Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Temsil Teorisinde Ulak ( Nuntıus ) Temsilci Olmayan Aracının Faaliyeti - ŞENER AKYOL

Temsil Teorisinde Ulak ( Nuntıus ) Temsilci Olmayan Aracının Faaliyeti - ŞENER AKYOL

- Vedat Kitapçılık

Sayfa Sayısı
:  
149
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2007
ISBN NO
:  
9789758875931

600,00 TL











Elinizdeki inceleme, temsil teorisinin küçük bir bölümü ile ilgilidir… Tem­sil teorisinin doğrudan temsil, dolaylı temsil, yetkisiz temsil, temsilcinin so­rumluluğu gibi kalın çizgili konuların yanında ulak belki ikincil görülebilir. Oysa hukukta en küçük bir kurum, hukuk uygulamasında çok önemli rol oynayabilir. Roma Hukukçuları nuntius adı altında ulak kavramından yararlanmıştır. Romalının yararlandığı "ulak"tan günümüzde daha bilinçli yararlanabilmek için bu inceleme yararlı olursa mutlu olurum.Bir hukukçunun temel hedefi hukuku üstün kılmaktır. Bu kitap, sınırlı olsa da, bu amaçla yazılmıştır, yoksa kitap yazma hevesi­nin ürünü değildir. Münih′te Hukuk Fakültesi′nin "JURISTISCHE SEMINAR" kitaplığında uzun yıllar yapılan araştırma ve incelemenin sonunda derlenen belgelerle ve bilgilerle yazılmıştır. (Önsöz). § 1. GlRİŞ I. TEMSİL TEORİSİ İLE SÖZLEŞME TEORİSİ ARASINDA Zamanımızda temsil, temsilci, temsil yolu ile sözleşmenin kurul¬ması gibi kavramlar olağan, hemen anlaşılır hukuk terimleridir. Hemen her gün hukukî işlemlerin kurulmasında, hukukî işlemlerin tarafları bizzat rol alıp ifadelerini açıklamazlar. Hukukî işlemin kurulmasında aracı rolünü oynayan kişiler temsil¬ci, noter, çevirmen, simsar, acenta, yazıcı ve nihayet sadece "ulak"(1) olabilir®. Bir hukukî işlemin kurulmasında kendisinden yararlanılan kişiler, Borçlar Hukuku′nda bir başka kavram olan yardımcı şahıslar, işlem yardımcıları ya da hukuki işlem kurma yardımcıları şemsiyesi al¬tında toplanabilirler. Temsilci ile temsilci olmayan hukukî işlem kurma yardımcıları arasındaki farkın belirlenmesi için, önce temsil anıtının kaidesi üzerin¬de sağlam bir şekilde oturması gerekmektedir. "Temsil" taşıdığı büyük öneme rağmen, Borçlar Hukuku′nun kira, satım, vekâlet gibi kurumlarından çok çok sonra varlığı kabul edilmiş bir kurumdur. Bu kitapta temsil, vekâlet, ulak ilişkilerine değinilecektir. Fakat da¬ha önce Alman hukukçu Herrmann BUCHKA′nın temsil konusunu Al¬man Medenî Kanunu′na gireceği şekli ile kalıplaştmp heykelleştirdiğine ′′ Sözleşmenin kurulmasında, kendisini gönderen kişinin habercisi, aracısı, elçisi rolünü oyna¬yan, aldığı irade açıklamasını bir postacı gibi taşımaktan başka bir rol oynamayan kişiye "ha¬berci", "aracı", "elçi" denilmişse de bir özel terim olma gücü de taşıyan "ulak" deyimini kul¬lanmayı tercih etmekteyiz. 2) Bu kitabın hazırlıklan hemen hemen bittikten sonra yayımlanan bir Passau (Alman) tezinde yetki veren karşısında hem temsilci, hem ulak kavramlarını içeren "öndeki şahıs" (Vordermann) deyimi kullanılmıştır (HANLOSER, Stellvertretung und Botenschaft, s. 32. 