İnsan Hakları ( Teride Ve Uygulamada )
İnsan Hakları ( Teride Ve Uygulamada )
Jack DONNELLY / Mustafa ERDOĞAN / Levent KORKUT
Sayfa Sayısı
:
332
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
1995
ISBN NO
:
9754640564
Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...
ÖNSÖZ
Bu kitabın yazılmasında, çoğu yazar gibi benim de pekçok kişiye teşekkür borcum var. İnsan haklan alanında çalışan akademisyenler özellikle ilgi gösterip destek verdiler; birçok dost, meslekdaş ve arkadaşın yardımını gördüm. Dave Forsythe\′a, hem titiz eleştirileri hem de man-üskriptin tümünü gözden geçirmem için yaptığı tavsiye dolayısıyla özellikle müteşekkirim. Ayrıca, kitabın oluşumu esnasında, manüskriptin çeşitli kısımlarını okuyup, altı yıldan fazla bir süre çeşitli noktaları benimle tartışan Philip Alston, Paul Brietzke, Charlie Brockett, Herman Burgers, Shelly Feldman, Gary Gereffı, Ernie Haas; Glenn Hayslett, Ed Kent, Steve Leonard, Ted Lewellen, Alan McChesney, Craig Murphy, Hanna Pitkin, Addie Pollis, Cran Pratt, Jane Svveeney, John Vincent ve Claude Welch\′e de teşekkür ederim. Bu kitap onların yorum, eleştiri ve tavsiyeleri sayesinde bu hale gelebildi; onları daha dikkatli dinleseydim muhtemelen daha iyi bir çalışma ortaya çıkacaktı.
IV. Bölüm\′ü kendisiyle birlikte yazdığım Rhoda Howard\′a özel olarak teşekkür borçluyum, esasen onun etkisi bütün kitap boyunca da görülebilir. Bu kitabın her kelimesini birkaç defa okudu, kavrayışlı eleştirilirde bulundu; devamlı desteği ve teşviki beni birçok hatadan alıkoydu, daha açık-seçik olmaya zorladı ve araştırmamı yeni alanlara yöneltti. Bütün bunlar için -ki bu en az dostluğu kadar önemlidir- kendisine müteşekkirim.
Daha önce yayımlanmış olan yazılarımdan \"İnsan Hakları ve İnsan Onuru: Batı-dışı İnsan Hakları Anlayışlarının Analitik bir Eleştirisi\", [American Political Science Review 76 (June 1982)] nin değişik bir biçiminin III. Bölüm olarak ve Rhoda Howard ve Jack Donnelly, \"İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasî Rejimler\", [American Political Science Review 80 (September 1986)] in burada IV. Bölüm olarak yeniden basılmasına Amerikan Siyasal Bilimler Derneği; \"Kültürel Rölativizm ve Evrensel İnsan Haklan\", [Human Rights Quarterly 6 (November 1984)] nın değiştirilmiş bir biçiminin burada VI. Bölüm olarak tekrar basılmasına The John Hopkins University Press; \"İnsan Hakları ve Kalkınma: Tamamlayıcı mı Yoksa Rakip Öncelikler mi?\", [World Politîcs 36 (January 1984)] nin burada IX. Bölüm olarak yeniden basılmasına Princeton University Press; \"İnsan Haklan, İnsanî Müdahale ve Amerikan Dış Politikası: Hukuk, Ahlâk ve Siyaset\", [Journal of International Affairs 37 (Xinter 1984)] in bazı kısımlarının değiştirilmiş bir biçiminin burada XIII.
Bölüm 2.b. ve XII. Bölüm 3.c olarak yeniden basılmasına Princeton Üni-versity Press: \"Uluslararası İnsan Haklan: Bir Rejim Analizi\", [International Organization 40 (Summer 1984)] nin çok kısaltılmış bir biçiminin burada XI. Bölüm olarak yeniden basılmasına MİT Press; \"İnsan Hakları: Uluslararası Faaliyetin Etkisi\", [International Journal 33 (Spring 1988)] nin gözden geçirilmiş bir biçiminin XIII. Bölüm olarak yeniden basılmasına The Canadian Institute of International Affairs izin vermişlerdir.
Teşekkürler her zaman yetersiz kalır; ama bu özellikle karım Ca-thy\′nin durumu için doğrudur. O olmasaydı bu kitabı asla yazamazdım.
Chapel Hill, N.C.
JACK DONNELLY
GİRİŞ
Bu kitabîn ana teması insan haklarının evrenselliğidir. Temel amacım, insan haklarım evrensel haklar olarak sunmak ve savunmaktır. Bununla birlikte, insan haklarının zamandan bağımsız, değişmez ve mutlak olduklarını iddia etmiyorum; insan haklarına ilişkin her liste veya anlayış -ve bizatihi insan hakları fikrinin kendisi- tarihsel olarak özgüldür ve tarihsel koşullara bağlıdır. İnsan haklarının evrenselliği, özgüllüğü ve göreliliğine ilişkin farklı iddialar etrafında şekillenmiş olan bu kitap; insan haklarının tarihle kayıtlı ve tarihsel bakımdan özgül oluşunun, bunların evrensel ahlâkî haklar olarak anlaşılmasıyla pekala bağdaşabilir olduğunu ve dolayısıyla katı kültürel izafıyetçilik iddialarını kabul etmemizi gerektirmediğini göstermektedir.
İnsan haklan eğer kişinin sırf insan olduğu için sahip bulunduğu haklar iseler -ki genellikle böyle oldukları düşünülmektedir- o zaman \"evrensel olarak\" bütün insanlar bu haklara sahiptirler. İnsanlar bu haklara bütün diğer kişi ve kurumlara karşı da \"evrensel olarak\" sahiptirler. İnsan haklan en üstün ahlâki haklar olmaları bakımından siyasal hayatın temel yapı-taşlarının ve siyasal uygulamaların düzenleyicisidirler ve normal olarak diğer ahlâkî, hukukî ve siyasî taleplerden önce gelirler. Bu boyutlar, insan haklarının ahlâkî evrenselliği dediğim özelliğini oluştururlar.
Çağdaş dünyada insan hakları başka bir anlamda da evrenseldir: Bunlar, ideal standartlar olarak, en azından sözde evrensel kabul görmektedirler. Bütün devletler uluslararası insan hakları normlarını kabul ettiklerini ve bunlara bağlı olduklarını düzenli olarak ilân etmektedirler1 ; insan haklarının ihlâl edildiği suçlaması, uluslararası ilişkiler alınında yapılabilecek en güçlü suçlamalar arasında yer almaktadır. Dünya devletlerinin yarısı Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerine katılmak suretiyle, bu hakların gereklerini yerine getirmek hususunda uluslararası hukukî yükümlülükler altına girmişlerdir. Geri kalan ulusların da hemen hemen hepsi ya bu Sözleşmeleri imzalamış ama henüz onaylamamış (Birleşik Devletler bu gruptaki en dikkati çeken ülkedir), ya da bunları tasvip ettiğini ve bunların içeriğine bağlı olduğunu açıklamıştır. Buna, insan haklarının uluslararası normatif evrenselliği diyorum.
