Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (38)      Nisan (73)      Mart (139)      Şubat (116)

İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ ve ALT İŞVERENLİK

İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ ve ALT İŞVERENLİK



Sayfa Sayısı
:  
371
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2013
ISBN NO
:  
9789754647549

90,00 TL

Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...












ÖNSÖZ


Gelişen teknoloji ve serbest rekabet koşulları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma koşullarında önemli sorunlar yaşanmasına neden ol­maktadır. İşletmelerin yüksek üretim kapasitesine geçmeleri ve üretim mali­yetlerini düşürme kaygıları, beraberinde seri ama özensiz üretimi getirmekte, bunu da iş sağlığı ve güvenliği sorunları takip etmektedir. Günümüzde glo­bal rekabet koşul lanna ayak uydurma gerekçesine sığınılarak sürdürülen bu üretim yöntemi, iş sağlığı ve güvenliğini hızla gündemin ilk sıralarına oturt­muştur. Avrupa'da uzun yıllardır üzerine ciddiyetle gidilen iş sağlığı ve gü­venliği, Avrupa Birliğine üyelik sürecinde ülkemizin de gündemine girmiş, son yıllarda yaşanan maden ve tersane kazaları ile konu daha da ivme ka­zanmıştır.


Bu koşullar altında ülkemizin ilk iş sağlığı ve güvenliği yasası çıkarıla­rak yürürlüğe girmiş, tüm iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yeniden kurgulanmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, konunun uygulama alanını fabrika sahalarından ma­hallelere kadar genişletmiş, daha önce mal ve hizmet üreten işyeri sahipleri­nin ilgi alanına giren iş sağlığı ve güvenliği artık, apartman sakinlerinin dahi ilgilenmesi gereken ciddi bir konu haline getirilmiştir. Bununla birlikte, ül­kemizin mevzuat oluşturma hızında gösterdiği bu yüksek performansın, bu mevzuatın hayata geçirilmesine aynı oranda yansıdığını söylemek güçtür. Kayıt dışı işyerlerinin tümü, kayıt içi olanların da büyük çoğunluğu halen iş sağlığı ve güvenliği bilincinden uzaktır. Konu bir çok işveren tarafından hala, yeni bir harcama kalemi olarak görülerek, tasarruf politikalarının ilk hedefi halindedir. Dolayısıyla, iş sağlığı ve güvenliği konusunda bir kamuo­yu algısı sağlanmaya çalışılsa da, arzu edilen hedefe henüz ulaşılamamıştır.

Ülkemizdeki çalışma yaşamının önemli sorunlarından bir diğeri, alt işve­renliktir. Tıpkı iş sağlığı ve güvenliği gibi alt işverenlik de uzun yıllardır işçilerin çalışma koşullarında problemler yaratmaktadır. Bu sebeple 4857 sayılı İş Kanunu ile konu yeniden düzenlenmiştir. Ancak yeni düzenlemeye kadar ülkenin önemli sorunu olan alt işverenlik, artık ülkenin neredeyse en önemli sorunu haline gelmiştir. 2003 yılından beri alt işverenlik, yargının temel hukuki uyuşmazlık konularının başında yer almaktadır. Alt işverenlik ilişkilerinin yargıya taşınma sebeplerinin başında, işçilik alacakları, sendikal hakların ihlali ve iş kazaları gelmektedir. Söz konusu uyuşmazlık sebeple­rinden işçilik alacakları ve toplu iş uyuşmazlıkları, çok ciddi bilimsel çalış­malara konu olmuş ve ayrıntılı olarak incelenmiştir. Buna karşın konu iş sağlığı ve güvenliği bağlamında aynı ilgiyi görememiştir. O sebeple biz de çalışmamızı bu alana yöneltmek istedik.




