Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Sermaye Şirketlerinin Denetimi

Sermaye Şirketlerinin Denetimi



Sayfa Sayısı
:  
397
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2013
ISBN NO
:  
9786053993179

1.760,00 TL









 

                                                                            ÖNSÖZ
 
 
 
 
Yapılan hukuki düzenlemelerde istenilen sonuca ulaşabilmek için üç un­sura dikkat edilmesi çok önemlidir.

  Üzerinde durulacak ve mevcut olması halinde gözden uzak tutulmama­sı gereken unsurlardan birisi, düzenlenecek konunun teorik esaslarından mümkün olduğunca uzaklaşılmamasıdır. Çünkü işin teorik yanı konuyla ilgi­li uzun çalışmaların ürünüdür. Bu uzun çalışmalardan mümkün olduğunca ya­rarlanılması, getirilen düzenlemelerin uygulamada başarılı olmasında önemli rol oynar.   Söz konusu düzenlemeleri yaparken göz önüne alınması gereken ikin­ci unsur da, konuyla ilgili yabancı ülkelerde mevcut olan düzenlemelerden ya­rarlanmaktır.   Sözü edilen iki unsur önemli olmasına rağmen, en az onlar kadar önemli üçüncü bir unsur daha vardır. Bu unsur da ülkenin koşullarıdır. İlk iki unsura uyulmuş olsa da, üçüncü unsur olan ülkenin şartlan dikkate alınma­dan bir hukuki düzenleme yapılma yoluna gidilirse, yapılan o hukuki düzen­lemeler ya yürürlüğe girmeden değiştirilmeye zorlanır ya da yürürlüğün ilk yıllarında tepki alan alanlarda değişiklik yapılması zorunluluğu ile karşı kar­şıya kalınır.   Uzun bir çalışma ürünü olan ve teorik yönden çok düzenlemeleri kabul gören, diğer yandan da çoğu gelişmiş olan ülkelerin ticari ve sınai yaşamının düzenlenmesinde önemli rol oynayan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1957 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yerine geçmek üzere 2011 yılında TBMM'ce kabul edilmiştir. Bu kanunun birçok maddesinin yürürlük tarihi de 1 Temmuz 2012 olarak benimsenmiştir. Kabul edilmiş olan bu kanun bü­yük bir çalışma ürünü ve oldukça çağdaş bir yapıya sahip olmasına rağmen, daha yürürlüğe girmeden 6335 sayılı Kanunla oldukça büyük çapta bir deği­şikliğe uğramıştır.