Bu kitabın Birinci Kısım\′ı, insan haklarının analitik bir teorisini, bu evrenselliği esas alan ama bunların tarihsel özgüllüğünü de gözardı etmeyen bir biçimde sunmaktadır. \"İnsan Hakları Kavramı\" başlıklı I. Bölüm insan haklarının ayırt-edici özelliğini, bu hakların insan doğasındaki kaynağını ve birer toplumsal pratik olarak işleyiş yollarını incelemektedir. Bir insan hakkı ne tür bir şeydir? Sırf insan olmak haklara nasıl temel oluşturabiliyor? Bu bölüm, sahip olduğumuz özgül insan haklarının, genel olarak insan haklarının ahlâkî ve uluslararası evrenselliğiyle bağlantılı olarak tartışılmasıyla son bulmaktadır. II. Bölüm (İnsan Haklarının Karşüıkh-Bağımlılığı ve Bölünmezliği) evrensel olarak tanınan insan haklarının birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları konusuna eğilmekte ve özellikle hak kategorileri ve hakların öncelikleri sorunları üstünde yoğunlaşmaktadır. Burada bir yandan sivil ve siyasal haklarla iktisadî, sosyal ve kültürel haklar arasında yapılan geleneksel ayrımın, öbür yandan da özlü bir \"temel\" haklar listesi çıkartmak çabalarının teorik olarak yanlış olduğunu ve bu çabaların insan haklarının mahiyeti, işlevi ve iç bağlantıları konularını bulanıklaştırdıklarını ileri sürüyorum.
İkinci Kısım\′da, modem Batı\′da insan hakları ile \"liberalizm\"in ortaya çıkışı ve güçlenmesi arasındaki özel ilişki vurgulanarak, insan haklarının tarihsel özgüllüğü ele alınmaktadır. III. Bölüm\′de (Batı-Dışı İnsan Hakları Anlayışları), bütün toplumların özünde bir insan hakları anlayışına sahip oldukları yaygın iddiası eleştirel bir bakışla incelenmektedir. Batı-dışı denen insan hakları anlayışları aslında insan haklan fikriyle hiç de ilgili olmayıp; bunlar insan onurunu insan haklarından başka yollarla gerçekleştirmeye çalışan, alternatif insan onuru anlayışlarına dayanırlar. Bütün toplumlarda insan onuru düşüncesi bulunmakla birlikte, bütün bireylerin devlete ve topluma karşı sahip oldukları eşit ve vazgeçilmez insan haklan düşüncesi ve uygulaması yalnızca modern Batı\′da -esas olarak modem piyasaların ve modem devletlerin ortaya çıkışıyla birarada giden toplumsal değişmelere cevap olarak- doğmuştur. Yine de, bu tarihsel özgüllüğüne rağmen, dünyanın hemen hemen her yerinde kendini gösteren benzer toplumsal değişmeler nedeniyle, günümüzde insan hakları evrenselliğe yakın bir uygulanabilirlik kazanmıştır.
\"İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasî Rejimler\" başlıklı, Rhoda Howard\′la birlikte yazdığım IV. Bölüm\′de buna paralel bir yapısal argüman geliştirilmektedir. Tıpkı bütün kültürlerde özde bir insan haklan anlayışı bulunduğuna yaygın olarak inanılması gibi, aynı şekilde çok çeşitli sosyo-pölitik sistemlerin uluslararası insan haklarının gerekleriyle bağdaşabilir olduğu da devamlı olarak ileri sürülmektedir. Eğer insan hakları, I. Bölüm\′de iddia edildiği gibi, insan onuruna ilişkin ayırt-edici bir anlayışa dayanan belli bir tür toplumsal pratik iseler, bunlar kesinlikle
belirli bir sosyo-politik sistem veya rejim tipini gerektirirler. Biz, uluslararası insan haklarının gerektirdiği bu rejime \"liberal\" (veya \"sosyal demokrat\") sıfatını yakıştırıyoruz.
V. Bölüm (İnsan Hakları ve Batı Liberalizmi) bu iddiayı savunma ve uluslararası düzeyde tanınan insan hakları ile Batı liberal geleneği arasındaki teorik bağlantıları daha eksiksiz bir biçimde ortaya koyma çabasına ayrılmıştır. Bu Bölümde, liberal siyasal gelenek içinde yer alan belki de en önemli tek eser durumundaki Locke\′un Second Treatise of Governmenf\\ yakından incelenmektedir. Burada; Locke\′un teorisinde; \"sahiplenici bireycilik\"in unsurları bulunmakla birlikte, asgarî büyüklükteki liberteryen bir devletten çok, uluslararası insan hakları standartlarının gerektirdiği ve çağdaş Batı ülkelerinin çoğunda az-çok başarılı bir biçimde gerçekleştirilmiş olan sosyal demokrat refah devletine işaret eden alternatif ve daha önemli bir yanın da bulunduğunu gösteriyorum.
Birinci Kısım insan haklarının evrenselliği üstünde odaklaşıyor, İkinci Kısım evrensel insan haklarının tarihsel özgüllüğünü vurguluyor, Üçüncü Kısım\′da da bu özgüllüğün insan haklarının kültürel bakımdan göreli olduğunu kabul etmemizi gerektirmediği savunuluyor. İnsan haklan Batı\′da doğmuştur. Kültürel farklılıklar ve kültürel çeşitlilik önemli, hatta arzu-edilir bir olgudur. Yine de, uluslararası insan hakları standartları Batılı-olmayan toplumlarda da bihakkın uygulanabilir.
\"Kültürel Rölativizm ve Evrensel İnsan Hakları\" başlıklı VI. Bölüm, evrensel insan haklan normları ile alternatif insan onuru anlayışlarına dayanan yerel toplumsal pratikler arasındaki uyuşmazlıklar problemine genel teorik terimlerle yaklaşmaktadır. Kültürel ve siyasal emperyalizmin bilinen tehlikeleri kültürel çeşitliliğe saygıyı gerektirmekle beraber, yine de insan haklan normlarının evrenselliğini -hiç değilse en genel çizgileri içinde- savunmamız ve gerçekleştirmeye çalışmamız gerektiğini iddia ediyorum. Değer-verilen kültürel pratiklerle farklı tarihsel arka-plânları uzlaştırmak için -bu altarnatif pratikler evrensel insan hakları normlarıyla esastan bağdaşmaz olmadıkları sürece-ayrıntılardaki farklılıklar hoşgörülebilir, hatta gerekli olabilir; ama yine de görelilikten çok evrenselliği vurgulamamıza ihtiyaç vardır.
VII. Bölüm\′de (İnsan Haklan ve Kültürel Değerler: Hindistan\′da Kast Sistemi) evrensel insan haklarının gerekleriyle, Hindistan\′daki kast sisteminin uzun tarihsel geçmişi olan uygulamaları arasındaki dikkat-çekici karşıtlık ele alınmaktadır. Bölümün ilk yarısı, III. Bölüm\′deki temel iddianın ayrıntılı bir anlatımını vererek, bu çatışmanın niteliğini açıklamaktadır. İkinci yarısı ise, VI. Bölüm\′ün genel iddiasını bu örneğe uygulamaktadır.
\"İnsan Hakları, Grup Haklan ve Kültürel Haklar\" konusunun ele alındığı VIII. Bölüm\′de kültürel görelilik tezinin farklı bir açıklaması gözden geçirilmektedir. Modern Batı\′da ortaya çıkmış olmalarının sonucu olarak, insan haklarının özündeki bireyciliğin, bu haklan Üçüncü Dün-ya\′nm daha toplulukçu (cemaatçi) ve kollektivist ülkeleri için esası bakımından elverişsiz hale getirdiği sık sık ileri sürülmektedir. Bununla birlikte ben, bu Bölüm\′de ancak bireylerin haklan olarak insan haklan düşüncesini -I. ve V. Bölümlerde sunulan tezleri geliştirmek suretiyle- savunuyorum. Yine de bu bireycilik, bireyleri çeşitli toplumsal grupların üyeleri olarak kabul etmekle, hatta bu grupların sahip oldukları ve yalnızca insan haklarından ibaret olmayan haklar düşüncesi ile pekâlâ bağdaşabilir.
