Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (38)      Nisan (73)      Mart (139)      Şubat (116)

Ceza ve Disiplin Hukukunda Hukuka Aykırı Delil

Ceza ve Disiplin Hukukunda Hukuka Aykırı Delil



Sayfa Sayısı
:  
246
Kitap Ölçüleri
:  
13x19 cm
Basım Yılı
:  
2013
ISBN NO
:  
9786054576036

1.240,00 TL











GIRIS Sosyal hayatın sürdürülebilirliğinin sağlanması bağlamında nihai gayesi maddi gerçeğin1 ortaya çıkarılması olan ceza muhakemesin¬de2, gelişmelerle birlikte günümüzde şeklî gerçekle yetinilmeyerek işin esası araştırılırken insan hakları ihlallerine yol açılmaması da hedeflenmektedir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında bir kısım araçlardan yararla¬nılması gerekmektedir. Bunların en önemlisi elbette ki delillerdir. Ceza muhakeme hukukunda, medeni muhakeme hukukundan farklı olarak herşey delil olarak kabul edilebilir. Suç olarak tanımladığımız geçmişte olmuş olayların her türlü delil ile ispatlanması ceza muhakemesinin ku¬ralıdır. Bu durum, ceza yargılaması hukukunda "delil serbestisi" prensibi olarak ifade edilmektedir. Zikredilen prensibin bir sonucu olarak hâkim, yargılamada sunulan ve gerektiğinde kendisinin de re′sen3 topladığı delilleri hüküm verirken vicdanî kanaatine göre serbestçe değerlendir¬meye tabi tutacaktır. Vicdani delil sisteminin dayanaklarına mevzuatımızda da görmek¬teyiz. Özellikle Anayasa′mızda "Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler"4 ifadesi yer almaktadır. Yine yürürlükte bulunan Ceza Muhakemeleri Kanununda da (CIVIK) "Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdani kanaatleriyle serbestçe takdir edilir..."5 hükmüne açıkça yer verilmiştir. Bu bağlamda kanunî delil sisteminin geçerli olmadığı, delil serbest¬liğinin yanında delil değerlendirme serbestliğini de ifade eden "Vicdani Delil Sistemi"nin kabul gördüğü ceza muhakemesinde, hâkimlerin so¬rumsuz, istediği gibi hareket edebileceği de söylenemez. Çünkü ser¬bestlik, keyfilik demek değildir. Suçun ispatına yönelik olarak elde edilen delillerin öncelikle hukuka uygun yöntemler sonrasında toplanmış olması zorunludur. Roxin′in6 de vurguladığı gibi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için, her ne pahası¬na olursa olsun her şeyin araştırma konusu yapılabileceği düşüncesi, CMK′nın bir ilkesi olmayıp, ceza muhakemesinde hüsnü kabul görme¬mektedir. Farklı bir deyişle, ceza muhakemesinde "delil serbestliği" prensibinin bulunması, delil kaynaklarının, elde edilme yöntem ve esas¬larının kanunla konulması kuralını ortadan kaldırmaz. Ayrıca, delillerin takdirinde "hâkimin vicdani kanaatine" itibar edilmiş olması da, kaynağını, elde edilme usu! ve esaslarını kanunda bulmayan bir delille, hâkimin mahkûmiyet kararı verebileceği anlamına asla gelmez. Vicdani kanaatin oluşumunda hâkimin keyfi davranamamasının en önemli teminatı, hâkimlerin kararlarında "gerekçe gösterme" zorunlulu¬ğunun olmasıdır.7 CMK′nın delillerin serbestliği hususunda iki istisna getirdiğini söyle¬yebiliriz. Yasada yer alan bu istisnalardan birincisi, hukuka aykırı usuller ile elde edilmiş olan delillerin kullanılamayacağına dair m. 217. maddenin 2. fıkrasıdır. Diğer istisna ise ifade alma sırasında ne tür metodların delilleri hukuka aykırı hale getireceğinin sayıldığı 148. maddedir. Buna göre; CMK. 217/2 ve 148 kapsamında elde edilen deliller sanığın var¬lığı iddia edilen suçu işlediğini ispat etse ve sanığın söz konusu suçu işlediğine hâkim vicdanen kanaat getirse dahi, bu istisnalar sebebiyle mahkeme söz konusu delilleri kullanamayacaktır.8 Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun (18.3.1991 Gün 1991/60-85 S., 4. CD. 30.5.1996 Gün 1996/2746-5001 S.) ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin ( 22.5.1996 Gün 1996/3631-4731 S.) kararlarında "doğru, sağlıklı bir vicdanî kanı ve yargının oluşabilmesi için, duruşmanın te¬mel ilkeleri doğrultusunda, delil kaynakları ile yüzyüzelik ve doğrudanlık kuralları uyarınca ilişki kurulması; sözlülük ilkesi gereğince de duruş¬ma yapan hâkimlerin tanıkları bizzat dinlemesi; delillerin duruşmada edinilen izlenimlere göre değerlendirilmesi suretiyle hüküm kurulması gerektiği" açıkça belirtmiştir.9 Maddî gerçeğin her hangi bir kısıtlamaya gidilmeksizin araştırılması gerektiği şeklindeki bir yöntemin ferdi ve sosyal değerlere çok fazla zarar verebileceği düşüncesiyle, medeni ülkelerde bu ilkeye mutlak bir değer vermenin doğru olmadığı yönünde görüşler ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak artık insani değerlere zarar vermeden maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılmaktadır. Günümüzde, küreselleşme ve teknolojinin gelişmesine paralel ola¬rak yeni suç tipleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bir kısım suçlar son teknoloji ürünü gelişmiş araçlarla işlenmeye başlanmıştır. Gelişmiş teknoloji ürünü araçlar suç delillerinin ve faillerinin gizlenmesi ve suç¬tan kaynaklanan faydanın elde edilmesi amaçlarıyla kullanılır olmuştur. Çoğu kez klasik suçlardaki bireyselliğin yerini organize suçlar alarak pek çok suç örgütlü olarak işlenir hale gelmiştir. Bu sebeple soruş¬turma ve kovuşturma organları, maddi gerçeğe ulaşabilmek ve suça ilişkin delilleri elde edebilmek amacıyla teknolojiden ve iletişim araçla¬rından yararlanma yoluna gitmiştir. 2005 yılında yürürlüğe giren CMK, bu gelişmelere paralel olarak soruşturma ve kovuşturma makamlarına delilden sanığa ulaşılmasını temin maksadıyla çağa uygun yeni bilimsel teknik ve imkânlar sunduğu da bir gerçektir. Bu organların koruma tedbirleri kapsamında delil elde etmek amacıyla, arama, elkoyma, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izleme tedbirlerini kullanabilmektedirler. Soruşturma makamlarının kanıtların toplanması işlemlerinde her hangi bir hak mahrumiyetini ihlal etmeden hukuka uygun hareket etme¬si bir zorunluluktur. Ancak zaman zaman çeşitli nedenler ile delillerin te¬mininde hukuka aykırılıklar meydana gelebilmektedir, işte bu kapsamda elde edilen delillerden yola çıkarak, diğer başka kanıtlara da ulaşılabilir. Nadir de olsa bu şekilde hukuka aykırı delil vasfını taşıyan bir ifade veya arama sonucunda elde edilen bir delil vardır ki, bu delillerin ceza ve disiplin hukukunda hangi durumlarda kullanılıp kullanılamayacağı bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin bir kamu görevlisi olduğu durumlarda, isnat edilen fiil ceza yasası kapsamında da suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonu¬cunda suçun unsurlarının oluşmadığı saptanmışsa, ceza mahkemesi kararı disiplin hukuku yönünden dikkate alınmalı ya da alınmamalı mıdır? Yine aynı şekilde failin bir kamu görevlisi olduğu durumlarda kanıtın hukuka aykırı olduğu düşüncesiyle delil yetersizliğinden beraat kararları verildiği hallerde, suç işlediği anlaşılan ancak ceza almayan personelin disiplin hukuku açısından durumu ne olacaktır? Elbette bu gibi durumlar büyük önem arz etmektedir. Mukayeseli hukuk kısmında etraflıca değinileceği üzere gerek Kıta Avrupa′sı hukukunun gerekse Anglo-Amerikan hukukunun, hukuka aykırı bir şekilde elde edilen delilin değerlendirilmesi sorununa farklı çözüm önerileri getirdiği, hatta hemen hemen her ülkenin konuya az da olsa birbirinden farklı yaklaşımlar sergiledikleri söylenebilir. Hukuka aykırı delillerin kullanılıp kullanılmayacağı hususunda uluslar′ara-sında henüz bir uygulama birliğine ulaşılamamıştır. Evrensel hukukta bununla ilgili olarak açık ve net ilkeler henüz tam olarak belirlenememiştir. Elde edilen hukuka aykırı delillerin kullanılıp kullanılmayacağı temel insan hak ve öz¬gürlüklerini de yakından ilgilendirdiğinden konunun önemi çok artmaktadır. Organize suç örgütlerinin faaliyetleri ve terör suçları günümüz dünyasında ülkelerin sınırlarını aşmıştır. Terör ve organize suç örgütleri toplumların huzur ve mutluluğunu da hedef alarak milletlerin geleceğini etkilemektedir. Terör ve organize suç örgütlerinin faaliyetleri hakkında delil elde etmenin çok zor olduğu bilinen bir gerçektir. Bu zorluklara ilaveten anayasal bir hak olan haberleşme hürriyetine, CIVIK katalog suçlar yönünden sınırlama da getirmiş durumdadır. Böyle bir tablo karşısında soruşturma makamlarının elde ettikleri delilleri hemen hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle reddetmesinin ne kadar doğru olacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bizi bu konuda çalışma yapmaya iten en büyük neden ise gerek uygulamada gerekse doktrinde konuyla ilgili farklı yaklaşımların ve bazı tereddütlerin bulunuyor olmasıdır. Hukuka aykırı delillerin ceza ve disiplin hukukunda değerlendirilmesi sorunu ile ilgili olarak yaptığımız bu çalışmada öncelikle literatür taraması yöntemi benimsenmiştir. Bu konuda çalışma yapmış akade¬misyenlerin düşünceleri ile tatbikattaki örnekler elde edilerek çalışmamızda özenle değerlendirilmiştir. Akademisyenlerin düşünceleri ile tatbikattaki örnekler ışığında bu konunun çözüm yolları da araştırılmış ve çalışmada ortaya konulmuştur. Mülakat, anket, arşiv kayıtları gibi veri toplama yöntemlerinden birine başvurulmasının çalışma konumuzun mahiyeti itibariyle kayda değer bir katkısının olmayacağı değerlendirilmiştir. Hukukun çok geniş alanları kapsaması, hukuk ile iştigal edenlerin dahi konu hakkında genel bilgi ötesinde konuya hâkimiyetinin bulunmaması gibi nedenlerle bu yöntemlerin meselenin aydınlatılmasında önemli bir yararı olmayacağı düşünülmüştür. Hukuka aykırı delillerin soruşturma ve kovuşturma makamlarında değerlendirilmeye alınıp alınmayacağı konusu tek başına geniş bir yer tutmaktadır. Bu nedenle deliller mevzusuna ve hukuka aykırı delil kav¬ramına