Türk Sorumluluk Hukukunda Yansıma Zararı ( Bir KAZANÇ KAYBI ZARARI Türü ) - SEDA İREM ÇAKIRCA
Türk Sorumluluk Hukukunda Yansıma Zararı ( Bir KAZANÇ KAYBI ZARARI Türü ) - SEDA İREM ÇAKIRCA
Seda İrem ÇAKIRCA - Vedat Kitapçılık
Sayfa Sayısı
:
254
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
2012
ISBN NO
:
9786054446377
GİRİŞ Başkasına zarar vermeme (neminem laedere) gibi genel bir yükümlülüğü ihlâl eden veya ifa etmeyi taahhüt ettiği edimi yerine getirmeyen kişi bu eylemleri sonucu verdiği zararı giderme borcu altındadır. Genel bir davranış kuralına uyulmaması halinde haksız fiil sorumluluğu, borca aykırılıkta ise borca aykırı davranıştan sorumluluk başka bir ifadeyle; sözleşmesel sorumluluk tazminat borcunun kaynağını oluşturur. Sorumluluk hukukunun temelini oluşturan unsurların en önemlilerinden bir tanesi de zarar kavramıdır. Haksız fiil sorumluluğu alanında zarar yoksa haksız fiilden de söz edilemez. Zira zarara yol açan eylem hukuka aykırı sayılmasa (BK.m.52/f.3; YBK.m.63) veya kusur isnad edilemeyecek bir kimsenin fiili dolayısıyla bir zarar ortaya çıksa bile (BK.m.54; YBK.m.65) hakkaniyet gerektiriyorsa tazminat sorumluluğu doğabilir. Ceza sorumluluğu alanında ise hukuka aykırılık; ezcümle kanun kuralının ihlâli vazgeçilmezdir1. Zarar; genel olarak, bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma olarak tanımlanabilir. Ancak yapılan bu tanımlama, maddi zarara ilişkin bir değerlendirmedir. Oysa haksız fiil sorumluluğunda veya sözleşmeden doğan sorumlulukta ortaya çıkan zarar her zaman maddi zarar ile sınırlı kalmayabilir; manevi zarar biçiminde de ortaya çıkabilir. Haksız fiil sorumluluğunda zarar mutlak hak ihlâli şeklinde meydana gelir. Bu sebeple kişivarlığı mutlak hakkı olan kişilik hakkı değerlerinin ihlâli dolayısıyla ortaya çıkan manevi zarar da tipik haksız fiil zararıdır2. Zarar kavramı üzerindeki tartışmalar ve zararın farklı biçimlerde ortaya çıkması, kavramsal olarak da zarar türlerinin birbirinden ayrılması gerekliliğini doğurmuştur. Zarar kavramı sorumluluk hukukunda, genel olarak, maddi zarar-manevi zarar ayrımı ile açıklanmaya çalışılmışsa da, bu ayrımın yetersizliği sebebiyle fiili zarar-kar mahrumiyeti-normatif zarar, mevcut zarar-müstakbel zarar, olumlu zarar-olumsuz zarar, doğrudan zarar-dolaylı zarar-yansıma zararı ayrımları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada Türk hukukunda daha önce hiçbir monografide ana başlık olarak yer almamış bir konu olan yansıma zararı kavramı incelenecektir3. Yansıma zararı, dolaylı zarar kavramının alt bir türü olarak ele alınsa da, dolaylı zarardan farklı bir kavramdır. Zira dolaylı zarar, dar anlamda haksız fiil zararının; mutlak hak ihlâli zararının dışında kalan, mağdurun cismani zarara veya malvarlığı zararına uğradığında maruz kaldığı masraf ve doğrudan zarar dolayısıyla uğradığı kazanç kaybı zararıdır4. Yansıma zararında ise yansıma zararı mağduru doğrudan bir zarara uğramış değildir. Yansıma zararında; hukuka aykırı bir fiile maruz kalan kişiden başka üçüncü bir kişinin aynı fiil sebebiyle uğradığı zarar söz konusudur. Başka bir ifadeyle; dar anlamda yansıma zararı mağdura karşı işlenen haksız fiilin yansıma zararı mağdurunun da kazanç kaybına yol açması hallerinde söz konusu olur5. Yansıma zararı manevi zarar alanında da geniş anlamda kullanılabilir6. Dolaylı zarar yansıma zararı ayrımını daha iyi açıklamak adına şu örneği vermek yerinde olacaktır: (A) (B)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin sebep olduğu trafik kazası nedeniyle yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştır. (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın hastanede, trafik kazası sonrası mutad tetkiklerden geçmesi ve gerekli tedavinin yapılması sonucu oluşan masraf (B) açısından dolaylı zarar olarak