Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Hukuk Yargılamasında Kesin Hüküm - AHMET CAHİT İYİLİKLİ

Hukuk Yargılamasında Kesin Hüküm - AHMET CAHİT İYİLİKLİ



Sayfa Sayısı
:  
738
Kitap Ölçüleri
:  
16*24
Basım Yılı
:  
2020
ISBN NO
:  
9786050505276

800,00 TL









İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
Hukuk yargılamasında kesin hüküm isimli monografik eserimiz, 2016 yılının başlarında görücüye çıkıp, aradan geçen süre zarfında gerek ilmi, gerekse kazai içtihatlarda referans olarak gösterilmesi bizleri ziyadesi ile mesrur etmiştir. Bu süreç içinde hem resen hem de okuyucunun talepleri doğrultusunda eksik ya da düzeltilmesi gereken kısımlar yeniden gözden geçirilerek daha donanımlı ve tashihi yapılmış bir eseri yeni baskıya hazırlamak gereği hâsıl olmuştur. Ne var ki her hadiseye uygulanabilir meseleci bir kanun yapılması ve aynı içtihatlar ile benzer uyuşmazlıkların çözülmesi başarılamadığı gibi teorisyenler de mükemmel ve her olaya isabet eden bir eseri yazmaya muvaffak olamamıştır. Zira hiç kimse aynı isabet, mahzı keramet sahibi değildir. Nasıl ki müşterisi olmayan meta zayi hükmünde ise, uygulamada bir yaraya merhem olmaktan uzak, pratiği yapılmayan, okuyucu tarafından ilgi ve istifaden yoksun akademik çalışmalar, müellifin emek ve temayüzünü abesle iştigale sevk edeceği düşüncesinden referansla, uygulamada sık rastlanıp, kül halinde neredeyse yarım asır boyunca akademik teşrih, tasnif ve tahlili yapılmayan bu konuyu Türk Hukuk Literatürüne kazandırma gayretini, güncel meseleler ışığında uyuşmazlıklara çözüm üretme ve ihtiyaçlara cevap verme arzusu tevlit ettiğinden, mezkûr eserin daha donanımlı ve tashihleri yapılarak yeniden baskıya çıkarılma kanaati ağır basmıştır. İstanbul Hukuk Mektebi’ne başladığım 1993 yılında fakülte amfi ve kürsüsünü gördüğümde yaşadığım hayranlık, büyülenme duygusu ile bugün geldiğimiz mesleki temayüz arasındaki illiyet bağını ifade eden yegâne esbabı mucibe Yüce Mevla’nın hiçbir zaman emekleri zayi etmeyeceği gerçeğidir. Nitekim dünya hayatı, bir imtihan, bir müsabaka, bir emek ve mesai alemidir. Bu alemde, herkes kendi istidadının, kendi gayret ve mesaisinin semerelerine müstehaktır. Kaldı ki, insan için ancak gayretinin karşılığı vardır.
 