4 TEMSİL TEORİSİNDE ULAK işaret edelim*1′. Alman Hukuku edebiyatının 1850′lerden 2000′lere akan bir buçuk yüzyıllık temel eserleri ve temsil ya da sözleşme üzerine olan monografiler büyükölçüde BUCHA′ya dayanmaktadırlar*2′. Temsil teorisi denilen büyük macera Buchka ile hız kazanıp, Ro¬ma Hukukundan beri devam eden ve klasisizme tâbi olma beceriksiz¬liğini ya da güçsüzlüğünü terketmiş, engebesiz Kuzey Almanya düz¬lüklerinden hızı kesilmez şekilde Müşterek Hukuk (=Ortak Hukuk) la¬birentlerini doldurmuştur. Müşterek Hukuk labirentlerin boylarını engel olmayacak düzeye indirerek, temsili sadece gören Roma Hukuku anlayışını bir anıya in¬dirgemiştir. Ancak temsil teorisinin beklenenden hızlı gelişmesi, tem¬silin yanında türeyen sorunlan bir anda ortadan kaldıramamıştır. Temsilin ana ilkesi "açıklama ilkesi", kısa sürede "ilgili için iş¬lem" kavramını doğurmuştur. İlgili için işlem kavramını Türkçeye ve Türk Hukuk literatürüne büyük basan ile Prof. Dr. Teomal AKÜNAL taşımıştır. Eseri sadece yepyeni bir kavramı eski çehresinden yenileye yenileye Türk hukukçusuna taşımakla kalmamış, köklü hukuk sorunla¬rına, temellerine, terminolojisine duyulması, tıpkı binlerce yıllık uygar¬lık ürünü heykelleri, yontulan, terimleri, kemerleri, mozaikleri, günlük kullanım gereçlerinin bir müzede ilham ettiği içten saygı, huşu ve hatta titreme "raşe" gibi bir atmosferi de beraberinde getirmiştir*3′. Alman Hukukunda 1977 tarihli DUBBER ile*4′ 1964 tarihli GLIT-ZA tezlerini*5′ AKÜNAL′in üstün zihin ve kalem berraklığını mukaye¬seye medar olmaları için anıyorum. Daha eskilerden Ernst COHN′un monografisi eski tarihli olmakla bilimsel ağırlığını sürdüren bir köşe ′′ Hermann BUCHKA, Die Lehre von der Stellvertretung bei Eingehung von Vertrâgen, Rostock/Schwerin, 1852. 2> STAUDINGER/SCHILKEN, Vorbem, Art. 164, N. 73 vd.; SOERGEL/LEPTIEN, Vorbem, Art. 164, N. 42 vd.; MÜNCHENER KOMMENTAR/SCHRAMM, Vorbem Art. 164, N. 45; PALANDT/HEINRICHS, Vorbem. Art. 164, N. 11. 3′ Demlerimde "TemsiP′e sıra geldiğinde hep Prof. Dr. Teomal Akünal′ı, kısa süren kürsü arka¬daşlığımızı da anarak, öğrencilerin önünde tebrik ve tebcil ettim, tik kez şimdi kendisinin ve bilim hizmetinin önünde yazılı biçimde ve tazimle eğiliyorum. 4> Michâel DUBBER, Das Geschâft mit dem, den es angeht, 1977 München tezi. 5) Eva GLITZA, Die Versicherung für Rechnung "wen es angeht" 1964 Hamburg tezi. § 1. GİRİŞ 5 taşı niteliğindedir^. Bu alanda yazılmış biri Marburg®, diğeri Göttin-gen(3) tezini de zikredelim; bunu konunun temsil teorisinde yeni açıl¬mış siyahkalem diriliğinde durmakta olduğuna ve duracağına işaret edebilmek için yapmaktayız. Alman uygulamasında da tartışma yazıya dökülmüştür^4′. Bu sorun İsviçre Borçlar Kanunu′nda, oradan Türk Borçlar Kanunu′ nda şöyle çö¬zülmüştür: "Akdi yaparken mümessil sıfatını bildirmediği takdirde akdin alacak ve borçlan kendisine ait olur. Şu kadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil münasebetinin mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin haklan ve borçlan temsil olunan kimseye ait olur." İlgili için işlem oluşturmayan durumları da şöyle tesbit edebiliriz: - ad incertas personas yapılan icapta (belli olmayan şahıslara