Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Uluslararası Alanda Vergi İdareleri Arası Bilgi Değişimi

Uluslararası Alanda Vergi İdareleri Arası Bilgi Değişimi



Sayfa Sayısı
:  
368
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2010
ISBN NO
:  
9789754645484

200,00 TL











GİRİŞ Dünya tarihinin son on yılı ulusal ekonomilerin benzeri görülmemiş bir şekilde özgürleşme ve küreselleşmesine şahit olmuş; gün geçtikçe ve artan oranda birçok devlet, yabancı yatırımlara ve dış kaynaklı sermayeye kapılarını açmıştır. Bu süreci ulusal vergi sitemlerindeki dengesizlik ve farklılıklar izlemiştir. Tüm bunlar OECD′yi önce zararlı vergi rekabeti ile mücadeleye daha sonra ise bu amaçla vergi idareleri arası işbirliği ve mali saydamlık konulan üzerine çalışmaya itmiştir. Bu yaklaşım OECD üyesi olmayan ülkeler tarafından da paylaşılmakta ve ülkelerin bu alandaki çalışmaları gün geçtikçe artmaktadır. Prensip olarak vergisel konulardaki işbirliğinin etkinliği, sadece kendi ülkelerinde faaliyet gösteren vergi mükellefleri ile uluslararası alanda faaliyet gösteren mükellefler arasında vergi kayıp ve kaçakları konularındaki farklılığın en aza indirilmesi ve. söz konusu imkânların ortandan kaldırılması açısından önem taşımaktadır. Vergisel konulardaki işbirliği ayrıca küresel bir ekonomiye katılmanın faydaları yanında ülkelere bazı sorumluluklar da yüklendiği fikrini ortaya koymaktadır. Açık bir dünya pazarının devamlılığı ve geleceği, ancak vergisel konulan da kapsayan bir uluslararası işbirliği ağının varlığına bağlıdır. Vergisel konulardaki uluslararası işbirliğinin temelinde de bilgi değişimi kurumu yatmaktadır. Bilgi değişimi, ülkelerin kendi vergi tabanlan üzerindeki egemenlik yetkilerini sürdürebilmeleri bakımından etkili bir yoldur. Devletlerarası bilgi değişimi kurumunun geçmişi 19. yüzyılın ortalanna dayanmaktadır. Belçika′nın Fransa (1843), Lüksemburg (1845) ve Hollanda (1845) ile imzaladığı anlaşmalarda günümüzdeki düzenlemelere yakın bazı maddeler yer almaktadır. Bununla birlikte gerçek anlamda bir idarî yardımlaşma kurumu daha yakın zamanlarda 1970′lerde kurulmaya başlanmıştır1. Sözü edilen sınırlı ancak tarihî bakımdan önemli belgeler dışında, karşılıklı yardımlaşma konusu daha ziyade I. Dünya Savaşından sonraki süreçte vergi anlaşmalanna dâhil edilmiş ve gerek gelir vergilerini gerekse diğer vergileri kapsayacak şekilde genişletilmiştir. I. Dünya Savaşından sonra vergi anlaşmalannm sayısında da büyük bir artış gözlenmiştir. 1921 yılında Milletler Cemiyeti vergisel bakımdan ortaya çıkan uluslararası problemlerin önemini fark ederek, bir grup uzmanı ve hükümet temsilci-sini uluslararası çifte vergilendirme ve uluslararası vergi kaçakçılığı konularında çalışmaya davet etmiştir. 1923 - 1927 yılları arasında söz konusu grup dört adet taslak vergi anlaşması modeli hazırlamıştır. Bunlar doğrudan vergiler konusunda çifte vergilendirmeyi önleme, veraset ve intikal vergisi, vergilendirme konusunda idarî yardımlaşma ve vergilerin tahsilinde yardımlaşma konularını düzenlemektedir. Bu taslak metinlerin "Gelirin Çifte Vergilendirilmesini Önlemeye Yönelik İkili Vergi Anlaşması Modeli" ve "Doğrudan Vergilerin Tarh ve Tahsilinde Karşılıklı Yardımlaşmaya Yönelik İkili Konvansiyon Modeli" (Londra Modeli) gibi bazı model anlaşmaların temelini oluşturduğu söylenebilir. Sözü edilen bu model anlaşmalar 1943 yılında Mexico City′de ilk defa ortaya konulmuş ve 1945 yılında Londra′da Milletler Cemiyeti′nin Malî Kurulu tarafından gözden geçirilerek geliştirilmiştir. Ortak bir model belirleme konusundaki ilk girişimler ise 1946 yılında BM tarafından başlatılmıştır. Daha sonra 1956 yılında OEEC (Organisation for European Economic Cooperation) bünyesinde, bu konuda çalışmak üzere bir Malî Komite kurulmuştur. OEEC 1971 yılında OECD olarak örgütlenmiştir. Malî Komitenin çalışmaları 1963 yılında somutlaşmış "Gelir ve Sermaye Üzerinden Alınan Vergiler İle İlgili Çifte Vergilendirmeyi Önlemeye Yönelik Konvansiyon Taslağı" (1963 Modeli) ortaya konulmuştur. Daha sonra bunu 1966 yılında geliştirilen "Emlâk ve Veraset Vergileri İle İlgili Çifte Vergilendirmeyi Önlemeye Yönelik Konvansiyon Taslağı" izlemiştir. Her iki taslak da karşılıklı yardımlaşma konusunda hükümler içermektedir. 