  1700'lü yıllarda yaşamış ve İngiltere Avam Kamarası'nda yapmış oldu­
ğu konuşmalar dolayısıyla hitabet gücünün etkinliği ile ün salmış olan Richard
Sheridan adlı parlamenter, bir gün vergi kanunlarının değişikliği ile ilgili yap­
mış olduğu konuşmasında aynen şu ifadede bulunmuştur: "............ Bakıyoruz ön­
ce bir vergi kanunu çıkarılıyor, ardından alelacele, Parlamentodan henüz çık­
mış o kanunun bazı maddelerinin tadili ile ilgili yeni bir kanun teklifi önümü­
ze konuluyor. Nihayet bu da kanunlaşıyor. Fakat çok şükür demeye vakit kal­
madan Hükümet, yürürlükteki kanunu tadil eden kanunun kusurlu ve hatalı
taraflarını düzelten, ikinci kanunun eksikliklerini tamamlayacak yepyeni bir
kanun karşımıza dikiyor. Gelelim iş bununla da bitmiş olmuyor. Bir müddet
sonra, bir bakıyoruz ki, yürürlükteki vergi kanununu tadil eden kanunun ku­
surlu yönlerini düzelten en son kanunun eksikliklerini tamamlayacak yepyeni
bir kanun teklif ediliyor. Böylece vatandaşlar, bir türlü sonu gelmeyen vergi
kanunları fasit dairesinde bocalayıp duruyor. Bu durum, denize indirildikten
sonra dümeni konulmadığı anlaşılan bir gemiyi akla getiriyor. Gemi, dümen
takılması için tekrar kızağa alınıyor. Ne var ki, geminin denize her indirilişin-
de yeni yeni eksikliklerin ve yeni hataların farkına varılıyor. Omurgasındaki
çemberlerin vidaları takılmadığından bazı tahtaların kaybolmuş olduğu anla­
şılıyor. Eksik tahtalar tamamlanıyor, yeniden çemberleniyor ve tam denize in­
dirileceği sırada harcanan bunca paraya rağmen, geminin tamamen parçalan­
masına ve yeni baştan yapılmasına karar veriliyor. Gerçekten son yıllarda çı­
kan bütün kanunlar, yumurtadan çıkan böceğin kelebek haline istihalesine ka­
dar geçirdiği her safhayı hatırlatırcasına, bir süre tadilden geçiyor." Yaklaşık
iki yüz elli yıl önce İngiltere Avam Kamarası'nda yapılmış olan bu konuşma­
nın aksettirdiği olay, sanki bugün Türkiye'de yaşanmaktadır.   Biraz önce sözü edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun daha yü­rürlüğe girmeden 6335 sayılı Kanun'la değiştirilmesi ve daha sonra da bu alanda yapılan bazı değişiklikler bize yapılan bu konuşmayı hatırlattı. Bu ne­denle de sizlere yapılan o konuşmadan bir bölüm aktarmak istedik.   6335 sayılı Kanun'la sözü edilen değişiklikler, daha çok, mevcut ka­nunda yer almış olan ve şirketler bakımdan önemli harcamalara neden olabi­lecek işlem denetçiliğinin kaldırılması, şirketlere borçlanma yasağını düzenle-yen hükümlerin daha kabul edilebilir hale getirilmesi ve bürokratik yanlan dolayısıyla çıkarılması zaman alabilecek olan tüzüklerin yerine yönetmelikle­rin getirilmesi gibi konularda yapılmıştır.

 

Acaba kanunların bu kadar sık değiştirilmesinin ve yeni getirilmiş olan Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmeden birçok maddesinin değiştiril­mesinin nedeni nedir? Sanırız bunun esas nedeni, yukarıda sözü edilen üçün­cü unsurun, yani ülkenin sosyal durumunun dikkate alınmaksızın tasarıların hazırlanması ve kanunlaştırılmasıdır. Tabii ki bilimsel olarak hazırlanmış ve yabancı ülkelerde oldukça kabul gören bir hukuki yapılanmanın kabul edil­mesi çok arzulanan bir değişiklik olur. Ancak tabanın benimsemediği bir ka­nundan başarı beklemek, görüldüğü üzere pek mümkün olamamaktadır. Bu­nun için mevcut kanunlarda değişiklik yaparken ya da yeni kanunlar getirir­ken yukarıda sözü edilen üç unsuru asgari müştereklerde birleştirmek gerek­mektedir. Yoksa çok fazla değişiklik, hukuki yaşamda olmaması gereken hu­kuki dalgalanmanın daha da fazlalaşmasına neden olmaktadır.

