Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (73)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

İdarenin Düzenleme Yetkisinin Kapsamı

İdarenin Düzenleme Yetkisinin Kapsamı



Sayfa Sayısı
:  
172
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2009
ISBN NO
:  
9789754644913

120,00 TL

Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...











öNSöZ Fransız ve Türk hukukunda idarenin düzenleme yetkisinin kapsamını konu edinen bu çalışma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı"nda hazırlanmış ve 1 Aralık 2006 tarihinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi′nde savunularak kabul edilmiş olan doktora tezinin bazı değişikliklerle kitaplaştırılmış biçimidir. Çalışmanın başlığı, iddialı ve kapsamlı bir içerik vaat eder görünse de, belirli bir varsayımdan hareketle hazırlanan bu tezin, bu yönüyle sınırlı bir sorunu ele aldığı peşinen belirtilmelidir. Temel varsayım, idarenin düzenleme yetkisinin sürekli genişleme eğilimidir. Bir serüvene de benzetilebilecek olan bu eğilim, tarihsel gelişim çizgisi içerisinde tespit edilmeye çalışılmış; düzenleme yetkisine ilişkin kuramsal açıklamalar, anılan eğilimi doğrulamaya dönük sonuçları yönünden değerlendirilmiş ve nihayet Fransız ve Türk pozitif hukukunda varılan nokta itibariyle genel tezahürleri ortaya konmak istenmiştir. Bu bakımdan, çalışmanın genel bir perspektifle hazırlandığı ve düzenleme yetkisinin somut görünüm biçimlerini konu edinmediği söylenebilir. Tezin kitaplaştırılması sürecinde yapılan değişikliklerin de, bu çerçevede, çalışmanın temel yapısını değiştirmeyen bazı küçük eklemelerden ibaret olduğunu ve tezin savunulduğu biçimiyle yayımlanmasına özen gösterilerek, aradan geçen iki yıla rağmen güncelleştirme yoluna gidilmediğini belirtmekte yarar var. Bu süreçte yapılan eklemeler, büyük ölçüde, tezin savunulmasında jüri üyeleri tarafından dile getirilen öneri ve eleştirilere dayanmaktadır. Bu değerli katkılar için, tez jürisinde yer alan danışmanını Prof. Dr. Metin GÜNDAY, Prof. Dr. Turgut TAN, Prof. Dr. Erdal ONAR, Doç. Dr. Cüneyt OZANSOY ve Prof. Dr. Ali UEUSOY′a teşekkür borçluyum. Prof. Dr. Metin GÜNDAY ve Doç. Dr. Cüneyt OZANSOY, asistan olduğum ilk günden, hatta daha öncesinden bugüne dek, her zaman beni cesaretlendiren, teveccühkâr tutumlarıyla mensubu olmaktan onur duyduğum Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Kürsüsü′nü, ideal bir çalışma ortamının ötesinde yaşamımın vazgeçilmesi güç bir parçası hâline getirmişlerdir. Bunun için ayrıca kendilerine teşekkür etmemek, kadirbilmezlik olurdu. Bu çalışmanın hazırlanmasında ve yayınlanmasında emeği geçen çok insan var. Unuttuklarımdan bağışlanmayı dileyerek, tezin teslim edilmesinden hemen önceki sıkıntılı dönemde tezin düzeltimine katkıda bulundukları aibi içine düştüğüm şaşkınlık ve panik hâlinden bir ölçüde sıyrılmamı sağlayan sevgili dostlarım Dr. Emel HANAĞASI ve Zeliha HACIMURATLAR′a; tezin hazırlanması sürecinde özgün