Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (38)      Nisan (73)      Mart (139)      Åžubat (116)

İdari Yargıda Tarafların Değişmesi

İdari Yargıda Tarafların Değişmesi



Sayfa Sayısı
:  
191
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2012
ISBN NO
:  
9786055336622

150,00 TL









GÄ°RÄ°Åž




Hukuki uyuşmazlıkların yargı yoluyla çözümü esnasında, somut duruma göre, davanın taraflarının kişilik veya niteliğinde bir takım değişiklikler meydana gelebilmektedir. Bu tür değişikliklere çeşitli yargı kollarında olduğu kadar, idari yargı kolunda da rastlanılmak¬tadır.



idarenin kanuniliğinin denetimi için var olan idari yargı kolu, diğer yargı kollarına göre birtakım farklılıklar arz etmektedir. İdari yargılama usulündeki kuralların büyük çoğunluğunun kamu düze¬nine ilişkin olması, kendine has birtakım ilke ve özelliklerinin bu¬lunması, taraf kavramının düzenlenişi gibi bazı yönleri onu diğer yargılama usullerinden ayırmaktadır.



İdari yargılama usulünde, taraflardan biri mutlaka idare olmak¬tadır. Davanın idare tarafı, kural olarak, davalı tarafıdır. Birtakım hallerde, idarenin davacı konumunda olması da mümkündür. Bir idari uyuşmazlığın iki tarafının da bir kamu organı (idare) olması yine ihtimal dahilindedir. İdari uyuşmazlıklarda, idare tarafının bir kamu tüzel kişisi olması kural olmakla beraber, bazı durumlarda ka¬mu tüzel kişiliği bulunmayan idarelerin de taraf konumunda olmala¬rı söz konusudur. Buradaki temel kıstas, yürütülebilir nitelikte idari işlem tesis edebilmektir. Bunun doğal sonucu olarak, hukuk dünya¬sında değişiklik meydana getirecek nitelikte idari işlem tesis eden idareler, söz konusu işleme karşı açılacak davanın da tarafı olmakta¬dırlar.



İdari davalarda davanın karşı tarafı ise, genellikle davacı tarafı, büyük oranda bir özel hukuk kişisi olmaktadır. Bu özel hukuk kişisi¬nin gerçek veya tüzel kişi olması mümkündür. Davacı olabilmek için, iptal davaları açısından menfaat ihlali, tam yargı davaları için ise hak ihlali şartı aranmaktadır.






İdari yargıdaki taraf değişikliği konusuna, en fazla davanın ger¬çek kişi tarafı açısından rastlanmaktadır. Davanın gerçek kişi tarafı¬nın kişiliğinin sona ermesi, en yaygın taraf değişikliği nedenidir. Kişi¬liğin sona ermesi hususu, tarafın ölmesi ve hukuken ölümle aynı so¬nuçları doğuran, taraf hakkında ölüm karinesi uygulanması ile tara¬fın gaipliğine karar verilmesi şeklinde gerçekleşir. Kişiliğin sona er¬mesinin uyuşmazlığın esasına yapacağı etkiler, değişikliğin usulün¬den daha büyük bir önem arz etmektedir. Esasında değişikliğin öne¬mi de buradan gelmektedir.



Kişiliğin son bulması hususundan ayrı olarak, tarafta gerçek an¬lamda değişme sonucu doğurmayıp sadece davayı yürüten kişinin değişmesi anlamına gelen, davayı takip ehliyetinde meydana gelen değişiklikler, taraf değişikliği oluşturmamaktadır.



Tüzel kişiler açısından, tüzel kişinin kamu tüzel kişisi veya özel hukuk tüzel kişisi olmasına göre bir ayrım yapmak gerekmektedir. Kamu tüzel kişileri kural olarak davalı, özel hukuk tüzel kişileri ise genellikle davacı konumundadırlar. İdari yargılama usulünde, her zaman için istisnai durumlar olabileceğinden, gerçek kişiler açısından olduğu kadar tüzel kişiler açısından da davacı ve davalı sıfatlarına göre bir ayrım yapmak, her zaman için en doğru yol olmamaktadır. Uyuşmazlığın niteliğine göre, çok yaygın olmamakla beraber, kamu tüzel kişisinin davacı, özel hukuk kişisinin de davalı olması ihtimal dahilindedir.



Kamu tüzel kişisinin, en yaygın olduğu şekliyle, davalı olması durumunda bile, kanun yollarına başvurması halinde, davanın aktif tarafı durumuna dönüşmesi söz konusu olmaktadır. Yani bu durum¬da, idare tarafı mahkemeye başvuran taraf haline gelmektedir. Bütün bu sebeplerle, taraf değişikliği konusunda, davacı ve davalı sıfatın¬dan öte, kamu tüzel kişisinin tabi olduğu hukuki rejime göre bir ay¬rım yapmak daha doğru gözükmektedir.






