Önceki Durum 29 B- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi 35 III- İsviçre Hukuku 42 A-1993 Tarihli Kanun’dan Önceki Durum 42 B-1993 Tarihli Kanun 44 IV- Türk Hukuku 47 İkinci Bölüm ÜRETİCİNİN AYIPLI ÜRÜNÜNÜN SEBEP OLDUĞU ZARARLARDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE DAYANDIĞI DÜŞÜNCE § 1. ÜRETİCİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ 51 § 2. ÜRETİCİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE DAYANDIĞI DÜŞÜNCE 53 I- Genel Olarak Sözleşmeye Dayalı Sorumluluk ve Haksız Fiil Sorumluluğu 53 II- Sözleşmeye Dayalı Sorumluluk Hükümlerinin Davacıya Sağladığı İmkânlar 54 III- Sorunun Sözleşmeye Dayalı Sorumluluk Çerçevesinde Çözümlenmesi Gerektiğini Kabul Eden Görüşler ve Görüşlere Yönelik Eleştirilerimiz 60 A- Genel Olarak 60 B- Öğretideki Farklı Görüşler 61 1- Üreticinin Sorumluluğunu Mevcut Bir Sözleşmenin Etki Alanına Dahil Etmeye Çalışan Görüşler 61 a- Borcun gereği gibi ifasına olan menfaatin yer değiştirdiği “üçüncü kişinin zararını tazmin görüşü” 62 b- Üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme görüşü 67 c- Üreticiyi son satıcının yardımcı şahsı olarak kabul eden görüş 74 2- Üretici ile Üründen Zarar Gören Kişi Arasında Sözleşme Benzeri Bir İlişkinin Bulunduğunu Savunan Görüşler 75 a- Nihai kullanıcı ile üretici arasında üreticiye objektif sorumluluk yükleyecek bir borç ilişkisi kurmaya çalışan görüşler 76 b- Üretici ile zarar gören kişi arasında BK m. 96’ya tabi bir borç ilişkisi kuran özel bir ilişki olduğu yönündeki görüşler 78 aa- “Sosyal temas” sonucunda ortaya çıkan koruma ödevlerinin ihlâl edilmesi nedeni ile tazminat talep edilebileceği görüşü 78 bb- Güvene dayalı sorumluluk görüşü 83 C- Görüşlere Yönelik Eleştirilerimiz 85 IV- Sorunun Sözleşme Dışı Sorumluluk Çerçevesinde Çözümlenmesi Gerektiğini Kabul Eden Görüşler ve Görüşlere Yönelik Eleştirilerimiz 91 A- Genel Olarak 91 B- Öğretideki Farklı Görüşler 93 1- BK m. 41 kapsamında haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde çözümlenebileceği görüşü 93 2- Sorunun BK m. 55 çerçevesinde çözümlenebileceği ve “organizasyon sorumluluğu görüşü” 100 3- Sorunun BK m. 58’de düzenlenmiş olan bina ve diğer şeylerden sorumluluk hükmü çerçevesinde çözümlenebileceği görüşü 106 4- Sorunun kusursuz sorumluluk müessesesi çerçevesinde çözümlenebileceği görüşü 109 C- Görüşlere Yönelik Eleştirilerimiz 111 V- Mevcut Normatif Düzen Çerçevesinde Sorunun Hangi Hükümlere Tâbi Olacağı ile İlgili Değerlendirmemiz 118 VI- Olması Gereken Hukuk Bakımından Sorumluluğun Hukuki Niteliği ve Dayandığı Düşünce ile İlgili Değerlendirmemiz 121 A- Genel olarak 121 B- Değerlendirmemiz 127 § 3. TÜRK HUKUKUNDA MEVCUT NORMATİF DÜZENLEMELERİN ARZ ETTİĞİ DURUM 130 I- Genel Olarak 130 II- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) Uyarınca Üreticinin Sorumluluğunun Hukuki Niteliği 131 A- TKHK m. 4 ile Getirilmiş Olan Sistem 132 1- TKHK m. 4’ün değişiklik öncesi kabul ettiği sistem 133 2- TKHK m. 4’ün 4822 sayılı Kanunla değiştirildikten sonraki durum 139 B- Ayıplı Mal Yönetmeliği İle Getirilmiş Olan Sistem ........ 