Dördüncü Kısım\′da insan haklarının evrenselliğine çok farklı bir \"rölativist\" itiraz -kültüre değil de \"kalkınma\"ya dayanan itiraz- gözden geçirilmektedir. \"Kalkınma\"nın Üçüncü Dünya bakımından büyük öneminin, uluslararası düzeyde tanınan birçok -hatta çoğu- insan haklarında \"geçici\" fedakârlıkları gerektirdiği sıkça ileri sürülmektedir. Ben bu rölativist iddiaları da reddediyorum.
\"Hakların Kalkınma İçin Feda Edilmesi: ihtiyaçlar ve Eşitlik\" başlıklı IX. Bölüm Brezilya ve Güney Kore\′nin 1960\′lar ve 1970\′lerdeki kalkınma stratejilerini (ve bunların insan haklarıyla ilgili çok farklı sonuçlarını) karşılaştırarak, iktisadî ve sosyal haklardan fedakârlık yapılması lehindeki iddiaları incelemektedir.
X. Bölüm\′de \"Hakların Kalkınma İçin Feda Edilmesi: Siyasal Baskı\" konusu ele alınarak, sivil ve siyasal haklardan fedakârlık yapılması sözde-ihtiyacı tartışılmaktadır. Her iki Bölüm\′de de insan haklarından yapılacak fedakârlıkların genel kalkınma zorunluluklarını değil, fakat duruma-bağlı sosyo-politik güç ve tercihleri yansıttıklarını savunuyorum. Bundan dolayı, kalkınma ihtiyacım karşılayan çabalar insan haklarından esaslı sistematik fedakârlıkları gerektirmemektedir.
Birinci Kısım\′dan Dördüncü Kısım\′a kadar, insan haklarının \"ahlâkî evrenselliği\", yani insan haklarına bütün insanların herkes ve her kurum karşısında sahip oldukları gerçeği üstünde odaklaşıldı. Beşinci Kısım\′da insan haklarının \"uluslararası normatif evrense!liği\"-günümüz dünyasında insan haklarının hemen hemen bütün devletlerce (lâfzen) kabul edilmesi- ile bu hakların uygulamaya geçirilmesi için geliştirilen çok-taraflı kurumlar ve iki-taraflı dış politika uygulamaları araştırılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu\′nun 1948 yılında însan Hakları Evrensel Bildirisi\′ni kabul etmesinden sonra, bu belgede belirtilen insan haklan listesi üstünde nispeten güçlü bir normatif konsensüs oluşmuştur. Uluslararası normlar bugün ulusal faaliyetler için de esas çerçeveyi
sağlamaktadırlar. Uluslararası (insan haklan) etkinlikleri çok sayıda ulusal insan haklan ihlâllerinin alenîleşmesine yardımcı olmuş, bazı durumlarda da baskıcı rejimler karşısındaki reformcu çabalara ve ulusal mücadelelere önemli bir destek veya teşvik edici işlevi görmüştür. Uluslararası siyasal etkinlikler bu yolla insan haklan mücadelesine önemli bir katkı yapabilir ve yapmıştır da. Ama o aynı zamanda sık sık önemli bir engel de oluşturmuştur. Ayrıca, uluslararası faaliyet, insan haklarıyla ilgili son zamanlardaki tartışmanın ve akademik literatürün büyük ölçüde odak noktası olmuştur.
XI. Bölüm\′de (Uluslararası İnsan Hakları Rejimleri), geride kalan kırk yıl boyunca geliştirilmiş olan hatırı-sayılır ölçülerdeki uluslararası ve bölgesel çok- taraflı usullerin düzeni incelenmektedir. XII. Bölüm (İnsan Haklan ve Dış Politika), insan haklan mücadelesinde bir araç olarak iki-taraflı dış politikanın olanak ve sınırlarının genel görünümünü sunmaktadır. \"İnsan Haklarının Uygulamaya Geçirilmesi: Ulusal Faaliyetin Önceliği\" başlıklı XIII. Bölüm\′de de çok-taraflı ve iki-taraflı uygulamaların etkilerinin değerlendirilmesine çalışılmaktadır. Bu bölümlerde, son yıllarda uluslararası faaliyetin artışına ve önemli katkılarına işaret edilirken, hem çok-taraflı hem de iki-taraflı uluslararası kurum ve uygulamaların kesin sınırlan yüzünden ikincil önemi de vurgulanmaktadır. Uluslararası insan haklarını gerçekleştirmek, uluslararası değil, büyük ölçüde ulusal faaliyet işidir. Böylece kitap, evrensellik bağlamında özgüllüğe, başka bir ifadeyle \"evrensel\" (uluslararası) insan haklarını gerçekleştirme mücadelesinde \"özgül\" ulusal faaliyetin merkezî önemine işarete ederek sona ermektedir.
Dikkat çekmek istediğim iki başka tema daha var. İlki metodolojiktir: insan haklarının disiplinlerarası yöntemle incelenmesi zorunludur. İkincisi daha fazla esasa-ilişkindir: teori ve uygulamanın etkileşimi.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi\′nin kapsadığı konuların genişliğini düşününüz: hayat, vatandaşlık, hukuk önünde tanınma, işkenceye karşı korunma üe ırk ve cinsiyet benzeri nedenlere dayanan ayrımcılığa karşı korunma gibi kişisel haklar; adil yargılanma (fair trial), masumluk karinesi, kanunların geçmişe yürümezliği, keyfî tutuklama, alıkoyma veya sürgüne karşı, ve özel hayata, konuta veya saygınlığa keyfî müdahaleye /çarşı korunma; çeşitli sivil özgürlükler ve siyasal haklar, asgarî geçim ve tedavi hakları; çalışma, dinlenme ve sosyal güvenlik gibi iktisadî haklar; eğitim ve ailenin korunmasına ilişkin sosyal haklar; ve nihayet toplumun kültürel hayatına katılma hakkı. Bu hakların kapsayıcı bir açıklaması, en azından hukuk, siyaset bilimi, iktisat ve sosyoloji -artı felsefe- bakış açılarını birleştirmemizi gerektirir, eğer insan haklarının kavramsal temellerini ve bu özel listeyi haklı gösteren nedenleri anlamak istiyorsak.
İnsan haklarının incelenmesi, doğası gereği disiplinler-arası bir iştir.2 Benim asıl amaçlarımdan biri, bu sıkça ifade edilen ama nadiren önemsenen metodolojik ilkeyi ciddiye almaktır. İnsan haklarının konu bakımından genişliğine ve karmaşık yapısına hakkını vermek ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak için, çeşitli disiplinlerden ve talî alanlardan sağlanan malzeme ve bakış-açıları sunulmaktadır. Benim kendi disiplinim olan siyaset bilimi içinde, siyasal teori, uluslararası ilişkiler ve karşılaştırmalı siyasal bilim alt-alanları açılarından konuya yaklaşıyorum. Bunun yanında, felsefe (özellikle Birinci Kısım\′da), iktisat (özellikle IX. Bölümde), sosyoloji (özellikle Üçüncü Kısımda) ve uluslararası hukuk (özellikle Beşinci Kısımda) bakış açılarına da başvuruyorum. Ortaya çıkan sonuç, ümit ederim ki, insan haklan sorunlarına, geleneksel disiplinlerin sınırlarına riayet etmeksizin yaklaşmanın verimliliğini -hatta kaçınılmazlığını- somut bir biçimde göstermektedir.
