Tüketici Hukukunda Haksız Şartlar
Tüketici Hukukunda Haksız Şartlar
Ömer ÇINAR
Sayfa Sayısı
:
286
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
2009
ISBN NO
:
9786055865535
Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...
GÄ°RÄ°Åž
Yeni üretim ve pazarlama tekniklerinin ortaya çıkması sonucu, üretici, satıcı veya sağlayıcılar, mal dolaşımı ve hizmet sunumunda ras-yonelleşmeyi sağlamak ve değişen koşullara uyum sağlamak amacıyla, çok sayıda sözleşme için kullanmak üzere sözleşmenin içeriğini oluşturacak kayıtları önceden hazırlamışlardır. Sözleşme özgürlüğünün bir görünümünü oluşturan sözleşmenin içeriğinin serbestçe şekillendirilmesi özgürlüğünün girişimciler tarafından tek taraflı olarak kullanılmasıyla, tüketicinin menfaatlerini tehlikeye düşüren ve sözleşme dengesini onun aleyhine bozan sözleşme koşulları ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren ise, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, satıcılar karşısında sözleşmenin zayıf tarafını oluşturan tüketicilerin korunması ve aydınlatılması görüşü hâkim olmaya başlamıştır.
Günümüzde birçok ülkede ve ülkemizde tüketicileri korumak için, özel yasal düzenlemeler kabul edilmiştir. Avrupa Birliği Konseyi de, tüketici sözleşmelerinde yer alan kötüye kullanılabilir kayıtlara karşı tüketicinin korunması amacıyla, 93/13 sayılı Tüketici Sözleşmelerinde Kötüye Kullanılabilir Kayıtlar Hakkında Yönergeyi kabul etmiştir1. Ülkemizde tüketicinin haksız şartlara karşı korunmasıyla ilgili ilk somut düzenleme, 2003 yılında, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinin, 4822 sayılı Kanunla3 değiştirilmesiyle olmuştur. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesine göre; \"Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullan haksız şarttır.—Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. —Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. —Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. —Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.— 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, İO/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ve sözleşmede bulunması gereken şartlardan bir veya birkaçının bulunmaması durumunda eksiklik sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu eksiklik satıcı veya sağlayıcı tarafından derhal giderilir.—Bakanlık standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların tespit edilmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına ilişkin usul ve esasları belirler\".
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinde, Yönergenin haksız şart tanımı başta olmak üzere temel hükümleri özet olarak yasalaştırılmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında, diğer usul ve esaslar hakkında bir Yönetmelik çıkarılması öngörülmüştür. Bu Yönetmelik, 2003 yılında, \"Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik\" adıyla çıkarılmıştır4.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinde, satıcı veya bir hizmeti sağlayıcı veya bir kredi verenin, sözleşmenin karşı tarafı (tüketici sözleşmelerinde tüketici) ile müzakere etmeden sözleşmeye koymuş olduğu şartlar, haksız şart olarak tanımlanmış ve bir sözleşmenin standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmede yer alan şartların hükümsüz olacağına ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Haksız şartlar, genel işlem koşulları içerisinde yer alabileceği gibi, özellikle bir defalık kullanılmasından dolayı, genel işlem koşulu niteliğinde olmayan sözleşme koşuları içerisinde de yer alabilecektir. Bundan dolayı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ö.maddesinde, \"tüketici ile müzakere edilmeme\" kriteri öngörülerek, hem bireysel sözleşmeler hem de genel işlem koşulları içeren sözleşmeler içerisinde yer alan haksız sözleşme koşullarının denetlenebilmesi imkânı sağlanmıştır.
Bu çalışmada inceleyeceğimiz önemli konulardan biri de, haksız şartların denetimi sorunu olacaktır. Haksız şartların denetimi, birkaç basamaktan oluşmaktadır. İlk basamakta yer alan denetim, yürürlük denetimidir. Tüketici ile müzakere edilmeden düzenlenen sözleşme koşullarının, sözleşmenin içeriği hâline gelmesi, belirli koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bu koşullarda eksiklik olması durumunda, koşulu sağlayamayan sözleşme kaydı sözleşmenin içeriğine dâhil olmayacağından, başka bir denetime de gerek kalmayacaktır. Bir sözleşme kaydının yürürlük denetimini geçmekle beraber, açık ve anlaşılabilir olmaması durumunda, içerik denetimi yapılmaksızın, yorum yoluyla, tüketici lehine olan anlamına öncelik verilecektir. Yorum sonucunda, söz konusu sözleşme kaydı tüketicinin lehine olacak biçimde yorumla-namıyorsa, o takdirde içerik denetimi kaçınılmaz olacaktır.