144 1- Genel açıklama ve Ayıplı Mal Yönetmeliği’nin hukuka aykırılığı sorunu 144 2- Ayıplı Mal Yönetmeliği ile getirilen sorumluluğun hukuki niteliği ve dayandığı düşünce 148 III- 4703 sayılı Kanun ile Getirilen Düzenleme 152 IV- Genel Hükümler Uyarınca Üreticinin Sorumluluğu ve Borçlar Kanunu Tasarısı ile Önerilen Sistem 154 Üçüncü Bölüm ÜRETİCİNİN AYIPLI ÜRÜNÜNÜN SEBEP OLDUĞU ZARARLARDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI SORUMLULUĞUNUN UNSURLARI, KAPSAMI VE SINIRLANDIRILMASI § 1. GENEL OLARAK 157 § 2. SORUMLULUĞUN UNSURLARI 159 I- Kusur 159 A- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 159 1- Genel olarak 159 2- Ürünün, üreticinin bir organının veya işçisinin kusuru veya “imalat kaçağı” veyahut ta “gelişme riski” dolayısıyla ayıplı olması 168 a- Ürünün, üreticinin bir organının kusuru dolayısıyla ayıplı olması 168 b-Ürünün, üreticinin bir işçisinin kusuru dolayısıyla ayıplı olması 169 c- Ürünün, “imalat kaçağı” veya “gelişme riski” dolayısıyla ayıplı olması 172 B- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi Bakımından 175 C- Ayıplı Mal Yönetmeliği Bakımından 177 II- Hukuka Aykırı Fiil 177 A- Üreticinin Sorumluluğu Açısından Hukuka Aykırı Fiil Unsurunun Somutlaştırılması: Ürünün Ayıplı Olarak Piyasaya Sürülmesi 177 1- Türk Borçlar Kanunu’nun temel haksız fiil düzenlemesi (BK m. 41 vd.) bakımından 177 2- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ve Ayıplı Mal Yönetmeliği bakımından 186 B- Ürünün Ayıplı Olduğunun Nasıl Belirleneceği Sorunu 188 1- Ürünün ayıplı olduğunun belirlenmesinin önemi 188 2- “Ayıp” kavramı ve “ayıp”ın kaynağına göre sınıflandırılması 189 a. Türk hukukundaki mevcut düzenlemeler ve 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi çerçevesinde “ayıplı ürün” kavramı 189 b. Üründeki ayıbın kaynağına göre sınıflandırılması 193 aa. Tasarım hatasından kaynaklanan ayıplar 195 bb. Üretim hatasından kaynaklanan ayıplar 198 cc. Bilim ve tekniğin gelişmesi sonucu ortaya çıkan ayıplar (gelişme risklerinden kaynaklanan ayıplar) 200 dd. Yanlış veya eksik bilgilendirmeden kaynaklanan ayıplar 203 3- Mevcut normatif düzen çerçevesinde ürünün ayıplı olduğunu belirleme yöntemleri 208 a. Genel bilgi 208 b. Türk hukukundaki düzenlemeler çerçevesinde ürünün ayıplı olduğu belirlenirken dikkate alınacak ölçütler 210 c. 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ve Ayıplı Mal Yönetmeliği kapsamında ürünün ayıplı olduğu belirlenirken dikkate alınacak ölçütler 217 III- Zarar 221 A- Genel Olarak “Zarar” Kavramı ve Zararın İhlal Edilen Değerin Türüne Göre Sınıflandırılması 221 B- Zararın Belirlenmesine İlişkin Esaslar 225 1- Türk Borçlar Kanunu’nun temel haksız fiil düzenlemesi (BK m. 41 vd.) bakımından 225 a. Genel olarak 225 b. Üreticinin haksız fiil sorumluluğu bakımından 230 2- 85/374 Sayılı AB Konsey Direktifi bakımından 243 3- Ayıplı Mal Yönetmeliği bakımından 251 C- Tazminat Miktarının Belirlenmesi 256 1- Genel olarak tazminat miktarının belirlenmesi sorunu 256 2- Üreticinin sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin esaslar 256 a. Türk Borçlar Kanunu’nun temel haksız fiil düzenlemesi (BK m. 41 vd.) bakımından 256 b. 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi bakımından 260 c. Ayıplı Mal Yönetmeliği bakımından 262 IV- İlliyet Bağı 264 A- Genel Olarak “İlliyet Bağı” Kavramı 264 B- Üreticinin Sorumluluğu Açısından İlliyet Bağına İlişkin Esaslar 266 1- Türk Borçlar Kanunu’nun temel haksız fiil düzenlemesi (BK m. 41 vd.) bakımından 266 2- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi bakımından 271 3- Ayıplı Mal Yönetmeliği bakımından 277 § 3. SORUMLULUĞUN KAPSAMI, SÜJELERİ VE SİGORTA YOLUYLA SINIRLANDIRILMASI 278 