Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (50)      Mart (140)      Åžubat (116)      Ocak (138)

GenetiÄŸi DeÄŸiÅŸtirilmiÅŸ Organizmalara Ä°liÅŸkin Uluslararası Ve Avrupa BirliÄŸi′ndeki Düzenlemeler

GenetiÄŸi DeÄŸiÅŸtirilmiÅŸ Organizmalara Ä°liÅŸkin Uluslararası Ve Avrupa BirliÄŸi′ndeki Düzenlemeler



Sayfa Sayısı
:  
102
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2009
ISBN NO
:  
9789758400300

80,00 TL









GÄ°RÄ°Åž



Biyoteknoloji, insanlığa gen aktarımı yoluyla canlı organizmaların niteliklerini değiştirebilme gücünü vermekte ve doğal süreçler ile gerçekleşmesi mümkün olmayacak biçimde, bir canlının genetik özelliklerinin diğer bir canlıya aktanlabilmesini olanaklı kılmaktadır. Bu teknoloji, çaprazlama yoluyla bir bitki ya da hayvanın genetik özelliklerinin iyileştirilmesi ve dayanıklı yeni türlerin yaratılmasını sağlamaktadır. Genetik modifikasyon yöntemi ile verimli bir türün yalnızca istenen genetik özellikleri aktanlabilmekte, ayrıca bugüne kadar geleneksel yöntemlerin başaramadığı farklı türler arasında gen transferi de mümkün olabilmektedir.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler Biyolojik ÇeÅŸitlilik SözleÅŸmesi′nin2 2. maddesinde yer alan tanıma göre biyoteknoloji, belirli bir kullanım amacıyla iÅŸlem ya da ürünler meydana getirmek ya da bunları deÄŸiÅŸtirmek üzere biyolojik sistemlerin, canlı organizmaların ya da türevlerinin kullanıldığı her türlü teknolojik uygulamadır. BaÅŸta yalnızca bilimsel araÅŸtırma ve deneylerde kullanılan biyoteknoloji ürünleri, günümüzde dünya çapında pazarlanmalan ile birlikte tanm, gıda, kimya ve saÄŸlık gibi birçok sektörde karşımıza çıkmaktadır.

Sağlık sektöründeki biyoteknoloji uygulamalan, ilaçlar, hormonlar ve aşılann geliştirilmesi, yapay doku ve organların üretimi gibi yaşamsal açıdan vazgeçilemez nitelikteki uygulamalan kapsar. Örneğin şeker has-talannm kullandığı insülin hormonu ya da hepatit B aşısı, biyoteknoloji uygulamalan sonucunda elde edilmiştir. Endüstri, gıda ve kimya alanındaki biyoteknoloji uygulamalan, yeni enzimlerin ve katkı maddelerinin üretilmesi, kâğıt ve tekstil endüstrilerinde yeni ürünlerin geliştirilmesi, atık antımmda mikroorganizmalann kullanılması, biyogaz üretimi gibi uygulamalan kapsamaktadır. Tanmsal biyoteknoloji ise, hastalıklara ve olum-



suz çevre koşullanna dayanaklı bitkilerin üretilmesi, gıdalann besin değeri ve raf ömürlerinin artırılmasına yönelik çalışmalan kapsamaktadır.

Tanmsal biyoteknoloji uygulamalarındaki gelişmeler ve biyo-teknoloji ürünlerinin piyasaya sürülmesi ile birlikte bu yeni teknolojinin düzenlenmesine ilişkin sorunlar gündeme gelmiştir. Tanmsal biyoteknoloji ürünleri olan genetiği değiştirilmiş organizmalar, tartışmalann odağını oluşturmaktadır. Genetiği değiştirilmiş organizma, canlılann fiziksel özelliklerini belirleyen genetik yapısı, doğal çiftleşme ya da doğal rekombinas-yonla oluşmayacak şekilde değiştirilmiş olan bitki, hayvan ya da benzeri canlı varlıklardır.3

Biyoteknolojinin özellikle tanm ve gıda sektöründe kullanılmaya başlanması ile birlikte genetiği değiştirilmiş organizmalar ve bunlardan elde edilen ürünlerin sayısı ve çeşitliliği artmıştır. İlk başta araştırma ve deneysel amaçlarla laboratuar ya da sınırlı alanlarda kullanılan genetiği değiştirilmiş organizmalar, piyasaya sürülmeleri ile birlikte tüketilmeye hazır hale gelmiştir. Genetiği değiştirilmiş ilk tanm ürünü, 1983 yılında üretilen antibiyotiğe dayanıklı bir tütün türüdür.4 Daha sonraki araştırmalar, soya fasulyesi, mısır, kanola, pamuk gibi tanm ürünleri üzerinde devam etmiştir.

GenetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tanm ürünlerinin, 199O′lı yılların ortasında piyasaya sürülmesinden itibaren kullanımı hızla yaygınlaÅŸmıştır. Dünya üzerindeki tanmsal biyoteknolojinin en büyük üreticileri Amerika kıtasında bulunmaktadır. En fazla genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tahıl ekimi yapılan ülkeler sırasıyla Amerika BirleÅŸik Devletleri, Arjantin, Brezilya ve Kanada′dır. Amerika BirleÅŸik Devletleri, 2006 yılı verilerine göre, dünya çapında gerçekleÅŸen 102 milyon hektarlık üretimin 54,6 milyon hektarlık bölümünü saÄŸlamaktadır.5 En fazla üretilen genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tahıllar ise soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanoladır.

Amerika kıtasında yaygın olarak kullanılan tanmsal biyoteknoloji ürünleri, Avrupa kıtasında daha kısıtlı bir ekim alanına sahiptir. Genetiği








deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tarım ürünlerinden yalnızca Bt mısır6 Avrupa çapında yetiÅŸtirilmektedir. Avrupa′daki en büyük genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tanm ürünü üreticileri, Ä°spanya, Fransa, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Portekiz′dir. Avrupa′nın Amerika kıtasına göre daha kısıtlı bir ekim alanına sahip olmasının nedeni, her iki kıtanın genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizma içeren ürünler konusunda farklı yaklaşımlara sahip olmaları ve bunun yanında söz konusu ürünlerin Birlik çapında belirli hukuki düzenlemelere tabi olmalarıyla açıklanabilir. Ayrıca Avrupa BirliÄŸi içinde de üye devletler, genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizmalar konusunda tam bir görüş birliÄŸi içinde bulunmamaktadır. Avusturya, Ä°talya ve Lüksemburg′un genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ tanm ürünlerine iliÅŸkin daha kısıtlayıcı ulusal düzenlemeleri mevcuttur.

Genetiği değiştirilmiş organizmalann kullanım alanının genişlemesi ile birlikte güvenilirlikleri konusunda farklı görüşler ortaya çıkmaya başlamıştır. Tanmsal biyoteknoloji ürünlerinin üreticisi büyük firmalar ve ithalatçı devletler, biyoteknoloji ürünlerinin geleneksel yöntemlerle üretilen ürünlere kıyasla birçok avantajı olduğunu savunmakta, tüketici ve çiftçileri bu ürünlere yönlendirmektedir. Bununla birlikte birçok tüketici ve çevre örgütü, biyoteknoloji ürünlerinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki potansiyel etkileri konusundaki kaygılannı dile getirerek bu ürünlerin denetim altına alınmasını talep etmektedirler.

Genetiği değiştirilmiş organizmalan içeren ya da bunlardan elde edilen ürünlerin geliştirilmesindeki en büyük etken ekonomik nedenlerdir. Tanmsal biyoteknoloji uygulamalan, daha düşük maliyetlerle daha yüksek kalitede ürün alınmasına ve daha esnek koşullarda yetişebilen daha dayanıklı bitkilerin elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Genetiği değiştirilmiş tanmsal ürünler, klasik ıslah yöntemleri ile çözülemeyen, fakat ekonomik açıdun önem taşıyan sorunlann çözümüne katkıda bulunmaktadır.7 Bitki hastalıklan ve zararlılanna karşı dayanıklılık sağlayan genlerin aktarılması ile tanmsal ilaçlann kullanımı azalmakta; kuraklığa ve zor doğa koşullanna dayanıklı bitkilerin üretilmesi ile geleneksel tanm ürünlerine oranla daha fazla verim sağlanabilmektedir.