fikirleriyle konuyu daha da içinden çıkılmaz hâle getiren (!) değerli dost ve meslektaşlarım Dr. Aıtuk ARDIÇOĞLU ve Dr. Ayhan TEKİNSOY′a; sağladığı bursla çalışmanın Fransız hukukuna ilişkin yönlerini araştırma olanağını yaratan FRANSA′nın ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ′ne; Fransa′da bulunduğum süre zarfında değerli uyarı ve önerileriyle beni yönlendiren Lyon III Üniversitesi Hukuk Fakültesi Çevre Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Jean UNTERMAIER"e; çalışmanın yayınlanması konusunda emeği geçen, başta Muharrem BAŞER olmak üzere tüm YETKİN YAYINLARI çalışanlarına şükranlarımı sunarım. Ayrıca, tezin hazırlandığı son dönemde komşum olan, beni o sıkıntının içinde yemek düşünmekten kurtararak sağladıkları gıda desteği yanında, çalışma aralarında sıkıntımı hafifleten güler yüzlü sohbetleri için babaannem ve halama da teşekkür etmeliyim. Nihayet, sadece tezin hazırlanması sürecinde değil, yaşamım boyunca yaptığım seçimleri koşulsuz destekleyerek benim için "her şeyi mümkün kılan" babama minnet borçluyum. Bu çalışma, ikisi de hukukçu olan dedem ve annemin anısına ithaf olunmuştur. Biyolojik nedenlerin ve meslek seçimimin çok ötesinde, varlıklarıyla benim için hayatı anlamlı kılan; bugün sahip olduğum ilgi ve merakların önemli bölümünün harekete geçiricisi, yaşamımın ilk entelektüel figürü dedem ile inceliği, iyimserliği, özverisiyle benim için simgelediği "ideal"e biraz olsun yaklaşabilmeyi umduğum anneme bir hukuk teziyle teşekkür etmek olanaksız aslında. Bu ithafı, bir anma vesilesi olarak görmek gerek. Yahya Kemal"in söylediği gibi, tekrar mülâki olur muyuz bezm-i ezelde, bilinmez; belki de asıl "ba′s-ü bâd-el-mevf bu satırları yazarken zihnimde beliren hayallerdedir. K. Burak ÖZTÜRK Ankara, 06.01.2009 GİRİŞ Modern devletin ortaya çıkışıyla birlikte, devlet iktidarının ve bu iktidarın kullanım biçimlerinin hukuksal bir boyut kazandığı; böylece devletin yürüttüğü faaliyetlerin de hukuksal sonuçları yönünden nitelenmeye başladığı görülmektedir. Devletin genel ve soyut norm koyma faaliyetinin bir kategori olarak ortaya çıkışı, bu nitelemenin bir sonucudur. Bu, devletin daha önce soyut ve genel kurallar koymadığı anlamına gelmemektedir; esasen iWık Çağ"dan beri "genel ve soyut kural" anlamında kanun kavramı bilinmekte ve özellikle siyaset felsefesinin başlıca ilgi alanlarından birisini oluşturmaktadır. Modern devletin getirdiği yenilik, egemenliğin görünümü olan devlet yetkilerinin ve bu meyanda soyut ve genel kural koyma yetkisinin hukuksal bir içerik kazanmasıdır. Devletin kural koyma faaliyetinin hukuksal boyutuyla önemli bir soruna dönüşmesi ise, kuvvetler ayrılığı kuramlarının etkisiyle devlet faaliyetlerinin farklı organlar arasında paylaştırıldığı döneme tekabül eder. Bu dönemde yasama ve yürütmenin farklı işlevleri yerine getirmek üzere teşekkül eden iki organ halinde ortaya çıkışı, devletin kural koyma faaliyetini bu iki organ arasında bugün bile süren bir çekişme