1967 yılında kurulan Malî Komite, 1971 yılında Malî İlişkiler Komitesi adını almıştır. Bu komite 1963 Modelini gözden geçirmeye başlamış ve 1977 yılında "Gelir ve Sermaye Üzerine Çifte Vergilendirme Konvansiyonu Modeli" (1977 Modeli) isimli yeni bir model ortaya koymuştur. BM de 1960 yılında çifte vergilendirme konusuna başka bir yaklaşım getirerek "Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Devletler Arasında Model Çifte Vergilendirme Konvansiyonu" (BM Modeli) adı altında bir model ortaya koymuştur. Bilgi değişimi konusunda uluslararası alanda gözlenen gelişmeler diğer bazı organizasyonlarca da ele alınmıştır. Örneğin LAFTA (Latin American Free Trade Association) ve İskandinav Ülkeleri gibi. İskandinav ülkeleri arasında 1972 yılında (İskandinav Modeli) bir model anlaşma geliştirilmiştir. AB′de de 1975 yılında vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik girişimler başlatılmış ve 1977 yılında bir direktif çıkarılmıştır. (EEC 77/799) Bu direktifin kapsamı 79/1071 sayılı direktifle KDV′yi de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Geçmişi bu kadar eskilere dayanmasına rağmen, bilgi değişimi konusunda, günümüze kadar çok fazla ilerleme kaydedildiği de söylenemez. Bilgi değişiminin işlemesi için oluşturulacak mekanizmaların karmaşıklığı, teknik yetersizlikler, devletlerin egemenlik yetkileri ile ilgili sorunlar, yabancı devletlerin vergi idarelerine karşı güvensizlik gibi faktörler bu gecikmede rol oynamaktadır. 1970′lerden itibaren özellikle OECD′nin yaptığı çalışmalarla uluslararası alanda bilgi değişimi konusunda önemli ilerlemeler gözlenmiştir. Günümüzde uygulanmakta olan vergi anlaşmalarının büyük çoğunluğu bilgi değişimi konusunu düzenlemektedir. Hatta bilgi değişimi olanaklarının arttırılması amacıyla çeşitli yöntemlere açık kapı bırakarak uygulamanın daha da geniş bir alana yayılmasına imkân vermektedir. Geçmişte unutulan bilgi değişimi kurumu günümüzde başka bir açıdan da önem arz etmeye başlamıştır. Son yıllarda ortaya çıkan vergi cennetleri ve zararlı vergi rekabeti ile mücadele bakımından da bilgi değişimi kurumu daha güncel hale gelmiştir. Bilgi değişimi, OECD′nin zararlı vergi uygulamaları projesinin en önemli konusu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Söz konusu proje 1998 yılında açıklanmış ve 2000 yılında 35 devletin vergi cenneti olarak tanımlanması ile devam etmiştir. Bu belirlemede şeffaflık ve etkisiz bilgi değişimi en önemli ölçütler olarak yer almaktadır. Bu gelişmeler ve son 30 yıl içinde edinilen tecrübelerle birlikte bilgi değişimi gerek hukuk gerekse uygulama bakımından değişime uğramış ve hukukî açıdan eskisine nazaran daha sağlam bir yapıya kavuşmuştur. Çünkü günümüzde devletler bilgi değişimi kurumuna geçmişte olduğundan çok daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Teknolojik gelişmeler ile birlikte sermaye hareketlerinin çok daha kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi, bu ihtiyacı tetikleyen en önemli etkenlerden biri olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan bilgi değişimi kurumunun etkinliğinin arttırılması ihtiyacı, kendini çok daha fazla hissettirmektedir. Söz konusu ihtiyacın vergi idareleri bakımından giderilebilmesi geleneksel vergilendirme