Bir ülkenin nizamının müesses mahiyetinden bahsedebilmek evvel emirde, hukuk sisteminin milli ve kadim olmasına merbuttur. Milletlere, insanlık tarihi içerisinde hususi kimliklerini kesbettiren, menbağını milli medeniyet seviyesi ile yaşama temayüllerinden alan ve devamlılık arz eden milli hayat mücadelesidir. Dolayısyla geçmişi küçümseyip, pozitif hukukun büyüsüne kapılmak, yersiz bir aşağılanma duygusu ve anlamsız bir gururdan öteye gidemeyecektir. Bu cümleden olarak, bir kültür bir diğer kültürün sanayi, endüstri, teknoloji, spor ve sanatını ithal etmesi ve egemenlik sınırları içerisinde intibak etmesi güncel ve dinamik hayatın bir gereği olmasına karşın, bir kültürün yabancı bir egemenliğe ait hukuk, ahlak ile örf ve âdetini iktisap ederek milli unsuru haline getirmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Pozitivizm akımının büyüsüne kapılarak eskiye dudak büküp, mirası reddetmek evvela mecellenin “kadim kıdemi üzerine terk olunur” hükmünü yok saymaktır. Zira hukuk, beşerin müşterek cevherleri, mukaddes fıtratın rikkat imbiği ve akl-ı selimin dikkat süzgecinden en rakik ve dakik mahiyette kaniveçe misali işlene işlene nakşedilerek billurlaşmış, tarihi ve irfani tecrübenin ilham verici, etik, estetik ve entelektüel bir şahikası mevki itibariyle mişkatül ahkâm­dır. Dolayısıyla bir ülkenin egemenlik sınırları içinde vuku bulan uyuşmazlıkların kesin, ilânihaye ve hakkaniyetli şekilde çözümlenmesi hukukun milli ve yerli iç dinamiklerinden beslenmesine de bağlıdır. Nitekim hukuk içtimai kıymet hükümlerinden neşet ettiğinden naşi, hayat kaideleri, mantık ve tecrübe kurallarına mübayenet oluşturmaz. Çünkü uygulanacağı toplumun beslendiği örf ve adet kuralları ile âlem şumul hukuk ilkelerine ters düşemez. Bilakis, nasın istimali öyle bir hüccettir ki onunla amel vacip olunur diyen kavaidi külliye gereği, doğrudan doğruya ilhamını bunlardan alıp kanun koyucunun idrakine söyletmeli nizamını. Beşeri münasebetlerin gergefinde imbik imbik dokunarak cereyan eden hayatın içinde yaşayan kültür varlığı olarak billurlaşan hukukun da sosyal meselelere cevap verebilmesi ve mekanik işleyişin devam edebilmesi noktasında meseleleri tanımlama, tahlil ve terkibini hukuki veçhe içinde yoğurup hal ve fasledilmesi için layığı veçhile hadiseye muvafık kavramsal bir dillendirme formulasyonu adına içtimai yaşantının tarihsel sürekliliğinde oluşmuş anlamlandırma kategori ve çerçevelerinde ancak vücut bulabilecek kavramsal bir idrakin yolu Yahya Kemal’in “ağzımda annemin sütü” dediği ana dile muvafık bir normatif önermeler dizgesinin teşekkülü esas ve sahih bir vazifedir. Kaldı ki, bir alanda temayüz ve uzmanlaşma ancak ana dilde mümkündür. Nitekim hayat devamlı şekilde gelişim, değişim ve dinamizm içinde inkişaf ve tekamül ettiğinden, milli dinamikler dâhilinde yoğrulması elzemdir. Dolayısıyla dilin de milli hukuk ile yoğrulmuş ve bezenmiş toplumun kulağına munis gelmesi, hem gönüllerde mensubiyet, hem de zihinde tekabüliyet bulması marifetiyle mana kesbedecektir. Aksi halde, mevzu hukukun nazmı vezin tutmayacaktır.
 