nitelendirilir. (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın hastane mikrobu kapması suretiyle bacağının kangren olması ve kesilmesi sonucu oluşan zarar ise meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak ortaya çıkan, doğrudan zararının kapsamının genişlemesi halidir. Örnekte anılan trafik kazası sonucunda (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın ölmesi halinde ailesinin, (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın sağladığı destekten mahrum kalmaları sonucunda oluşan zararları ise yansıma zararıdır. Dolayısıyla, yansıma zararı aynı zamanda üçüncü bir kişinin zararı niteliğindedir. Zira meydana gelen haksız fiilin mağdurundan başka üçüncü bir kişi veya kişiler bu haksız fiil sebebiyle zarara uğramıştır. Yansıma zararının aynı zamanda üçüncü kişinin zararı anlamına gelmesi, üçüncü kişinin zararının tazmini kurumunu karşımıza çıkarmaktadır. Üçüncü kişinin zararı probleminin hem sözleşme sorumluluğunda hem de haksız fiil sorumluluğu alanında klasik zarar kavramı ile çözümlenemeyeceği Antik Çağdan beri kabul edilmekteydi. Romalılar, borçlunun alacaklı ile üçüncü kişi yararına yapmış olduğu sözleşmeden doğan borca aykırı davranıştan kaynaklanan ve üçüncü kişinin maruz kaldığı zararın karşılanmasını kabul etmiştir7. Haksız fiil sorumluluğunda ise kural üçüncü kişilerin uğradıkları zararın değil, doğrudan zarar gören mağdurun zararının tazmin edilmesidir. Bu ana kuralın yanında, haksız fiil sorumluluğu kapsamında meydana gelen zarar ile zarara sebebiyet verdiği iddia edilen eylem arasında illiyet bağının varlığı, eylemin hukuka aykırı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği ve zarar verenin kusurlu olup olmadığı tazminat sorumluluğunun belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Zira sadece bu şartların varlığı halinde haksız fiil sorumluluğunda tazminat yükümlülüğünden bahsedilebilir. Haksız fiil sorumluluğunda hukuka aykırı fiilin doğrudan muhatabı olmayan üçüncü kişinin, söz konusu fiil nedeniyle zarara uğraması halinde meydana gelen zararının tazmin edilmesini talep edip edemeyeceği ise yansıma zararı sorununun özünü oluşturur. Sözleşme dışı sorumluluk hukukunda yer alan sadece haksız fiile doğrudan muhatap olan mağdurun zararının tazmin edilmesi ve fakat üçüncü kişinin zararı şeklinde ortaya çıkan yansıma zararının tazmin edilmemesi kuralına, Türk hukukunda kanun koyucu tarafından BK.m.45/f.2 (YBK.m.53/b.3)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′de yer verilen destekten yoksun kalma tazminatı ile açık bir istisna getirilmiştir8. Söz konusu hüküm ile kanun koyucu, haksız fiil sorumluluğunda yansıma zararının varlığını ve tazmin edilebileceğini istisnai olarak da olsa kabul etmiştir. Borçlar hukukumuzda BK.m.45/f.2 (YBK.m.53/b.3) kuralından başka tazmin edilebilir yansıma zararının varlığından söz edebilmek için geniş yoruma imkân veren hallerin belirlenmesi ve örtülü boşlukların doldurulması kurumundan yararlanma imkânının olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu tartışmaya çalışmanın de lege lata yansıma zararı hallerinin incelendiği kısmında ayrıntılarıyla değinilecektir. Çalışmanın başlangıcında yansıma zararı ve bu zararın tazmin edilmesi sorununun daha iyi anlaşılabilmesi açısından sözleşme sorumluluğu ve haksız fiil sorumluluğu alanlarında yansıma zararının hangi şekillerde ortaya çıkabileceğini örneklenmesinde fayda vardır: Sözleşme dışı sorumluluk hukukunda ortaya çıkan yansıma zararına ilişkin olarak verilen en ünlü örnek, “Tenor Vakıası”\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′dır. Bu örneğe göre9; (B) (zarar veren), bir trafik kazasında ünlü tenor (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın (zarar gören) beden bütünlüğünü ihlâl eder. Bu kaza sonucu (A), özel bir tiyatroda oynayacağı başrolü icra edemeyecek