Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Olağanüstü Temyiz Ejder YILMAZ

Olağanüstü Temyiz Ejder YILMAZ



Sayfa Sayısı
:  
658
Kitap Ölçüleri
:  
21x18 cm
Basım Yılı
:  
2003
ISBN NO
:  
9789754642575

1.350,00 TL











ÖNSÖZ Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu′ndaki (m.427, VI-VIII) ve İdari Yargılama Usulü Kanunu′ndaki (m.51) adıyla, "kanun yararına temyiz (bozma)" ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu′ndaki (m.343) adıyla, "yazılı emirle bozma", (duruma göre) Yargıtay′dan veya Danıştay′dan geçmeyerek kesinleşmiş bulunan mahkeme kararlarının yürürlükteki hukuka (mevzuata) aykırı olması halinde, bunların yüksek mahkeme başsavcısının başvurusu üzerine bozulmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Kaynak (mehaz) kanunlarda olmayan bu müessese bize Fransız Hukukundan gelmiştir. Öğretide bu yol, "olağanüstü temyiz" yolu olarak da nitelenmektedir. "Olağanüstü"lük niteliği, kesinleşmiş bulunan kararlara karşı gidilmekte olmasından kaynaklanmaktadır. Elinizdeki kitapta da, "olağanüstü temyiz" tabiri benimsenmiştir; ancak bunun yanısıra metinde, açıklamaların daha iyi anlaşılabilmesi düşüncesiyle, duruma göre, "kanun yararına temyiz (bozma)" veya "yazılı emirle bozma" adlan da kullanılmaya devam edilmiştir. Olağan temyizden farklı olan bu yolda, temyiz yoluna başvurmaya yetkili olan makam, doğrudan doğruya davanın tarafı değil, Adalet Bakanlığının (idari yargıda: ilgili bakanlığın) talebi ile Yargıtay (idari yargıda: Danıştay) Başsavcısıdır. Diğer deyişle, davanın taraflarının bu yola doğrudan gidebilmeleri olanağı yoktur; ancak, hukuki menfaati bulunan davanın tarafı bu yola gidilmesini tahrik edebilir. Bu yolun diğer bir özelliği, (ceza yargısında sanık lehine olan bazı haller istisnası dışında) verilen bozma kararının, daha önce kesinleşmiş duruma gelen hükmü hükmü etkilememesidir. Yani, Yargıtay (veya Danıştay) hükmü bozsa dahi, bu bozmadan taraflar etkilenmez ve daha önce kesinleşen karar ne ise o çerçevede işlem yapılmaya devam edilir. Bunun nedeni, (yargılamanın yenilenmesi dışında) "kesin hükmün değişmezliği" kuralıdır. Bu durum, yargılama hukukuna yabancı olanlar ve özellikle sade vatandaş bakımından kolaylıkla yadırganabilir; zira, kesin hüküm haline gelen karardaki sonucun olağanüstü temyizle (yanlış görüldüğü içindir ki) bozulması ve ancak bunun esasa (kesinleşmiş bulunan hükmün sonucuna) etki etmemesi, adalet duygularını zedeleyebilir. Çünkü (kesinleşmiş) bir karar, "hem doğru hem yanlış" olamaz. Hele hele, adalet gibi kutsal ve içsel (deru-nî) derinliği olan bir konuda böylesine bir düzenleme, haklı olarak (deyiş yerinde ise) "kafaları karıştırıcı" olarak düşünülebilir. Ancak kanun yararına temyiz ve yazılı emirle bozmanın amacı, kesin hükmün sonuçlarım değiştirmek değil, temyiz edilmemesinden veya edilememesinden dolayı Yargıtay′ın (veya Danıştay′ın) denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararın hukuka aykırı olarak verilmiş bulunduğunun, kamu oyuna ve bu arada bütün mahkemelere duyurulması ve böylelikle hukuk kurallarının tüm ülke çapında aynı şekilde uygulanmasının sağlanmasıdır. Duyurunun (yazılı emirle bozma dışında), Resmi Gazete ile yapılması, bu işin ne kadar çok ciddiyete alındığının bir göstergesi olarak algılanmalıdır. Hatta bu duyurunun, yargı işlevini üstlenmiş bulunan Devlet′in, "benim mahkemem bir konuda hukuka aykırı olarak karar vermiştir, kamuoyunu duyurulur" şeklinde algılanması da mümkündür. Bu niteliği ile olağanüstü