çalışmada kısaca yer verilmiştir. Hukuka aykırı delillerin tasnifi ve akıbeti ile ilgili yaklaşımlar konusunda da özet bilgilerle yetinilmiştir. Amerika, ingiltere, Almanya ve Fransa haricindeki ülkelerin konu ile ilgili uygulamalarının literatürde fazla yer almıyor olmasına rağmen bu ülkeler hakkında ulaşılabildiğimiz kaynaklara az da olsa değinilmiştir. Çalışmamızın birinci bölümünde, hukuka aykırı delillerin kavramsal çerçevesi ile ilgili açıklamalar yapılmış, bu kavram ile ulaşılmak istenen amaç vurgulanmış, kanuna aykırılık sorunu, tasnif ve tarihi gelişime değinilmiş, AİHM′in uygulamaya bakışı ve Uluslararası Ceza ve Adalet Divanı Roma Statüsünün yaklaşımına yer verilmiş,ikinci bölümünde, hukuka aykırı delillerin akıbetine yönelik yaklaşımlar, doktrindeki değerli bilim adamlarımızın görüşleri ile birlikte hukuka aykırı delillerin ceza hukukunda değerlendirilmesi ve uzak etki sorunu ele alınmış,Üçüncü bölümde, hukuka aykırı delillerin Türk mevzuatındaki yeri, yargının soruna yaklaşımı ve mukayeseli hukuktaki yeri, AİHM′in bakışı¬na değinilmiş,Dördüncü bölümde ise, disiplin hukukuna hâkim olan ilkeler, disiplin ceza ilişkisi ve hukuka aykırı delillerin disiplin hukukunda değerlendirilmesi sorunu mütalaa edilmiş,Çalışmamızın sonuç kısmında konuyla ilgili varılan sonuç ifade edilmiştir. Bu bölümde; hukuka aykırı delil elde edilmesine sınırlama getirilmesindeki amacın, Kıta Avrupa′sında olduğu gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin mahkemede kullanılıp kullanılmayacağıyla ilgili olarak; ihlal edilen hukuki değerin niteliği, sanığın temel haklarının hangi ölçüde etkilendiği, somut olayın özelliği, suçun ağırlığı, sanığın tehlikeliliği, delilin başka türlü elde edilip edilemeyeceği, ölçülülük ilkesi, suçun meydana çıkarılmasındaki kamu yararı ve sanığın hukuka aykırılık nedeniyle uğradığı zararları gibi hususların göz önüne alınması gerektiği açıklanmıştır. Bu hususların tümünün birlikte tartılması ve değerlendirilmesi için hâkime takdir yetkisi verilmesinin sorunun çözümüne katkı sağlayacağının dü¬şünüldüğü ifade edilmiştir. Sonuç kısmında ayrıca, genel olarak disiplin cezalarının kamu görevi ile ilgili bir ceza türü olarak benimsenmesinin gerektiği düşüncesine yer verilerek disiplin hukuku ile ceza hukuku arasındaki farklar belirtilmiştir. Disiplin hukukunda deliller hukuka aykırı elde edilmiş olsalar bile ceza hukukundan farklı olarak idarenin takdirine engel teşkil etmeyeceği şeklinde ulaşılan sonuç bu bölümde dile getirilmiştir. ÖZET Hukuk devleti ilkesi, Anayasa Mahkemesi kararlarında "insan hakla¬rına saygılı, bu hakları koruyan, adil bir hukuk düzeni kuran, bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan, bütün davranışlarında hukuk kuralları¬na uyan, tüm işlem ve eylemlerini yargı denetimine açık bırakan devlet" olarak tanımlanmıştır. Buna göre de ceza muhakemesi hukukunda adli makamlarla özel şahıslara delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sırasında her hangi bir hak mahrumiyetine sebebiyet vermeden hukuka uygun hareket etmeleri zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca; delillerin takdirinde "hâkimin vicdani kanaatine" itibar edilmiş olması, kaynağını