icapta) - edimi bilinmeyen veya belirsiz üçüncü kişiye yapılacak olan sözleşmede - persona fütura (gelecekte varolacak şahıs) için yapılacak sözleşmede - dolaylı temsilde - inançlı işlemde - ismi belli olmayanla yapılan sözleşme - başkası adına hareket etme iradesi açıklanmamış olursa, kendi adına hareket iradesinin sakatlandığı (hataya düştüğü) kabul olunamayacağından ilgili için işlem olmaz (BGB § 164 liy5 " Emst COHN, Das rechtsgeschâftliche Handeln für denjenigen, den es angeht, Marburg 1931. 2) Gustav EICHLER, Die Vertretung für denjenigen, den es angeht, 1931 MARBURG tezi. 3) Fritz RICHTER, Übereinigung an "wen es angeht" in der Rechtssprechung des Reichsgerichts. Wie hilft das französische Recht?. 1928 GÖTTINGEN tezi. 4′ OHR, Zur Anerkennung der verdekhten Stellvertretung in den Rechtsprednung des Reichsgerichts, AcP 150, s. 525; Klaus MÜLLER, Das Geschaft für den, den es geht, JZ 1982, s. 777; Dorothee EINSELE, Inhalt, Schranken und Bedeutung des Offenkundigkeitsprinzips, JS 1990, s. 1005. 5) Ernst COHN, Das rechtsgeschâftliche Handeln für denjenigen, den es angeht, s. 61. 6 TEMSİL TEORİSİNDE ULAK Temsil teorisinin önde gelen diğer sorunlardan biri, temsilcinin bir sözleşmenin iki tarafında aynı zamanda yer almasıdır. Başka deyişle temsilci, temsil olunan adına iradesini açıklarken, muhatap kendisi ola¬bilir mi? Almanca′nın kavram ve birleşik kelimeler yaratma gücü ile Selbstkontrahierung (kendisi ile sözleşme yapma), iki ayrı kişinin tem¬silcisi olan kişinin bu kişiler adına sözleşme yapması da (kendisi sözleş¬menin tarafı olmadığı halde) bu kavram altında toplanıyor. Alman Huku¬kunda BGB § 181, temsil olunanın korunması amacı ile bu yolu temsil¬ciye kapatmıştır. Ne var ki irade özgürlüğü sınırlan içinde temsil olunan (veya olunanlar) temsilciye böyle bir yetki tanıyabilirler)^). Türk/isviçre Hukuklarında da aynı sonuçlara varılması gerekir. Temsilci, diyelim A′nın temsilcisi olarak ne kendisi ne de B′nin temsilcisi olarak A ve B′yi aynı anda temsil ederek hukukî işlem kura¬maz. T′nin A′nın ve B′nin temsilcisi sıfatı ile davranmasına birden fazla temsil (Mehrvertretung), T′nin A′nın temsilcisi olarak kendisi ile, yani T ile A arasında bir sözleşmeyi kurmasına kendisiyle sözleşme kurma (Selbstkontrahieren) denilerek (kendi adına) T ^ T (A′nın temsilcisi olarak) Ve (A′nın temsilcisi ^ T (B′nin temsilcisi) varsayımlarını birbirinden ayırmak gerekir. Her iki varsayım için Alman Hukukunda Insichgeschâft denilmek¬tedir®. Bu kural, temsil olunanın çıkarlarını korumak, hukukî güvenliği sağlamak, temsil yetkisinin kötüye kullanılması tehlikesini önlemek için konulmuştur. " SOERGEL/LEPTIEN, § 181, N. 2-3; Münch-Komm-TIELE, § 181, N. 2; STAUDIN-GER/DILCHER, § 181, N. 33 vd,; SCHNEIDER, Selbstkontrahieren beim Abschluss eines Ge-sallschaftsvertrags mit minderâhrigen Kindern BB 1954, s. 705; HARDER, Das Selbstkonrahi-eren mit Hilfe eines Untervertreters, AcP 170 (1970), s. 295. 