yetkisi kalıplarının zorlanması ve değiştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Etkinlik ve verimlilik göz önünde bulundurulduğunda, ulusal hukukî yapıların gözden geçirilmesi ve kapsamlarının genişletilmesi gerekmektedir. Teknoloji alanında yaşanan olumlu gelişmeler, beraberinde olumsuz bir takım sonuçlar da doğurmaktadır. Sahip olunan teknolojik imkânlar mükellefler bakımından gerek ulusal gerekse uluslararası alanda vergiden kaçınma ve vergi kaçakçılığı yöntemlerinin çeşitlenmesi ve kolaylaşması sonucunu doğurmaktadır. Sınır ötesi işlemlerin yer aldığı, ticarî ilişkilerde ve sermayenin dolaşımında sınırların neredeyse tamamen ortadan kalktığı, teknolojinin iletişim hızını her geçen gün daha da arttırdığı ve sermaye akışlarının ekonominin enönemli konusu haline geldiği bir dünyada, vergi idarelerinin de doğal olarak bu gelişmelerin dışında kalmaması gerekmektedir. Vergi idareleri de küreselleşmeye ayak uydurabilmenin bilgiden geçtiğinin farkındadırlar; ancak bunun geleneksel yöntemler ile başanlamayacak bir konu olduğu da ortadadır. Bu bakımdan gerek ulusal gerekse uluslararası alanda bilgi değişimine yönelik olmak üzere çeşitli girişimlerde bulunulmaktadır. Bilgi değişimi konusundaki girişimler çok sayıda ve çeşitli olabilmektedir. Bazı devletler sadece mevcut anlaşmaları tekrar yürürlüğe koymak, bazıları ise geleneksel yöntemler üzerine inşa edilen ya da bunları geliştiren yöntemler benimsemek suretiyle girişimlerde bulunmaktadır. Bazı ülkelerde ise kara para aklama ile ilgili düzenlemeler vasıtasıyla doğrudan olmasa bile dolaylı olarak bilgi değişimi konusu ele alınmaktadır. Küreselleşme bir açıdan dünya ekonomilerinin birbiri ile bütünleşmesini ifade etmektedir. Bu durum, en genel şekliyle, gün geçtikçe artan uluslararası ticaret ve rekabetten kaynaklanmaktadır. Diğer bir açıdan ise küreselleşme, yabancı yatırımlar üzerindeki yasal denetimlerin kaldırılması da dâhil olmak üzere, iktisadî anlamda her alanda gözlemlenen serbestleşme ve bilişim teknolojilerinde ortaya çıkan yeniliklerin ortak bir sonucudur. Özellikle son etken olan internet, küreselleşmede en önemli araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Küreselleşmenin vergi idareleri bakımından ortaya çıkardığı sonuç ise bilginin küreselleşmesidir. Bu açıdan internetin önemi, değişilecek bilginin ortaya konulmasında, elde edilmesinde dikkat çekmektedir. Sayısı gün geçtikçe artan oranda, geleneksel olarak fizikî bir varlığı olan nesneler artık bilgiye dönüşmektedir. Teknoloji tüm bunları verilere çevirebilmekte ve bu şekilde transfer edilebilmesine olanak sağlamaktadır. İnternet aynı zamanda bilginin dolaşımı açısından tüm sınırlan, mesafe ve zaman anlamında ortadan kaldırmaktadır2. Bilgi kavramının kapsamı da oldukça genişlemiş durumdadır. Tüm bunlara ek olarak bilgi, gerek iktisadî anlamda gerekse sosyal hayatta eskisinden daha fazla önem arz etmeye başlamıştır3. Gelir idareleri bilgi konusunun kendileri bakımından önemini uzun süre önce kavramışlardır. Vergi istihbaratı, etkili vergi sistemlerinin temel taşlarından biri olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle vergi idarelerinin etkinlikleri mükelleflerin vergi yasalarına uyup uymadıkları hakkında elde edilen bilgilere bağlıdır. Etkili bir vergi idaresinden söz edilebilmesi günümüzde, idarenin mükellefler hakkında elde ettiği bilgilere, bu konudaki gücüne ve hatta elde edilen bu bilgilere dayalı olarak tarh edilen vergilere bağlıdır. Tüm bunlar vergi mükelleflerini doğru olarak tespit etmekle, ilişkilerini ve işlemlerini anlamakla ve tanımlamakla, bu ilişki ve işlemler ile mükellefler arasında bir bağ kurabilmeyle ilişkilidir. Vergiye ilişkin bilgiler bakımından ortaya çıkacak bir eksiklik ya da kontrol