konusu durumuna getirmiştir. İdarenin düzenleme yetkisinin geçirdiği serüvenin, her aşamasında bu çekişmenin izlerini taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Ulusal egemenlik mitinden aldığı destekle genel iradenin tek temsilcisi konumuna yerleşen yasama organının "düzenleme" gibi toplumsal yaşama müdahalenin en etkili biçimlerinden birini kendi tekelinde tutmak istemesi karşısında; bu demokratik meşruiyet dayanağından yoksun olduğu halde, gerek kökeni gerek yöneldiği amaç bakımından yasamadan çok da farklı olmayan yürütme ya da idarenin neredeyse doğal bir yönelimle, kural koyma faaliyetinden kendisine ayrılan mütevazı payı büyütme çabası içerisine girdiği görülmektedir1. Bu çalışmanın konusu, idarenin düzenleme yetkisinin anılan genişleme eğiliminin de etkisiyle belirsizleşen kapsamıdır. Çalışmanın yöntem ve öncüllerinin açık bir biçimde ortaya konabilmesi için (II) öncelikle "idarenin Kuşkusuz burada sözü edilen, yasama ve yürütme arasındaki "kurumsal" bir mücadeledir. Kimi zaman, içinde bulunulan koşullara bağlı olarak, yasama ile yürütmenin aralarındaki yetki paylaşımı konusunda sorun yaşamaması, bu mücadelenin kurumsal düzeyde kronik niteliğine halel getirmemektedir. <««»■ ?,′.,:-----′′-~-~--. .._:>- düzenleme yetkisi" kavramından ne anladığımızı ve konunun lıangi kapsamda ele alınacağını kısaca belirtmekte (I) yarar görüyoruz. I. Kavramsal Belirleme ve Konunun Sınırlandırılması İdarenin düzenleme yetkisini tanımlamak bir yandan kolay bir yandan da güçtür. Yalın bir tanım vermek güç görünmüyor: idarenin düzenleme yetkisi, idare örgütü içerisinde yer alan bir kurum ya da makam tarafından bireylerin hukuksal durumları üzerinde etkili genel ve soyut kurallar koyma yetkisidir. Ne var ki, bu tanımdan hareketle atılan ilk adımda ilk güçlükler de karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle idare örgütünün, bir başka deyişle organik anlamda idarenin nasıl tanımlanacağı sorunu gündeme gelmektedir. Günümüzde idare örgütünün son derece karmaşık hale gelmesi bir yana, idare hukukunun uygulama alanına karma yapıların da dâhil olması, yalnızca bu sorunun irdelenmesini bağımsız bir çalışma konusu haline getirmektedir. Bundan başka, "′kişilerin hukuksal durumları üzerinde etkili olma" unsurunun da, son derece tartışmalı, kesin belirlemelerden uzak bir alan oluşturduğu görülmektedir. Devletin toplumsal yaşama müdahale biçimlerinin çeşitlenmesi ve "tek yanlılık" özelliğinin zayıflaması yanında, idarenin yargısal denetimden kaçınmak için kimi işlemlerini, "etkililik" özelliğinden yoksun göründükleri bir formda sunma eğilimi, bu noktanın da ayrıntılı bir incelemeyi hak ettiğini ortaya koymaktadır. Nihayet bu tanımdan kaynaklanan son güçlük düzenleme yetkisine dayanılarak tesis edilen işlemlerin genel ve soyut olma özelliğine ilişkindir. Belki de çözülmesi en zor soruna yol açan bu özellikler, bugüne kadar kesin olarak nitelenebilmiş değildir. Bir işlemin doğrudan ve dolaylı muhatapları