Üçüncü ve Dördüncü Kısımların konusu olan göreliliğe ilişkin teorik iddiaların uygulamaya yansımalarını gözden geçirdiğimizde, teori ile uygulamanın etkileşiminin önemi özellikle dikkat çekmektedir. Bir sorun hakkında nasıl düşündüğümüz hareket tarzımızı tayin etmez, ama davranışımızı etkileyebilir. Keza sorunların kavramlaştırılma tarzı da faaliyet ve politikaların meşrulaştırılmasında önemli olabilir. Örneğin, insan haklarından fedakârlıkta bulunmanın kalkınmanın zorunlu bir sonucu olmayıp yalnızca kalkınma politikasını yönlendirenler için bir kolaylık (hatta kendilerini zenginleştirmek için bir kılıf) olduğu düşüncesi yerleşirse, o zaman insan haklarını çiğneyen baskıcı rejimler önemli bir savunma aracından yoksun kalırlar.
İnsan hakları hakkında katı düşünmek, onları uygulamaya geçirme mücadelesinin anahtarı olmadığı gibi, insan haklan adına yürütülecek başarılı siyasal faaliyetin esasıyla ilgili olmayabilir de. Aslında fikirlerin gücüne böylesine hayalci bir inancın kendisi, etkili siyasal faaliyetin tehlikeli bir engelidir. Yine de kavramsal açıklık, sağlam teorinin meyvası bu faaliyeti kolaylaştırabilir. En azından, diktatörler ve onların müttefiklerinin iddialarının maskesinin düşmesine yardımcı olabilir.
Böylece bu kitap, teori ve uygulamanın etkileşiminin çözümlenmesi yanında, uygulamanın da iyileştirilmesine az da olsa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Sadece bu kitabın değil, fakat insan haklarına ilişkin akademik literatürün çoğunun altında yatan ve belki de onları haklılaştıran bu ümittir.
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ 5
GİRİŞ 11
KISIM BİR
EVRENSEL İNSAN HAKLARININ TEORİSİNE DOĞRU
I İNSAN HAKLARI KAVRAMI 19
1. Hakların Niteliği 19
2. İnsan Haklarının Özel Nitelikleri 22
3. İnsan Haklarının Kaynağı 27
4. İnsan Haklarının Özneleri 30
5. Hangi İnsan Haklarına Sahibiz? 31
II İNSAN HAKLARININ KARŞILIKLI BAĞIMLILIĞI VE
BÖLÜNMEZLİĞİ 38
1. Sivil-Siyasal ve İktisadî-Sosyal İkiliği 38
2. Temel Haklar 47
KISIM İKİ
İNSAN HAKLARI, LİBERALİZM VE BATI DÜNYASI
III BATI-DIŞI İNSAN HAKLARI ANLAYIŞLARI 57
1. İslamda \"İnsan Hakları\" 58
2. Geleneksel Afrika\′da ve Çin\′de \"İnsan Haklan\" 60
3. Haklar ve ödevler: Sovyetler Birliği ve \"İnsan Haklan\" ... 63
4 Birey, Toplum ve İnsan Haklan 65
5. İnsan Haklarının İlgisi 68
6. Sonsöz: Batı ve İnsan Haklan 72
IV İNSAN ONURU, İNSAN HAKLARI VE SİYASİ
REJİMLER 74
1. Liberalizm ve İnsan Haklan: Zorunlu Bir Bağlantı 77
2. Eşitlik, Özerklik ve Komüniteryen Toplumlar 84
3. İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasi Rejimler 94
V İNSAN HAKLARI VE BATI LİBERALİZMİ 98
1. Locke ve Liberalizmin Kökleri 98
2. Birey ve Toplum 100
3. Özel Mülkiyet ve Devlet 102
4. \"Pozitif Haklar 109
5. İktisadî ve Sosyal Haklar 111
6. Locke, Liberalizm ve Burjuva Siyasî Devrimi 113
KISIM ÜÇ
İNSAN HAKLARI VE KÜLTÜREL RÖLATİVİZM
VI KÜLTÜREL RÖLATİVİZM VE EVRENSEL İNSAN
HAKLARI 119
1. \"Kültürel RölativizirTin Tanımlanması 119
2. Rölativite ve Evrensellik: Zorunlu Bir Gerilim 120
3. Kültürel Rölativizmin Türleri 124
4. Kültür ve Rölativizm 128
5. Kültürel Rölativizmin İddialarının Değerlendirilmesi 132
VII İNSAN HAKLARI VE KÜLTÜREL DEĞERLER:
HİNDİSTAN\′DA KAST SİSTEMİ 136
1. \"İnsan Hakları\" ve Geleneksel Hint Toplumu 137
2. Kast, Statü ve Saflık 137
3. Kastın Ontolojisi 139
4. Esneklik, Hareketlilik ve Eşitlik 142
5. Kast ve Kültürel Rölativizm 145
6. Kast Sistemi ve Çağdaş İnsan Hakları Mücadelesi 148
VIII İNSAN HAKLARI, GRUP HAKLARI VE KÜLTÜREL
HAKLAR 153
1. İnsan Hakları ve Halkların Hakları 153
2. İnsan Haklan Çerçevesinde Grup Hakları 159
3. Kültürel Haklar ve Kültürel Kimlik 164
KISIM DÖRT
İNSAN HAKLARI VE KALKINMA
IX HAKLARIN KALKİNMA İÇİN FEDA EDİLMESİ:
İHTİYAÇLAR VE EŞİTLİK 173
1. Yaygın Görüş 173
2. Brezilya: Trajik \"Başarı\" 176
3. Kore: Daha Başarılı Bir Başarı Hikâyesi 180
4. Bir Adil Büyüme Stratejisi\′nin Uygulanması 189
5. Sonsöz: 1980\′lerde Brezilya ve Güney Kore 192
X HAKLARİN KALKINMA İÇİN FEDA EDİLMESİ:
SİYASİ BASKI 194
1. Kapsayıcılık, Dışlayıcılık ve Kalkınma Stratejileri 195
2. Baskı, Yapısal Dönüşüm ve Devlet 197
3. Baskı ve \"Kalkmma\"nın Aşamaları 201
4. Meşruluk ve Otoriter Rejimlerin Çöküşü 205
5. Baskının Politik Koşullara Bağlılığı 211
KISIM BEŞ
İNSAN HAKLARI VE ULUSLARARASI FAALİYET
XI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI REJİMLERİ 217
1. Uluslararası Rejimler 217
2. Global İnsan Hakları Rejimi 218
3. Bölgesel İnsan Hakları Rejimleri 225
4. Tek-konulu İnsan Hakları Rejimleri 231
5. İnsan Hakları Rejimlerinin Evrimi 235
XII İNSAN HAKLARI VE DIŞ POLİTİKA 241
1. İnsan Haklan: Meşru Bir Dış Politika İlgisi Mi? 241
2. Diktatörlükler ve Çifte Standartlar: Hangi Haklar
İzlenmeye Alınmalı? 249
3. Hangi Araçlar Kullanılmalı? 254
4. İnsan Haklarının Dış Politikayla Bütünleştirilmesi 259
XIII İNSAN HAKLARININ UYGULAMAYA GEÇİRİLMESİ:
ULUSAL FAALİYETİN ÖNCELİĞİ 263
1. Çok Taraflı Faaliyetlerin Sınırları 263
2. İki Taraflı Faaliyetlerin Sınırları 273
3. Uluslararası Faaliyetlerin Sınırları 281
KAYNAKLAR 301
İNDEKS 327
Bu kitabın yazılmasında, çoğu yazar gibi benim de pekçok kişiye teşekkür borcum var. İnsan haklan alanında çalışan akademisyenler özellikle ilgi gösterip destek verdiler; birçok dost, meslekdaş ve arkadaşın yardımını gördüm. Dave Forsythe\′a, hem titiz eleştirileri hem de man-üskriptin tümünü gözden geçirmem için yaptığı tavsiye dolayısıyla özellikle müteşekkirim. Ayrıca, kitabın oluşumu esnasında, manüskriptin çeşitli kısımlarını okuyup, altı yıldan fazla bir süre çeşitli noktaları benimle tartışan Philip Alston, Paul Brietzke, Charlie Brockett, Herman Burgers, Shelly Feldman, Gary Gereffı, Ernie Haas; Glenn Hayslett, Ed Kent, Steve Leonard, Ted Lewellen, Alan McChesney, Craig Murphy, Hanna Pitkin, Addie Pollis, Cran Pratt, Jane Svveeney, John Vincent ve Claude Welch\′e de teşekkür ederim. Bu kitap onların yorum, eleştiri ve tavsiyeleri sayesinde bu hale gelebildi; onları daha dikkatli dinleseydim muhtemelen daha iyi bir çalışma ortaya çıkacaktı.