duruma gelir. Sanatçının başarısı, ünü sebebiyle oyunun bütün biletlerinin satan ve büyük bir kazanç bekleyen tiyatro sahibi (Ü) (üçüncü kişi), (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın sahneye çıkamaması sonucunda sattığı bütün biletleri iade etmek zorunda kalır. Ayrıca tiyatronun kafeteryasını işleten (D) de, tiyatro sahibi (Ü)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nün oyunun bütün biletlerini satması sebebiyle temsil gecesi kazanmayı ümit ettiği büyük bir kazançtan mahrum kalır. Meydana gelen kaza sonucunda beden bütünlüğü zedelenen (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nın doğrudan zarara uğrayan kişi olarak (B)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′den tazminat talebinde bulunabileceği konusunda herhangi bir şüphe yoktur. Ancak; oyun için bütün biletleri satmış olan tiyatro sahibi (Ü) ve tiyatronun kafeteryasını işleten (D)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin, (B)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′den söz konusu zararların tazminini talep edip edemeyecekleri sorusuna verilecek cevap yansıma zararının tazminat sorumluluğunun kapsamında olup olmadığına dair verilecek yanıta göre farklılık kazanacaktır. Sözleşme sorumluluğu alanında yansıma zararına dair verilebilecek en önemli örnek ise hasar riskinin yüklenilmesi (obligatorische Gefahrentlastung) kurumudur. Buna göre10; satıcı (S), alıcı (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya 02.11.2008 tarihinde beş ton patates satmıştır. Patateslerin alıcı (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya ulaşması için satıcı (S), 12.11.2008 tarihinde depo sahibi (D) ile anlaşmış ve patatesler (D)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin deposunda saklanmak üzere (D)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ye teslim edilmiştir. Aynı akşam depoda yangın çıkmış ve bütün patatesler zarar görmüştür. Yapılan araştırma sonucunda depo sahibi (D)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin kusurlu olduğu ve satıcı (S) ile yaptığı sözleşmenin koşullarını ağır bir şekilde ihlal ettiği ortaya çıkmıştır. Somut olayda kimin mevcut zararın tazminini isteyebileceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Patateslerin saklanması için yapılan depo sözleşmesinin, depo sahibi (D) ile satıcı (S) arasında kurulduğu açıktır. Ancak satım sözleşmesinin kurulması ile birlikte hasar alıcı (A)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya geçtiği için gerçekte satıcı (S)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin, depo sözleşmesinin ihlal edilmesi sonucunda ortaya çıkan bir zararı yoktur11. Bu durumda alıcı (A), zararının depo sahibi (D) tarafından tazmin edilmesini, depo sözleşmesinin tarafı olmamasına rağmen talep edebilecek midir? Bu soruya verilecek cevap yansıma zararı kavramına yüklenen anlamla birlikte değişecektir. Üçüncü kişinin zararının ortaya çıkabileceği hallere verilen diğer bir örnek ise miras hukukuna dairdir. Buna göre12; miras bırakan tek mirasçısının yanında, arkadaşına çok sevdiğini bildiği antika vazosunu belirli mal bırakma13 (MK.m.517) yoluyla vasiyet etmiştir. Antika vazonun, vasiyet alacaklısına teslim edileceği ana kadar zarar görmesi halinde, mirasçının vazonun maliki olmasına rağmen bir zararı olmayacaktır; çünkü vazo zarar görmemiş olsaydı vasiyet alacaklısına teslim edilecek ve mirasbırakanın terekesinden çıkacaktır. Bunun yanında, vazonun zarar görmesi halinde mirasçı vazonun mülkiyetinin geçirilmesi yükümlülüğünden kurtulmuş olacaktır. Öte taraftan, vasiyet alacaklısı vazonun kırılması sebebiyle zarar görmüş olmasına rağmen, vazonun hali hazırda mülkiyetini kazanmadığı için vazoya zarar veren kişiye karşı zararın tazmin edilmesi talebinde bulunamayacaktır. Bu durumun zarar veren kişinin haksız