Yürürlük denetimini geçen ve yorum kurallarının uygulanması sonucunda tüketici lehine olduğu kabul edilen sözleşme kayıtları, yine de tüketici aleyhine dürüstlük kurallarına aykırı bir oransızlık meydana getiriyorsa, söz konusu kayıtlar sözleşme içeriği hâline gelmiş olsa da, içerik denetimine tâbi tutulacaktır. Yönergede, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ö.maddesinde ve Yönetmelikte, içerik denetimine ilişkin hükümler öngörülmüştür. Bu hükümlere göre, sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesi sonucunda haksız şart olduğu
tespit edilen hükümler kural olarak, hükümsüz sayılmakla birlikte, sözleşmenin hükümsüz sayılan kısmı dışında kalan hükümleri geçerli sayılabiliyorsa, bunlar varlıklarını koruyacaktır.
Yönergenin ve Yönetmeliğin eki listede, haksız şart olarak sayılan bazı sözleşme koşulları, bu çalışmamızda özel olarak incelenecektir. Bu listede yer alan kayıtlar, uygulamada en çok rastlanan haksız kayıtlar olması sebebiyle, konunun somutlaşmasına da katkı sağlayacaktır.
Tüketici hukuku açısından haksız şartlar, ancak tüketici sözleşmelerinde söz konusu olabileceği için konumuz, tüketici sözleşmeleri ile sınırlı olacaktır. Tüketici sözleşmelerinin söz konusu olabilmesi için, taraflardan birinin tüketici sıfatını taşıması gerekir. Bu nedenle, sözleşmenin iki tarafından hiçbiri tüketici değilse veya her iki tarafda tacir ise, bunlar arasında yapılan sözleşmelerde yer alan haksız şartlar, incelemememizin dışında kalacaktır. Ancak, tüketici hukuku kapsamında inceleyeceğimiz haksız şartlar, nitelikleri itibariyle borçlar hukuku ve ticaret hukuku alanında söz konusu olan haksız şartlarla aynı nitelikte oldukları için, burada yapacağımız açıklamalar, söz konusu alanlarda da geçerli olabilecektir. Ayrıca, sigorta hukukunda söz konusu olan sözleşmelerde yer alan genel işlem koşulları veya haksız şartlar da bu çalışmanın konusu dışında kalmaktadır.
Yönergede ve Yönetmelikte, standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların kullanılmasının önlenmesi için, meşru menfaati olan gerçek veya tüzel kişilerin dava açabileceği düzenlenmiştir. Böyle bir davanın açılması durumunda, mahkeme, önlem olarak gerekli tedbirleri almak zorundadır. Menfaati olan gerçek veya tüzel kişilere dava hakkı tanınarak, standart sözleşme içerisinde yer alan ve haksız şart niteliği taşıyan koşulların, uygulanmalarından önce içerik denetimine tâbi tutulması amaçlanmıştır. Bu denetim sonucunda da, önceden düzenlenmiş sözleşme koşulları içerisinde yer alan haksız şart niteliğindeki kayıtların hükümsüz sayılması söz konusu olduğu için, bu çalışmada ayrıca ince-lenmeyecektir.
Haksız şart kavramı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinde ve Yönetmelikte de kullanılmıştır. Bu kavram
Yönergede, \"kötüye kullanılabilir kayıtlar\" ÅŸeklinde ifade edilmiÅŸtir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun\′da 2003 yılında yapılan deÄŸiÅŸiklikle, tüketici hukuku açısından yasal bir düzenlemeye kavuÅŸmuÅŸ olan haksız sözleÅŸme koÅŸullarının, Borçlar Kanununda teknik bir kavram olarak kullanılan \"ÅŸart\" terimi ile karışması mümkün olduÄŸundan, Kanunda, \"haksız ÅŸart\" adı altında düzenlenmesi eleÅŸtirilebilir. Bu kavram yerine, Yönergede olduÄŸu üzere, \"kötüye kullanılabilir kayıtlar\" ya da \"haksız sözleÅŸme koÅŸulları\" ifadeleri tercih edilmesi daha yerinde olurdu. Biz, bu konuyu tüketici hukuku açısından ve tüketici sözleÅŸmelerinde yer alan kayıtlara özgü olarak inceleyeceÄŸimiz için, Kanundaki terimden ayrılmamak ve terim birliÄŸini saÄŸlamak amacıyla \"haksız ÅŸart\" terimini kullanmayı tercih ettik. Ancak, bu terimi \"haksız sözleÅŸme koÅŸulları\" anlamında kullandığımızı da belirtmek isteriz.