IV. Bölüm\′ü kendisiyle birlikte yazdığım Rhoda Howard\′a özel olarak teşekkür borçluyum, esasen onun etkisi bütün kitap boyunca da görülebilir. Bu kitabın her kelimesini birkaç defa okudu, kavrayışlı eleştirilirde bulundu; devamlı desteği ve teşviki beni birçok hatadan alıkoydu, daha açık-seçik olmaya zorladı ve araştırmamı yeni alanlara yöneltti. Bütün bunlar için -ki bu en az dostluğu kadar önemlidir- kendisine müteşekkirim.
Daha önce yayımlanmış olan yazılarımdan \"İnsan Hakları ve İnsan Onuru: Batı-dışı İnsan Hakları Anlayışlarının Analitik bir Eleştirisi\", [American Political Science Review 76 (June 1982)] nin değişik bir biçiminin III. Bölüm olarak ve Rhoda Howard ve Jack Donnelly, \"İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasî Rejimler\", [American Political Science Review 80 (September 1986)] in burada IV. Bölüm olarak yeniden basılmasına Amerikan Siyasal Bilimler Derneği; \"Kültürel Rölativizm ve Evrensel İnsan Haklan\", [Human Rights Quarterly 6 (November 1984)] nın değiştirilmiş bir biçiminin burada VI. Bölüm olarak tekrar basılmasına The John Hopkins University Press; \"İnsan Hakları ve Kalkınma: Tamamlayıcı mı Yoksa Rakip Öncelikler mi?\", [World Politîcs 36 (January 1984)] nin burada IX. Bölüm olarak yeniden basılmasına Princeton University Press; \"İnsan Haklan, İnsanî Müdahale ve Amerikan Dış Politikası: Hukuk, Ahlâk ve Siyaset\", [Journal of International Affairs 37 (Xinter 1984)] in bazı kısımlarının değiştirilmiş bir biçiminin burada XIII.
Bölüm 2.b. ve XII. Bölüm 3.c olarak yeniden basılmasına Princeton Üni-versity Press: \"Uluslararası İnsan Haklan: Bir Rejim Analizi\", [International Organization 40 (Summer 1984)] nin çok kısaltılmış bir biçiminin burada XI. Bölüm olarak yeniden basılmasına MİT Press; \"İnsan Hakları: Uluslararası Faaliyetin Etkisi\", [International Journal 33 (Spring 1988)] nin gözden geçirilmiş bir biçiminin XIII. Bölüm olarak yeniden basılmasına The Canadian Institute of International Affairs izin vermişlerdir.
Teşekkürler her zaman yetersiz kalır; ama bu özellikle karım Ca-thy\′nin durumu için doğrudur. O olmasaydı bu kitabı asla yazamazdım.
Chapel Hill, N.C.
JACK DONNELLY
GİRİŞ
Bu kitabîn ana teması insan haklarının evrenselliğidir. Temel amacım, insan haklarım evrensel haklar olarak sunmak ve savunmaktır. Bununla birlikte, insan haklarının zamandan bağımsız, değişmez ve mutlak olduklarını iddia etmiyorum; insan haklarına ilişkin her liste veya anlayış -ve bizatihi insan hakları fikrinin kendisi- tarihsel olarak özgüldür ve tarihsel koşullara bağlıdır. İnsan haklarının evrenselliği, özgüllüğü ve göreliliğine ilişkin farklı iddialar etrafında şekillenmiş olan bu kitap; insan haklarının tarihle kayıtlı ve tarihsel bakımdan özgül oluşunun, bunların evrensel ahlâkî haklar olarak anlaşılmasıyla pekala bağdaşabilir olduğunu ve dolayısıyla katı kültürel izafıyetçilik iddialarını kabul etmemizi gerektirmediğini göstermektedir.
İnsan haklan eğer kişinin sırf insan olduğu için sahip bulunduğu haklar iseler -ki genellikle böyle oldukları düşünülmektedir- o zaman \"evrensel olarak\" bütün insanlar bu haklara sahiptirler. İnsanlar bu haklara bütün diğer kişi ve kurumlara karşı da \"evrensel olarak\" sahiptirler. İnsan haklan en üstün ahlâki haklar olmaları bakımından siyasal hayatın temel yapı-taşlarının ve siyasal uygulamaların düzenleyicisidirler ve normal olarak diğer ahlâkî, hukukî ve siyasî taleplerden önce gelirler. Bu boyutlar, insan haklarının ahlâkî evrenselliği dediğim özelliğini oluştururlar.
Çağdaş dünyada insan hakları başka bir anlamda da evrenseldir: Bunlar, ideal standartlar olarak, en azından sözde evrensel kabul görmektedirler. Bütün devletler uluslararası insan hakları normlarını kabul ettiklerini ve bunlara bağlı olduklarını düzenli olarak ilân etmektedirler1 ; insan haklarının ihlâl edildiği suçlaması, uluslararası ilişkiler alınında yapılabilecek en güçlü suçlamalar arasında yer almaktadır. Dünya devletlerinin yarısı Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerine katılmak suretiyle, bu hakların gereklerini yerine getirmek hususunda uluslararası hukukî yükümlülükler altına girmişlerdir. Geri kalan ulusların da hemen hemen hepsi ya bu Sözleşmeleri imzalamış ama henüz onaylamamış (Birleşik Devletler bu gruptaki en dikkati çeken ülkedir), ya da bunları tasvip ettiğini ve bunların içeriğine bağlı olduğunu açıklamıştır. Buna, insan haklarının uluslararası normatif evrenselliği diyorum.