İnsanoğlu toplumsal bir varlık olduğundan naşi buna uygun olarak yaratılmıştır. Sosyal bir varlık olan beşer, hayatının hasbelkader, beşeri münasebet ve ilişkilerin koordinasyonu (eşgüdüm) denilen hukukun düzenleyici yörüngesi ve çekim alanı dışında kalması ya da etkisinden kaçması mümkün bir istisnasının düşünülmesi dahi muhaldir. Zira hukuk, beşerin (mevcudiyetinin) türsel var olmaklığının bizzarure içtimai hâsılasıdır ve kişilerin tüm yaşamını ihata etmiştir. Nitekim toplum ile hukuk ayrılmaz bir bütünlük oluşturduğundan maddi ve manevi varlığını da bir düzen içerisinde ancak hukuk marifetiyle muhafaza ve idame ettirmiştir. Bu sebeple, hukuk hayatın hem gereği hem de teminatıdır. İnsana toplum içerisinde yaşamaya medar sosyal donatılar da Yüce yaratan tarafından ilk yaratılışta bahşedilmiştir. Öyle ki ilk insan Hz. Âdem (a.s) yaratılınca Allah (c.c.) ona eşyanın bütün isimlerini, yani konuşma, düşünme, öğrenme, öğretme, varlıkları isimlendirme, onların nitelik, mahiyet ve işlevini kavrama istidası ile mantıki tanımlama ve kavramsal düşünme melekesi ve fıtratına medar beyan kabiliyeti öğretmiştir. Dolayısıyla daha ilk yaratılışta insan, toplum içinde maddi ve manevi varlığını muhafaza ve idame ettirmeye elverişli donanımlarla teçhiz edilmiştir. Ülkemizin egemenlik sınırları içerisinde cumhuriyetin ilanıyla kabul edilen hukuk sistemine dayalı yeteri kadar çalışma yapıldığı gibi neredeyse her bir kavramın akademik tasnif ve tahlili dahi gerçekleşmiştir. Bu çalışmalar yargı içtihatlarıyla da yerleşik, müstakar ve kadim bir nitelik kazanmıştır. Tüm bu ilmi ve kazai içtihatlar çerçevesinde ülkemiz sınırları içinde var olmuş, ilk beyliklerden itibaren tüm medeniyetler, bu bağlamda Türk devletleri, Selçuklu, Osmanlı zamanında uygulanan hukuk ve örf adet kuralları, mukayeseli İslam Hukuku, Türk Hukuk Tarihi üzerine yapılan etüdler ile bu alanda yapılan çalışmalar, örnek kabilinden Şeyh Bedrettin’in Hukuk Yargılaması, Sava Paşa’nın İslam Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüt, Münif Paşa’nın Hikmet-i Hukuk, Ömer Nasuhi Bilmen’in Hukuki İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu ve özellikle Mecelle’den faydalanılarak milli bir hukuk oluşturulmalıdır. Dolayısıyla, Mevlana hazretlerinin pergel metaforunu kullanarak ifade edersek, pergelin sabit ayağını medeniyetimize sabitleyerek hareketli ayağı ile dünyaya açılmak lazım geldiğinden, kaynağı ve özü itibariyle milli bir hukukun vücuduna sebebiyet verilerek İsviçre-Alman Hukuku’nun birikiminden faydalanmak buna karşın, tahakküm ve saplantısından da kurtulmak elzemdir. Belki de bu sayede normatif bir düzenlemenin kaynağı ecnebi hukukta değil doğrudan öz dinamiklerimizden doğan milli hukukta aranacaktır. Bu husus, gerek uyuşmazlıkların özü gerekse, hadiseye doğru ve yasa koyucunun muradına uygun çözüm üretmek bakımından sıhhatli ve adli bir çözüm sunacaktır.
 
Hukuk yargılamasında kesin hüküm konulu monografik eserimizin ikinci baskısında teorisiz eser temelsiz binaya benzeyeceğinden kinaye, uygulamadaki hadiselere çözüm üretmek sadedinde teoriden referansla, Yargıtay içtihatlarıyla kanaviçe misali destekleyerek sorunlara çözüm üreten mufassal bir kitap olarak hazırladık. Tüm bu çalışmaları yaparken gerek okuyucu nezdinde gerekse aradan geçen sürede gözden kaçırdığımız hususlar yeni başlıklar şeklinde eklendiği gibi, daha önce değinilen hususlar genişletilmiş ve zenginleştirilmiştir. Kitabın bu aşamasına gelmesinde elbette birçok meslektaşımla yaptığım istişare, müktesebatın genişlemesine katkı sağlamıştır. Bu bağlamda, her başvurumda yüksünmeden aynı heyecan ve tevazu ile konuları istişare ettiğim güzide insan, yetkin hukukçu Adem Kahriman Kardeşime hassaten teşekkürlerimi iletirim. Tarafıma olan güven ve nezaketi ile kitabın basım işini üstlenen yetki yayınevi işleten ve çalışanlarına en kalbi sevgilerimi paylaşırım.
 
                                                                                                                                                                                                                                                            Dr. Ahmet Cahit İYİLİKLİ
 

 

                                                                                                                                                                                                                                                        Bahçeşehir/Aralık 2019
İÇİNDEKİLER

 

TÂZİM7

ÖNSÖZ9

İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ11

İÇİNDEKİLER15

KISALTMA CETVELİ21

GİRİŞ23

BİRİNCİ BÖLÜM
KESİN HÜKÜM KAVRAMI VE AMACI

§ 1.KESİN HÜKMÜN AMACI

A.GENEL OLARAK

B.TEKRAR YASAĞI

C.HUKUKÎ BARIŞ ve İSTİKRARIN TEMİNİ

§ 2.KESİN HÜKÜM KAVRAMI

A.ŞEKLÎ ANLAMDA KESİN HÜKÜM

1.Genel Olarak

2.Şeklî Anlamda Kesinliğe Elverişli Olmayan Kararlar

3.Şeklî Anlamda Kesinliği Ortadan Kaldıran Eski Hale İade

B.MADDÎ ANLAMDA KESİN HÜKÜM

1.Genel Olarak

2.Maddî Anlamda Kesinliğe Elverişli Olmayan Kararlar

a.İcra Mahkemesi Kararları

b.Çekişmesiz Yargı İşlerine İlişkin Kararlar

c.Geçici Hukukî Koruma Tedbirleri

i.İhtiyatî Haciz/İhtiyatî Tedbir

ii.Delil Tespiti

iii.İflasın Ertelenmesi/Konkordato

3.Hakem ve Yabancı Mahkeme Kararlarının
Maddî Anlamda Kesin Hüküm Oluşturup
Oluşturmadığı Meselesi