zaafı, devletlerin hukuklarının uygulanması bakımından da önemli sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Küreselleşme ile ortaya çıkan bir paradoks ise bilişim alanında yaşanan tüm bu gelişmelere rağmen, vergi idarelerinin mükelleflerin faaliyetleri ile ilgili olarak yeterli bilgi sağlayamamalarıdır. Değinildiği gibi internet, mükelleflere sınır ötesi işlemler bakımından daha önce sahip olunmayan imkânlar tanımaktadır. Mükellefler artık kolay ve masrafsızca bu tür işlemlerini gerçekleştirebilmektedirler. Bu imkânlardan yararlanarak mükellefler, vergisel açıdan kazançlı çıkabilecekleri ilişkilere girmektedirler. Bilgi teknolojisi, mükellefler ya da genel olarak bireyler önüne bu şekilde sınırsız kapılar açarken, vergi idareleri ve idarelerin bu bilgilere ulaşması bakımından ise aynı ölçüde cömert olamamaktadır. Elektronik ticaret vergi idarelerinin bu tür ilişkiler hakkında bilgi elde etmesini çok zorlaştırmakta ya da imkânsız hâle getirmektedir. Tüm bu gelişmeler özetle vergi idarelerini işbirliğine yönlendirmiştir. Günümüzde vergi idareleri geleneksel bilgi elde etme yöntemleri ile sınırlı kalmamakta, gelişen teknolojiyle uyumlu olarak çeşitli yeni yöntem ve araçlar da geliştirmektedir. Küreselleşmenin vergi idareleri üzerinde yarattığı en önemli sonuçlardan birisi, vergi idarelerinin mükelleflerin faaliyetlerine ulaşma konusunda eskisine nazaran daha fazla ihtiyaç duymaya başlamalarıdır. Vergi idareleri, küreselleşmenin bilişim teknolojisi alanında sağladığı neredeyse sınırsız imkânlara rağmen söz konusu bilgilere ulaşma bakımından güçlüklerle karşılaşmaktadır. Bilgi teknolojilerindeki gelişim ile vergi idarelerinin bilgiye ulaşma konusundaki yeterliliği karşılaştırıldığında tersine artan oranlı bir tablo ile karşılaşmaktayız. Bu paradoks vergi idarelerinin bilgiye ulaşma konusundaki yeterliliği ve imkânları ile mükelleflerin bilgiyi doğrudan tüketmeleri arasındaki ters korelâsyondan kaynaklanmaktadır. Bilgiye ulaşma konusunda vergi idarelerinin günümüzde yaşadığı sorunlar yakın gelecekte karşılaşılacak en önemli problemler olarak değerlendirilebilir. Bu durum sadece çok uluslu işletmeler ya da varlıklı kişiler için değil herkes için geçerlidir. Tüm bu gelişmeler özellikle ABD′de 11 Eylül 2001′de meydana gelen terör olaylarından sonra, vergi idareleri bakımından sınır ötesi işlemlerde bir üçüncü göze duyulan ihtiyacı arttırmıştır. Bu doğrultuda vergi mükellefleri üzerine yerine getirilmesi oldukça güç bildirim yükümlülükleri yüklenmekte, mükellefler gelirleri ile ilgili tüm kaynaklan vergi idarelerine bildirme zorunlulukları ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu zorunluluklar çoğu zaman ülkelerin mevzuatından kaynaklanan yükümlülükler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu noktada şu soru sorulabilir: Tüm bu bilgiler ışığında, o zaman bu kadar geniş kapsamlı bir bilgi değişimi ağına ve uluslararası anlaşmalara neden ihtiyaç duyulmaktadır? OECD′nin bu soruya verdiği yanıt şu şeklide özetlenebilir: "Bilgi değişimi vergi anlaşmalarının uygulanabilmesi ve iç hukukun doğru ve hızlı bir şekilde uygulanmasının garanti altına alınması bakımından gereklidir>A. OECD′nin yaklaşımının önemli gerçekler ortaya koyması yanında, bu konuyu daha farklı bir açıdan ele almak da mümkündür. Yazında şeffaflığın arttırılması dışında, sınırsız bir bilgi erişiminin ve değişiminin sadece yüksek ayrıcalıklara sahip bir bürokratlar sınıfının oluşmasına neden olacağı ileri sürülmektedir. Kaldı ki böylelikle bu imtiyazlı sınıfın söz konusu yetkilerini kötüye kullanmalarını engelleyecek bir sınır da mevcut olmayacaktır5. Konu başka bir açıdan ele alındığında ise yabancı vergi idarelerine bilgiye erişim imkânı tanınmakla ülkelerin kendilerini