açısından farklı sonuçlar doğurması olasılığı ile doğrudan muhatabı olmayan genel işlemlerin tasnifi sorunu, bu iki özellikle tanımlanan düzenleyici işlemin nitelenmesini neredeye olanaksız kılmaktadır. Kuşkusuz elverişsiz kavramlardan hareketle nitelenmek istenen bir kavramın bu yolla tanımlanmasının mümkün olmadığını söylemek de anlamlı bir saptamadır; ne var ki. pozitif hukukun düzenleyici işlem nitelemesine özellikle yargılama hukuku yönünde önemli sonuçlar bağlaması karşısında bu saptamayla yetinmek mümkün değildir. Hatta kimi zaman düzenleyici işlem niteliği taşımadığı tartışmasız olan bir işlemin, farklı mülahazalarla düzenleyici işlemlere özgü yargılama usulü kurallarına tâbi olmasını sağlamak için böyle nitelendiği görülmektedir. Bu tablo karşısında, düzenleme yetkisine ilişkin bir çalışmada bu sorunların tümünün çözülmesi beklenebilir; böyle bir beklenti, düzenleme yetkisinin ya da düzenleyici işlemlerinin tespit ve teşhisine yönelik çalışmalar yönünden kuşkusuz haklıdır. Bununla birlikte ana ekseni düzenleme yetkisinin kapsamı olan bu çalışmanın, sözü edilen beklentiyi karşılamaktan bir hayli uzak olduğunu peşinen belirtelim. Bunun nedeni, çalışmanın düzenleme yetkisinin genişleme eğilimini ortaya koyan belirli bir gelişim çizgisini izleyerek, bugün varılan noktada bu yetkinin kapsamına ilişkin bir kural ya da ölçütün varlığını sorgulamayı konu edinmesidir. Fransız ve Türk hukuku açısından karşılaştırmalı yöntemle gerçekleştirilen çalışmada, iki hukuk düzeni arasındaki benzerlik ve farklılıklardan hareketle yanıtlanmak istenen soru şudur: Düzenleme yetkisinin hareket alanı nedir ve nasıl belirlenir? Bu sorunun ayrıntıda boğulmadan yanıtlanabilmesi için bazı ön kabuller kaçınılmazdır. Bu ön kabullerin büyük ölçüde anılan güçlüklere ilişkin olduğu söylenebilir. O halde, çalışmanın özünü oluşturan sorunun yanıtı üzerinde etkisi olmayan bazı meselelerin ihmal edilmesi pahasına, düzenleme yetkisi için başta verilen tanımı geçerli sayarak çalışmanın kapsamı belirlenmektedir. Bu noktada, kanun hükmünde kararname kurumunun anılan tanımın kapsamına girdiği halde çalışmanın kapsamı dışında bırakıldığı belirtilmelidir. Gerek Fransız gerek Türk hukukunda farklı biçimlerde de olsa benimsenen bu işlem türü, kanun gücünde olması bakımından yasama işlevine, idare tarafından tesis edilmesi yönünden de idari işleve yaklaşmaktadır. Esasen düzenleme yetkisinin bir görünümü sayılması mümkün olsa da kanun hükmünde kararnameler, bu çalışmada yalnızca bu yetkinin genişleme eğiliminin bir göstergesi olarak ele alınmış; ancak yetkinin dayanak ve kapsamına ilişkin tartışmalar bu melez işlem türü dışarıda bırakılarak klâsik düzenleme yetkisiyle sınırlanmıştır. Son olarak çalışmanın konusunun düzenleyici işlemler değil, düzenleme yetkisi olduğunu ve düzenleyici işlemlerin hukuksal rejiminin, sorun ve tartışmalarda kapsam dışı bırakıldığını belirtmekte yarar görüyoruz. II. Yöntem Öncelikle çalışmanın Fransız ve