a.Hakem Kararlarının Maddî Anlamda
Kesin Hüküm Niteliği

b.Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının
Kesin Hüküm Niteliği

§ 3.USULÎ KONULARA İLİŞKİN VERİLEN KARARLARIN
KESİN HÜKÜM KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLİP DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ MESELESİ

A.Kesin Hüküm Etkisinin Doğduğu Durumlar

1.Feragat

2.Kabul

3.Sulh

a.Sulh İçeriğinin Tutanağa Geçirilmiş Olması

b.Sulh İçeriğinin Tutanağa Geçirilmemiş Olması

4.Görevsizlik/Yetkisizlik Kararları

5.Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Sürenin Geçmiş
Olması Kararı

6.Husumet/Sıfat Ayırımı Ve Ön Sorunun
Husumet Bağının/ Hakla Bağının Kurulmasının
Engellemesi Ve Kesin Hüküm Bakımından Sonuçları

a.Önsorun/Önşart Eksikliği Nedeniyle Verilen
Red Kararının Husumet Bağının Kurulmasını
Engellemesi

b.Hakla Bağın Kurulmasının Engellemesi
(Esastan Ret Kararının Anlamı)

İKİNCİ BÖLÜM
KESİN HÜKMÜN ŞARTLARI ve SINIRLARI

§ 4. KESİN HÜKMÜN ŞARTLARI

A.Sebep Birliği

1. Teoriler ve HMK m. 119’un Anlamı

2. Hukukî Altlama – Hukukî Sebep

3.Sonradan Gerçekleşen (Zuhur Eden) Sebepler

4.Terditli Talepler, Sebep ve Hukukî Sebeple Bağlantısı

5.Seçimlik Dava, Sebep ve Hukukî Sebep Birliği

6.Objektif Dava Yığılmasında Tartışılan Sebepler

B.Taraf Birliği

1.Ortaklığın Giderilmesi/Kadastro Davalarının
Gösterdiği Özellikler

2.Eşyaya Bağlı Borç İlişkilerine İlişkin Hükümlerin Anlamı

3.İşe İade Kararlarının Arz Ettiği Özellikler

4.Rücu Davalarının Gösterdiği Özellikler

5.İcra ve İflas Hukuku Kapsamındaki Bazı Davaların
(İİK m.89, 94, 120 f.2, 121, 245) Gösterdiği Özellikler

6.Topluluk Davası Bakımından Taraf Farklılığının
Gösterdiği Özellikler

C. Konu Birliği

1.Genel Olarak

2.Uygulanacak Hukuk Kuralının Tespiti

3.Kanun Yolunda Hukuk Uygulaması

§ 5. KESİN HÜKMÜN SINIRLARI

A.GENEL OLARAK

B.SUBJEKTİF SINIRLARI

1.Küllî Halef

2.Cüzi Halef (Hüküm Konusunun Devri)

3.Fer-i/Aslî Müdahilin Durumu

4.İhbar Olunanın Durumu

5.Bir Tarafta Birden Fazla Bulunanlara Etki Meselesi
(Maddî Hukuksal İlişki Dikkate Alınarak)

6.Kesin Hükmün Akdî Halefe Etkisi
(Kesin Hüküm Sonrası)

C.OBJEKTİF SINIRLARI

1.Talep Sonucunun Ne Olduğu Meselesi

a.Unutulan Talepler

b.Usulünce Dava Açılmayan Talepler

2.Gerekçe Üzerine Genişlemeden Bahsedilebilir Mi?