İdari yargı organları önünde görülen uyuşmazlıklarda, tüzel kişi tarafı açısından taraf değişikliğine, türlerine göre isim ve yöntemleri değişmekle beraber, tüzel kişinin tamamen hukuk dünyasından kay¬bolması veya bir başka tüzel kişilik altında faaliyetlerine devam et¬mesi ihtimallerinde rastlanılır.




İdari yargıda tarafların değişmesi hususunun, taraflar açısından olduğu kadar, davanın konusu açısından da gerçekleşmesi müm¬kündür. Görülmekte olan bir davanın konusunu oluşturan hak, yani müddeabih, dava sonuçlanmadan evvel el değiştirebilir. Bu durumda da hakka ve onu ilgilendiren uyuşmazlığın niteliğine göre, davanın taraflarında değişiklik meydana gelebilir.



Çalışmamızın konusu, tamamen pozitif hukuk kurallarına daya¬nan ve yargılama usullerinde kanuni taraf değişikliği olarak adlandı¬rılan değişikliğe ilişkindir. Bu yönüyle, medeni yargılama usulünde iradi taraf değişikliği olarak adlandırılıp tarafların iradesi sonucu gerçekleşebilecek olan ve hukukumuzda halen tartışmalı olan deği¬şiklikten ayrılmaktadır. Esasında idari yargılama usulünde iradi taraf değişikliği de zaten mümkün değildir. Bu anlamda tarafların sonra¬dan yerlerine başkasını ikame etmeleri de imkânsızdır. Çünkü idari yargılama hukukunda dava ehliyetine ilişkin kurallar kadar, husu¬mete ilişkin kurallar da kamu düzenine ilişkindir.



Bunun yanı sıra, çalışmamızın konusu, açılan dava ile talep edi¬len sonucun veya davanın temelinde yatan sebeplerin değiştirilmesi veya genişletilmesi anlamına gelen ve esasında idari yargılama hu¬kukunda kabul de görmeyen, davanın ıslahı konusundan ayrılmak¬tadır. Aynı şekilde, görülmekte olan bir davanın sonucundan etki¬lenme ihtimali bulunan üçüncü kişilerin, kendi istekleriyle söz konu¬su davanın taraflarının yanında yer alması anlamına gelen, davaya müdahale kavramından da farklıdır. Aynı şekilde, müdahaleye ben¬zer bir kurum olan ve davanın ilgili üçüncü kişilere ihbarı sonucu, bu söz konusu kişilerin davanın taraflarının yanında yer almalarını sağ¬layan yöntemden de ayrılmaktadır. Her iki durumda da söz konusu kişiler davanın tarafı haline gelmezler. Çalışmamızın konusunu oluş¬turan usul işlemiyle ise, bizzat davanın açıldığı andaki taraflarının veyahut da hakkın doğduğu andaki hak sahiplerinin, sonradan de¬ğişmesi söz konusudur.



Gerek Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu′nda, gerekse Askeri Yük¬sek Ä°dare Mahkemesi Kanunu′nda, taraf deÄŸiÅŸikliÄŸini düzenleyen maddelerde, mirasçılara tebligat yapılamaması konusu da yer almak¬tadır. Oysaki mirasçılara tebligat yapılamaması konusunun yeri bu maddeler olmamalıdır. Çünkü bu hususun taraf deÄŸiÅŸikliÄŸi ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Zaten bu sebeple de çalışmamızda bu konu¬ya yer verilmeyecektir.



İdari yargılama usulüne ilişkin olup bu denli teknik ve esasında dar kapsamlı bir konunun, uygulamadan soyutlanmış bir şekilde ele alınamayacağı da göz önünde bulundurularak, çalışmamızda yargı kararlarından bol miktarda örnekler sergilenmiştir.



Konunun aydınlatılması açısından, çalışmamızda Fransız Huku-ku′ndan da büyük oranda yararlanılmış olup Fransız Danıştayı′nın konuya iliÅŸkin kararlarından da örnekler verilmiÅŸtir.



Ä°dari yargılama hukukumuzda tarafların deÄŸiÅŸmesi konusu, ilk olarak Cumhuriyet döneminde, idari uyuÅŸmazlıkların çözüm usulü¬nü gösteren 699 sayılı ŞÃ»rayı Devlet Kanunu′nun 43. maddesinde düzenlenmiÅŸtir.



