Devletin Dış Borcu - HALİL RAHMAN BAŞARAN
Devletin Dış Borcu - HALİL RAHMAN BAŞARAN
Halil Rahman BAŞARAN
Uluslararası kamu hukuku ulusal egemenlik üzerinde kurulmuştur. Devletin dış borcu bir ulusal egemenlik meselesidir. Nihayetinde, devletin dış borcu borçlu devlet ile alacaklı devlet veya alacaklı özel sektörün mensup olduğu devlet arasında iki taraflı bir meseledir. Devletin dış borcunun ad hoc bir boyutu vardır. Bir devletin dış borcunun yeniden yapılandırılması ad hoc bir meseledir. Devletin dış borcunun hafifletilmesi ad hoc bir işlemdir. Bu ad hoc boyutu azaltmak için gerekli olan güçlü bir uluslararası kamu siyaseti bulunmamaktadır. Devletin dış borcunun gayriresmi ve de facto olması bu konuda bir uluslararası siyaset olmadığını gösterir. Birleşmiş Milletler (BM), uluslararası borç ile yeterli ve etkili bir şekilde meşgul olmamıştır. Devletin dış borcu konusunda, daha ziyade, ulusal politikalar hüküm sürer. Bunlar arasında en güçlü olanı ise ABD politikasıdır. Uluslararası kamu hukuku düzenlemeleri eksik olunca haliyle ABD başta olmak üzere en güçlü devletler bu alandaki boşlukları doldurur.
Uluslararası mahkemeler, devletlerin borçlarını yeniden yapılandırmaya hakkı olduğunu onaylamışlardır. Ancak, bu hak, özel sektörü koruyan ulusal hukuklar ve ulusal mahkemeler tarafından kısıtlanmaktadır. Bunlar arasında en etkin olanı ise New York hukuku ile New York mahkemeleridir. Günümüzde, devletlerin dış borç senetleri (devlet tahvilleri) her zaman yabancı bir ulusal hukuka ve yabancı bir ulusal mahkemeye yetki verir. Bunun istisnası çok az görülür. Bu durum, devletin dış borcu konusunda uluslararası içtihatın ve uluslararası hukukun gelişmesini engeller.
Halihazırda, ulusal düzenlemeler ve ulusal mahkemeler kamusal dış borcun ölçütlerini ve işleyişini belirlemektedir. Devletin dış borcu, uluslararası kamu hukukunun kavramsal kategorileri yerine ulusal özel hukuk ve özel hukuk sözleşmesi çerçevesinde yorumlanmaktadır. Devletin yargısal dokunulmazlığının kısıtlanmasının yaygın bir şekilde kabul görmesi ve devlet tahvillerinin devletin yargısal dokunulmazlığından feragat edildiğini belirtmesi sayesinde, ulusal mahkemeler ulusal hukuka tabi özel hukuk borç sözleşmesininin hükümlerine binaen dış borç uyuşmazlıklarını çözmektedir. O halde, devletin dış borcuna ulusal yaklaşım baskındır.
Devletin dış borcu uluslararası ilişkilerin önemli bir meselesi olmasına rağmen uluslararası hukuk bu alanda zayıftır. Devletlerin dış borç krizleri daha ziyade uluslararası siyasi olaylar olarak görülmektedir. Uluslararası hukuk, borç alırken ve borç ödemesi yaparken hükümetleri denetlemez. Borçlu hükümet dış borcunu ödemezse, asıl olan de facto yaptırımların mevcudiyetidir. Devletin dış borcunun ödenmediği durumlar için hala kapsayıcı bir de iure ve “resmi” hukuki yaptırımlar çerçevesi bulunmamaktadır.
Uluslararası kamu hukuku, nihayetinde, devletin dış borcuna bir ulusal egemenlik meselesi olarak bakar. Yani, borçlu hükümetin takdir yetkisi esastır. Nitekim, kamusal dış borç uyuşmazlıklarına bakan resmi bir uluslararası mahkeme bulunmamaktadır. Böyle bir mahkemenin kurulması yakın zamanda mümkün gözükmemektedir. Devletin dış borcu uluslararası siyasetin ve diplomasinin yörüngesinde kalmıştır. Bundan dolayı her bir dış borç meselesi ad hoc ve iki taraflı bir mesele olarak ele alınır; evrensel kuralların uygulandığı bir mesele olarak değil.
Hukuk doktrinleri ve hukuk kategorileri mevcut uluslararası finans hukukunda yeterli bir şekilde yerleşememiştir. Örneğin, uzun süredir tartışma konusu olmasına rağmen “haksız borç” doktrini hala uluslararası hukukun bir parçası olamamıştır. Haksız borca ilişkin hala bir uluslararası antlaşma yapılamamıştır. Muhtemelen, uluslararası toplum mevcut statükodan memnundur. Yakın gelecekte, devletin dış borcunun ele alınma şeklinin değişmeyeceğini söyleyebiliriz. Devletin dış borcu ulusal hukukların, ulusal mahkemelerin, diplomasinin ve uluslararası siyasetin meselesi olmaya devam edecektir.