D.ZAMANSAL SINIRLAMA

1.TBK m.75’in Anlamı

2.Değişiklik Davaları

a.Kira Tespiti Davaları

b.Nafaka Davaları

c.Velayet- Vesayet ve Şahsî İlişkinin Kurulmasına
İlişkin Davalar

d.Soybağına İlişkin Davaların Gösterdiği Özellikler

e.Yargılamanın İadesi

f.Anayasa Mahkemesine Kişisel Başvuru

g.Kanun Yararına Bozma

h.İlamın Zamanaşımına Uğraması

ı.Yasa Değişikliği / Anayasa Mahkemesi İptal Kararı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KESİN HÜKMÜN SONUÇLARI

§ 6. DAVA ŞARTI OLMASI (OLUMSUZ) SONUÇLARI

A.GENEL OLARAK

B.TEKRAR YASAĞININ GERÇEKLEŞMESİNİ
SAĞLAMA FONKSİYONU

C.HUKUKÎ GÜVENLİK FONKSİYONU

D.ÖZEL DÜZENLEMELER

1. HMK m.214’ün Ceza Yargılamasına Yönelik Anlamı

2. TBK m.74’ün Medeni Yargılamaya Yönelik Anlamı

3. Tavzihle Hükmedilen Sonucun Değiştirilememesi

§ 7. UNSUR ETKİSİ (OLUMLU) SONUÇLARI

A.GENEL OLARAK

B.KESİN HÜKMÜN DELİL ÖZELLİĞİ

1.Genel Olarak

2.İdarî Yargı Kararlarının Medenî Yargılamaya
Yönelik Etkisi

3.Ceza Hükümlerinin Medenî Yargılamaya Yönelik Etkisi

4.Hukuk Mahkemeleri Kararlarının Kesin Delil Özelliği

a.Genel Olarak

b.Kısmî Davada Verilen (Olumlu-Olumsuz)
Hükmün Değerlendirilmesi

c.Belirsiz Alacak Davasında Verilen
(Olumlu-Olumsuz) Hükmün Değerlendirilmesi

d.Tespit Hükmünün Eda Davasını Etkilemesi

e.Eda/İnşaî Hüküm Ayrımı

C.KESİN HÜKMÜN İLAMLI İCRA VE
YARGILAMA GİDERLERİ İLE İLİŞKİSİ

D.KESİN HÜKÜM OTORİTESİNİN MEVZUUNU
OLUŞTURAN DAVA KONUSU HAKKA VAZİYET EDEN (İLİŞEN) TAKYİDATLARA ETKİSİ

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

§ 8. KESİN HÜKMÜN KANUN YOLLARI İLE İLİŞKİSİ

A.İstinaf Kanun Yolu İle Kesin Hükmün İlişkisi

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin İstinaf Başvurusu
Üzerine Vereceği Karar Çeşitleri

a.Ön İnceleme Aşamasında Verilecek Kararlar
(HMK m.352)

b.İnceleme Aşamasında Verilecek Kararlar
(HMK m.353)

c.Usule İlişkin Kararlar (HMK m.353/1-a)

d.İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair  Karar

e.İstinaf Başvurusunun Esastan Kabulüne Dair Karar

B.Temyiz İncelemesi Sonucu (HUMK) Yargıtay Tarafından
Verilen Kararların Niteliğinin Kesin Hüküm İle İlişkisi

1.Onama Kararı

a.Düzelterek Onama

b.Sonucu Doğru Gerekçesi Yanlış Kararın Onanması

2.Bozma Kararı

a.Bozma Kararına Uyma Sonucu Oluşan
Usulî Müktesep Hak İle Kesin Hükmün İlişkisi

b.Bozma Kararı Dışında Kalan Kısımların
(Kısmî Onama) Kesin Hüküm Teşkil Edip
Etmemesi Meselesi

c.Bozma İlamına Karşı Verilen Direnme Kararı İle
Kesin Hüküm Arasındaki İlişki

d.Aleyhe Bozma (Hüküm Verme Yasağı) Kararının
Kesin Hükümle İlişkisi

3.Usule İlişkin Verilen Bozma Kararının
Kesin Hüküm İle İlişkisi

C.Temyiz İncelemesi Sonucu (HMK) Yargıtay Tarafından
Verilen Kararların Niteliğinin Kesin Hüküm İle İlişkisi

1.İstinaf Edilen Bölge Adliye Mahkemesi Kararının
Onanması

2.İstinaf Edilen Bölge Adliye Mahkemesi Kararının
Bozulması

SONUÇ721

 

KAYNAKÇA