KATMA DEĞER VERGİSİ nde Tevkifatın Nedenleri, Gelişimi ve Uygulama Esasları
KATMA DEĞER VERGİSİ nde Tevkifatın Nedenleri, Gelişimi ve Uygulama Esasları
Ceyhan İNALTOG
ÖZGEÇMİŞ 1960da Trabzon'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden 1982'de mezun oldu. Yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Mali Hukuk alanında tamamladı. 1983'te Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu'nun giriş sınavını kazanarak Hesap Uzman Muavinliği'ne ve yeterlik sınavında da başarı göstererek 1986'da Hesap Uzmanlığı'na atandı. 1988'de Kurul'dan ayrılarak Eczacıbaşı Topluluğu'na geçti. 1988-2009 yılları arasında Eczacıbaşı Holding Denetleme Kurulu'nda ve Topluluğun İlaç Grubu ile Yapı Grubunun yurt içi ve yurt dışındaki (İrlanda, Rusya) çeşitli şirketlerinde denetçi ve yönetici olarak görev yaptı. 2010 yılbaşından itibaren Yeminli Mali Müşavirlik alanında faaliyete başladı. 2012 yılında TÜRMOB'un Bağımsız Denetim Eğitmeni olarak meslek mensuplarına eğitimler verdi. Halen Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim alanlarındaki çalışmalarını sürdürmektedir. Mesleki konulara ilişkin yayınlanmış çeşitli makaleleri bulunmaktadır.
ÖNSÖZ "Katma Değer Vergisi'nde Tevkifatın Nedenleri, Gelişimi ve Uygulama Esasları" adlı bu çalışma, Katma Değer Vergisi'nde (KDV) sorumluluk çerçevesinde uygulanan tevkifat müessesesinin; teorik ve hukuki temellerini incelemek, ülkemiz uygulaması ile Avrupa Birliği uygulamasını mukayese etmek, ülkemize özgü yönlerini ortaya koymak ve uygulama esaslarını tartışmalı hususları da ele alarak değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.
Modern vergiciliğin temel uygulamalarından biri olan Katma Değer Vergisi (KDV), vergi sistemimize 1985'te dahil olmuş ve zaman içinde sistemin en yüksek tahsilatını sağlayan vergi türü haline gelmiştir.
Yayılı, fakat kümülatif etkisi bulunmayan bu vergi, indirim mekanizması sayesinde süreçte yaratılan katma değeri esas aldığından diğer muamele vergilerinden ayrılmaktadır. Bütün üretim ve dağıtım safhalarında uygulanması ve her aşamada alıcı ve satıcı arasında menfaat çelişkisi yaratması bu verginin etkinliğini artırırken, diğer taraftan faaliyetlerin kayıtlara yansımasına etki ederek gelir ve kurumlar vergisi tahsilatına da olumlu etkide bulunmaktadır. Vergi hukukundaki sorumluluk müessesesi, diğer vergi türlerinde olduğu gibi KDV'de de uygulanmaktadır. KDV'de sorumluluk; mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığfnca vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulması suretiyle uygulanmaktadır. Sorumlular tevkifata tabi tuttukları vergiyi satıcıya değil, doğrudan vergi dairesine ödemektedir.
KDV'de vergi tevkifatının serüveni, vergi mükellefinin yurt dışında olması ile başlayıp, sahte belge kullanımıyla yaratılan vergi kaybının önlenmesine yönelik tedbirlerin alınmaya başlamasıyla genişlemiş ve bu yönüyle günümüzde kendi içinde ayrıca izlenmesi gereken bir içeriğe sahip hale gelmiştir. Vergi mükellefleri, KDV'ye tabi olan işlemlerinin tevkifata tabi olup olmadığını değerlendirerek işlem yapma yükümlülüğü altındadırlar. Giderek yaygınlaşarak önemi artan KDV tevkifatının süreçte geldiği bu aşama, bizi KDV tevkifatının hem teorik hem de pratik yönden incelenmesi ve değerlendirilmesi yönünde bir çalışma yapmaya sevketmiştir. Çalışmamızda, KDV'deki vergi sorumluluğunun yeri ve tevkifat uygulamasının nedenleri ile Avrupa Birliği'ndeki uygulamalar incelenmekte ve Türkiye'de vergi güvenliği amacıyla başlatılan, ancak zaman içinde giderek yaygınlaşarak bir tahsilat aracı haline gelen kısmi tevkifat müessesesinin yerleşik bir uygulama haline gelmesinin etkileri değerlendirilmektedir. KDV tevkifatının bir bütün olarak kavranabilmesi için, teorik çerçevenin yanında tevkifat uygulaması detaylı olarak incelenmekte ve tartışmalı alanlar değerlendirilmektedir.
İstanbul, Temmuz 2013
Ceyhan İnaltong