Rekabet Hukuku Yaptırım Politikasında Yeni Dönem Ceza Ve Pişmanlık Yönetmelikleri
Rekabet Hukuku Yaptırım Politikasında Yeni Dönem Ceza Ve Pişmanlık Yönetmelikleri
Kerem Cem SANLI
Sayfa Sayısı
:
253
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
2009
ISBN NO
:
9786055865689
ÖNSÖZ
Rekabet Kurulu 15.2.2009 tarihinde, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik (Ceza Yönetmeliği) ve Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik (Pişmanlık Yönetmeliği) adlarında iki ayrı Yönetmelik yayımlamıştır1. 2008 yılındaki yapılan Kanun değişikliği sonucu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun′un (Kanun) 16. maddesinin gereği olarak çıkarılan bu Yönetmelikler, Kurul′un yaptırım politikasında yeni bir döneme girildiğine işaret etmektedir2. Bu yeni dönemin iki önemli özelliğinin olacağını düşünüyoruz.
İlk akla gelen özellik, yeni dönem cezalandırma sürecinde, şeffaflık, nesnellik ve tutarlılık sağlanacak olmasıdır. Zira Ceza Yönetmeliği, Kurul′un idari para cezası verirken hangi ölçütleri, ne ölçüde dikkate alacağını hükme bağlamış ve bu şekilde para cezalarının tamamen serbest ve keyfi bir şekilde belirlenmesi imkânını kısıtlamıştır. Yeni dönemin ikinci özelliği ise, rekabet hukuku ihlalleri ve özellikle karteller ile mücadele konusunda daha katı bir yaptırım politikasının benimsenecek olmasıdır. Bu yargıya varılmasının iki temel nedeni vardır. Bunlardan ilki Yönetmelik hükümlerinde, para cezasının belirlenmesinde esas alınan asgari ciro yüzdelerinin, Kurul kararlarında benimsenen oranların üzerinde olmasıdır. İkinci
neden ise, Ceza Yönetmeliği ile birlikte yürürlüğe sokulan Pişmanlık Yönetmeliği′dir. Pişmanlık Yönetmeliği′nin etkin bir şekilde uygulanması ancak caydırıcı para cezalarının tatbik edilmesi ile mümkün olur.
Geçmiş dönem Kurul kararları dikkate alındığı zaman, her iki özellik de yaptırım politikasında son derece önemli ve olumlu değişikliklere işaret etmektedir. Zira Kurul geçmiş dönemde yeteri derecede caydırıcı yaptırımlar uygulamadığı gibi, tutarlı ve nesnel bir yaptırım politikası izlemekte de tam bir başarı sağlayamamıştır. Özellikle karteller açısından açık bir şekilde gözlemlenen bu olumsuz politikanın, Yönetmeliklerle gelen yeni dönemde değişeceğini düşünüyoruz. Nitekim bu, bize göre Yönetmeliklerin yürürlüğe girmelerinin temel gerekçesini teşkil etmektedir.
Her ne kadar bu iki Yönetmeliğin yaptırım politikasını olumlu bir şekilde değiştireceği öngörülse de, uygulamada, özellikle ilk yıllarda bazı aksaklıklar ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Her şeyden önce her iki Yönetmelik de yenidir. Özellikle Pişmanlık müessesesi ve bireylerin (esasa dair ihlallerden) cezalandırılması gibi konular, Türk rekabet hukuku açısından ilk defa uygulanacaktır. Danıştay tarafından yapılan yargı denetimi de düşünülürse, yeni kavram ve usullerin uygulama ve yorum sorunlarına yol açacağı rahatlıkla söylenebilir. Daha da ötesinde, Yönetmeliklerin yaptırım politikasını "ciddi" şekilde etkileyeceği beklenmektedir. Bu ise, sadece hukuki değil, aynı zamanda politik sorunlara da sebebiyet verebilecek bir konudur. Teşebbüslerin, Yönetmeliklerin neden olduğu değişiklikleri itiraz etmeden içselleştirmesini beklemek, fazlasıyla iyimser bir beklentidir. Bunların uygulamada bazı tepkilere yol açması ve itiraz konusu yapılması son derece olasıdır. Dolayısıyla Yönetmelikler olumlu yönde bir değişikliğe işaret etmekle birlikte, kaçınılmaz olarak bazı sorunları da beraberinde getirecektir.