yabancı yatırımlar bakımından daha az çekici kılacakları ileri sürülmektedir. Özellikle banka bilgilerine erişimin, tartışmanın ikinci boyutu olarak ele alınması gerekmektedir. Bilgi değişiminin belli bir ölçüde vergi kaçakçılığını önlemek ve vergi anlaşmalarının uygulanmasını kolaylaştırmak gibi bir fonksiyon üstlendiği kabul edilmekle birlikte, mükelleflere bunun karşısında, özellikle özel hayatlarının gizliliğine ilişkin yeterli güvencelerin de sağlanması gerekmektedir. Yeni ekonomik sistem ve gelişmeler devletlerin vergilendirme yetkilerini gözden geçirmelerini şart koşmaktadır. Bu gözden geçirme geleneksel egemenlik anlayışının yavaş yavaş terk edilmesini gerekli kılmaktadır. Geleneksel egemenlik anlayışı, vergilendirme yetkisi özelinde, devletlerin ülkelerinde uygulanacak vergilerin oranlarını belirleyebilme, belirlenen vergileri uygulayabilme ve kamu kesiminin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli hukuk kurallarını uygulayabilme güçlerini ifade etmektedir6. Devletlerin diğer devletler ile vergisel konularda işbirliğini devam ettirebilmeleri ya da bunu sağlayacak gerekli hukukî araçları ve idarî yapıyı oluşturabilmeleri için iki husus gereklidir. İlk olarak, dünya ekonomisinin küreselleşmesi yerel vergi sistemleri arasındaki ilişkiyi etkilemektedir; yabancı yatırımları çekmeye yönelik bir rekabet süreci yaratmaktadır. Bu süreç de bireyler tarafından daha az vergi ödemek ya da vergiden tamamen kurtulabilmek amacıyla bir araç olarak kullanılmaktadır. Vergi idareleri bakımından ortaya çıkan tüm bu zararlı sonuçlar belki idarelerin birbirleri ile yardımlaş-mamasından kaynaklanmaktadır. Gerçekte, bir ülkenin bilgi değişimine yatkınlığı o ülkenin zararlı vergisel sonuçlara yol açacak bir vergi sistemine sahip olup olmadığını değerlendirmede anahtar etken olmaktadır. Devletlerin vergi sistemlerinin zararlı olup olmadığının değerlendirilmesi bilgi değişimine olan isteklilikleri ya da diğer bir ifade ile buna yönelik girişimleri ile öl-çümlenmektedir7. İkincisi, sermayenin serbest dolaşımı önündeki engellerin, vergi oranlarının ve diğer engellerin ortadan kaldırılması sayısı gün geçtikçe artan birçok vergi mükellefi bakımından yeni "gelir kaynaklarının bulunması sonucunu da doğurmaktadır. Uluslararası işlemlerden doğan gelirlerde büyük bir artış gözlenmektedir ve bunun sonucunda sayısı gün geçtikçe artan birçok vergi mükellefi vergi anlaşmalarını kullanmaktadır. Vergi anlaşmalarının uygulanabilirliği ve kapsamı gün geçtikçe artmaktadır. Bu anlaşmalannm doğru bir şekilde uygulanabilmesi de bilgi değişimine ihtiyaç göstermektedir. Diğer bir ifade ile idarî yardımlaşmanın güçlendirilmesi bir devlet için küreselleşme göz önünde bulundurulduğunda şu iki hususu gerçekleştirmeye hizmet etmektedir: Bir taraftan kamusal faaliyetlerini sürdürebilmek için gerekli vergisel katkıları elde etmek ve bunun üzerindeki hukukî çıkarlarını savunmak, diğer taraftan yurt dışındaki yatırımlarından gelir elde eden mükelleflerinin vergi anlaşmalarını doğru uygulamalarını sağlamak. Zira bu mükellefler söz konusu süreçte vergi idarelerinin haklanna saygı göstermelerini beklemektedir. Bu nedenle devletlerin, geleneksel egemenlik anlayışlarında ya da prensiplerinde değişiklik gerektirse bile vergilendirme ilkelerini ve değerlerini ellerinde tutmak bakımından bilgi değişiminin ve güncel ihtiyaçların farkında olmaları gerekmektedir. Sayılan bu veriler çerçevesinde bilgi değişimi konusunun Türk hukuk doktrininde daha önce ele alınmamış olması nedeniyle ve günümüzdeki önemi göz önünde bulundurulduğunda incelenmesi gerekli bir alan olduğu kanaatine varılmıştır. Konuyu ve konunun önemini açıklamaya yönelik bukısa girişten sonra çalışmada uluslararası alanda vergi idareleri arası bilgi