\"Haksız şartlar\", genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme kayıtları içerisinde yer alabileceği gibi, genel işlem koşulu niteliğinde olmayan, bireysel sözleşmelerde de yer alabilecektir. Ancak, haksız şartlar uygulamada daha çok, genel işlem koşullan içerisinde yer aldığından, biz bu çalışmamızda, haksız şartların yer aldığı tüketici sözleşmelerini, genel işlem koşulları kullanılan sözleşmeleri esas alarak inceleyeceğiz. Bununla birlikte, tezimizde kullandığımız \"genel işlem koşulları\" ifadesini, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesine uygun olarak, bireysel sözleşmeler içerisindeki kayıtları da kapsayacak şekilde, \"tüketici ile görüşme konusu yapılmayan sözleşme koşulları\" anlamında kullanacağız.
Yönergede, tüketici karşısında, kötüye kullanılabilir kayıtları kullanan sözleşme tarafı \"meslek sahibi\" anlamına gelen, Almanca \"Gewerbetriebende\" terimi ile ifade edilmiştir. Alman Medenî Kanununda ise, \"işveren veya müteşebbis\" anlamına gelen \"Unternehmer\" terimi kullanılmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelikte, bu kavramlar tercih edilmemiş, \"satıcı, sağlayıcı veya kredi veren\" kavramları ayrı ayrı kullanılmıştır. Kanunda kullanılan bu kavramların tamamı, tüketici ile sözleşme yapan yani, \"girişimci\" niteliğindeki bir kişiyi ifade ettiğinden, biz bu çalışmamızda, genellikle \"girişimci\" terimini kullanacağız.
Yeni üretim ve pazarlama tekniklerinin ortaya çıkması sonucu, üretici, satıcı veya sağlayıcılar, mal dolaşımı ve hizmet sunumunda ras-yonelleşmeyi sağlamak ve değişen koşullara uyum sağlamak amacıyla, çok sayıda sözleşme için kullanmak üzere sözleşmenin içeriğini oluşturacak kayıtları önceden hazırlamışlardır. Sözleşme özgürlüğünün bir görünümünü oluşturan sözleşmenin içeriğinin serbestçe şekillendirilmesi özgürlüğünün girişimciler tarafından tek taraflı olarak kullanılmasıyla, tüketicinin menfaatlerini tehlikeye düşüren ve sözleşme dengesini onun aleyhine bozan sözleşme koşulları ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren ise, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, satıcılar karşısında sözleşmenin zayıf tarafını oluşturan tüketicilerin korunması ve aydınlatılması görüşü hâkim olmaya başlamıştır.
Günümüzde birçok ülkede ve ülkemizde tüketicileri korumak için, özel yasal düzenlemeler kabul edilmiştir. Avrupa Birliği Konseyi de, tüketici sözleşmelerinde yer alan kötüye kullanılabilir kayıtlara karşı tüketicinin korunması amacıyla, 93/13 sayılı Tüketici Sözleşmelerinde Kötüye Kullanılabilir Kayıtlar Hakkında Yönergeyi kabul etmiştir1. Ülkemizde tüketicinin haksız şartlara karşı korunmasıyla ilgili ilk somut düzenleme, 2003 yılında, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinin, 4822 sayılı Kanunla3 değiştirilmesiyle olmuştur. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesine göre; \"Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullan haksız şarttır.—Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. —Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. —Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. —Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.— 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, İO/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ve sözleşmede bulunması gereken şartlardan bir veya birkaçının bulunmaması durumunda eksiklik sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu eksiklik satıcı veya sağlayıcı tarafından derhal giderilir.—Bakanlık standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların tespit edilmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına ilişkin usul ve esasları belirler\".