Diğer taraftan genetiği değiştirilmiş tanm ürünleri ve gıdalann bileşimleri değiştirilerek, besleyicilik değerleri ve ürün kalitelerinin artınlması

\

amaçlanmaktadır. A vitamini ile zenginleştirilmiş altın pirinç, körlüğe yol açan A vitamini eksikliği ile mücadele etmek amacıyla, özellikle pirinç tüketiminin yoğunlukta olduğu bölgelerde kullanılmak üzere geliştirilmiştir.8 Aynca genetiği değiştirilmiş protein ve amino asitler eklenerek gıda ve yemlerin besleyici niteliklerinin artırılması amaçlanmış; glüten alerjisi olan tüketicilere yönelik glüten içermeyen buğday üretilmiş ve raf ömrü uzatılmış meyve ve sebzeler geliştirilmiştir. Böylelikle üreticilere yönelik tarımsal ürünlerin yanı sıra tüketicilere yönelik gıda ürünlerinin geliştirilmesine de ağırlık verilmektedir.

Biyoteknolojinin tarıma, üreticilere ve tüketicilere sunduğu olanaklar, aynı zamanda insan, hayvan ve bitki sağlığı ve hayatı üzerinde oluşturabileceği riskleri de gündeme getirmektedir. Biyoteknoloji uygulamalarının yeni olması ve zararlanna ilişkin kesin bilimsel verilerin henüz ortaya koyulmamış olması nedeniyle uzun vadede kullanımı ile oluşturabileceği riskler üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Söz konusu riskler, özellikle çevre ve insan sağlığına karşı oluşabilecek potansiyel zararlar üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Çevresel risklerin başında gen kaçışı riski gelmektedir. Gen kaçışı, genetiği değiştirilmiş bitkilerin polenlerinin böcekler ya da rüzgâr gibi dış etkenlerle taşınarak diğer aynı ya da benzer türdeki ekinlere ya da yabani bitkilere bulaşması ile oluşmaktadır.9 Gen kaçışı, özellikle kanola, mısır ve şeker pancan gibi ekinlerden diğer türlere olmak üzere, uzun mesafeler ötesinde de gerçekleşebilmektedir.10 Yabani otlara, bakteri, virüs ve böcek gibi tanm zarariılanna ve aynca bu tip tanm zararlılanyla mücadelede kullanılan kimyasal ilaçlara karşı direnç sağlamak amacıyla tanm bitkilerine aktanlan genin yabani türlere geçmesi ile bu türlerin zaman içinde genetik özgünlüklerini kaybetmesiyle uzun vadede biyoçeşitliliğin azalması riski ortaya çıkabilecektir.11




GenetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ ekinlerin yaratabileceÄŸi bir diÄŸer risk, tarım zararlılarının zaman içerisinde geliÅŸtirilen gene karşı dayanıklılık kazanarak genetik mutasyona uÄŸramasıdır. Bu durum aynı zamanda geleneksel tarım yöntemlerinde de gözlemlenebilmektedir.′2 Tanm zararlıları dışında hedef olmayan diÄŸer canlı türlerinin de bitkilerin mutasyonundan zarar görme riski mevcuttur. Bt toksini13 içeren bitkilerin polenleri ile beslenen kral kelebeÄŸi larvalarının zarar gördüğü yapılan araÅŸtırmalarla kanıtlanmıştır.14

Genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri ve gıdalar, insan sağlığı açısından da risk oluşturmaktadır. Gıdalara eklenen yeni genler, metabolizma içindeki bazı genleri etkisiz hale getirirken bazılarını da uyarmaktadır. Böylelikle genetiği değiştirilmiş organizma içeren gıdalar tüketildiğinde toksik ya da alerjik tepkiler ortaya çıkabilmektedir. Bu konudaki en çarpıcı örnek, Brezilya fındığından elde edilen genin soya fasulyesine eklenmesiyle bu ürünü tüketen bazı kişilerde alerjik tepkiye yol açmasıdır.