değişimine ne şekilde yaklaşılmaya çalışıldığına geçmek yerinde olacaktır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, bilgi değişimini geçek-leştirmeye yönelik araçlar ve bilgi değişimi yöntemleri ele alınmaktadır. Bu bölümde aynı zamanda bilgi değişiminin hukukî dayanaklan ve çeşitli bilgi değişimi modellerine yer verilmektedir. Daha sonra ikinci bölümde, bilgi değişiminin sınırları ortaya konulmaktadır. Bilgi değişimi aracılığıyla iletilecek bilgilerin nitelik ve nicelik itibariyle ne tür sınırlamalara tabi olduğu, değişimin hukukîliğini etkileyen faktörler, mükelleflerin ekonomik hayatlarına ilişkin bilgilere erişimde ortaya çıkan sorunlar ve bilgi değişimi önündeki engeller incelenmektedir. Son bölüm olan üçüncü bölümde ise, bu sınırların tamamlayıcısı olarak değerlendirilebilecek, bilgi değişiminde mükellef hakları ve mükelleflerin korunması konusu ele alınmaktadır. Bu doğrultuda öncelikle Türk vergi mükelleflerinin iç hukukta sahip olduğu haklar, daha sonra söz konusu hakların bilgi değişimi sürecinde nasıl kullanılabileceği ve bilgi değişiminde mükelleflerin korunması konulan açıklanmaktadır. En son olarak bu bölümde, bilgi değişiminde mükellefler ile devletlerin menfaatleri arasında bir karşılaştırma yapılarak, mükelleflerin sahip olduğu haklar ile bilgi değişimi kurumu arasında bir denge kurulması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Bu açıklamalardan sonra, çalışmanın iki amaç etrafında şekillendiği söylenebilir. İlk olarak çalışma, I. ve II. bölümlerinde bilgi değişimi kurumunu tüm yönleri ile ayrıntılı bir biçimde açıklama amacını taşımaktadır. Son bölüm ise konuyu Türk hukukunda mükelleflerin haklan ve korunması bakımından somutlaştırarak, uygulamada karşılaşılabilecek çeşitli sorunlan ortaya koymayı hedeflemektedir. Bununla birlikte kitabın sadece son bölümünün Türk hukukuna ayrıldığı söylenemez; zira ilk iki bölümde ayrıntılı olarak incelenen bilgi değişimi süreci Türkiye′nin 1974 yılından itibaren taraf olduğu vergi anlaşmalan çerçevesinde uyguladığı sistemin analizidir. Bu nedenle ilk iki bölümde bilgi değişimi süreci aynntılı olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla incelemeler, tezin Türk hukukunda yazılan bir çalışma olması nedeniyle genel olarak bilgi değişiminde Türkiye′nin yaklaşımını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda esas olarak bilgi değişimi kurumu, Türk vergi anlaşmaları ve bu anlaşmalann temelini oluşturan OECD Model Konvansiyonunun 26. maddesi çerçevesinde incelenmektedir. Bununla birlikte konunun uluslararası boyutunun ve öneminin de vurgulanması amacıyla, dünya üzerinde uygulanan diğer bilgi değişimi yöntemleri ve çeşitli ülkelerin yaklaşırdan karşılaştırmalı bir yöntemle analiz edilmektedir. ÖNSÖZ Okuyucunun hizmetine sunulan bu monografi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde 2004 yılından itibaren Prof. Dr. Ahmet Kumrulu danışmanlığında sürdürdüğüm doktora çalışmasının ürünüdür. Eser, 13 Mart 2009 tarihinde Prof. Dr. Ahmet Kumrulu, Prof. Dr. Nami Çağan, Prof. Dr. Nurettin Bilici, Prof. Dr. Mustafa Akkaya ve Yrd. Doç. Dr. Cavit Adullahzade′den oluşan doktora jürisi önünde savunulmuş ve oybirliği ile kabul edilmiştir. Öncelikle, akademik yolculuğumun başladığı 2001 yılından itibaren ilgi ve desteğini benden hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam Sayın Prof. Dr. Ahmet Kumrulu′ ya teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, bu sürecin her aşamasında yanımda olan ve değerli katkılarından her zaman ve sınırsızca yararlandığım hocalarım Sayın Prof. Dr. Mualla Öncel ve Sayın Prof. Dr. Mustafa Akkaya′ya da minnet ve şükran borçluyum. Sevgili yol arkadaşlarım Sayın İnci Solak Akman ve Sayın Cenker Göker... iyi ki varsınız. Çok