bir şekilde zenginleşmesine yol açacağı ve somut olay adaletine aykırılık yaratacağı açıktır. Ancak zarar veren kişi söz konusu fiili kasten başka bir ifadeyle; zarar verme kasdıyla yapmışsa, bu zararlar BK.m.41/f.2 anlamında haksız fiil zararı olarak kabul edilebilmelidir. Bu ön kabulün varlığında ise söz konusu zararın giderilmesi gerekir14. Yukarıda verilen örneklerin hepsinde, borca aykırı davranıştan doğan sorumluluğun15 ve haksız fiil sorumluluğunun temel kuralları ile bağdaşmayan talepler mevcuttur. Söz konusu taleplerin kabul edilip, üçüncü kişinin zararının tazmin edilebilmesi için ya kanunda yer alan açık bir hükümle söz konusu taleplerin kabul edilmiş olması ya söz konusu fiillerin koruyucu bir hukuk normuna aykırı olmaları gerekir. Bu iki halin dışında mevcut hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurlarının sorumluluğun dogması için yetersiz kalmalarına rağmen üçüncü kişinin zararının karşılanmamasının dürüstlük kuralına ve güvenin korunması ilkesine aykırı olması durumunda da üçüncü kişinin zararının tazmin edilmesi mümkün olmalıdır16. Yansıma zararına dair verilen örnekler çoğunlukla maddi zarara ilişkin olsa da, yansıma zararı özellikle sözleşme dışı sorumluluk alanında, üçüncü kişinin manevi zarar talebinde bulunmasının mümkün olup olmadığı tartışmalarında da karşımıza çıkar. BK.m.47 (YBK.m.55)\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nin; “Hâkim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” şeklindeki düzenlemesiyle; haksız fiil sonucunda hayatını kaybeden kişinin yakınlarının, doğrudan zarara uğrayan kişinin ölümü sebebiyle manevi bir zarara uğrayabilecekleri ve bu zararın tazmin edilmesini talep edebilecekleri kabul edilmiştir. Yürürlükte olan hukuk açısından, zarar görenin yaşamını devam ettirmesi halinde, yakınlarının kendi adlarına manevi tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. 11.01.2011 tarihinde yasalaşan Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 56. maddesinin 2. fıkrasında ise17 ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Hukuka aykırı fiilin ölümle sonuçlanması halinde BK.m.47 hükmü uyarınca, üçüncü kişilerin manevi tazminat talebinde bulunmaları mümkündür. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni yasa, zarar görenin hayatta olması halinde bile yakınları, zarar gören adına değil kendi adlarına manevi tazminat talebinde bulunabilmelerine olanak tanımaktadır. Bu düzenlemenin manevi tazminat kurumunun ilkelerine ne kadar uygun olduğu ise üzerinde durulması gereken diğer bir noktadır. Bu bağlamda manevi zarar alanında bir yansıma zararı olup olmadığı konusu ileride ayrıntıları ile ele alınacaktır. Sözleşmeye aykırı davranış sonucunda üçüncü kişilerin manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacakları ise tartışmalıdır. Her ne kadar üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme ve üçüncü kişi yararına sözleşme kurumları ile sözleşmeye taraf olmayan kişilerin sözleşmenin nisbiliği ilkesine istisna oluşturacak şekilde mevcut sözleşmeden kaynaklanan talep haklarının varlığı kabul edilmekteyse de, bu kurumların kapsamına girmeyen kişilerin sözleşmeye aykırı davranış sonucu manevi zarara uğradıkları iddiasını ileri sürüp süremeyecekleri ayrıca ele alınmalıdır. Türk sorumluluk hukukunda yansıma zararı kavramı incelenirken ilk olarak, tazminat borcunun en önemli unsuru olan zarar kavramı ele alınmalı ve zarar çeşitli açılardan sınıflandırılmalıdır. Ancak böyle bir tespit sonunda yansıma zararı kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda bir açıklığa varılacaktır. Bu sebeple çalışmanın ilk bölümünde genel olarak zarar kavramı ve türlerinden bahsedildikten sonra yansıma zararı kavramı ve özellikleri irdelenecektir. Söz konusu açıklamalar ile amaçlanan yansıma zararının kapsamı dışında