Bu kitabın Birinci Kısım\′ı, insan haklarının analitik bir teorisini, bu evrenselliği esas alan ama bunların tarihsel özgüllüğünü de gözardı etmeyen bir biçimde sunmaktadır. \"İnsan Hakları Kavramı\" başlıklı I. Bölüm insan haklarının ayırt-edici özelliğini, bu hakların insan doğasındaki kaynağını ve birer toplumsal pratik olarak işleyiş yollarını incelemektedir. Bir insan hakkı ne tür bir şeydir? Sırf insan olmak haklara nasıl temel oluşturabiliyor? Bu bölüm, sahip olduğumuz özgül insan haklarının, genel olarak insan haklarının ahlâkî ve uluslararası evrenselliğiyle bağlantılı olarak tartışılmasıyla son bulmaktadır. II. Bölüm (İnsan Haklarının Karşüıkh-Bağımlılığı ve Bölünmezliği) evrensel olarak tanınan insan haklarının birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları konusuna eğilmekte ve özellikle hak kategorileri ve hakların öncelikleri sorunları üstünde yoğunlaşmaktadır. Burada bir yandan sivil ve siyasal haklarla iktisadî, sosyal ve kültürel haklar arasında yapılan geleneksel ayrımın, öbür yandan da özlü bir \"temel\" haklar listesi çıkartmak çabalarının teorik olarak yanlış olduğunu ve bu çabaların insan haklarının mahiyeti, işlevi ve iç bağlantıları konularını bulanıklaştırdıklarını ileri sürüyorum.
İkinci Kısım\′da, modem Batı\′da insan hakları ile \"liberalizm\"in ortaya çıkışı ve güçlenmesi arasındaki özel ilişki vurgulanarak, insan haklarının tarihsel özgüllüğü ele alınmaktadır. III. Bölüm\′de (Batı-Dışı İnsan Hakları Anlayışları), bütün toplumların özünde bir insan hakları anlayışına sahip oldukları yaygın iddiası eleştirel bir bakışla incelenmektedir. Batı-dışı denen insan hakları anlayışları aslında insan haklan fikriyle hiç de ilgili olmayıp; bunlar insan onurunu insan haklarından başka yollarla gerçekleştirmeye çalışan, alternatif insan onuru anlayışlarına dayanırlar. Bütün toplumlarda insan onuru düşüncesi bulunmakla birlikte, bütün bireylerin devlete ve topluma karşı sahip oldukları eşit ve vazgeçilmez insan haklan düşüncesi ve uygulaması yalnızca modern Batı\′da -esas olarak modem piyasaların ve modem devletlerin ortaya çıkışıyla birarada giden toplumsal değişmelere cevap olarak- doğmuştur. Yine de, bu tarihsel özgüllüğüne rağmen, dünyanın hemen hemen her yerinde kendini gösteren benzer toplumsal değişmeler nedeniyle, günümüzde insan hakları evrenselliğe yakın bir uygulanabilirlik kazanmıştır.
\"İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasî Rejimler\" başlıklı, Rhoda Howard\′la birlikte yazdığım IV. Bölüm\′de buna paralel bir yapısal argüman geliştirilmektedir. Tıpkı bütün kültürlerde özde bir insan haklan anlayışı bulunduğuna yaygın olarak inanılması gibi, aynı şekilde çok çeşitli sosyo-pölitik sistemlerin uluslararası insan haklarının gerekleriyle bağdaşabilir olduğu da devamlı olarak ileri sürülmektedir. Eğer insan hakları, I. Bölüm\′de iddia edildiği gibi, insan onuruna ilişkin ayırt-edici bir anlayışa dayanan belli bir tür toplumsal pratik iseler, bunlar kesinlikle
belirli bir sosyo-politik sistem veya rejim tipini gerektirirler. Biz, uluslararası insan haklarının gerektirdiği bu rejime \"liberal\" (veya \"sosyal demokrat\") sıfatını yakıştırıyoruz.
V. Bölüm (İnsan Hakları ve Batı Liberalizmi) bu iddiayı savunma ve uluslararası düzeyde tanınan insan hakları ile Batı liberal geleneği arasındaki teorik bağlantıları daha eksiksiz bir biçimde ortaya koyma çabasına ayrılmıştır. Bu Bölümde, liberal siyasal gelenek içinde yer alan belki de en önemli tek eser durumundaki Locke\′un Second Treatise of Governmenf\\ yakından incelenmektedir. Burada; Locke\′un teorisinde; \"sahiplenici bireycilik\"in unsurları bulunmakla birlikte, asgarî büyüklükteki liberteryen bir devletten çok, uluslararası insan hakları standartlarının gerektirdiği ve çağdaş Batı ülkelerinin çoğunda az-çok başarılı bir biçimde gerçekleştirilmiş olan sosyal demokrat refah devletine işaret eden alternatif ve daha önemli bir yanın da bulunduğunu gösteriyorum.
Birinci Kısım insan haklarının evrenselliği üstünde odaklaşıyor, İkinci Kısım evrensel insan haklarının tarihsel özgüllüğünü vurguluyor, Üçüncü Kısım\′da da bu özgüllüğün insan haklarının kültürel bakımdan göreli olduğunu kabul etmemizi gerektirmediği savunuluyor. İnsan haklan Batı\′da doğmuştur. Kültürel farklılıklar ve kültürel çeşitlilik önemli, hatta arzu-edilir bir olgudur. Yine de, uluslararası insan hakları standartları Batılı-olmayan toplumlarda da bihakkın uygulanabilir.
\"Kültürel Rölativizm ve Evrensel İnsan Hakları\" başlıklı VI. Bölüm, evrensel insan haklan normları ile alternatif insan onuru anlayışlarına dayanan yerel toplumsal pratikler arasındaki uyuşmazlıklar problemine genel teorik terimlerle yaklaşmaktadır. Kültürel ve siyasal emperyalizmin bilinen tehlikeleri kültürel çeşitliliğe saygıyı gerektirmekle beraber, yine de insan haklan normlarının evrenselliğini -hiç değilse en genel çizgileri içinde- savunmamız ve gerçekleştirmeye çalışmamız gerektiğini iddia ediyorum. Değer-verilen kültürel pratiklerle farklı tarihsel arka-plânları uzlaştırmak için -bu altarnatif pratikler evrensel insan hakları normlarıyla esastan bağdaşmaz olmadıkları sürece-ayrıntılardaki farklılıklar hoşgörülebilir, hatta gerekli olabilir; ama yine de görelilikten çok evrenselliği vurgulamamıza ihtiyaç vardır.
VII. Bölüm\′de (İnsan Haklan ve Kültürel Değerler: Hindistan\′da Kast Sistemi) evrensel insan haklarının gerekleriyle, Hindistan\′daki kast sisteminin uzun tarihsel geçmişi olan uygulamaları arasındaki dikkat-çekici karşıtlık ele alınmaktadır. Bölümün ilk yarısı, III. Bölüm\′deki temel iddianın ayrıntılı bir anlatımını vererek, bu çatışmanın niteliğini açıklamaktadır. İkinci yarısı ise, VI. Bölüm\′ün genel iddiasını bu örneğe uygulamaktadır.
\"İnsan Hakları, Grup Haklan ve Kültürel Haklar\" konusunun ele alındığı VIII. Bölüm\′de kültürel görelilik tezinin farklı bir açıklaması gözden geçirilmektedir. Modern Batı\′da ortaya çıkmış olmalarının sonucu olarak, insan haklarının özündeki bireyciliğin, bu haklan Üçüncü Dün-ya\′nm daha toplulukçu (cemaatçi) ve kollektivist ülkeleri için esası bakımından elverişsiz hale getirdiği sık sık ileri sürülmektedir. Bununla birlikte ben, bu Bölüm\′de ancak bireylerin haklan olarak insan haklan düşüncesini -I. ve V. Bölümlerde sunulan tezleri geliştirmek suretiyle- savunuyorum. Yine de bu bireycilik, bireyleri çeşitli toplumsal grupların üyeleri olarak kabul etmekle, hatta bu grupların sahip oldukları ve yalnızca insan haklarından ibaret olmayan haklar düşüncesi ile pekâlâ bağdaşabilir.