Genetiği değiştirilmiş organizma içeren gıda ürünlerinin yol açtığı diğer bir risk de genetik modifikasyon sırasında kullanılan işaretleyici genlerin, insanlarda antibiyotik direncinin ortaya çıkmasına neden olmasıdır. Gen transferi sırasında genetiği değiştirilmiş hücrelerin işaretlenmesi için antibiyotiğe karşı dayanıklılık geni kullanılmakta ve işlem sonrasında bu genler modifikasyona uğrayan bitkide kalmaktadır. Söz konusu ürünlerin tüketimi ile birlikte antibiyotik direncinin insanlara geçtiği ve antibiyotik direncinin oluştuğu gözlemlenmiştir.15

Genetiği değiştirilmiş organizmalara ilişkin yapılan bilimsel çalışmaların çeşitliliği ve bunların güvenilirliği konusunda bilim çevrelerinde kesin bir yargıya henüz ulaşılamamış olması, biyoteknoloji uygulamalarının oluşturabileceği risklere karşı etkin ve orantılı önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Devletler, biyoteknolojik gelişmelere engel oluşturmayacak biçimde ve aynı zamanda yapılacak uygulamaların toplumsal açıdan sonuçlarını da öngörerek düzenleme yapmak zorundadır.

Biyoteknoloji uygulamalarının hukuki bir çerçeveye oturtulması, risk ve fayda dengesinin oluÅŸturulmasını gerekli kılmaktadır. Biyoteknoloji, yeni geliÅŸen bir alan olmakla birlikte içinde birçok ÅŸirketin ve çalışanın yer aldığı, özellikle Kuzey Amerika ekonomisinin itici güçlerinden biri haline gelmiÅŸtir.16 DiÄŸer devletler, özellikle de Avrupa BirliÄŸi, biyoteknoloji geliÅŸmelerinde aynı seviyeyi yakalamak için büyük çaba sarf etmektedir. Avrupa kamuoyu ve tüketicilerinin tercihleri, Avrupa BirliÄŸi′nde biyoteknoloji uygulamalanna yönelik yapılan düzenlemelere yön vermekte ve çalışma alanları daralan büyük biyoteknoloji firmalarının araÅŸtırmalarını Kuzey Amerika′ya yönlendirmesine neden olmaktadır.17 Buna karşın Avrupa BirliÄŸi′nde toplumun bilgilendirilmesi ile tercih yapma hakkının saÄŸlandığı ve biyoteknoloji uygulamalarının güvenilirliÄŸinin ön planda tutulduÄŸu bir yaklaşım benimsenmektedir.

Çalışmamızda öncelikle genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizmalara iliÅŸkin uluslararası düzenlemeler ele alınacaktır. Çalışma kapsamındaki genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizmalar, tarım ve gıda alanında kullanılan ürünler olup, tıp ve endüstri alanında kullanılan biyoteknoloji ürünleri bu çalışma kapsamında incelenmemiÅŸtir. GenetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizmalara iliÅŸkin uluslararası düzenlemeler, BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü AnlaÅŸmalan kapsamında deÄŸerlendirildikten sonra ikinci bölümde Avrupa BirliÄŸi hukuku çerçevesinde genetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizmalara iliÅŸkin temel tüzük ve yönergeler incelenecektir. Bu bölümde Avrupa BirliÄŸi′nin oluÅŸturduÄŸu hukuki çerçeve, Avrupa Toplulukları Adalet Divanının içtihatları ile birlikte ortaya koyulacak ve Avrupa kamuoyunun biyoteknoloji uygulamalarına bakış açısıyla da genel bir deÄŸerlendirme yapılacaktır.