Bu kapsamda konuyu ve barındırdığı sorunları tespit edebilmek için çok sayıda işyeri sahasını ziyaret etme imkânı bulduk. Farklı sanayi kollarına ilişkin bu işyeri ziyaretlerinde, uygulamada iş gören çeşitli alt işveren kuru­luşlarını inceledik. Böylelikle, alt işverenlerin iş görme yöntemlerini, karşı­laştıkları İSG sorunlarını ve sorunların çözümünde asıl-alt işveren ilişkile­rinden kaynaklanan uyuşmazlıkları tespit edebilme imkânı yakaladık. Bu işyeri ziyaretlerinin önemli bölümünü, yoğun alt işverenlik uygulamasına başvurmaları ve ciddi iş sağlığı ve güvenliği örgütlenmesine sahip olmaları sebebiyle demir-çelik ve çimento fabrikalarına yönelttik. Bu noktada, bana ülkemizin çeşitli şehirlerindeki en önemli çimento fabrikalarında ayrıntılı incelemeler yapabilme imkânı sağlayan, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sen­dikası Genel Sekreteri Sayın Dr. Serdar Şardan'a teşekkür etmek isterim.


İş sağlığı güvenliği ve alt işverenlik konusundaki çalışmalarımızda, işye­ri ziyaretleri kadar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde yürü­tülen faaliyetlere dahil edilmemizin de önemli katkısı oldu. 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanununun hazırlanma sürecindeki çalışmalarımız ya­nında, bakanlık bünyesindeki iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hekimliği eği­timlerinde tanışma fırsatı bulduğum çok sayıda ilgilinin mesleki deneyimle­rini benimle paylaşmaları, çalışma konumun içeriğinin şekillenmesinde ciddi katkı yaptı. Bu süreçte ülkemizde düzenlenen en kapsamlı etkinlik olduğu kabul edilen XIX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresinin dört kişilik bilim komisyonuna davet edilmem, dünyanın çeşitli yerlerinden gönderilen yüzlerce bildiri özetini okuyup değerlendirme imkânına kavuşmam ve niha­yetinde bunların ardından yaşanan inanılmaz kongre süreci bana, bu alanda işlev gören en üst düzeydeki kişi ve kuruluşlarla tanışma, onlara seslenebil-me, onları dinleyebilme ve konuyu çok değişik açılardan izleyebilme şansı verdi.


Yukarıda kısaca arz etmeye çalıştığımız bu süreç içinde sürdürdüğümüz çalışmalarımız sonucunda, iş sağlığı güvenliği ve alt işverenlik konusunda bir takım sonuçlara varmaya gayret ettik. Çalışmamızda yer verilen tespit ve değerlendirmelerin en temel amacı, bu alanda yapılması gereken çok daha kapsamlı çalışmalara, katkı sağlamaktan, fikir verebilmekten ibarettir. Zira içinde bulunduğumuz zaman dilimi, bu alandaki çalışmaları teşvik edecek niteliktedir. Yeni yasa ile oluşturulan özel statü ve organizasyonlar, ülke genelinde yatırım yapan, Ar-Ge çalışmaları yürüten ve personel yetiştiren ciddi bir sektörün oluşacağını göstermektedir. İş sağlığı ve güvenliği, 6331 sayılı yasanın tümüyle yürürlüğe gireceği öngörülen 2016 yılından itibaren çalışma yaşamının en önemli uğraşı alanlarından biri haline gelecektir.

Bu vesileyle, sadece akademik çalışmalarımda değil, yaşamımın her aşamasında tüm gücü ve inancıyla arkamda duran, bana güç katan sevgili eşim Sayın Hakim Ebru Pakin Akın'a şükran borçluyum. Ebru, bir bilimadamı ile evli olmanın yaratacağı tüm sıkıntıları, yoğun iş yüküne, kendi sıkıntılarına rağmen büyük bir sükûnetle ve sessizce göğüsledi. Tabi ki bu paylaşımda aslan payı, geldiği günden beri her şeyi daha anlamlı kılan, mi­nik kalbi ile bana her konuda cesaret veren ve sükûnete iten aslan oğlum Banş'a ait.



Son olarak bu bilimsel çalışmanın yayınında emeği geçen, başta Saym Muharrem Başer, Saym Ziya Gülkök ve Sayın Nilüfer Aydın Erdoğan olmak üzere, herkese teşekkür ederim.


Levent AKIN Ankara 2013