temyiz , "hukukun üstünlüğü"nün sağlanmasını ön planda tutan bir yol olarak nitelendirilebilir. Böylelikle, bir uyuşmazlık mahkemece karara bağlanmış ve bu hüküm (üst mahkemenin denetiminden geçmeyerek) kesinleşmiş olsa dahi, o olayda hukukun yanlış uygulanması halinde, devletin yayın organı ile yayımlanan husus, gerçekte şudur: "Hukuk, bir olayda mahkemece hernekadar ′şu şekilde′ uygulanmışsa da, bu karar yanlıştır; bu konudaki hukuk kuralının ′şöyle′ olduğu, kamuoyuna ve mahkemelere′ önemle hatırlatılır; çünkü önemli olan sözkonusu mahkeme kararı değil, hukukun üstünlüğüdür". Aslında, yargı işlevini yürüten Devletin yanlışlığını kamuoyuna duyurması, bir özeleştiridir ve hukukun üstünlüğü uğruna yapılan erdemli bir harekettir. Elbette ki, bundan dolayı mahkemenin kararından dolayı zarar gören olmuşsa, bunların tazminat haklarının saklı olduğunu da kabul etmek gerekir. Bu noktada, olması gereken hukuk bakımından, "hakimlerin hukuki sorumluluğu"nu düzenleyen Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin (m.573-576) işlerliğini sağlayacak değişikliklerin yapılması gündeme getirilebilir. Kitapta, yalnızca medeni yargıdaki (hukuk davalarındaki) kanun yararına temyiz (HUMK m.427, VI-VIH) değil, aynı zamanda idari yargıdaki kanun yararına bozma (İYUK m.51) ile ceza yargısındaki yazılı emirle bozma (CMUK m.343) müesseseleri de ayrıntılı bir şekilde okuyucuya aktarılmıştır. Böylece her üç yargı kolundaki düzenlemelerin birbiriyle karşılaştırılması (mukayesesi) yapılmış ve bundan yararlanılarak, olması gereken hukuk açısından öneriler de getirilmiştir. Kitapta, yayımlanan kararlardan çok çeşitli örnekler verilmiştir. Bunun nedeni, bugüne kadar verilen kanun yararına bozma kararlarının, aşağı yukarı elli yıllık bir zaman kesiti içerisindeki "toplam"ını gösterme çabasıdır. Kitaptaki örneklerden de görüleceği üzere, hukukun hemen hemen her konusunda kanun yararına bozma kararları mevcuttur. Bunlardan bazılarının sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Demek ki, bu tür konulardaki yanlış- lıklar istisnai niteliktedir. Buna karşılık, bazı konulardaki kanun yararına bozmaların sayısı yüzlerle ifade edilebilir. Bu tür örneklerden birkaç tanesini oldukça ilginç bulduğumu ve üzerinde durularak yorumlanması gerektiğini düşünüyorum: Bunlardan birinde, yayımlanan kararlardan anlaşıldığı kadarı ile olay şöyle cereyan etmiştir: Genellikle Bursa ilçeleri sınırlan içerisinde bazı küçük ölçekli taşınmazlar, hayvancılık, turizm gibi amaçlarla pazarlanrnış ve ancak bunların satışı, tapudan değil de gayrimenkul satış vaadi şeklinde gerçekleşmiştir. Daha sonra, taşınmazları satanlarla alanlar taşınmazların bulunduğu yerdeki ilçelerin dışında ve neredeyse Türkiye′nin her tarafındaki pekçok mahkemeye başvurarak, taşınmaz bedelinin ödenmesi davasını açmışlar ve bunlara karşılık olarak da gayrimenkul satış vaadinin cebri tescili hususu dava edilmiştir. Mahkemeler, taşınmazların aynı ile ilgili davaların taşınmazların bulunduğu yerde açılmasına ilişkin olan ve kamu düzeninden bulunan HUMK m. 13 hükmü hilafına bu davaları talep gibi karara bağlamışlardır. Yargıtay, esas itibariyle HUMK m. 13′deki kesin yetki kural (ve bazılarında ayrıca İmar Kanunu′na göre, belli metrekarenin altında kalan ve imar planlarına uymayan satışların imar mevzuatı sebebiyle tapuya kaydının mümkün olamayacağı) gerekçesiyle bu kararları, kanun yararına bozmuş ve buna ilişkin kararlar Resmi Gazete ile (bir iki yıl öncesine kadar) yaklaşık 4-5 yıllık süreçte yoğun bir