İşte elinizdeki bu kitaba temel oluşturan konferansın düzenlenmesini nedeni de, yeni yaptırım dönemini kamuya anlatmak ve bu yeni dönemde karşılaşılması muhtemel bazı sorunlara dikkati çekmektir. Bu amaçla bu alanda uzman, akademisyen ve uygulamacılar
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Rekabet Kurumu tarafından ortaklaşa düzenlenen "Rekabet Hukuku Yaptırım Politikasında Yeni Dönem" başlıklı bu organizasyonda bir araya gelmiştir. Konferans düzenlenmesi aşamasında, konunun taşıdığı önem dikkate alınarak, tebliğlerin basımı konusunda katılımcılar ile mutabakata varılmış ve bu kitap ortaya çıkmıştır.
Kitap, esasa ilişkin bir değişiklik yapılmaksızın, konferansta sunulan altı tebliğ ve soru-cevap oturumu kayıtlarının deşifre metninden oluşmaktadır. Tebliğ metinleri içerisinde sunum slâytlarına da yer verilmiştir. Konferans kitapları açısından çok da tipik olmayan bu tercihin, tebliğlerin daha kolay anlaşılmasına katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Ayrıca elinizdeki kitabın yeni yaptırım dönemi için referans kaynak olabilmesi için, mevzuata da yer verilmiş ve Ceza ve Pişmanlık Yönetmelikleri ve bu Yönetmeliklerin Taslak metinleri de ekte sunulmuştur. Bu şekilde Yönetmeliklerin hazırlanma sürecinde hangi hususların değişikliğe uğradığını da görmek mümkün olmaktadır.
Kitapta yer alan tebliğler, konferans programına göre sıralanmıştır. Konferansın ilk oturumu, Yönetmeliklerin hazırlanmasında görev alan Rekabet Kurumu uzmanlarının sunduğu tebliğlerinden oluşmaktadır. Bu tebliğler, yeni dönemin gerekçesini ve temel özelliklerini ele almaktadır. İkinci oturum ise, bu yeni dönemi değerlendirmekte ve olası hukuki ve iktisadi yansımalarını konu almaktadır. Nihayet son oturum ise, soru-cevap kısmına ayrılmıştır. Bu oturumdaki tartışmaların deşifre metinleri de, zengin ve düzeyli içeriğe sahip olmaları açısından kitaba konulmuştur.
İlk oturumdaki ilk tebliğ, Rekabet Kurumu uzmanı Haluk Arı tarafından verilmiştir. Tebliğ "Rekabet Hukukunda Etkin Yaptırım Politikası: Themis, Kılıç ve Terazi" başlığını taşımakta ve konuya giriş teşkil edecek şekilde, yeni yaptırım politikasının gerekçe ve ana ilkelerini hukuk ve iktisat perspektifinden izah etmektedir. Bu çerçevede Yönetmeliklere neden ihtiyaç duyulduğu, cezalandırmanın nedenleri, ideal cezalandırma ilkelerinin ne olması gerektiği, kartel-
lere ilişkin neden farklı bir yaklaşımın benimsendiği gibi meseleler tebliğin ana konularını oluşturmaktadır.
Kitapta yer alan ikinci tebliğ, Rekabet Kurumu uzmanı Esin Aygün tarafından sunulmuştur. Tebliğ, "Ceza Yönetmeliği, Esaslar, İhtiyaçlar ve Beklentiler" başlığını taşımaktadır ve başlıktan da anlaşılabileceği üzere, Ceza Yönetmeliği′nin ana hatlarını ve getireceği bazı yenilikleri konu almaktadır. Aygün tebliğinde Ceza Yönetmeliği′nin ne şekilde uygulanacağı, örneğin cezaların nasıl hesaplanacağını, bu esnada dikkat edilmesi gereken hususları ve yapılan politika tercihlerini, Yönetmeliğin hazırlık aşamasındaki bilgi birikimi ile aktarmaktadır.