kalan hallerin belirlenmesidir. Borca aykırı davranıştan doğan sorumlulukta, Alman hukukunda olduğu gibi, üçüncü kişinin zararının tazmin edilmesi için ortaya atılan kurumların kendi aralarında sınıflandırılması, yansıma zararının hangi koşullar altında oluştuğunun altının çizilebilmesi açısından kolaylaştırıcı olacaktır. Şöyle ki, üçüncü kişinin zararının tazmin edilmesini sağlayan üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme, üçüncü kişi yararına sözleşme gibi kurumlar ile üçüncü kişinin zararının tazmin edilmesi kurumunun birbirlerinden ayrılmasıyla birlikte sözleşmeden doğan sorumlulukta yansıma zararının çerçevesi de belirginleşecektir. Bu sebeple çalışmanın ikinci bölümünde ilk olarak, üçüncü kişinin zararının tazmin edilmesi ve üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme kurumlarından yansıma zararı ile ilişkili oldukları ölçüde bahsedilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde ayrıca hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurları açısından yansıma zararı sonuçlu eylemler ele alınacaktır. Çalışmanın sistematik olarak doğru sonuçlar doğurabilmesi adına sağlam temeller üzerine oturtulması gerekliliği yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu temeli oluşturmaya çalışırken de tazminat sorumluluğunun oluşabilmesi için gerekli olan hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurlarının varlıklarını çalışmanın teorik alt yapısını oluşturmak amacıyla kullanmak anlamlı olacaktır. Tazminat sorumluluğunun unsurlarının geniş bir biçimde incelenmesi çalışmanın kapsamını aşacağı ve yansıma zararı kavramının özünden uzaklaşmaya sebebiyet verme ihtimali nedeniyle, bu çalışmada zararın tazmin edilebilmesi için gerekli olan şartlardan; hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurları üzerinde kısaca durulacaktır. Çalışmanın son bölümünde ise Türk hukukunda yansıma zararının giderimi yürürlükteki ve olması gereken hukuk açısından incelenecektir. Bu bağlamda, de lege lata, yansıma zararının kanun koyucu tarafından açıkça kabul edildiği tek zarar biçimi olan destekten yoksun kalma zararı özel olarak ele alınacaktır. Destekten yoksun kalma zararı dışında kanunda yansıma zararına ilişkin bir düzenleme olmasa da, yansıma zararının giderimine ilişkin geniş yoruma imkân veren veya örtülü boşluğun varlığının kabul edilebileceği haller de var olan hukuk açısından göz önüne alınacaktır. Çalışmanın genelinde yansıma zararına ilişkin yapılan değerlendirmeler, maddi zarara ilişkin olacağı için, olması gereken hukuk açısından ise özellikle manevi zararlara ilişkin yansıma zararının mümkün olup olmadığı ele alınacaktır. Söz konusu değerlendirme, hem sözleşme sorumluluğundan hem de haksız fiil sorumluluğundan doğan manevi zararlar için ayrı ayrı incelenecektir. Şok zarar kavramına da bu başlık altında değinilecektir. Zira şok zararı nadir olarak maddi zarara sebebiyet verse de, çoğunlukla manevi zarara ilişkindir. Olması gereken hukuk açısından yansıma zararı çeşitleri ele alınırken, Yeni Borçlar Kanunu ile yapılan değişiklikler de göz önünde tutulacaktır. Özellikle ağır bedensel zarar halinde, zarar gören hayattayken, zarar görenin yakınlarına manevi tazminat hakkı tanınması yoluyla manevi zararın kişisel olması kuralına getirilen istisna irdelenmesi gereken bir konu olarak çalışmanın son kısmında yer alacaktır. Belirli bir kanıya varmadan önce, doktrinde ve yargı kararlarında bu konuya dair yer alan görüşler incelenecek, son olarak olması gereken hukuk açısından en uygun çözümün ne olduğu bulunmaya çalışılacaktır. Yansıma zararına dair Türk hukukunda yapılan çalışmaların azlığı ve karşılaştırmalı hukuk araştırmasının çalışmayı önemli ölçüde zenginleştireceği gerçeği karşısında, Alman ve İsviçre hukuklarında yer alan görüşlere ve yargı kararlarına da çalışmanın bütününde