teşekkürler. Çalışmalarımın yurt dışı ayağındaki yardım ve destekleri için anne ve babama, Sayın Britta Struckmeyer′e ve ayrıca Sayın Dr. Pınar Akman′a teşekkür ediyorum. Kafamın karışık olduğu zamanlarda yolumu aydınlattığı için Sayın Prof. Dr. Billur Yaltı′ ya teşekkür ediyorum. Çalışmanın okuyucuya ulaşmasında emeği geçen Yetkin Yayınevinin değerli çalışanlarına da teşekkürler. Elinize sağlık. Hiç bitmeyecek gibi gelen uzun soluklu bir koşuydu; ancak bitti ve mutluyum. Cihat Öner Ankara, 2010 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER 7 KISALTMALAR CETVELİ 15 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM BİLGİ DEĞİŞİMİ ARAÇ ve YÖNTEMLERİ I) BİLGİ DEĞİŞİMİNİN HUKUKİ TEMELLERİ 27 II) BİLGİ DEĞİŞİMİNİN ESASLARI 28 1) Genel Olarak 28 2) Tarihçe 29 3) Açıklama ve Analizler 31 A) Genel Özellikler 31 B) Bilgi Değişiminin Kapsamı 33 C) Bilgi Değişiminin Amaçlan 41 a) Anlaşma Hükümlerinin Yürütülmesi 41 b) İç Hukuk Hükümlerinin Yürütülmesi 48 D) Bilgi Değişimi Yükümlülüğü 53 a) Yetkili Makam 54 b) Bilgi 56 c) Öngörülebilir İlgi ve Gereklilik Standartları 57 aa) Öngörülebilir İlgi 57 bb) Gereklilik 60 aaa) Uygunluk 62 bbb) Dar Anlamda Gereklilik 63 ccc) Akla Uygunluk 63 d) 1 ve 2. Maddeler ile İlgili Sınırlar 63 e) Karşılıklılık 67 E) Bilgi Değişiminin İç Hukuk Üzerindeki Etkisi 67 III) OECD MODEL KONVANSİYONU KAPSAMINDAKİ BİLGİ DEĞİŞİMİ YÖNTEMLERİ 69 1) Genel Olarak 69 2) Geleneksel Bilgi Değişimi Yöntemleri 71 A) İstek Üzerine Bilgi Değişimi 71 a) İstek Hazırlama ve Gönderme 71 b) İsteği Alma ve Kontrol Etme 73 c) İstenen Bilgiyi Toplama 74 d) İsteğe Cevap Verme 74 e) Zamanlama 74 B) Otomatik Bilgi Değişimi 76 a) Otomatik Bilgi Değişimi Nedir? 76 b) Hukukî Temel 78 c) Uygulama ..78 d) Otomatik Bilgi Değişiminin Faydalan 79 C) Kendiliğinden Bilgi Değişimi 79 a) Kendiliğinden Bilgi Değişimi Nedir? 80 b) Kendiliğinden Bilgi Değişimine Ne Zaman Karar Verilir?... 80 c) Kendiliğinden Sağlanan Bilgilerin Alınması 81 3) Uluslararası Alanda Vergi Denetimlerinde Uygulanacak Bilgi Değişimi Yöntemleri 82 A) Eş Zamanlı Vergi Araştırması 83 B) Yurt Dışında Vergi Araştırmaları 86 C) Endüstriyel (Sektörel) Çapta Bilgi Değişimi 89 4) Özel Durumlar 90 A) Karşılıklı Anlaşma Usulü 90 B) İlişkili Şirketler Arasında Kâr Dağıtımı 91 C) Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi 92 IV) OECD MODEL KONVANSİYONU DIŞINDA BİLGİ DEĞİŞİMİ 92 V) OECD MODEL KONVANSİYONU DIŞINDA ÇEŞİTLİ MODELLERDE BİLGİ DEĞİŞİMİ ..95 1) OECD Model Anlaşma 95 A) Genel Olarak 95 B) Açıklama ve Analizler 96 C) Model Anlaşmada Yer Alan Bilgi Değişimi Yöntemleri .........98 a) İstek Üzerine Bilgi Değişimi 98 b) Yurt Dışı Vergi Araştırmaları 100 c) İsteğin Geri Çevrilebileceği Durumlar 100 D) Model Anlaşmada Mahremiyet 101 E) Çeşitli Konular 102 2) Birleşmiş Milletler Modeli 104 A) Genel Olarak - Benzerlikler ve Farklılıklar 104 B) Açıklamalar 106 3) ABD Modeli 107 A) Genel Olarak - Benzerlikler ve Farklılıklar 107 B) Açıklamalar 108 4) Bilgi Değişiminde Çok Uluslu Yaklaşımlar 108 A) Karşılıklı Yardımlaşma Üzerine AB Direktifi 110 B) Cezaî Konularda Karşılıklı Yardımlaşma Üzerine Avrupa Konvansiyonu 116 C) CE/OECD Konvansiyonu 116 5) Diğer Yaklaşımlar 118 II. BÖLÜM BİLGİ DEĞİŞİMİNE YÖNELİK SINIRLAR I) GENEL OLARAK 119 II) BİLGİ DEĞİŞİMİ İLE ELDE EDİLEN BİLGİLERİN KULLANIMININ SINIRLANDIRILMASI 119 1) Genel Olarak 119 2) Tarihçe 120 3) Açıklama ve Analizler 121 A) Genel Olarak 121 B) Mahremiyet 122 C) Bilginin Açıklanması 130 D) Bilginin Kullanılması 133 III) DEVLETLERİN BİLGİ DEĞİŞİMİ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN SINIRLANDIRILMASI 133 1) Genel Olarak 133 2) Tarihçe 134 3) Açıklama ve Analizler 135 A) Genel Olarak 135 B) Kapsam 136 C) Bilgi Değişiminin Sınırları 136 