İlk oturumun son tebliği ise, yine Rekabet Kurumu uzmanı olan Gökşin Kekevi tarafından verilmiştir. "Kartellerle Mücadelede Yeni Dönem: Pişmanlık Yönetmeliği" başlığını taşıyan sunum, Pişmanlık Yönetmeliği′nin esaslarını ve temel özelliklerini konu almaktadır. Kekevi tebliğinde, pişmanlık kurumunun varlık nedenini ve uygulanabilme şartlarını izah ettikten sonra, Yönetmeliğin ne şekilde tatbik edileceğini ve AB ve ABD hukukları ile mukayeseli bir biçimde özgün vasıflarını açıklamaktadır. Ayrıca Yönetmeliğin yürürlük sonrasındaki döneme ilişkin bazı gözlemler ve bundan sonraki olası gelişmeler de tebliğin diğer konularını oluşturmaktadır.
Konferansın ikinci oturumundaki ilk tebliğ, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı tarafından sunulmuştur. Tebliğ, "Ceza Yönetmeliği′nin Geçmiş Dönem Kartel Kararlarına Uygulanması ve Bazı Çıkarımlar" başlığını taşımaktadır. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, tebliğ, Ceza Yönetmeliği′nin karteller açısından cezalarda nasıl bir farka yol açacağını, caydırıcılığın artıp artmayacağı meselelerini konu almaktadır. Tebliğ′in çıkış noktası, Kurul′un yaptırım politikasının gereğinden fazla toleranslı olmasıdır ve Yönetmeliğin bunu değiştireceği varsayılmıştır. Yönetmelik 2000-2008 yıllarında görülen kartel davalarına uygulanmış ve bazı aritmetik çıkarımlar yapılmıştır. Tebliğ′in temel sonucu, Ceza Yönetmeliği′nin ceza miktarlarında iyimser bir tahmi-
ne göre üç, gerçekçi bir tahmine göre de altı kat artacağını ortaya koymuştur.
İkinci oturumdaki diğer tebliğ ise, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim elemanları Yrd. Doç. Dr. Burak Öder ile Araştırma Görevlisi Nevzat Kaan Karcılıoğlu tarafından sunulmuştur. "Ceza ve İdare Hukuku İlkeleri Açısından Rekabet Hukukundaki Yeni Yaptırım Politikasının Değerlendirilmesi" başlıklı sunum, akademisyen gözüyle, Tebliğleri iki ayrı hukuk dalının genel esasları (ve normlar hiyerarşisi) ışığında eleştirmektedir, öder ve Karcılıoğlu, özellikle Yönetmeliklerin hukuk tekniği açısından olası yargısal denetimde problem olabilecek noktalarına dikkat çekmektedirler.
Nihayet kitapta yer alan son Tebliğ, Av. İlmutluhan Selçuk tarafından yapılan "Uygulayıcı Gözüyle Yeni Yaptırım Politikası ve Ortaya Çıkması Muhtemel Sorunlar" başlıklı sunumdur. Selçuk tebliğinde uygulamacı gözüyle, Pişmanlım Yönetmeliği esas olmakla birlikte, her iki Yönetmeliğin uygulanması halinde ortaya çıkacak pratik ve teorik sorunları gündeme getirmektedir. Son derece zengin içerikli eleştirisel üsluplu sunumu, Yönetmeliklerin iş hukukundan, ceza hukukuna, anayasa hukukundan avukatlık hukukuna kadar çeşitli hukuk disiplinlerinde ortaya çıkması muhtemel yansımalarını gözler önüne sermektedir. Belki sunumdan çıkan ana sonuç, yeni dönemin düşünüldüğünden daha fazla problemi beraberinde getirebileceğidir.
Görüldüğü kitapta yer alan tebliğler, yeni yaptırım politikasının genel olarak ne anlama geldiğini, hukuk politikası açısından gerekçelerini, ne gibi esaslara sahip olduğunu, iktisadi yansımalarını ve yol açabileceği hukuki sorunları konu almaktadır. Bu anlamda, yeni yaptırım döneminin tüm yönleriyle ele alınması amaçlanmıştır. Bu kitabın henüz kapsamlı bir eserin bulunmadığı bu konuyla ilgili önemli bir bilgi kaynağı olacağını ve uygulama açısından yararlı olacağını umuyoruz.