yer vermek zorunluluğu hasıl olmuştur. Bu bağlamda çalışmanın genelinde hem Türk yargı kararlarına hem de Alman ve İsviçre mahkemelerinin kararlarına konu ile bağlantılı olduğu ölçüde yer verilecektir. SUNUŞ Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku’nu yazdığım 1994 yılından beri yansıma zararı konusunun bir doktora tezi olarak incelenmesini arzu ediyordum. Ne var ki; danışmanlığını yaptığım doktora öğrencilerine bu konuyu 2008’e kadar kabul ettirmeyi başaramadım. Türk hukukunda bu konu belirsizlikleri çok olan bir alan olarak görülüyordu. Birçok eser ve yazıda da yansıma zararı kavramı ile dolaylı zarar kavramı birbiriyle karıştırılıyor veya eş anlamlı olarak kabul ediliyordu. Oysa dolaylı zarar, bir haksız fiil zararı yanında ve bu haksız fiilin illiyet bağı sonucunda doğmuş olan masraflar ve kazanç kaybı zararlarıdır. Dar anlamda haksız fiil zararı bulunmadığı gibi üstelik bu zarara maruz kalan kişi haksız fiil zararına, diğer bir deyişle bir mutlak hak ihlali zararına maruz kalan kişi ile aynı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. Bir örnek verelim: Mesela yolun kenarında inşaat için temel kazımı sırasında gereken önlemler alınmayarak yolun çökmesine sebebiyet verilmiştir. Bu yüzden de çökme olan noktanın ötesindeki bir lokantaya arabalarla ulaşılamadığı için işletme sahibi kazanç kaybına uğramıştır. Bu gibi yansıma zararları söz konusu olduğunda haksız fiil zararları yanında üçüncü kişi de kendi kazanç kaybı zararının giderilmesini isteyebilecek midir? Tekrar edelim ki; buradaki kazanç kaybı kavramı mutlak hak ihlali zararı şeklinde beliren haksız fiil zararlarından ve aynı mağdurun maruz kaldığı dolaylı zararlardan ayrılmalıdır. Mesela boğazdan geçen bir gemideki patlama dolayısıyla kıyılardaki yalıların pencerelerindeki camların kırılması şeklinde görülen zarar dolaylı zarar değil, yansıma zararı da değil doğrudan doğruya haksıtz fiil zararıdır. Camlar üzerindeki mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir. Yansıma zararlarında tipik haksız fiil zararı değil, tipik akdi zarar demek olan kazanç kaybı zararı söz konusudur. Haksız fiil zararlarının yanında mesela arabası çalışamaz hale gelen şoförün ayrıca çalışamadığı için uğradığı kazanç kaybı zararı veya beden bütünlüğü ihlal edildiği için yine belirli bir süre çalışamayan mağdurun zararı yansıma zararı değil, yukarıda belirtildiği üzere dolaylı zarardır. Dr. Seda İrem Çakırca yüksek lisans tezinde de danışmanı olduğum sevgili doktora öğrencimdir. Yüksek lisans tezini “Adi Alacakların Rehni” konusunda yazmış ve daha sonra doktora tezi için önerdiğim “Yansıma Zararı” konusunu da yine cesaretle üstlenmiştir. Kaleme aldığı tez oybirliği ile kabul edilmiştir. Emekliye ayrılmama rağmen devam ettiğim yüksek lisans ve doktora dersleri ve danışmanlık faaliyetleri boyunca benim için en zevkli anlardan ilki danışmanı olduğum veya jüri üyesi bulunduğum bir adayın doktora yeterlilik sınavında başarıya ulaşması diğeri doktora veya yüksek lisans tezinin özellikle oybirliği ile kabul edilmesi, üçüncüsü de yine özellikle danışmanı olduğum öğrencilerin tezlerinin yayımlandığını görmek ve benim de sunuşunu yazabilmemdir. Dr. Seda İrem Çakırca kendisini tanıdığımdan beri bütün davranışları, nezaketi, çalışkanlığı ve başarıları ile bana bu zevki tattırmıştır. Onun tezinin de yayımlandığını görmekle büyük bir manevi haz duyuyorum. Kendisi doktora danışmanlığını yaptığım ve başarıya ulaşan öğrencilerimin on yedincisidir. Öğrencilerimin yanlış hatırlamıyorsam ikisi hariç diğerlerinin tezlerinin yayımlandığını görme mutluluğunu yaşadım. Sevgili kızım Dr. Seda İrem Çakırca’nın da bana bu mutluluğu yaşatması dolayısıyla kendisine teşekkür ediyor ve bütün hayatı boyunca hayır ve mutluluk diliyorum Prof.Dr. Hüseyin Hatemi 21 Mart 2012, Beyazıt ÖNSÖZ “Türk Sorumluluk Hukukunda Yansıma Zararı” başlıklı bu çalışmanın esasını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı bünyesinde hazırlanan doktora tezi oluşturmaktadır. 