İÇİNDEKİLER





KISALTMALAR ix

GÄ°RÄ°Åž 1


BİRİNCİ BÖLÜM

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALARA İLİŞKİN ULUSLARARASI DÜZENLEMELER


I. Ihtiyatlılık Prensibinin Uluslararası Alandaki Gelişimi 9
A) Birleşmiş Milletler Düzenlemeleri Çerçevesinde Ihtiyatlılık
Prensibi 10
B) Dünya Ticaret Örgütü Anlaşmaları Çerçevesinde Ihtiyatlılık
Prensibi 12
II) Cartagena Biyogüvenlik Protokolü 14
A) Cartagena Protokolü′nde Düzenlenen Ön Bildirim AnlaÅŸması
Usulü 16
B) Cartagena Protokolü′ne Yön Veren Ä°lkeler 18
1) Cartagena Protokolü Çerçevesinde İhtiyatlıhk Prensibi 19
2) Cartagena Protokolü′nün DiÄŸer Uluslararası AnlaÅŸmalarla Ä°liÅŸkisi....20
III) Dünya Ticaret Örgütü Anlaşmaları Çerçevesinde Genetiği
DeÄŸiÅŸtirilmiÅŸ Organizmalar 22
A) GATT Kapsamında Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara İlişkin
Düzenlemeler 25
B) Sağlık ve Bitki Sağlığı Anlaşması Kapsamında Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalara İlişkin Düzenlemeler 28
C) Ticarette Teknik Engeller Anlaşması Kapsamında Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalara İlişkin Düzenlemeler 32
IV) Biyoteknoloji Ürünlerine İlişkin Düzenlemeler ve Avrupa Birliği
Biyoteknoloji Uyuşmazlığı 35
A) Avrupa Birliği Biyoteknoloji Uyuşmazlığında Tarafların Öne
Sürdüğü Temel Argümanlar 37
B) Avrupa Birliği Biyoteknoloji Uyuşmazlığı Panel Kararı 40



İKİNCİ BÖLÜM

GENETİĞİ DEĞİŞTÄ°RÄ°LMÄ°Åž ORGANÄ°ZMALARA Ä°LÄ°ÅžKÄ°N AVRUPA BÄ°RLİĞİ′NDEKÄ° DÃœZENLEMELER



I) Ihtiyatlılık Prensibi ve Avrupa Birliği 46
A) Ihtiyatlılık prensibinin Avrupa Birliği Hukuk Düzeni İçindeki Yeri 46
B) İhtiyatlılık Prensibinin Avrupa Birliği İçtihat Hukukundaki Yeri 51
II) Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara İlişkin Temel Tüzük ve
Yönergeler 57
A) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Kapalı Kullanımı 58
1) 90/219 Sayılı Yönergede Düzenlenen İzin Usulü 59
2) 90/219 Sayılı Yönergede Düzenlenen Koruma Önlemleri 60
B) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Çevreye Kasıtlı
Bırakılması 61
1) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Deneysel Amaçlarla
Çevreye Bırakılması 62
a) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Deneysel Amaçlarla
Çevreye Bırakılması için Öngörülen İzin Usulü 63
b) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Deneysel Amaçlarla
Çevreye Bırakılmasından Sonra Alınacak Önlemler 64
2) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Piyasaya Sürülmesi 65
a) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Piyasaya Sürülmesi İçin
Öngörülen izin Usulü 66
b) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Piyasaya
Sürülmesinden Sonra Alınacak Önlemler 68
C) Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ve Yemler 70
1) 258/97 Sayılı Yeni Gıdalar ve Gıda Bileşenlerine İlişkin Tüzük 71
a) 258/97 Sayılı Tüzükte Düzenlenen İzin Usulü 72
b) 1829/2003 Sayılı Tüzükle Kaldırılan Genetiği Değiştirilmiş
Gıdalara İlişkin Bildirim Usulü ve Büyük Ölçüde Eşdeğerlik
Kavramı 73
2) 1829/2003 Sayılı Genetiği Değiştirilmiş Gıda ve Yemlere İlişkin
Tüzük 76
a) 1829/2003 Sayılı Tüzükte Düzenlenen İzin Usulü 77
b) 1829/2003 Sayılı Tüzükte Düzenlenen Koruma Önlemleri 79
D) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların İzlenebilirliği ve
Etiketlenmesi 80
1) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların İzlenebilirliği 81
2) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Etiketlenmesi 82
III) Avrupa BirliÄŸi Kamuoyu ve GenetiÄŸi DeÄŸiÅŸtirilmiÅŸ Organizmalar
Genel Bir DeÄŸerlendirme 83

SONUÇ 89

KAYNAKÇA 93