Rekabet Kurulu 15.2.2009 tarihinde, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik (Ceza Yönetmeliği) ve Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik (Pişmanlık Yönetmeliği) adlarında iki ayrı Yönetmelik yayımlamıştır1. 2008 yılındaki yapılan Kanun değişikliği sonucu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun′un (Kanun) 16. maddesinin gereği olarak çıkarılan bu Yönetmelikler, Kurul′un yaptırım politikasında yeni bir döneme girildiğine işaret etmektedir2. Bu yeni dönemin iki önemli özelliğinin olacağını düşünüyoruz.
İlk akla gelen özellik, yeni dönem cezalandırma sürecinde, şeffaflık, nesnellik ve tutarlılık sağlanacak olmasıdır. Zira Ceza Yönetmeliği, Kurul′un idari para cezası verirken hangi ölçütleri, ne ölçüde dikkate alacağını hükme bağlamış ve bu şekilde para cezalarının tamamen serbest ve keyfi bir şekilde belirlenmesi imkânını kısıtlamıştır. Yeni dönemin ikinci özelliği ise, rekabet hukuku ihlalleri ve özellikle karteller ile mücadele konusunda daha katı bir yaptırım politikasının benimsenecek olmasıdır. Bu yargıya varılmasının iki temel nedeni vardır. Bunlardan ilki Yönetmelik hükümlerinde, para cezasının belirlenmesinde esas alınan asgari ciro yüzdelerinin, Kurul kararlarında benimsenen oranların üzerinde olmasıdır. İkinci
neden ise, Ceza Yönetmeliği ile birlikte yürürlüğe sokulan Pişmanlık Yönetmeliği′dir. Pişmanlık Yönetmeliği′nin etkin bir şekilde uygulanması ancak caydırıcı para cezalarının tatbik edilmesi ile mümkün olur.
Geçmiş dönem Kurul kararları dikkate alındığı zaman, her iki özellik de yaptırım politikasında son derece önemli ve olumlu değişikliklere işaret etmektedir. Zira Kurul geçmiş dönemde yeteri derecede caydırıcı yaptırımlar uygulamadığı gibi, tutarlı ve nesnel bir yaptırım politikası izlemekte de tam bir başarı sağlayamamıştır. Özellikle karteller açısından açık bir şekilde gözlemlenen bu olumsuz politikanın, Yönetmeliklerle gelen yeni dönemde değişeceğini düşünüyoruz. Nitekim bu, bize göre Yönetmeliklerin yürürlüğe girmelerinin temel gerekçesini teşkil etmektedir.
Her ne kadar bu iki Yönetmeliğin yaptırım politikasını olumlu bir şekilde değiştireceği öngörülse de, uygulamada, özellikle ilk yıllarda bazı aksaklıklar ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Her şeyden önce her iki Yönetmelik de yenidir. Özellikle Pişmanlık müessesesi ve bireylerin (esasa dair ihlallerden) cezalandırılması gibi konular, Türk rekabet hukuku açısından ilk defa uygulanacaktır. Danıştay tarafından yapılan yargı denetimi de düşünülürse, yeni kavram ve usullerin uygulama ve yorum sorunlarına yol açacağı rahatlıkla söylenebilir. Daha da ötesinde, Yönetmeliklerin yaptırım politikasını "ciddi" şekilde etkileyeceği beklenmektedir. Bu ise, sadece hukuki değil, aynı zamanda politik sorunlara da sebebiyet verebilecek bir konudur. Teşebbüslerin, Yönetmeliklerin neden olduğu değişiklikleri itiraz etmeden içselleştirmesini beklemek, fazlasıyla iyimser bir beklentidir. Bunların uygulamada bazı tepkilere yol açması ve itiraz konusu yapılması son derece olasıdır. Dolayısıyla Yönetmelikler olumlu yönde bir değişikliğe işaret etmekle birlikte, kaçınılmaz olarak bazı sorunları da beraberinde getirecektir.