a) İç Hukuktan Kaynaklanan Sınırlamalar 138 b) İdarî Uygulamalar 142 c) Karşılıklılık 149 d) Çifte Suçluluk 154 e) Aleyhe Delil Gösterme Yasağı 155 f) Ticarî, Sınaî, Meslekî Sır veya Ticarî Usul 156 g) Kamu Düzeni 163 IV) BİLGİ DEĞİŞİMİNİN GERİ ÇEVRİLEMEYECEĞİ DURUMLAR 165 1) Genel Olarak 165 2) Tarihçe 166 3) Açıklama ve Analizler 166 V) BANKA BİLGİLERİ VE MÜLKİYETE İLİŞKİN BİLGİLERE ERİŞİM 168 1) Genel Olarak 168 2) Tarihçe 169 3) Açıklama ve Analizler 169 A) Banka Bilgilerine Erişim 172 a) Genel Olarak 172 b) Banka Bilgilerinin Gizliliğinin Hukukî Temeli 177 c) Vergi Hukuku Yönünden Bankacılık Sırrı 182 d) Gizliliğin İstisnaları 184 aa) Vergi Dışı Amaçlar 184 bb) Vergisel Amaçlar 184 e) Banka Hesaplarına İlişkin Bilgi Talebi 185 f) Hesap Hareketlerinde Kullanılan Araçlar 186 g) Vergi İdarelerince Bankalardan Bilgi Alınması 186 aa) Vergi Mükellefinin Bilgi Verme Yükümlülüğü 188 bb) Faiz Gelirlerinin Vergilendirilmesinde Stopaj Uygulaması 189 h) Banka Bilgilerinin Değişimi 193 i) Banka Bilgilerine Erişim Konusunda Son Durum 195 aa) İsimsiz Banka Hesaplan 195 bb) Müşteri Tanımlama Araçları 196 cc) Ulusal Vergi Çıkarları Şartı 196 dd) Cezaî Konularda Banka Bilgilerine Erişim 196 ee) Malî Hukuk Anlamındaki Vergi Suçlarında Banka Bilgilerine Erişim 199 ff) İdarî ve Bilgi Teknolojileri Alanında Yaşanan Gelişmeler 200 gg) Gönüllü Uyum Konusunda Yaşanan Gelişmeler 200 B) Mülkiyet ve Kimlik Bilgilerine Erişim 201 VI) BİLGİ DEĞİŞİMİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER 204 1) Hukukî Engeller 205 2) İktisadî Engeller 208 A) İki Devlet Arasındaki Uyum/Uyumsuzluk 208 B) İşlem Masrafları 210 3) Üçüncü Ülke Problemi 212 A) Anlaşma Alışverişi 213 B) Anlaşma Alışverişi Yapılan/Modelleri ve Bilgi Değişimi 218 4) İsteklilik 226 A) Stratejik Motivasyon 226 B) Çeşitli Dengeler ve Zımnî İşbirliği 230 C) Gelir Paylaşımı 232 D) Devletlerin Vergi Sistemleri 233 5) Teknik Engeller 237 6) Dilden Kaynaklanan Engeller 237 7) Tanımlamalardan Kaynaklanan Sorunlar 238 8) Yazılımla İlgili Engeller 238 III. BÖLÜM BİLGİ DEĞİŞİMİNDE MÜKELLEF HAKLARI ve MÜKELLEFLERİN KORUNMASI I) BİLGİ DEĞİŞİMİ ve VERGİ MÜKELLEFLERİNİN HAKLARI....239 1) Genel Olarak 239 2) Vergi Mükellefi 243 3) Mükelleflerin Temel Haklan 244 A) Mülkiyet 244 B) Bilgi Alma 248 C) Vergi İdaresinin Kararlarının Gözden Geçirilmesini İsteme ....257 D) Vergi Mükelleflerinin Özel Hayatlarının Gizliliği 260 E) Vergi Mükelleflerine İlişkin Bilgilerin Gizliliği 266 a) Genel Olarak 266 b) Bilgi Değişiminde Mahremiyet Hakkı 272 F) Yargısal Başvuru 277 4) Vergi Mükelleflerinin Vergilendirme Sürecinde Sahip Olduğu Haklar 282 A) Genel Olarak 282 B) Tarh Öncesi Aşama 283 a) Yoklama.... 283 b) Vergi İncelemesi 283 aa) Genel Olarak „ 283 bb) VUK′ta Tanınan Haklar 285 cc) Anayasada ve Uluslararası Alanda Tanınan Haklar....286 dd) Uluslararası Sınırlar 290 c) Arama 291 aa) Genel Olarak 291 bb) Sınırlar ve Mükellef Hakları 291 d) Bilgi Toplama 293 aa) Genel Olarak 293 bb) Vergi İdareleri ile Üçüncü Kişilerin İletişimi 295 aaa) Doğrudan İletişim 296 bbb) Kendiliğinden Sağlanan Bilgiler 299 ccc) Dolaylı İletişim 299 ddd) Üçüncü Kişiler ile İletişimde Sınırlar 300 cc) İstisnalar ve Profesyonel Sırlar 300 dd) Bilgilerin Depolanması ve Korunması 304 ee) Şekil 306 ff) Sınırlar ve Mükellef Haklan 306 C) Tarh Aşaması 310 a) İhtirazı Kayıtla Beyan 310 b) Pişmanlık ve Islah 311 D) Tahsil Aşaması...., 312 II) BİLGİ DEĞİŞİMİ ve VERGİ MÜKELLEFLERİNİN KORUNMASI 313 1) Genel Olarak 313 2) Bilgi Değişiminde Mükelleflerin Korunması 314 3) Mükelleflerin Kişisel Verilerinin Otomatik İşlem Süreçlerinde Korunması 4) Bilgi Değişimi - Mükellef Haklan Dengesi 326 SONUÇ 335 KAYNAKÇA 345 İHAM KARARLARI 364 TÜRKİYENİN TARAF OLDUĞU VERGİ ANLAŞMALARI LİSTESİ 366