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinde, Yönergenin haksız şart tanımı başta olmak üzere temel hükümleri özet olarak yasalaştırılmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında, diğer usul ve esaslar hakkında bir Yönetmelik çıkarılması öngörülmüştür. Bu Yönetmelik, 2003 yılında, \"Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik\" adıyla çıkarılmıştır4.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinde, satıcı veya bir hizmeti sağlayıcı veya bir kredi verenin, sözleşmenin karşı tarafı (tüketici sözleşmelerinde tüketici) ile müzakere etmeden sözleşmeye koymuş olduğu şartlar, haksız şart olarak tanımlanmış ve bir sözleşmenin standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmede yer alan şartların hükümsüz olacağına ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Haksız şartlar, genel işlem koşulları içerisinde yer alabileceği gibi, özellikle bir defalık kullanılmasından dolayı, genel işlem koşulu niteliğinde olmayan sözleşme koşuları içerisinde de yer alabilecektir. Bundan dolayı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ö.maddesinde, \"tüketici ile müzakere edilmeme\" kriteri öngörülerek, hem bireysel sözleşmeler hem de genel işlem koşulları içeren sözleşmeler içerisinde yer alan haksız sözleşme koşullarının denetlenebilmesi imkânı sağlanmıştır.
Bu çalışmada inceleyeceğimiz önemli konulardan biri de, haksız şartların denetimi sorunu olacaktır. Haksız şartların denetimi, birkaç basamaktan oluşmaktadır. İlk basamakta yer alan denetim, yürürlük denetimidir. Tüketici ile müzakere edilmeden düzenlenen sözleşme koşullarının, sözleşmenin içeriği hâline gelmesi, belirli koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bu koşullarda eksiklik olması durumunda, koşulu sağlayamayan sözleşme kaydı sözleşmenin içeriğine dâhil olmayacağından, başka bir denetime de gerek kalmayacaktır. Bir sözleşme kaydının yürürlük denetimini geçmekle beraber, açık ve anlaşılabilir olmaması durumunda, içerik denetimi yapılmaksızın, yorum yoluyla, tüketici lehine olan anlamına öncelik verilecektir. Yorum sonucunda, söz konusu sözleşme kaydı tüketicinin lehine olacak biçimde yorumla-namıyorsa, o takdirde içerik denetimi kaçınılmaz olacaktır.
Yürürlük denetimini geçen ve yorum kurallarının uygulanması sonucunda tüketici lehine olduğu kabul edilen sözleşme kayıtları, yine de tüketici aleyhine dürüstlük kurallarına aykırı bir oransızlık meydana getiriyorsa, söz konusu kayıtlar sözleşme içeriği hâline gelmiş olsa da, içerik denetimine tâbi tutulacaktır. Yönergede, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ö.maddesinde ve Yönetmelikte, içerik denetimine ilişkin hükümler öngörülmüştür. Bu hükümlere göre, sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesi sonucunda haksız şart olduğu
tespit edilen hükümler kural olarak, hükümsüz sayılmakla birlikte, sözleşmenin hükümsüz sayılan kısmı dışında kalan hükümleri geçerli sayılabiliyorsa, bunlar varlıklarını koruyacaktır.
Yönergenin ve Yönetmeliğin eki listede, haksız şart olarak sayılan bazı sözleşme koşulları, bu çalışmamızda özel olarak incelenecektir. Bu listede yer alan kayıtlar, uygulamada en çok rastlanan haksız kayıtlar olması sebebiyle, konunun somutlaşmasına da katkı sağlayacaktır.
Tüketici hukuku açısından haksız şartlar, ancak tüketici sözleşmelerinde söz konusu olabileceği için konumuz, tüketici sözleşmeleri ile sınırlı olacaktır. Tüketici sözleşmelerinin söz konusu olabilmesi için, taraflardan birinin tüketici sıfatını taşıması gerekir. Bu nedenle, sözleşmenin iki tarafından hiçbiri tüketici değilse veya her iki tarafda tacir ise, bunlar arasında yapılan sözleşmelerde yer alan haksız şartlar, incelemememizin dışında kalacaktır. Ancak, tüketici hukuku kapsamında inceleyeceğimiz haksız şartlar, nitelikleri itibariyle borçlar hukuku ve ticaret hukuku alanında söz konusu olan haksız şartlarla aynı nitelikte oldukları için, burada yapacağımız açıklamalar, söz konusu alanlarda da geçerli olabilecektir. Ayrıca, sigorta hukukunda söz konusu olan sözleşmelerde yer alan genel işlem koşulları veya haksız şartlar da bu çalışmanın konusu dışında kalmaktadır.