İşte elinizdeki bu kitaba temel oluşturan konferansın düzenlenmesini nedeni de, yeni yaptırım dönemini kamuya anlatmak ve bu yeni dönemde karşılaşılması muhtemel bazı sorunlara dikkati çekmektir. Bu amaçla bu alanda uzman, akademisyen ve uygulamacılar
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Rekabet Kurumu tarafından ortaklaşa düzenlenen "Rekabet Hukuku Yaptırım Politikasında Yeni Dönem" başlıklı bu organizasyonda bir araya gelmiştir. Konferans düzenlenmesi aşamasında, konunun taşıdığı önem dikkate alınarak, tebliğlerin basımı konusunda katılımcılar ile mutabakata varılmış ve bu kitap ortaya çıkmıştır.
Kitap, esasa ilişkin bir değişiklik yapılmaksızın, konferansta sunulan altı tebliğ ve soru-cevap oturumu kayıtlarının deşifre metninden oluşmaktadır. Tebliğ metinleri içerisinde sunum slâytlarına da yer verilmiştir. Konferans kitapları açısından çok da tipik olmayan bu tercihin, tebliğlerin daha kolay anlaşılmasına katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Ayrıca elinizdeki kitabın yeni yaptırım dönemi için referans kaynak olabilmesi için, mevzuata da yer verilmiş ve Ceza ve Pişmanlık Yönetmelikleri ve bu Yönetmeliklerin Taslak metinleri de ekte sunulmuştur. Bu şekilde Yönetmeliklerin hazırlanma sürecinde hangi hususların değişikliğe uğradığını da görmek mümkün olmaktadır.
Kitapta yer alan tebliğler, konferans programına göre sıralanmıştır. Konferansın ilk oturumu, Yönetmeliklerin hazırlanmasında görev alan Rekabet Kurumu uzmanlarının sunduğu tebliğlerinden oluşmaktadır. Bu tebliğler, yeni dönemin gerekçesini ve temel özelliklerini ele almaktadır. İkinci oturum ise, bu yeni dönemi değerlendirmekte ve olası hukuki ve iktisadi yansımalarını konu almaktadır. Nihayet son oturum ise, soru-cevap kısmına ayrılmıştır. Bu oturumdaki tartışmaların deşifre metinleri de, zengin ve düzeyli içeriğe sahip olmaları açısından kitaba konulmuştur.
İlk oturumdaki ilk tebliğ, Rekabet Kurumu uzmanı Haluk Arı tarafından verilmiştir. Tebliğ "Rekabet Hukukunda Etkin Yaptırım Politikası: Themis, Kılıç ve Terazi" başlığını taşımakta ve konuya giriş teşkil edecek şekilde, yeni yaptırım politikasının gerekçe ve ana ilkelerini hukuk ve iktisat perspektifinden izah etmektedir. Bu çerçevede Yönetmeliklere neden ihtiyaç duyulduğu, cezalandırmanın nedenleri, ideal cezalandırma ilkelerinin ne olması gerektiği, kartel-
lere ilişkin neden farklı bir yaklaşımın benimsendiği gibi meseleler tebliğin ana konularını oluşturmaktadır.
Kitapta yer alan ikinci tebliğ, Rekabet Kurumu uzmanı Esin Aygün tarafından sunulmuştur. Tebliğ, "Ceza Yönetmeliği, Esaslar, İhtiyaçlar ve Beklentiler" başlığını taşımaktadır ve başlıktan da anlaşılabileceği üzere, Ceza Yönetmeliği′nin ana hatlarını ve getireceği bazı yenilikleri konu almaktadır. Aygün tebliğinde Ceza Yönetmeliği′nin ne şekilde uygulanacağı, örneğin cezaların nasıl hesaplanacağını, bu esnada dikkat edilmesi gereken hususları ve yapılan politika tercihlerini, Yönetmeliğin hazırlık aşamasındaki bilgi birikimi ile aktarmaktadır.