Dördüncü Kısım\′da insan haklarının evrenselliğine çok farklı bir \"rölativist\" itiraz -kültüre değil de \"kalkınma\"ya dayanan itiraz- gözden geçirilmektedir. \"Kalkınma\"nın Üçüncü Dünya bakımından büyük öneminin, uluslararası düzeyde tanınan birçok -hatta çoğu- insan haklarında \"geçici\" fedakârlıkları gerektirdiği sıkça ileri sürülmektedir. Ben bu rölativist iddiaları da reddediyorum.
\"Hakların Kalkınma İçin Feda Edilmesi: ihtiyaçlar ve Eşitlik\" başlıklı IX. Bölüm Brezilya ve Güney Kore\′nin 1960\′lar ve 1970\′lerdeki kalkınma stratejilerini (ve bunların insan haklarıyla ilgili çok farklı sonuçlarını) karşılaştırarak, iktisadî ve sosyal haklardan fedakârlık yapılması lehindeki iddiaları incelemektedir.
X. Bölüm\′de \"Hakların Kalkınma İçin Feda Edilmesi: Siyasal Baskı\" konusu ele alınarak, sivil ve siyasal haklardan fedakârlık yapılması sözde-ihtiyacı tartışılmaktadır. Her iki Bölüm\′de de insan haklarından yapılacak fedakârlıkların genel kalkınma zorunluluklarını değil, fakat duruma-bağlı sosyo-politik güç ve tercihleri yansıttıklarını savunuyorum. Bundan dolayı, kalkınma ihtiyacım karşılayan çabalar insan haklarından esaslı sistematik fedakârlıkları gerektirmemektedir.
Birinci Kısım\′dan Dördüncü Kısım\′a kadar, insan haklarının \"ahlâkî evrenselliği\", yani insan haklarına bütün insanların herkes ve her kurum karşısında sahip oldukları gerçeği üstünde odaklaşıldı. Beşinci Kısım\′da insan haklarının \"uluslararası normatif evrense!liği\"-günümüz dünyasında insan haklarının hemen hemen bütün devletlerce (lâfzen) kabul edilmesi- ile bu hakların uygulamaya geçirilmesi için geliştirilen çok-taraflı kurumlar ve iki-taraflı dış politika uygulamaları araştırılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu\′nun 1948 yılında însan Hakları Evrensel Bildirisi\′ni kabul etmesinden sonra, bu belgede belirtilen insan haklan listesi üstünde nispeten güçlü bir normatif konsensüs oluşmuştur. Uluslararası normlar bugün ulusal faaliyetler için de esas çerçeveyi
sağlamaktadırlar. Uluslararası (insan haklan) etkinlikleri çok sayıda ulusal insan haklan ihlâllerinin alenîleşmesine yardımcı olmuş, bazı durumlarda da baskıcı rejimler karşısındaki reformcu çabalara ve ulusal mücadelelere önemli bir destek veya teşvik edici işlevi görmüştür. Uluslararası siyasal etkinlikler bu yolla insan haklan mücadelesine önemli bir katkı yapabilir ve yapmıştır da. Ama o aynı zamanda sık sık önemli bir engel de oluşturmuştur. Ayrıca, uluslararası faaliyet, insan haklarıyla ilgili son zamanlardaki tartışmanın ve akademik literatürün büyük ölçüde odak noktası olmuştur.
XI. Bölüm\′de (Uluslararası İnsan Hakları Rejimleri), geride kalan kırk yıl boyunca geliştirilmiş olan hatırı-sayılır ölçülerdeki uluslararası ve bölgesel çok- taraflı usullerin düzeni incelenmektedir. XII. Bölüm (İnsan Haklan ve Dış Politika), insan haklan mücadelesinde bir araç olarak iki-taraflı dış politikanın olanak ve sınırlarının genel görünümünü sunmaktadır. \"İnsan Haklarının Uygulamaya Geçirilmesi: Ulusal Faaliyetin Önceliği\" başlıklı XIII. Bölüm\′de de çok-taraflı ve iki-taraflı uygulamaların etkilerinin değerlendirilmesine çalışılmaktadır. Bu bölümlerde, son yıllarda uluslararası faaliyetin artışına ve önemli katkılarına işaret edilirken, hem çok-taraflı hem de iki-taraflı uluslararası kurum ve uygulamaların kesin sınırlan yüzünden ikincil önemi de vurgulanmaktadır. Uluslararası insan haklarını gerçekleştirmek, uluslararası değil, büyük ölçüde ulusal faaliyet işidir. Böylece kitap, evrensellik bağlamında özgüllüğe, başka bir ifadeyle \"evrensel\" (uluslararası) insan haklarını gerçekleştirme mücadelesinde \"özgül\" ulusal faaliyetin merkezî önemine işarete ederek sona ermektedir.
Dikkat çekmek istediğim iki başka tema daha var. İlki metodolojiktir: insan haklarının disiplinlerarası yöntemle incelenmesi zorunludur. İkincisi daha fazla esasa-ilişkindir: teori ve uygulamanın etkileşimi.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi\′nin kapsadığı konuların genişliğini düşününüz: hayat, vatandaşlık, hukuk önünde tanınma, işkenceye karşı korunma üe ırk ve cinsiyet benzeri nedenlere dayanan ayrımcılığa karşı korunma gibi kişisel haklar; adil yargılanma (fair trial), masumluk karinesi, kanunların geçmişe yürümezliği, keyfî tutuklama, alıkoyma veya sürgüne karşı, ve özel hayata, konuta veya saygınlığa keyfî müdahaleye /çarşı korunma; çeşitli sivil özgürlükler ve siyasal haklar, asgarî geçim ve tedavi hakları; çalışma, dinlenme ve sosyal güvenlik gibi iktisadî haklar; eğitim ve ailenin korunmasına ilişkin sosyal haklar; ve nihayet toplumun kültürel hayatına katılma hakkı. Bu hakların kapsayıcı bir açıklaması, en azından hukuk, siyaset bilimi, iktisat ve sosyoloji -artı felsefe- bakış açılarını birleştirmemizi gerektirir, eğer insan haklarının kavramsal temellerini ve bu özel listeyi haklı gösteren nedenleri anlamak istiyorsak.
İnsan haklarının incelenmesi, doğası gereği disiplinler-arası bir iştir.2 Benim asıl amaçlarımdan biri, bu sıkça ifade edilen ama nadiren önemsenen metodolojik ilkeyi ciddiye almaktır. İnsan haklarının konu bakımından genişliğine ve karmaşık yapısına hakkını vermek ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak için, çeşitli disiplinlerden ve talî alanlardan sağlanan malzeme ve bakış-açıları sunulmaktadır. Benim kendi disiplinim olan siyaset bilimi içinde, siyasal teori, uluslararası ilişkiler ve karşılaştırmalı siyasal bilim alt-alanları açılarından konuya yaklaşıyorum. Bunun yanında, felsefe (özellikle Birinci Kısım\′da), iktisat (özellikle IX. Bölümde), sosyoloji (özellikle Üçüncü Kısımda) ve uluslararası hukuk (özellikle Beşinci Kısımda) bakış açılarına da başvuruyorum. Ortaya çıkan sonuç, ümit ederim ki, insan haklan sorunlarına, geleneksel disiplinlerin sınırlarına riayet etmeksizin yaklaşmanın verimliliğini -hatta kaçınılmazlığını- somut bir biçimde göstermektedir.