2) SOERGEL/LEPTIEN, § 181, N. 1. §1. GİRİŞ 7 Ulak bakımından kendisi ile temsile benzer durum gerçekleşmez. Çünkü ulak, kendisine ait irade açıklamaz, ayrıca iletmekte olduğu irade açıklamasına müdahale edemez. Ne var ki ulak bir tarafın "açıklama ulakı" ve aynı zamanda o ta¬rafın "muhatap ulakı" olabileceği gibi, muhatabın da "açıklama ula¬kı" olabilir. Ulak bakımından bu varsayımlara bağlı sorunlar, konunun derinlik¬lerinde tartışılacaktır. Culpa in contrahendo′yu ister ilk filizlendiği, ister son birkaç on yıllar içinde aldığı "güven sorumluluğu" boyutunda anlayalım, bir söz¬leşmenin kurulmasında "ulak" kullanan, ulaktan yararlanan şahsın culpa in contrahendo sorumluluğu irdelemek gerekecektir. Ulak′ın böyle bir sorumluluğu olabilir mi? Yetkisiz ulak olabilir mi? Olursa onun ve ulak¬lığını yaptığı şahsın sorumluluğu bakımından culpa in contrahendo so¬rumluluk nerede durabilir? Ulak kavramına, ulakın işlevine, bu işleve bağlanan hukukî sonuçla¬ra özgülenen bu araştırma, işte bu culpa in contrahendo ilişkisinden do¬layı, sadece temsilci veya ulak olsun, irade açıklaması için aracı kişi kullananın bir başka olgu karşısındaki sorumluluğunu, irade açıklaması¬nın ulaşımındaki yanlışlıktan sorumluluğu gözardı edemezdi. Böylece irade açıklaması gibi hukukî işlemin (ve sözleşmenin) geçerli olması ve gerçekleşmesinde ulak′ın rolü anlatılacaktır. Okuyucu, temsil teorisinden hareket eden bu araştırmanın sözleşme teorisinin kıvraklığında yoluna devam ettiğini gözlemleyecektir. Ferdiyetçi kıskançlığı ile "temsili" kabul etmeyen ve tanımayan Ro¬ma Hukukunun gayretli Romalı hukukçulara, ki onlann içinde pekçok önemlisi istanbul′da yerleşikti, "temsilci" yerine "procurator"u, yetkisiz temsilci yerine "falsus procurator"u ve nihayet procurator olmayan ve sadece "aracı" olan "nuntius"u keşfeden, anlatan hemşehrimiz hukukçu¬lara "Günaydın!.." diyerek söze başlamaktayız. İÇİNDEKİLER § 1. GlRlŞ 1 I. Temsil Teorisi ile Sözleşme Teorisi Arasında 1 II. Ulak Kavramı 8 III. Ulakın Faaliyetine Genel Bakış 10 IV. Ulakın irade Açıklamasını Sözlü veya Yazılı iletmesi 11 1. Sözlü iletme ile yazılı iletme aracında fark olmaması 11 2. Ulakın irade açıklamasını sözlü iletmesi durumunda muhatabın durumu ". 12 V. Ulak Hazır Olanlar Arasında Kullanılabilir Mi? 14 VI. Ulak Hem Tek Taraflı, Hem İki Taraflı işlemlerde Kullanılabilir 14 § 2. TARİHÇE 15 I. Roma Hukukunda 17 II. Glossatorlar Dönemi 19 III. Postglossatorlar Dönemi 20 IV. Kanonik Hukukta 20 V. von Hachtein′in Doktora Tezi 21 VI. Savigny′nin Temsilci ile Haberciyi Aynı Sayan Görüşü 22 § 3. TEMSİLDEN AYRILIĞI 23 I. Temsil ve Ulak Düalizmine Karşı Çıkanlar 25 II. Ulak-Temsil Ayrılığını Açıklayan Görüşler 27 1. Roma Hukuk′unda procurator-nuntius ayrılığı 27 2. irade teorisi veya iç ilişkiye göre belirleme 27 3. Dış görünüş teorisi 28 III. Ulak-Temsilci Ayrılığını Gösteren Ölçütler 29 1. Bir örnek ile ayrılığı canlandırma 29 2. Temsilci-ulak ayrılığının başlıca kriterini, temsil hukukunun temel direği olan "açıklama teorisi" belirler 30 3. iradesini açıklayan ile ulak arasındaki ilişkiden farkı anlama ile ulak ile onun aracılığıyla irade açıklamasını naklettiren arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti değişik olabilir 31 XII