şekilde (yaklaşık 700 karar) yayımlanmıştır. Bir diğer örnek, nüfustaki kayıt düzeltme davalarının Cumhuriyet savcısı ve nüfus memurunun huzuru ile görüleceğine ilişkin Nüfus Kanunu′nun 46 ncı maddesindeki mutlak hükme uyulmamakta oluşudur (elli yıl içerisinde verilen karar sayısı, 116′dır). Başka bir örnek, çok çeşitli şekillerde ortaya çıkan görevle ilgili kararlardır. Hakimler görevsiz olmalarına rağmen, pekçok davayı görevli imiş gibi karara bağlayabilmektedirler. Yukarda verilen örnekler, hakimlerin bilmeleri gerekli olan temel hukuk kavramları ile ilgilidir. Bunun yamsıra mahkemelerimizin bir kısmı, yeni düzenlenen veya değiştirilen müesseseleri uygularken hatalı kararlar verebilmektedirler. Bunun bir örneği, 1982 tarihli ve 2675 sayılı Kanun′daki yabancı mahkeme kararlarının Türkiye′de tanınması ve tenfizidir. Yayımlanan kararlardan, Yargıtay′ın üstüste verdiği kanun yararına bozma kararları ile yanlış hüküm tesisini büyük oranda etkilediği ve yanlışlıkları düzelttiği gözlemlenmektedir. Bu genel örneklerden hareketle, kimi hakimlerimizin bazı konulardaki bilgilerinde eksiklikler bulunduğu söylenebilir. Bence bundan çıkartılacak olan ders, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, bilgi eksikliğini giderme gereğidir. Kanun yararına bozma kararlan üzerinde yaptığım çalışmalardan; verilen hatalı kararlann önemli bir bölümünün, hukuk fakültelerimizde az öğretilen (nüfus davaları gibi) veya hiç öğretilmeyen (imar hukuku, orman hukuku gibi) konularla ilgili olduğunu anlaşılmaktadır. Hukuk fakültelerinin müfredatlarının elverdiği ölçüde, bu hususların daha fakülte sıralarında öğrenilmesinin yararına inanıyorum. Ancak, hukuk fakültelerinde herşeyin öğretile-bilmesinin olanaksız olduğu gözönüne alındığında, fakültede eksik kalan hususların hakimlik stajlan sırasında öğretilerek (eksikliklerin) tamamlanması gerekmektedir. Bunun yanısıra, yeni hukuk müesseseleri hakkında hakimleri bilgilendirmek ve zamanla eskiyen bilgilerini tazeleyebilmek için, hakimlerimizin düzenli olarak meslek içi eğitime tâbi tutulmalan, adalet için büyük yararlar sağlayacaktır. Konuya bu açıdan bakıldığında, "kanun yaranna bozma kararları"yla ortaya çıkan "kötü karar örnekleri"nin, hakim adaylannın öğrenmesi bakımından "iyi" birer örnek olduğu düşünülebilir. Başka bir anlatımla, nelerin yanlış olduğunun anlatılmasıyla da bazı konuların öğretilebilmesi veya bu yöntemle, mevcut bilgilerin doğru olup olmadığının sağlamasının yapılması mümkündür. Kitabım eğer böyle bir amaca hizmet edebilirse, emeklerim boşa gitmemiş olacaktır. Kitabımın hazırlanması sırasındaki karar taranmasında, yardımlarından yararlandığım, Anabilim Dalımızda ve başka hukuk fakültelerinden gelip de yanımızda yetişmekte olan araştırma görevlilerinden, Mustafa Özbek, Emel Hanağası, Cenk Akil, Kudret Aslan, Murat Erdem ve Cumhur Rüzgaresen′e buradan da teşekkür ederim. Bu Kitabımın da sizlere sunulabilmesi, basım ve dağıtımını üstlenen Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım AŞ′nin dürüst, çalışkan ve gerçekten "yetkin" sahipleri, sevgili dostlarım Ziya Gülkök ve Muharrem Başer sayesinde olmuştur. Kendilerine ve bana kitap taşımaktan bıkmayan yayınevinin güler-yüzlü, çalışan tüm personeline ve özellikle örnek dizgi operatörü Nilüfer Aydın′a yürek dolusu teşekkürlerimi sunarım. Prof. Dr. Ejder YILMAZ Ocak 2003 Beyköy-Ankara / Avdan Köyü - Bolu İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ 7 İÇİNDEKİLER 11 YARARLANILAN KAYNAKLAR 15 KISALTMALAR CETVELİ 19 GİRİŞ 21 