Buna göre; "esnayı muhakemede veya badelhüküm efrattan olan tarafın vefatı veyahut zat ve sıfatça tebeddülü halinde Usulü Muhakemei Hukukiye Kanunu ahkâmı tatbik olunur". Daha sonra aynı konuya, 699 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran, 1938 tarihli 3546 sayılı Devlet ŞÃ»rası Kanunu′nun 53. maddesinde yer verilmiÅŸtir. Bura¬da ise konu; "Muhakeme esnasında veya karardan sonra ferdlerden olan tarafın veya zat ve sıfatça deÄŸiÅŸiklik vukuu halinde usule aid ka¬nunların umumi hükümleri tatbik olunur", ÅŸeklinde düzenlenmiÅŸtir.



Görüldüğü üzere, 699 ve 3546 sayılı kanunlarda idari yargıda ta¬raf deÄŸiÅŸikliÄŸi konusu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu′na yapı¬lan atıfla çözüme kavuÅŸturulmuÅŸtur. Ancak 1946 yılında, 3546 sayılı Kanun′un 53. maddesi 4904 sayılı Kanunla deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ ve idari da-valardaki taraf deÄŸiÅŸikliÄŸi konusu açısından Hukuk Usulü Muhake¬meleri Kanunu′na yapılan atıf artık kaldırılmıştır. Yeni düzenlemede idari yargıya özgü kurallar getirilmiÅŸtir. Buna göre; "Yargılama sıra¬sında ölüm ve herhangi bir sebeple davacının kiÅŸiliÄŸinde veya niteli¬ğinde deÄŸiÅŸiklik olur ise davayı kovuÅŸturma hakkı kendisine geçen kimsenin doÄŸrudan doÄŸruya veya tebliÄŸ üzerine Danıştay′a baÅŸvur¬masına kadar dava dosyası saklı tutulur. Åžu kadar ki, münhasıran öleni ilgilendiren dava dilekçesi iptal edilir".






Taraf deÄŸiÅŸikliÄŸi konusu, 1961 Anayasası döneminde çıkartılan ve 3546 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 521 sayılı Danıştay Ka-nunu′nun 93. maddesinin birinci fıkrasında da bugünkü düzenleme¬ye benzer bir ÅŸekilde yer almıştır. Anılan maddede konu; "Dava es¬nasında ölüm veya baÅŸka herhangi bir sebeple tarafların kiÅŸilik veya niteliÄŸinde deÄŸiÅŸiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin baÅŸvurmasına kadar ve gerçek kiÅŸilerden olan tarafın ölümü halinde, idare mirasçılar aleyhine takibi yenileyinceye kadar dosyanın iÅŸlem¬den kaldırılmasına karar verilir. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal olunur", ÅŸeklinde düzenlenmiÅŸtir.



Bugün itibariyle, idari yargılama hukukumuzda tarafların de¬ğiÅŸmesi konusu, pozitif düzenleme olarak, 2577 sayılı Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu′nun 26. maddesinde ve 1602 sayılı Askeri Yüksek Ä°da¬re Mahkemesi Kanunu′nun 61. maddesinde düzenlenmiÅŸtir.




Her iki kanunda da madde metinleri, dava sürerken tarafların ki¬şilik veya niteliğinde bir değişiklik meydana gelmesi halinde uyula¬cak usul ve esasları içermektedir. Buradaki "kişilik değişikliği" deyi¬minin, bir yandan gerçek veya tüzel kişiliğin sona ermesi hallerini, diğer yandan da medeni hakları kullanma yetkisindeki değişiklikleri ifade etmek üzere kullanıldığı anlaşılmaktadır. Fakat medeni hakları kullanma yetkisindeki değişiklikler, birer taraf değişikliği hâli oluş¬turmamaktadır. Burada sadece hak sahibinin davayı takip ehliyetine birtakım kısıtlamalar getirilmektedir. Bu ihtimalde, söz konusu kişi¬ler dava haklarını kendileri kullanamayıp, zorunlu olarak, başka kimselerin aracılığıyla kullanabilmektedirler.



"Nitelik değişikliği" deyimi ise taraf sıfatı açısından ortaya çıka¬bilecek değişiklikleri anlatmak için kullanılmaktadır. Böylelikle da¬vanın konusuna ilişkin bir değişiklik de yine davanın taraflarında bir değişme meydana getirebilecektir.





ONSOZ




"Ä°dari Yargıda Tarafların DeÄŸiÅŸmesi" isimli bu çalışma Selçuk Ãœniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü′nde, Prof. Dr. Ramazan YILDI-RIM′m danışmanlığında Doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Tez, 2011 yılında Prof. Dr. Ramazan YILDIRIM, Prof. Dr. Mustafa AVCI, Prof. Dr. Halil KALABALIK, Doç. Dr. Süleyman YALMAN ve Doç. Dr. Ä°brahim DÃœLGER′den oluÅŸan jüri tarafından baÅŸarılı bulunarak oy birliÄŸi ile kabul edilmiÅŸtir.