Üçüncü ve Dördüncü Kısımların konusu olan göreliliğe ilişkin teorik iddiaların uygulamaya yansımalarını gözden geçirdiğimizde, teori ile uygulamanın etkileşiminin önemi özellikle dikkat çekmektedir. Bir sorun hakkında nasıl düşündüğümüz hareket tarzımızı tayin etmez, ama davranışımızı etkileyebilir. Keza sorunların kavramlaştırılma tarzı da faaliyet ve politikaların meşrulaştırılmasında önemli olabilir. Örneğin, insan haklarından fedakârlıkta bulunmanın kalkınmanın zorunlu bir sonucu olmayıp yalnızca kalkınma politikasını yönlendirenler için bir kolaylık (hatta kendilerini zenginleştirmek için bir kılıf) olduğu düşüncesi yerleşirse, o zaman insan haklarını çiğneyen baskıcı rejimler önemli bir savunma aracından yoksun kalırlar.
İnsan hakları hakkında katı düşünmek, onları uygulamaya geçirme mücadelesinin anahtarı olmadığı gibi, insan haklan adına yürütülecek başarılı siyasal faaliyetin esasıyla ilgili olmayabilir de. Aslında fikirlerin gücüne böylesine hayalci bir inancın kendisi, etkili siyasal faaliyetin tehlikeli bir engelidir. Yine de kavramsal açıklık, sağlam teorinin meyvası bu faaliyeti kolaylaştırabilir. En azından, diktatörler ve onların müttefiklerinin iddialarının maskesinin düşmesine yardımcı olabilir.
Böylece bu kitap, teori ve uygulamanın etkileşiminin çözümlenmesi yanında, uygulamanın da iyileştirilmesine az da olsa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Sadece bu kitabın değil, fakat insan haklarına ilişkin akademik literatürün çoğunun altında yatan ve belki de onları haklılaştıran bu ümittir.
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ 5
GİRİŞ 11
KISIM BİR
EVRENSEL İNSAN HAKLARININ TEORİSİNE DOĞRU
I İNSAN HAKLARI KAVRAMI 19
1. Hakların Niteliği 19
2. İnsan Haklarının Özel Nitelikleri 22
3. İnsan Haklarının Kaynağı 27
4. İnsan Haklarının Özneleri 30
5. Hangi İnsan Haklarına Sahibiz? 31
II İNSAN HAKLARININ KARŞILIKLI BAĞIMLILIĞI VE
BÖLÜNMEZLİĞİ 38
1. Sivil-Siyasal ve İktisadî-Sosyal İkiliği 38
2. Temel Haklar 47
KISIM İKİ
İNSAN HAKLARI, LİBERALİZM VE BATI DÜNYASI
III BATI-DIŞI İNSAN HAKLARI ANLAYIŞLARI 57
1. İslamda \"İnsan Hakları\" 58
2. Geleneksel Afrika\′da ve Çin\′de \"İnsan Haklan\" 60
3. Haklar ve ödevler: Sovyetler Birliği ve \"İnsan Haklan\" ... 63
4 Birey, Toplum ve İnsan Haklan 65
5. İnsan Haklarının İlgisi 68
6. Sonsöz: Batı ve İnsan Haklan 72
IV İNSAN ONURU, İNSAN HAKLARI VE SİYASİ
REJİMLER 74
1. Liberalizm ve İnsan Haklan: Zorunlu Bir Bağlantı 77
2. Eşitlik, Özerklik ve Komüniteryen Toplumlar 84
3. İnsan Onuru, İnsan Hakları ve Siyasi Rejimler 94
V İNSAN HAKLARI VE BATI LİBERALİZMİ 98
1. Locke ve Liberalizmin Kökleri 98
2. Birey ve Toplum 100
3. Özel Mülkiyet ve Devlet 102
4. \"Pozitif Haklar 109
5. İktisadî ve Sosyal Haklar 111
6. Locke, Liberalizm ve Burjuva Siyasî Devrimi 113
KISIM ÜÇ
İNSAN HAKLARI VE KÜLTÜREL RÖLATİVİZM
VI KÜLTÜREL RÖLATİVİZM VE EVRENSEL İNSAN
HAKLARI 119
1. \"Kültürel RölativizirTin Tanımlanması 119
2. Rölativite ve Evrensellik: Zorunlu Bir Gerilim 120
3. Kültürel Rölativizmin Türleri 124
4. Kültür ve Rölativizm 128
5. Kültürel Rölativizmin İddialarının Değerlendirilmesi 132
VII İNSAN HAKLARI VE KÜLTÜREL DEĞERLER:
HİNDİSTAN\′DA KAST SİSTEMİ 136
1. \"İnsan Hakları\" ve Geleneksel Hint Toplumu 137
2. Kast, Statü ve Saflık 137
3. Kastın Ontolojisi 139
4. Esneklik, Hareketlilik ve Eşitlik 142
5. Kast ve Kültürel Rölativizm 145
6. Kast Sistemi ve Çağdaş İnsan Hakları Mücadelesi 148
VIII İNSAN HAKLARI, GRUP HAKLARI VE KÜLTÜREL
HAKLAR 153
1. İnsan Hakları ve Halkların Hakları 153
2. İnsan Haklan Çerçevesinde Grup Hakları 159
3. Kültürel Haklar ve Kültürel Kimlik 164
KISIM DÖRT
İNSAN HAKLARI VE KALKINMA
IX HAKLARIN KALKİNMA İÇİN FEDA EDİLMESİ:
İHTİYAÇLAR VE EŞİTLİK 173
1. Yaygın Görüş 173
2. Brezilya: Trajik \"Başarı\" 176
3. Kore: Daha Başarılı Bir Başarı Hikâyesi 180
4. Bir Adil Büyüme Stratejisi\′nin Uygulanması 189
5. Sonsöz: 1980\′lerde Brezilya ve Güney Kore 192
X HAKLARİN KALKINMA İÇİN FEDA EDİLMESİ:
SİYASİ BASKI 194
1. Kapsayıcılık, Dışlayıcılık ve Kalkınma Stratejileri 195
2. Baskı, Yapısal Dönüşüm ve Devlet 197
3. Baskı ve \"Kalkmma\"nın Aşamaları 201
4. Meşruluk ve Otoriter Rejimlerin Çöküşü 205
5. Baskının Politik Koşullara Bağlılığı 211
KISIM BEŞ
İNSAN HAKLARI VE ULUSLARARASI FAALİYET
XI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI REJİMLERİ 217
1. Uluslararası Rejimler 217
2. Global İnsan Hakları Rejimi 218
3. Bölgesel İnsan Hakları Rejimleri 225
4. Tek-konulu İnsan Hakları Rejimleri 231
5. İnsan Hakları Rejimlerinin Evrimi 235
XII İNSAN HAKLARI VE DIŞ POLİTİKA 241
1. İnsan Haklan: Meşru Bir Dış Politika İlgisi Mi? 241
2. Diktatörlükler ve Çifte Standartlar: Hangi Haklar
İzlenmeye Alınmalı? 249
3. Hangi Araçlar Kullanılmalı? 254
4. İnsan Haklarının Dış Politikayla Bütünleştirilmesi 259
XIII İNSAN HAKLARININ UYGULAMAYA GEÇİRİLMESİ:
ULUSAL FAALİYETİN ÖNCELİĞİ 263
1. Çok Taraflı Faaliyetlerin Sınırları 263
2. İki Taraflı Faaliyetlerin Sınırları 273
3. Uluslararası Faaliyetlerin Sınırları 281
KAYNAKLAR 301
İNDEKS 327