İÇİNDEKİLER 4. Ulakın alet gibi anlaşılması 33 5. Bir başka kriter ulakın hiçbir şekilde karar yetkisinin bulunmamasıdır 35 6. Ulak, haber gönderene bağımlı, onun emrinde, ona tâbi bir yardımcı şahıstır 36 7. Ehliyet bakımından 36 8. Hukukî yardımcı - maddî yardım 36 9. Ulakın seçim yetkisi yoktur, ihmal yetkisi yoktur 37 10. Ulakın haricen açıklama ilettiği, gerçekte iç ilişkide iradesini kattığına dair terkedilmiş ve eski görüş hatırlanmalıdır 38 IV. Temsilcinin Ulak, Ulakın Temsilci Gibi Davranması 38 1. Temsil ve ulak yetkilerinin birbirine yakınlığı ve farkı 38 2. Ulak ve temsilcinin sekiz ayrı davranış olasılığı 38 3. Ulakın temsilci olarak davranması 39 4. Temsilcinin ulak olarak davranması 41 V. Ulakla Kurulan Sözleşmenin Temsilciyle Kurulandan Farkı 45 VI. ispat Yükü .: 45 § 4. ULAK KULLANILAMAYACAK DURUMLAR 47 I. Ulakın Sadece iki Taraflı Hukukî işlemlerde Kullanılabileceği iddiası 49 II. Hazır Kişiler Arasında Ulak Kullanılması 50 III. Temsil Düşmanı Hukukî işlemlerde Ne Temsilci, Ne De Ulakın Aracı Olarak Kullanılması Mümkün Değildir 50 IV. Ulakın irade Açıklamasını iletebileceği Fakat Kabul Edemeyeceği Görüşü 51 V. Aynî Haklann Kazanılması veya Devrinde Ulak Kullanılamaz 52 VI. Bazı Miras Hukuku işlemleri Ulak Aracılığı ile Yapılamaz 52 VII. Hizmet Zilyedinin Durumu 52 § 5. AÇIKLAMA TEMSİLİ 53 I. Sorunun Temelleri: BGB′nin Gerekçesi 55 II. BGB′nin Gerekçesinde Yer Alan Bu Ayrım Hakkında o Yıllardaki Görüşler 56 III. 1945′den Sonraki Durum 56 1. Savaş sonrası evlât edinme ve tanıma gereksiniminin artması ve BGB § 1750 56 İÇİNDEKİLER XIII 2. Alman yargısının zamanın ihtiyacına uygun karan 58 3. Karara konu olaydaki aracının "temsilci" değil ancak "ulak′ olabileceğini savunanlar 60 IV. içtihat Hakkındaki Görüşler 51 1. Açıklamada temsilin varlığı hakkındaki görüş ayrılığı 61 2. Açıklamada temsili gerçek temsil olarak telâkki eden görüş 61 3. Açıklamada temsilciyi "ulak" saymayan görüş 62 § 6. EHLİYETSİZLİK 63 I. Tarafların Eylem Ehliyetsizliği 65 II. Ulakın Ehliyetsizliği 65 1. Şekle bağlı olmayan işlemlerde ulakın ehliyeti 65 2. Şekle bağlı işlemlerde 66 III. Ulak Kullananın Ehliyetsizliği 66 1. Ulak iyiniyetli değilse 67 2. Ulak iyiniyetli ise 67 3. Temyiz kudretinin geçici kaybedilmesi durumunda 67 IV. Muhatabın Ehliyetsizliği 68 § 7. KABUL ULAKI 69 I. Ulakın "Muhatap" Olup Olamayacağı Tartışması 71 II. Kabul Ulakının Tanımı 73 III. Muhatabın Evinde ve İşyerinde Çalışanların Durumu 76 IV Günümüzdeki Anlayış: Açıklama Ulakı ve Kabul Ulakı Benzer, Fakat Ayrı iki Kurumdur 77 V. Kabul Ulakının işlevleri 78 1. Hazırlar ve hazır olmayanlar arasında ulakın muhatap olarak görevlendirilmesi 78 2. Ulak, kabul açıklamasına muhatap olursa, sözleşme hangi anda kurulur? Ulaka ulaşınca mı, icabı yapana ulaşınca mı? 79 VI. Kabul Ulakının Yanlış İletmesi 81 § 8. AÇIKLAMA ULAKININ YANLIŞ İLETMESİ 83 I. Sorunun Açıklanması 85 II. Yanlış iletmenin Yasada Düzenlenmesi 87 1. İsviçre/Türk Hukuklarında 87 2. Alman Medenî Kanunu′nda 87 XIV İÇİNDEKİLER III. Alman Medenî Kanunu′nun Yasalaşma Sürecindeki Gelişmeler 88 1. Neden BGB′nin yasalaşma süreci inceleniyor? 