I- Sorumluluğun Kapsamına Giren Ürünler 278 A- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 278 B- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ve Ayıplı Mal Yönetmeliği Bakımından 279 1- Taşınmazlar 281 2- Taşınırlar 282 3- Özel durumlar 285 II- Sorumlu Olan Kişiler 291 A- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 291 B- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ve Ayıplı Mal Yönetmeliği Uyarınca Üretici ve Diğer Sorumlular 295 1- Üreticiler 296 2- Üretici gibi sorumlu olanlar: İthalâtçılar 301 3- Sağlayıcı 302 4- Müteselsilen sorumlu olan kişiler 305 III- Sorumlulara Karşı Talep Hakkına Sahip Olanlar (Zarar Görenler) 308 A- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 308 B- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi Bakımından 312 C- Ayıplı Mal Yönetmeliği Bakımından 316 1- TKHK çerçevesinde “Tüketici” kavramı 317 2- Ayıplı Mal Yönetmeliği açısından “Tüketici” kavramı 330 IV- Şahsi Sorumluluğun Sigorta Yoluyla Sınırlandırılması 332 § 4. SORUMSUZLUK KAYDI VE SORUMLULUKTAN KURTULUŞ İMKÂNLARI 338 I- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 338 II- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi Bakımından 340 A- Sorumsuzluk Kaydı 340 B- Sorumluluktan Kurtuluş İmkânları 340 1- Ürünün piyasaya kendisi tarafından sürülmemiş olduğunun ispatlanması (m. 7 a) 341 2- Zarara sebep olan ayıbın ürünün kendisi tarafından piyasaya sürüldüğü sırada mevcut olmadığının veya ayıbın daha sonra oluştuğunun ispatlaması (m. 7 b) 343 3- Ürünün ne satılmak veya başka yollarla piyasaya sürülmek üzere ticari amaçla üretilmiş ne de mesleki faaliyet çerçevesinde üretilmiş veya piyasaya sürülmüş olduğunun ispatı (m. 7 c) 344 4- Üründeki ayıbın idari otoritelerin uyulması mecburi kurallarına uyulmasından kaynaklandığının ispatlanması (m. 7 d) 344 5- Ürünün piyasaya sürüldüğü zaman bilim ve tekniğin gelmiş olduğu düzey itibariyle üründeki ayıbın belirlenmesinin mümkün olmadığının ispatlanması (m. 7 e) 345 6- Ara parça üreticisinin sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde, ayıbın, nihai ürün tasarımından veya nihai ürünün üreticisince verilen talimatlardan kaynaklandığının ispatlanması (m. 7 f) 351 III- Ayıplı Mal Yönetmeliği Bakımından 352 A- Sorumsuzluk Kaydı 352 B- Sorumluluktan Kurtuluş İmkânları 352 § 5. UYGULANACAK HUKUKUN BELİRLENMESİ (KANUNLAR İHTİLAFI) 354 § 6. ZAMANAŞIMI 359 I- Türk Borçlar Kanunu’nun Temel Haksız Fiil Düzenlemesi (BK m. 41 vd.) Bakımından 359 II- 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi ve Ayıplı Mal Yönetmeliği Bakımından 364 SONUÇ ............................................................................................... 365 EKLER............................................................................................... 371 EK 1: Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik 371 EK 2: Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair 4703 sayılı Kanun 374 EK 3: Üye Devletlerin Ayıplı Ürünlerden Doğan Sorumluluk ile İlgili Hukuki ve İdari Düzenlemelerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi (“85/374 sayılı AB Konsey Direktifi”) EK 3 a : İngilizce metni 382 EK 3 b : Fransızca metni 390 EK 4: 85/374 sayılı AB Konsey Direktifi’ne değişiklik yapan 1999/34 sayılı Direktif, İngilizce metni 398 EK 5: Genel Ürün Güvenliği Hakkında 2001/95 sayılı Direktif, İngilizce metni 401 KAVRAM İNDEKSİ 422