Türk hukuku açısından karşılaştırmalı yöntemle yapıldığı belirtilmelidir. Türk idare hukuku sistemi ve öğretisi üzerindeki Fransız etkisinin yoğun olması, bu alanda yapılan çalışmalarda Fransız hukuk kaynaklarına sıkça başvurulması sonucunu doğurmaktadır. Böylece, Türk hukuku yönünden önemli bir referans niteliği taşıyan Fransız hukukunun verileri, karşılaşılan sorunların çözümünde yol gösterici olabilmektedir. Bu çalışmada ise, Fransız hukuku ile Türk hukukunun birlikte ele alınmasının nedeni, yalnızca Fransız hukukunun mehaz olma özelliği değildir. Her iki hukuk sisteminde düzenleme yetkisinin gelişim çizgisinin izlenmesi, bu gelişimin çeşitli aşamalarında iki düzen arasında belirgin koşutluk ve ayrılıkların varlığını göstermektedir. Gerek anayasa metinleri ve kuramsal açıklamalar, gerek uygulama düzeyinde beliren bu benzerlik ve farklılıkların "-■* * -. *■* 17 ortaya koyduğu ilginç tablonun, bu iki hukuk düzeninden hareketle düzenleme yetkisinin niteliğine ilişkin temel saptamalarda bulunma olanağı tanıyacağı düşünülmüştür. Bir başka anlatımla, burada söz konusu olan, Türk hukukunda karşılaşılan sorunların çözümünde Fransız hukukunun desteğine başvurulması değil, iki düzenin eşit ağırlıkta incelenmesi suretiyle, düzenleme yetkisine ilişkin sorunların olabildiğince bütünsel bir yaklaşımla ele alınmasıdır. Türk idare hukukunun Fransız hukukundan etkilenmiş olması, bu açıdan bir dezavantaj oluşturmamaktadır; tam aksine, benzer gereksinimlere karşılık vermek için geliştirilen çözümlerin farklılığı, karşılaştırmayı daha da cazip kılmaktadır. Çalışma üç bölümden, daha doğru deyişle, üç aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşama, düzenleme yetkisinin her iki hukuk düzenindeki gelişim çizgisinin sergilenmesini içermektedir. Bu aşamadaki ana eksen, anayasal düzeyde düzenleme yetkisine ilişkin olarak benimsenen ilke ve kurallar ile bu yetkinin görünüm biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu inceleme bizi, ikinci aşamaya geçişi sağlayan bir sonuca ulaştırmaktadır: Anayasa metinleri ile uygulama arasındaki kronik çelişki. Bu çelişkinin temel nedeni ise, düzenleme yetkisinin anayasal çerçevelerin kendisine sundukları ile yetin-nıemesi ve sürekli bir genişleme eğilimi içerisinde olmasıdır. İkinci aşamada, düzenleme yetkisinin kuramsal çerçevesi ele alınmaktadır. Pozitif hukuku sistemleştirme misyonunun taşıyıcısı olan öğreti açısından düzenleme yetkisinin sorunlu alanı, en ciddi meydan okumalardan birini içermektedir. Bu yetkinin genişleme eğilimini, kamu hukukunun anayasal düzeyde kabul gören en temel ilkelerini sarsmasına rağmen, kolayca redde-demeyen öğretinin, elindeki tek etkili araç olan "kuram"ı neredeyse tümüyle uygulamanın hizmetine sunması bile düzenleme yetkisini tatmin etmeye yetmemiştir. Bunun sonucu, ne anayasal metinlerin kendisine biçtiği rolü kabullenen, ne de herhangi bir kuramsal çerçeveye tam olarak oturan düzenleme yetkisinin genişleme eğiliminden vazgeçmeyerek