BİRİNCİ BOLUM: MEDENİ YARGIDA OLAĞANÜSTÜ TEMYİZ (Kanun Yararına Bozma) §D Tarihsel Gelişim 31 § 2) Olağanüstü Temyizin (Kanun Yararına Bozmanın) Hukuki Niteliği 46 A) Genel Olarak Kanunyollan 46 B) Kanun Yararına Temyiz Bakımından Hukuki Değerlendirme 49 C) Aleyhine Kanun Yaranna Bozma Yoluna Gidilebilecek Olan Hükümler..54 I) Kesin Olarak Verilen Hükümler 54 II) Yargıtayca İncelenmeksizin Kesinleşen Hükümler 74 III) HUMK m. 427,VI′daki Hüküm Tabirinin Anlamı 75 IV) Bütün Hukuk Mahkemesi Hükümleri Kanun Yaranna Temyize Tâbidir 76 V) Hakem Kararlarına Karşı da Kanun Yaranna Temyiz Yoluna Gidilebilir 77 § 3) Kanun Yaranna Temyiz Usulü 94 A) Adalet Bakanlığına Müracaat , 94 B) Adalet Bakanlığının Yaptığı İnceleme 95 C) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Durumu 96 D) Yargıtayın Temyiz İncelemesi 97 § 4) Kanun Yararına Temyiz (Bozma) Sebeplerine Örnekler 99 1) Görev 99 2) Yetki 131 3) Nüfus Davalannda Mahkemenin Oluşumu 146 4) Husumette Eksiklik/Yanlışlık 148 5) Velayet, Vesayet ve Kayyımlık Hükümlerine Uyma 171 6) Davada Taraf Menfaatinin Korunması İçin Kayyım Atanması 182 7) Hakimin Doğru Kanunu Uygulaması 194 8) Hakimin Taleple Bağlılığı 199 9) Zamanaşımı ve Sûrelerin Dikkate Alınması 200 10) Yargılama Usullerine Tam Olarak Uyma 205 11) Yaş Tashihi Davalarında Yapılan Genel Hatalar 272 12) Tebligat Usulüne Uyma 292 13) Kısa Karar İle Gerekçeli Karar Arasındaki Çelişki 293 14) Harç Hesabı 295 15) Yargılama Gideri Hesabi 298 16) Kabul, Feragat ve Sulhun Etkisi 301 i 7) Dosyanın İşlemden Kaldırılması , 305 18) Evlat Edinme Şartlan 308 19) Evlenmeye izin 322 20) Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfızi 326 21) Aynıyla Karşılık Verme İlkesi 334 22) İmar Kanununa Aykın Satış Vaadi 338 23) Evlilik Birliğinin Sarsılması Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında Bir Yıl Koşulu 346 24) İş Hukuku İle İlgili Örnekler 351 25) (Eski) İlansız Evlenme Nedenleri 380 § 5) Kanun Yararına Bozma Kararının Yayınlanması ve Etkisi 387 A) Yayınlanma 387 B) Etkisi 387 İKİNCİ BÖLÜM: İDARİ YARGIDA OLAĞANÜSTÜ TEMYİZ (Kanun Yararına Bozma) § 1) Tarihsel Gelişim 399 § 2) Olağanüstü Temyizin (Kanun Yararına Bozmanın) Hukuki Niteliği 400 A) Genel Olarak Kanunyolları 400 B) Kanun Yararına Temyiz Bakımından Hukuki Değerlendirme... 400 C) Aleyhine Kanun Yararına Bozma Yoluna Gidilebilecek Olan Kararlar...401 § 3) Kanun Yararına Temyiz Usulü 407 A) Kanun Yararına Temyiz Başvurusu 407 B) Danıştay Başsavcısının Durumu 407 C) Danıştay′ın Temyiz İncelemesi 408 § 4) Kanun Yararına Temyiz (Bozma) Sebeplerine Örnekler 409 1) Görev 409 2) Usule Aykırılık 414 3) Yürürlükteki Hukuka Aykırılık 438 § 5) Kanun Yararına Bozmanın Etkisi 501 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: CEZA YARGISINDA OLAĞANÜSTÜ TEMYİZ (Yazılı Emirle Bozma) § 1) Tarihsel Gelişim 505 § 2) Olağanüstü Temyizin (Kanun Yaranna Bozmanın) Hukuki Niteliği 508 A) Genel Olarak Kanunyollan 508 B) Hukuki Değerlendirme 508 C) Yazılı Emirle Bozmaya Tâbi Karar ve Hükümler 512 § 3) Kanun Yaranna Temyiz Usulü 515 A) Adalet Bakanlığına Müracaat 515 B) Adalet Bakanlığının Yaptığı İnceleme 518 C) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Durumu 525 D) Yargıtayın Temyiz İncelemesi 527 § 4) Kanun Yaranna Temyiz (Bozma) Sebeplerine Örnekler 557 1) Usul Eksiklikleri 568 2) Harç Tarifesine Aykınhk 583 3) Takdir İ 588 4) Hukuki Niteleme 615 §5) Yazılı Emirle Bozma Kararının Etkileri 619 KAVRAMLARA GÖRE ARAMA CETVELİ 635 Prof. Dr. Ejder YILMAZTN YAYINLARI 643