Bu çalışmanın hazırlanmasında, başta danışman hocam ve değer¬li jüri üyesi hocalarım olmak üzere, benden desteğini esirgemeyen Prof. Dr. Bahtiyar AKYILMAZ, Prof. Dr. Murat SEZGİNER, Prof. Dr. M. Akif KÜTÜKÇÜ, Doç. Dr. Ramazan ÇAĞLAYAN hocalarıma, her zaman görüşlerine başvurduğum değerli idari yargı hakimlerine, sevgili aileme ve dostlarıma da derin minnet ve şükran duygularımı ifade etmek isterim.



Doktora tezimin yurt dışı kaynakça araÅŸtırması TÃœBÄ°TAK bur¬suyla gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. TÃœBiTAK′ın saÄŸladığı bu maddi imkânlar¬dan ötürü ayrıca müteÅŸekkir olduÄŸumu belirtmek isterim.



Elinizdeki kitabın yayına hazırlanmasında, basımında ve diğer aşamalarında emeği geçen tüm Adalet Yayınevi çalışanlarına da te¬şekkür ederim.


Konya-2012

Dr. Ahmet Ziya ÇALIŞKAN
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi azic@selcuk.edu.tr




İÇİNDEKİLER





BİRİNCİ BÖLÜM


GERÇEK KİŞİLER AÇISINDANTARAF DEĞİŞİKLİĞİ


I. -KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ-7
A. -Tarafın Ölmesi-7
1. -Ölümün Sonuçları-8
2. -Ölümün Mahkemeye Bildirilmesi-13
3. -Ölüm Bildirilmeden Yapılan Yargılama İşlemleri-15
4. -Davayı Takip Hakkı Kendilerine Geçenler-21
B. -Ölüm Karinesi-23
C. -Gaiplik-25
II. -KİŞİLİĞİN SONA ERMESİNİN DAVAYA ETKİSİ-29
A. -Davaların Akıbeti-29
B. -Mirasçılara Geçen Haklara İlişkin Davalar-35
1. -İptal Davalarında Durum-36
2. -Tam Yargı Davalarında Durum-40
a. -Maddi Tazminat Davaları-42
b. -Manevi Tazminat Davaları-50
C. -Mirasçılara Geçmeyen Haklara İlişkin Davalar-68
1. -Genel Durum-68
2. -Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Olan Haklara İlişkin Davalar-69
3. -Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Olmayan Haklara İlişkin Davalar-76
III. -TAKİBİN MİRASÇILARA KARŞI YENİLENMESİ-82
A. -Genel Olarak-82
B. -Vergi Uyuşmazlıklarında Takibin Yenilenmesi-84
C. -İdari Sözleşmelerden Doğan Davalarda Takibin Yenilenmesi-89
D. -DiÄŸer Haller-93





İKİNCİ BÖLÜM


TÜZEL KİŞİLER AÇISINDANTARAF DEĞİŞİKLİĞİ


I. -TÜZEL KİŞİLİK-99
II. -ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİ AÇISINDAN TARAF DEĞİŞİKLİĞİ-105
A. -Tüzel Kişiliğin Ortadan Kalkması-106
1. -Dağılma-107
2. -Dağıtılma-112
B. -Tüzel Kişiliğin Başka Bir Tüzel Kişiliğe Dönüşmesi-117
1. -Devir-117
2. -BirleÅŸme-119
3. -Tür Değiştirme-122
III. -KAMU TÜZEL KİŞİLERİ AÇISINDAN TARAF DEĞİŞİKLİĞİ-123
A. -Kavram-123
B. -Tüzel Kişiliğin Ortadan Kalkması-134
C. -Tüzel Kişiliğin Başka Bir Tüzel Kişiliğe Devri-140
1. -Tüzel Kişinin Aktif Taraf Olması-141
2. -Tüzel Kişinin Pasif Taraf Olması-142





ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


DAVA KONUSU İTİBARİYLETARAF DEĞİŞİKLİĞİ


I. -MÃœDDEABÄ°HÄ°N TEMLÄ°KÄ°-149
II. -YASAL DÃœZENLEMELER-151
III. -MÜDDEABİHİN TEMLİKİNİN SONUÇLARI-153
A. -Mülkiyet Hakkıyla Birlikte Devredilen Davalar-154
1. -Genel Olarak-155
2. -Uyuşmazlık Örnekleri-160
B. -Mülkiyet Hakkının Devrinden Etkilenmeyen Davalar-164
1. -Ä°dari Davalar-165
a. -İptal Davaları-165
b. -Tam Yargı Davaları-171
2. -Vergi Davaları-172

- MADDE TEKLÄ°FÄ°-175

SONUÇ-177

KAYNAKÇA-181