04.07.2011 tarihinde, savunularak oybirliğiyle başarılı bulunan bu tez kitap haline getirilirken sayın jüri üyelerinin belirttiği birkaç ekleme dışında tezlerin savunuldukları haliyle basılması geleneğine sadık kalınmıştır. Bu çalışmada yansıma zararının yasal dayanağı, oluşum koşulları ve tazmin edilmesine ilişkin talebin haksız fiil sorumluluğu ve sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerine göre ileri sürülüp sürülemeyeceği ve ileri sürülmesi halinde doğuracağı hukuki sonuçların belirlenmesi amaçlanmaktadır. Her ne kadar çalışmanı üst başlığı Türk sorumluluk hukuku olsa da, incelemelerimiz Borçlar hukuku çerçevesinde olacaktır. Çalışmanın yazım aşamasında yürürlükte olan Borçlar Kanunu değişmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu 04.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′de, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yayımlanmıştır. Yaşanan bu gelişme dolayısıyla çalışmanın ilgili kısımlarına 6098 sayılı Borçlar Kanunu ile getirilen yenilikler ve 818 sayılı Borçlar Kanunu\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′nda yer alan hükümlere karşılık gelen yeni hükümler metne işlenmiştir. Çalışmanın önemli bir kısmı Almanya\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′da, Rheinische Friedrich Wilhelms Universitaet Bonn\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′da gerçekleşmiştir. Başta, lisanüstü çalışmalarımın başlangıcından itibaren bana her türlü desteği veren, Türk hukukunda daha önce hiçbir monografide özel olarak ele alınmamış yansıma zararı kavramını doktora tezi olarak seçmemde beni teşvik eden; cesaretlendiren ve verdiği akademik ve manevi desteği ile önümü açan danışmanım Sayın Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ye şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim. Tezin savunulması sırasında getirdikleri yapıcı eleştirileri ile önümü açan tüm jüri üyelerime de müteşekkirim. Tezimin yazımı aşamasında karşıma çıkan zorlukları aşmamda değerli fikirleri ile bana yardımcı olan değerli Hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Sevgi USTA\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya ve kısıtlı vaktine rağmen tezimi okuma inceliğini gösteren Sayın Yrd. Doç. Dr. Ferhat ERÇİN\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′e de teşekkür ediyorum. Çalışmanın son halini verirken yaşadığım teknik zorulukları aşmamda, her zaman olduğu gibi, bana yardım elini uzatmaktan imtina etmeyen kuzenim; meslektaşım Av. S. Tuna ÇAKIRCA\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya çok teşekkür ederim. Maddi ve manevi destekleri, sevgileri ile her zaman yanımda olan ve haklarını asla ödeyemeyeceğim sevgili annem Semra ÇAKIRCA\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya ve ablam Op. Dr. S. Esra ÇAKIRCA ARAN\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′a da şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgili Ece ve Can Aran\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′a ise “varlıkları” için teşekkür ediyorum, onlar olmasaydı hayat bu kadar umut dolu olmazdı. Kitabın basım aşamasında gösterdikleri ilgi ve özen için Vedat Kitapçılık\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ın sahibi Vedat Carbaş\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′a ve başta Murat Temur olmak üzere tüm Vedat Kitapçılık çalışanlarına çok teşekkür ederim. Son teşekkürüm ise bu çalışmanın yazımı sırasında aramızdan ayrılan babam Erdoğan ÇAKIRCA\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\′ya olacaktır. Çalışmamı, hayatımın her aşamasında maddi ve manevi olarak yanımda olduğunu