yoluna devam etmesidir. Çalışmanın üçüncü aşaması, bu yolculuğun - şimdilik - son durağı olan 1958 Fransız ve 1982 Türk Anayasa düzenleri yönünden bir durum değerlendirmesinden ibarettir. Belirli bir eğilimi içeren gelişme çizgisinde bugün gelinen noktanın, ilk bakışta, bu eğilime uygun olarak düzenleme yetkisine altın çağını yaşattığı söylenebilir. Bununla birlikte, görünüşte yürütmenin yasama karşısında güçlendirildiği bu dönemde, yasallık ilkesinin de bir ölçüde etkili olabildiği ve sürekli değişen dengenin yine öngörülenden farklı bir noktada oluştuğu görülmektedir. İÇİNDE Kİ LER İÇİNDEKİLER 9 KISALTMALAR 13 GİRİŞ 15 BİRİNCİ BOLUM İDARENİN DÜZENLEME YETKİSİNİN GELİŞİM ÇİZGİSİ I. FRANSA 19 21 22 A. DÜZENLEME YETKİSİNİN DOĞUŞU: 1789-1799 1. 1791 Anayasası: Düzenleme Yetkisinin Yadsınması 2. Uygulamada Düzenleme Yetkisinin Ortaya Çıkışı ve Anayasallaşması 28 B. DÜZENLEME YETKİSİNİN ÖZERKLEŞMESİ 35 1. Kural: İdarenin Kanunların Uygulanmasına Yönelik Düzenleme Yetkisi 36 2. Uygulama: Kanunu Aşan Düzenleme Yetkisi 42 II. TÜRKİYE 48 A. DÜZENLEME YETKİSİNİN DOĞUŞU: 1876-1924 50 1. 1876 Kanun-ı Esasisi 50 2. 1920-1924 Dönemi 56 B. DÜZENLEME YETKİSİNİN YERLEŞMESİ 61 1. 1924 Anayasası 61 2. 1961 Anayasası 65 İKİNCİ BÖLÜM DÜZENLEME YETKİSİNİN KURAMSAL ÇERÇEVESİ I. İŞLEVSEL YAKLAŞIM 71 A. YASAMA İŞLEVİNİN BİR PARÇASI OLARAK DÜZENLEME YETKİSİ 72 1. Yasama ve Yürütme Arasındaki İşlevsel Ayırım 73 2. İşlevsel Ayırıma Uygun Bir Kuramsal Açıklama: Yasama Yetkisinin Devri 78 10 B. İŞLEVSEL YAKLAŞIMIN POZİTİF HUKUKU AÇIKLAMA GÜCÜ 82 1. Pozitif Hukukta Devlet İşlemlerinin Tasnifi 82 2. Düzenleme Yetkisini Yasama Yetkisinin Devri İle Açıklayan Görüşlerin Yetersizliği 86 DÜZENLEME YETKİSİNİN İDARÎ İŞLEVE İTHALİ: KANUNLARİN YÜRÜTÜLMESİ KAVRAMI 88 A. KURAMSAL ÇERÇEVE 88 1. Düzenleme Yetkisinin Kanunların Yürütülmesi İşlevine Bağlanması 89 2. Düzenleme Yetkisinin Kanunların Yürütülmesi İşlevine Bağlanmasının Hukuksal Sonuçlan 93 B. KURAMSAL ÇERÇEVENİN AKIBETİ 100 1. Fransız Hukuku: Çerçevenin Kırılması 100 2. Türk Hukuku: Çerçevenin Uyarlanarak Muhafazası 104 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1958 FRANSIZ VE 1982 TÜRK ANAYASALARINDA DÜZENLEME YETKİSİNİN KAPSAMI DÜZENLEME YETKİSİNİN FARKLI GÖRÜNÜM BİÇİMLERİ VE ORTAK DAYANAK SORUNU 112 A. ÖZERK VE TÜREV DÜZENLEME YETKİSİ 112 1. Fransız Hukuku 112 2. Türk Hukuku 119 B. DÜZENLEME YETKİSİNİN DAYANAĞI 124 1. Anayasal Dayanak Arayışı 125 2. Düzenleme Yetkisinin Dayanağı Sorunu ve Kurum Teorisi 130 3. Regülasyon İşlevi ve Düzenleme Yetkisi 134 DÜZENLEME YETKİSİNİN KANUNLA İLİŞKİSİ 138 A. DÜZENLEME YETKİSİNİN KANUNLA İLİŞKİSİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER 138 1. Fransız Hukuku: Özerk Düzenleme Yetkisinin Konumu 138 2. Türk Hukuku: Yasama Yetkisi ile Düzenleme Yetkisi Arasındaki Sınırın Belirsizliği 143 B. KANUNUN HİYERARŞİK ÜSTÜNLÜĞÜ 150 1. Yasallık İlkesinin Kapsamı 150 2. Fransız Hukuku 152 3. Türk Hukuku 154 SONUÇ 159 KAYNAKÇA 163