88 2. 1881 tarihli öntasarı (Vorentwurf) 89 3. Birinci komisyon 90 4. ikinci komisyon 90 5. Meclis komisyonunda 90 6. Sonuçta BGB ulak kullananın sorumluluğunu kabul etmiyor 91 7. BGB′nin yasalaşma sürecine sadık yorumlar 91 IV. Almanya′da 1856 Tarihli Kararın Akisleri 92 1. Kararın çözümü 92 2. Doktrinin tepkileri 92 V. Yanlış iletme Hallerine Toplu Bakış 93 1. Toplu bakış 93 2. Gecikmeli iletme 95 3. Yanlış iletmeye kıyasen hata hükümlerinin uygulanması 95 4. Yanlış iletme hallerinde hukukî sonuçlar değişiktir 96 VI. Muhatabın Güveninin Korunması, Güven Zarannın Karşılanması 96 1. Güven korunmanın hukukî temeli 96 2. Muhatabın güveninin korunması 98 3. Yanlış iletmede işlemin akıbeti 101 4. Ulak kullananın durumu 102 5. Ulak kullananı kasıtlı yanlış iletmeden sorumlu tutma eğilimi 104 6. Bilerek yanlış iletmede ulak kullananın sorumlu olmayacağını savunan görüşler 104 7. Bilinçli yanlış iletme durumunda yetkisiz temsil hükümleri uygulanacağını savunan görüş 107 8. Ulakın irade açıklamasını yanlış bir şahsa iletmesi 107 9. Ulak kullananın iptali üzerine, muhatabın tazminini isteyebileceği zararlar 108 10. Muhatabın ulak kullanana açacağı davanın hukukî temeli 109 11. Ulakın muhataba karşı sorumluluğu 109 12. Ulakın, iç ilişkide sorumluluğu 110 13. Muhataba karşı sorumlu olan aracı kullananın ulaka rücu hakkı 112 İÇİNDEKİLER XV § 9. İRADE AÇIKALMASININ ULAK TARAFINDAN GEÇ İLETİLMESİ VEYA İLETİLMEMESİ 113 I. İrade Açıklamasının Varmasının Başlangıcı ve Zamanında Erişmesi 115 II. Varması Gerekli İrade Açıklaması İçin Muhatap ve Varma Zorunluluğu 116 III. İrade Açıklamasının Varışı Anını Açıklayan Görüşler 118 1. Muhatap için öğrenme olanağının sağlanması ile varma 118 2. İrade açıklamasının muhatabın hâkimiyet alanına girmesi 119 3. Muhatabın zilyedliğine veya fiili tasarruf iktidarına girmekle varma... 119 4. İrade açıklamasının muhatabın kabul için tahsis ettiği yere varması.... 119 5. Muhatabın fiilen öğrenmesini aramayan, böyle bir ertelemeye gerek görmeyen, onun hakimiyet alanına erişmesini yeterli sayan görüş 120 IV. Türk/İsviçre Hukuklarında Varma 120 V. Maddileştirilmiş (Yazılı) İrade Açıklamasının Varmasını Engelleme 121 1. maddileştirilmiş irade açıklaması 121 2. Muhatabın varmayı engellemesi veya geciktirmesi 122 3. Muhatabın varmayı gerektirmesinden sorumluluğu 124 4. İradesini açıklayanın geciktirmesi 127 VI. Ulakın İrade Açıklamasının Varmasını Geciktirmesi veya Engellemesi 128 1. Yanlış adrese teslim 128 2. Telgraf, teleks, faks, e-posta 128 3. Mektubun pulsuz olması 129 4. Muhatap tarafından kötü muamele ile ulakın iletmesinin engellenmesi 129 VII. Sözlü İrade Açıklamasının Ulak ile İletilmesi (İletme veya geç iletme)... 131 1. Mücessem ve mücessem olmayan irade açıklaması ayrımı 131 2. Muhatabın ev ve işyerindeki yardımcılarına irade açıklamasının sözlü iletilmesi 131 3. Muhatabın eşine sözlü iletilmesi 132 4. Aynı binada oturanlara sözlü iletme 132 5. Sözlü irade açıklamasının muhataba geç iletilmesinden dolayı sorumluluk 133 VIII. Elektronik Posta 133 KAYNAKÇA 135