  Kitabın Giriş kısmında sözü edildiği üzere bu kitap iki kesime hitap et­meye çalışmaktadır. Bunlardan biri, öğrenim sistemi dolayısıyla hukuki bilgi­si gerekli düzeyde olmayan ekonomist ve işletmeci gibi gruptur. Özellikle son zamanlarda bu alanlarda anglo-sakson eğitim sisteminin uygulanması dolayı­sıyla bu alanın kişilerine gerekenin çok altında hukuk bilgisi verilmekte ve hatta hiç hukuk dersi almadan öğrenciler lisans öğrenimlerini tamamlamak­tadırlar.   Diğer yandan da, öğretim süresinin yetersizliği ve sosyal yaşamın de­ğişmesi sonucunda yeni yeni hukuk derslerinin ortaya çıkması nedeniyle de hukukçulara gereken düzeyde muhasebe, ekonomi ve işletme gibi dersler ol­ması gereken şekilde verilememektedir. Bu da madalyonun diğer yüzündeki eksikliktir.   Bugün yükseköğretim arzının gerekenden çok olması ve iş olanakları­nın bu büyüklükteki arza iş imkânı sağlayamaması dolayısıyla, piyasada ge­rekenden çok ekonomist ve hukukçu bulunmaktadır. Ancak, bu konuda çok önemli bir eksiklik bulunmaktadır. O da değinilmiş olan nedenlerle bugün ül­kemizde, hukuk bilen ekonomistin ve ekonomi bilen hukukçunun yeterince olmamasıdır.   Kitap işte bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Diğer bir ifadeyle kitabın ilk iki bölümü yeterince hukuk bilgisinden yoksun ekonomistlere hi­tap etmeye çalışmaktadır. Yani bu bölümlerde sermaye şirketleriyle ilgili ge­nel bilgi verilmeye çalışılmakta ve sermaye şirketlerinin Türk Ticaret Kanunu bakımından denetimi ile ilgili hükümler aktarılmaya çalışılmaktadır. Böylece üst düzeyde olmasa da bu grubun bu alandaki hukuki bilgi ihtiyacı bir dere­ceye kadar giderilmek istenilmektedir.

  Kitabın üçüncü bölümü ise daha çok hukukçulara hitap etmek iste­mektedir. Yani bu bölümde, Kanunun üzerine oturtmak istediği finansal tab­loların denetimi ile bu denetim sonucu elde edilecek bilgilerle sermaye şirket­lerinin bir yerde geleceği analiz edilerek okuyuculara aktarılmaya çalışılmak arzu edilmektedir.   Son bölüm olan dördüncü bölümde ise, mevcut olan düzenlemelerin uygulamada nasıl şekilleneceği ele alınmaya çalışılmaktadır.   Kitabın yazımına başlanıp yazımın neredeyse sona gelindiğinde, yuka­rıda belirtildiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda 6335 sayılı Ka-nun'la önemli çapta değişiklik gerçekleştirilmiştir. Tabii bu değişiklikler bizi oldukça zorlamış oldu. Dileğimiz bundan sonra böyle değişikliklerle pek kar­şılaşmamaktır.   Bilindiği üzere kanunlarda çok sık yapılan değişiklikler hukuk eğiti­minde, yargıda ve daha birçok alanda birçok olumsuz sonuçlar doğurmakta­dır. Bu tür zorluklardan bir tanesi de kitap yazmada karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu tür zorluklara rağmen Sermaye Şirketlerinin Denetimi adlı ve belir­tilen çerçevede bir kitabı ilgililerin bilgisine sunmak bizleri memnun edecek­tir. Kısa bir zaman içinde ve çok sık yapılan değişiklikler karşısında ve ikincil mevzuatta gerekenlerin tam anlamıyla tamamlanamaması karşısında hazırla­nan bu kitapta eleştirilecek bazı konuların bulunacağı çok tabiidir. Bu bakım­dan kitapta olabilecek eksiklik ve yapılan eleştirileriniz bizleri daha çok çalış­maya ve eksiklerimizi tamamlamaya götürecektir.   Kitabın hazırlanışı sırasında bizlere yol gösterici fikirleriyle büyük çap­ta destek olan değerli dostumuz Prof. Dr Zühtü Aytaç'a, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlilerinden Damla Gül Duygun ile Cemre Hazıroğlu'na, Vergi Hukuku Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Nazlı Nilay Dayanç'a, bağımsız denetçi Faruk Ulusoy'a ve Öncü Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş'nin Serbest Muhasebeci Mali Müşavi­ri Emrah Bildirici'ye burada teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.   Her zaman olduğu üzere kitabın basımında bu kez de bizlere büyük yakınlık gösteren nazik insan Fahri Aral'a ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayın Bürosu personeline de teşekkürlerimizi sunuyoruz.   EYLÜL 2013