İdare Hukuku Açısından Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Zaman İçindeki Etkisi
İdare Hukuku Açısından Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Zaman İçindeki Etkisi
Halit YILMAZ
Modern kamu hukuku düşüncesi kamu gücünü kullanan devlet erkine güvensizlik temeli üzerine kurulmuştur. Belki de bu nedenle, yasama organının seçime dayalı demokratik bir meşruiyetinin bulunması, onun iradesinin anayasaya uygunluğunun denetlenmesinin önünde bir engel olarak görülmemektedir. Kanunların anayasaya uygunluğunun denetimi hukuk devleti idealinin gerçekleştirilmesinin araçlarından birisi olarak yaygın bir şekilde kabul görmektedir.
Yürürlükteki bir kanunun anayasaya uygunluk denetimi sistemi içerisinde anayasaya aykırı bulunarak etkisiz hale getirilmesi, bu kanuna dayanılarak gerçekleştirilmiş olan uygulamaların varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği noktasında birçok hukuksal güçlüğü beraberinde getirir. Diğer bir deyişle anayasaya aykırı bir kanunun bir yargı mercii tarafından hükümsüz kılınması kararının geçmişe etkili olup olmayacağı, anayasaya uygunluk denetimi sistemini benimsemiş hemen her hukuk sisteminde önemli bir sorundur.
Bu çalışmada amacımız karşılaştırmalı bir inceleme yapmak değildir. Bununla birlikte özellikle bazı Avrupa ülkeleri hakkında kısaca aktarılan, anayasa mahkemeleri kararlarının zaman içindeki etkisine dair gözlemler kesin çözümlerin yeterince belirgin noktaya gelemediğini gösterecektir. Türk hukukunda iptal kararının zaman içindeki etkisine dair sorunların Anayasa Mahkemesi dışında somut uyuşmazlıkların çözümü ile görevli yargı yerlerine bırakılmış olmasının özgün bir duruma örnek oluşturduğunu şimdiden belirtmek gerekir. (Birinci Bölüm)
Hemen her iptal kararının somut durumlara etkisinin, Anayasa’nın iptal kararlarının geçmişe yürümeyeceğine dair hükmüne rağmen, geçmişe etki olarak değerlendirilmesi son derece yaygın bir yaklaşımdır. Oysa iptal kararlarının büyük bir kısmının somut durumlara etkisi, derhal etki ve statü hukukunun gerekleri kapsamında, Anayasa’nın iptal kararlarının geçmişe yürümeyeceğine dair kuralıyla çelişmek şöyle dursun, onunla uyum içinde olacak şekilde sadece geleceğe etki olarak nitelendirilebilir. Elbette iptal kararının somut durumlara etki etmesi gerektiğini kabul ettiğimiz belli bazı durumlarda etkinin geçmişe etki olduğunu kabul etmek gerekir. Bu kapsamda iptal kararından sonra gerçekleşen taleplerin kararın geçmişe etki etmeyeceğine yönelik Anayasa kuralı sebebiyle reddedilmesi ihtimal dahilindedir. (İkinci Bölüm).
Diğer taraftan iptal ya da iptal talebinin reddi yanında anayasaya uygunluk denetimi sürecinde verilebilecek olan kanunun yürürlüğünün durdurulması, iptal kararının yürürlüğünün ertelenmesi kararları, verilen kararların zaman bakımından etkisini oldukça karmaşık bir hale getirir. Buna bir de anayasaya uygunluk denetimi sürecine konu olan kanunun yürürlükten kaldırılması ve değiştirilmesi ihtimalleri eklendiğinde açıklanmaya ya da tartışılmaya muhtaç birçok sorun ortaya çıkmaktadır. (Üçüncü Bölüm)
Ele alacak olduğumuz sorunun, Türk hukuk literatürü açısından bakıldığında, bu çalışmada atıf yapılanlar dışında yeterince ele alındığını söylemek güçtür1. Elbette bu çalışma kapsayıcı ve tüketici olmaktan uzaktır. Konunun somut vakıalar özelinde özel hukuk, yaptırım hukuku ve vergi hukuku bakımından ayrıca kapsamlı bir şekilde ele alınması gerekir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içindeki etkisinin uyuşmazlığı çözmekle görevli yargı yerlerine bırakıldığı düşünüldüğünde çalışmamız ister istemez yargı kararları yoğunluğu içinde kaldı ve bu kararların belli bir sistematiğe kavuşturulması çabasına odaklandı. Kararların ele alınan soruna dair birçok özelliği bünyesinde barındırması nedeniyle aynı kararlara farklı başlıklar altında tekrar değinmek gerekti. Bu çalışmayı bir kararlar kroniği olarak görmek de mümkündür. Diğer taraftan söz konusu yargı kararlarının metinlerine doğrudan yer vermek konu hakkında bilgi edinmek isteyenlerin erişimini kolaylaştırmak yanında, çalışmanın uygulamaya dönük yüzü bakımından da bir zorunluluktu.