Yönergede ve Yönetmelikte, standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların kullanılmasının önlenmesi için, meşru menfaati olan gerçek veya tüzel kişilerin dava açabileceği düzenlenmiştir. Böyle bir davanın açılması durumunda, mahkeme, önlem olarak gerekli tedbirleri almak zorundadır. Menfaati olan gerçek veya tüzel kişilere dava hakkı tanınarak, standart sözleşme içerisinde yer alan ve haksız şart niteliği taşıyan koşulların, uygulanmalarından önce içerik denetimine tâbi tutulması amaçlanmıştır. Bu denetim sonucunda da, önceden düzenlenmiş sözleşme koşulları içerisinde yer alan haksız şart niteliğindeki kayıtların hükümsüz sayılması söz konusu olduğu için, bu çalışmada ayrıca ince-lenmeyecektir.
Haksız şart kavramı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinde ve Yönetmelikte de kullanılmıştır. Bu kavram
Yönergede, \"kötüye kullanılabilir kayıtlar\" ÅŸeklinde ifade edilmiÅŸtir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun\′da 2003 yılında yapılan deÄŸiÅŸiklikle, tüketici hukuku açısından yasal bir düzenlemeye kavuÅŸmuÅŸ olan haksız sözleÅŸme koÅŸullarının, Borçlar Kanununda teknik bir kavram olarak kullanılan \"ÅŸart\" terimi ile karışması mümkün olduÄŸundan, Kanunda, \"haksız ÅŸart\" adı altında düzenlenmesi eleÅŸtirilebilir. Bu kavram yerine, Yönergede olduÄŸu üzere, \"kötüye kullanılabilir kayıtlar\" ya da \"haksız sözleÅŸme koÅŸulları\" ifadeleri tercih edilmesi daha yerinde olurdu. Biz, bu konuyu tüketici hukuku açısından ve tüketici sözleÅŸmelerinde yer alan kayıtlara özgü olarak inceleyeceÄŸimiz için, Kanundaki terimden ayrılmamak ve terim birliÄŸini saÄŸlamak amacıyla \"haksız ÅŸart\" terimini kullanmayı tercih ettik. Ancak, bu terimi \"haksız sözleÅŸme koÅŸulları\" anlamında kullandığımızı da belirtmek isteriz.
\"Haksız şartlar\", genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme kayıtları içerisinde yer alabileceği gibi, genel işlem koşulu niteliğinde olmayan, bireysel sözleşmelerde de yer alabilecektir. Ancak, haksız şartlar uygulamada daha çok, genel işlem koşullan içerisinde yer aldığından, biz bu çalışmamızda, haksız şartların yer aldığı tüketici sözleşmelerini, genel işlem koşulları kullanılan sözleşmeleri esas alarak inceleyeceğiz. Bununla birlikte, tezimizde kullandığımız \"genel işlem koşulları\" ifadesini, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesine uygun olarak, bireysel sözleşmeler içerisindeki kayıtları da kapsayacak şekilde, \"tüketici ile görüşme konusu yapılmayan sözleşme koşulları\" anlamında kullanacağız.
Yönergede, tüketici karşısında, kötüye kullanılabilir kayıtları kullanan sözleşme tarafı \"meslek sahibi\" anlamına gelen, Almanca \"Gewerbetriebende\" terimi ile ifade edilmiştir. Alman Medenî Kanununda ise, \"işveren veya müteşebbis\" anlamına gelen \"Unternehmer\" terimi kullanılmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelikte, bu kavramlar tercih edilmemiş, \"satıcı, sağlayıcı veya kredi veren\" kavramları ayrı ayrı kullanılmıştır. Kanunda kullanılan bu kavramların tamamı, tüketici ile sözleşme yapan yani, \"girişimci\" niteliğindeki bir kişiyi ifade ettiğinden, biz bu çalışmamızda, genellikle \"girişimci\" terimini kullanacağız.