hissettiren, yaşadığı zor hastalık sürecine rağmen desteğini, ilgisini üzerimden hiç eksiltmeyen sevgili babama ithaf ediyorum. Mart, 2012 Beyazıt İÇİNDEKİLER SUNUŞ V ÖNSÖZ VII KISALTMALAR CETVELİ XIII GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM ZARAR KAVRAMI AÇISINDAN YANSIMA ZARARININ İNCELENMESİ I. ZARAR KAVRAMI 11 A. Genel Olarak 11 B. Zarar Kavramına İlişkin Teoriler 14 1. Tâbii Zarar Teorisi 14 2. Fark Teorisi 15 3. Normatif Zarar Teorisi 18 4. Zarar Kavramını Açıklamaya Çalışan Teorilerin Değerlendirilmesi 23 C. Zarar Çeşitleri 24 1. Maddi Zarar - Manevi Zarar 25 2. Mevcut Zarar - Müstakbel Zarar - Muhtemel Zarar 31 3. Olumlu Zarar- Olumsuz Zarar 33 4. Sözleşme Görüşmelerinden Kaynaklanan Zararlar 36 a. Genel Olarak 36 b. Culpa in Contrahendo Zararına İlişkin Olarak İleri Sürülen Teoriler 45 (1). Haksız Fiil Teorisi 45 (2). Sözleşme Teorisi 48 (3). Amaç Teorisi 49 (4). Bağımsız İşlem Teorisi 49 (5). Karma Teori 50 (6). Kendine Özgü Sorumluluk Teorisi 51 (7). Edim Yükümlerinden Bağımsız Borç Teorisi 52 c. Değerlendirme 53 5. Güven Sorumluluğundan Doğan Zararlar 56 6. Doğrudan Zarar - Dolaylı Zarar - Yansıma Zararı 66 D. Taleplerin Yarışması Hali 71 II. YANSIMA ZARARININ ÖZELLİKLERİ 73 A. Zararın Niteliği Açısından 73 B. Zarar Gören Açısından 80 İKİNCİ BÖLÜM MALVARLIĞI ZARARI VE MANEVİ ZARAR OLARAK ORTAYA ÇIKAN YANSIMA ZARARI I. MALVARLIĞI ZARARI OLARAK ORTAYA ÇIKAN YANSIMA ZARARI 83 A. Sözleşme Sorumluluğunda Malvarlığı Zararı Şeklinde Ortaya Çıkan Yansıma Zararının Tazmini 83 1. Genel Olarak 83 2. Sözleşme Sorumluluğunda Yansıma Zararının Tazmin Edilmemesi Kuralının Aşılması: Üçüncü Kişinin Zararını Tazmin ve Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme Kurumları 87 a. Genel Olarak 87 b. Üçüncü Kişinin Zararını Tazmin Kurumu 89 c. Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme Kurumu 97 d. Üçüncü Kişinin Zararının Tazmini İle Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşmenin Birbirinden Ayrılması 100 3. Sözleşme Sorumluluğunda Malvarlığı Zararı Şeklinde Ortaya Çıkan Yansıma Zararı Örnekleri 104 a. Dolaylı Temsil 105 b. Hasar Riskinin Yasal Olarak Yüklenilmesi 108 c. Koruma İlişkileri 113 d. Yedieminlik İlişkileri 115 B. Haksız Fiil Sorumluluğu Alanında Malvarlığı Zararı Şeklinde Ortaya Çıkan Yansıma Zararı 117 1. Yansıma Zararı Açısından Haksız Fiil Sorumluluğunun Doğumu İçin Gerekli Olan Şartlar 117 a. Hukuka Aykırılık Unsuru 118 (1). Genel Olarak 118 (2). Hukuka Aykırılık Teorileri 120 a. Sübjektif Hukuka Aykırılık Teorisi 120 b. Objektif Hukuka Aykırılık Teorisi 123 (3). Hukuka Aykırılık ve Yansıma Zararı 126 b. İlliyet Bağı Unsuru 131 (1). Genel Olarak 131 (2). İlliyet Bağına İlişkin Teoriler 132 a. Şart Teorisi 132 b. Uygun İlliyet Bağı Teorisi 133 c. Normun Koruma Amacı Teorisi 138 (3). İlliyet Bağı ve Yansıma Zararı 142 c. Kusur Unsuru 143 (1). Genel Olarak 143 (2). Kusur ve Yansıma Zararı 146 II. MANEVİ ZARAR OLARAK ORTAYA ÇIKAN YANSIMA ZARARI KAVRAMI 148 A. Genel Olarak Manevi Zarar Kavramı 148 B. Sözleşme Sorumluluğu Alanında Manevi Zarar Olarak Ortaya Çıkan Yansıma Zararı 151 C. Haksız Fiil Sorumluluğu Alanında Manevi Zarar Olarak Ortaya Çıkan Yansıma Zararı 153 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK SORUMLULUK HUKUKUNDA YANSIMA ZARARININ GİDERİMİ I. MALVARLIĞI YANSIMA ZARARLARININ GİDERİMİ 165 A. Yansıma Zararının Giderimine Olanak Veren Özel Bir Hükmün Varlığı: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı 165 1. Genel Olarak 165 a. Karşılaştırmalı Hukukta Destekten Yoksun Kalma Tazminatı 167 (1). Türk ve İsviçre Hukuku 167 (2). Alman ve Avusturya Hukuku 170 b. Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Özellikleri 176 c. Destekten Yoksun Kalma Sebebiyle Doğan Zararın Yansıma Zararı Olması 179 B. De Lege Feranda Çözüm Önerisi: Özel Bir Norm