İlk oturumun son tebliği ise, yine Rekabet Kurumu uzmanı olan Gökşin Kekevi tarafından verilmiştir. "Kartellerle Mücadelede Yeni Dönem: Pişmanlık Yönetmeliği" başlığını taşıyan sunum, Pişmanlık Yönetmeliği′nin esaslarını ve temel özelliklerini konu almaktadır. Kekevi tebliğinde, pişmanlık kurumunun varlık nedenini ve uygulanabilme şartlarını izah ettikten sonra, Yönetmeliğin ne şekilde tatbik edileceğini ve AB ve ABD hukukları ile mukayeseli bir biçimde özgün vasıflarını açıklamaktadır. Ayrıca Yönetmeliğin yürürlük sonrasındaki döneme ilişkin bazı gözlemler ve bundan sonraki olası gelişmeler de tebliğin diğer konularını oluşturmaktadır.
Konferansın ikinci oturumundaki ilk tebliğ, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı tarafından sunulmuştur. Tebliğ, "Ceza Yönetmeliği′nin Geçmiş Dönem Kartel Kararlarına Uygulanması ve Bazı Çıkarımlar" başlığını taşımaktadır. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, tebliğ, Ceza Yönetmeliği′nin karteller açısından cezalarda nasıl bir farka yol açacağını, caydırıcılığın artıp artmayacağı meselelerini konu almaktadır. Tebliğ′in çıkış noktası, Kurul′un yaptırım politikasının gereğinden fazla toleranslı olmasıdır ve Yönetmeliğin bunu değiştireceği varsayılmıştır. Yönetmelik 2000-2008 yıllarında görülen kartel davalarına uygulanmış ve bazı aritmetik çıkarımlar yapılmıştır. Tebliğ′in temel sonucu, Ceza Yönetmeliği′nin ceza miktarlarında iyimser bir tahmi-
ne göre üç, gerçekçi bir tahmine göre de altı kat artacağını ortaya koymuştur.
İkinci oturumdaki diğer tebliğ ise, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim elemanları Yrd. Doç. Dr. Burak Öder ile Araştırma Görevlisi Nevzat Kaan Karcılıoğlu tarafından sunulmuştur. "Ceza ve İdare Hukuku İlkeleri Açısından Rekabet Hukukundaki Yeni Yaptırım Politikasının Değerlendirilmesi" başlıklı sunum, akademisyen gözüyle, Tebliğleri iki ayrı hukuk dalının genel esasları (ve normlar hiyerarşisi) ışığında eleştirmektedir, öder ve Karcılıoğlu, özellikle Yönetmeliklerin hukuk tekniği açısından olası yargısal denetimde problem olabilecek noktalarına dikkat çekmektedirler.
Nihayet kitapta yer alan son Tebliğ, Av. İlmutluhan Selçuk tarafından yapılan "Uygulayıcı Gözüyle Yeni Yaptırım Politikası ve Ortaya Çıkması Muhtemel Sorunlar" başlıklı sunumdur. Selçuk tebliğinde uygulamacı gözüyle, Pişmanlım Yönetmeliği esas olmakla birlikte, her iki Yönetmeliğin uygulanması halinde ortaya çıkacak pratik ve teorik sorunları gündeme getirmektedir. Son derece zengin içerikli eleştirisel üsluplu sunumu, Yönetmeliklerin iş hukukundan, ceza hukukuna, anayasa hukukundan avukatlık hukukuna kadar çeşitli hukuk disiplinlerinde ortaya çıkması muhtemel yansımalarını gözler önüne sermektedir. Belki sunumdan çıkan ana sonuç, yeni dönemin düşünüldüğünden daha fazla problemi beraberinde getirebileceğidir.
Görüldüğü kitapta yer alan tebliğler, yeni yaptırım politikasının genel olarak ne anlama geldiğini, hukuk politikası açısından gerekçelerini, ne gibi esaslara sahip olduğunu, iktisadi yansımalarını ve yol açabileceği hukuki sorunları konu almaktadır. Bu anlamda, yeni yaptırım döneminin tüm yönleriyle ele alınması amaçlanmıştır. Bu kitabın henüz kapsamlı bir eserin bulunmadığı bu konuyla ilgili önemli bir bilgi kaynağı olacağını ve uygulama açısından yararlı olacağını umuyoruz.