ve elde edilme usul ve esaslarını kanundan almayan bir delile dayanarak hâkimin mahkûmiyet kararı verebileceği anlamına da gelmemektedir. Hukuka aykırı elde edilen delillerin işlenmiş bir başka suç için baş¬langıç şüphesine esas teşkil edip etmeyeceği, bu delillerin soruşturma ve kovuşturma aşamasında kullanılıp kullanılmayacağı, hukuka aykırı delilden yola çıkarak elde edilen yeni delillerin akıbeti, bunların disiplin soruşturmasındaki önemi gibi konulara doktrinde tereddüt ile yaklaşılmaktadır. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilerin yargılama sırasında dikkate alınıp alınmayacağı konusu, hukuk sistemlerinin delil elde edilmesine getirdikleri sınırlamalarla ulaşmayı hedeflediği amacın ne olduğuyla çok yakından ilgilidir. Mevzuya ışık tutmak için pek çok doktrin yazarının görüşüne yer verilmiş, mukayeseli hukuk araştırılmış, Yüksek Yargı, AİHM ve Ulusla¬rarası Ceza Divanı Roma Statüsü′nün bakışı örnekler ile vurgulanmaya çalışılmış, çözüme yönelik değerlendirmelerimize ise sonuç kısmında değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Delil, hukuka aykırılık, hukuka aykırı delil, delil yasakları, uzak etki, zehirli ağacın meyveleri, disiplin... ÖNSÖZ Suç, suçluluk ve suçlular ile mücadelede devletin yetkisi hep tartı-şılagelmiştir. Bu bağlamda ne pahasına olursa olsun maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönündeki çabalar her zaman arzu edilen sonucu vermediği gibi insan hakları ihlalleri ile de sıkça karşılaşılmaktadır. Bunun yanında teknolojideki gelişmelerle elde edilen veriler ışığında, ülke sınırlarını aşan örgütlü suçlulukta insanlar için bir tehdit oluşumu¬nun varlığını görmekteyiz. Suçlular ile mücadelede ortaya çıkan hukuka aykırı delillerin kullanılıp kullanılmayacağı hususunda ülkeler arasında oluşmuş bir fikir birliğinden söz etmek imkânı olmamakla birlikte, son zamanlarda çözüm yolları konusundaki düşüncelerde bir yakınlaşmanın varlığı da gözlenmektedir. Mesele doktrin, yüksek yargı ve muhakeyeseli hukuk açısından irdelenerek araştırmacılara katkı sağlayacağı düşüncesi ile çalışma kaleme alınmıştır. Uzunca bir süre emek verdiğim bu çalışmamın tamamlanmasına ve araştırmalarıma yön vererek katkı sağlayan değerli danışman hocam Prof. Dr. Mesut Bedri Eryılmaz′a şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim. Ayrıca, konuya farklı bakış ve değişik hukuki çerçevelerden ele almamı sağlayan değerli hukukçu Prof. Dr. Vahit Bıçak′a içten teşekkürlerimi arz ediyorum. Gerek yaz tatillerinde gerekse diğer günlerde kendilerine ayırmam gereken zamanı bu çalışmaya ayırmış olmamı hoşgörüyle karşılayan ve bana maddi ve manevi yönlerden sürekli destek olan eşim ve çocuklarıma da çok teşekkür ediyorum. İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM HUKUKA AYKIRI DELİL KAVRAMI 1.1. GENEL OLARAK HUKUKA AYKIRILIK 22 1.2.1. Delil Kavramı 23 1.2.2. Delillerin Özellikleri 24 1.2.2.1.Gerçek Olmalı 24 1.2.2.2. ilgili Olmalı 25 1.2.2.3. Faydalı Olmalı 27 1.2.2.4. Akla Uygun Olmalı 28 1.2.2.5 Müşterek Olmalı 28 1.2.2.6. Hukuka Uygun Elde Edilmiş Olmalı 29 1.2.2.7. Sağlam ve Güvenilir Olmalı 30 1.2.2.8. Elde Edilebilir Olmalı 31 1.2.3. Delillerin Toplanması 31 1.2.4. Hukuka Aykırı Delil Kavramı 32 1.3. HUKUKA AYKIRI DELİL KAVRAMI 35 İLE ULAŞILMAK İSTENEN AMAÇ 1.4. TARİHİ GELİŞİM 37 1.5. HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN TASNİFİ 39 1.5.1. Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine 40 Getirilmemesi Nedeniyle Yasaklar 1.5.2. Yasak Sorgu Metodları Kullanılması Yönünden Yasaklar 44 1.5.2.1. Kötü Davranma 46 1.5.2.2. işkence 47 1.5.2.3. ilaç Verme 49 1.5.2.4. Yorma 50 1.5.2.5. Aldatma 50 1.5.2.6. Cebir veya Tehdit 53 1.5.2.7. Bazı Araçları Kullanma Gibi Bedensel 54 veya Ruhsal Müdahaleler 1.5.2.8. iradeyi Bozacak Nitelikte Kanuna Aykırı Yarar Vaat Etme 55 1.5.3. ifade Alma ve Sorgu Dışında Yasaklar 57 1.5.3.1. Mevzuattaki Arama ve El Koyma ile ilgili Kuralların 58 ihlali Sebebiyle Oluşan Hukuka Aykırılıklar 1.5.3.2. Yakalama Ve Tutuklama ile ilgili Kurallara Muhalefet 60 Sebebiyle Meydana Gelen Hukuka Aykırılıklar 1.5.3.3.Özel Hayatı Koruyan Kuralların ihlali 61 Sebebiyle Vücut Bulan Hukuka Aykırılıklar 1.5.4. Delil Aracı Bakımından Yasaklar 62 1.5.5. Konusu itibariyle Yasaklar 65 1.6. HUKUKA AYKIRI DELİL BAĞLAMINDA 66 KANUNA AYKIRILIK KAVRAMI İKİNCİ BÖLÜM HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ SORUNU 2.1. HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN AKIBETİ 77 İLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR 2.1.1. Kesin Kabul Yaklaşımı 77 2.1.2. Kesin Ret Yaklaşımı 80 2.1.3. Esnek Yaklaşım 81 2.1.4. Türk Hukukunda Geçerli Olan Yaklaşım 83 2.2. DOKTRİNDE HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN 84 DEĞERLENDİRİLMESİ SORUNU 2.2.1. Başlangıç Şüphesine Esas Teşkil Edip Etmeyeceği 84 2.2.2. Soruşturma Aşamasında Değerlendirme Sorunu 87 2.2.3. Kovuşturma Aşamasında Değerlendirme Sorunu 90 2.2.3.1. Değerlendirme Yasağının Mutlak Olmadığı 90 Yönündeki Görüşler 2.2.3.2. Değerlendirme Yasağının Mutlak Olduğu 102 Yönündeki Görüşler 2.2.3.3. Görüşümüz 106 2.3. UZAK ETKİ SORUNU (DOLAYLI ETKİ) 113 2.4. SANIK LEHİNE OLAN AYKIRILIKLARDA DURUM 120 2.5. HUKUKA AYKIRI DELİLLERİN DOSYADAN 121 ÇIKARILMASI SORUNU 2.6. HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE DELİL ELDE EDEN 124 KAMU GÖREVLİSİNE UYGULANACAK YAPTIRIMLAR ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK HUKUKU VE MUKAYASELİ HUKUKTA DURUM 3.1. CEZA MUHAMESİ HUKUKUNDA 129 3.2. HUKUK MUHAKEMESİ HUKUKUNDA 130 3.3. YARGININ SORUNA YAKLAŞIMI 134 3.4. GENEL OLARAK MUKAYESELİ HUKUKTA DURUM 158 3.4.1. Amerikan Hukuku 160 3.4.2. ingiliz Hukuku 165 3.4.3. Alman Hukuku 167 3.4.4. Fransız Hukuku 171 3.4.5. italyan Hukuku 173 3.4.6. Diğer Bazı Ülkeler Hukuku 174 3.5. AİHM′İN HUKUKA AYKIRI DELİLLERE BAKIŞ 178 3.6. ULUSLARASI CEZA ADALET DİVANI ROMA 188 STATÜSÜNÜN YAKLAŞIMI DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DİSİPLİN HUKUKUNDA DURUM 4.1. TARİHÇE 193 4.2. DİSİPLİN, DİSİPLİN SUÇ VE CEZA KAVRAMLARI 193 4.3. DİSİPLİN VE CEZA SORUŞTURMASI İLİŞKİSİ 197 4.3.1. Genel Mahkemelerin Disiplin Uygulamalarına Etkisi 198 4.3.1.1 .Fiilin Hiç işlenmediğine Yönelik Mahkeme Kararları 198 4.3.1.2.Fiilin Suç Oluşturmadığına Yönelik Mahkeme Kararları 199 4.3.1.3. Suç Oluşturan Fiilin Sanık Tarafından 200 işlenmediğine Yönelik Mahkeme Kararları 4.3.1.4. Suç Oluşturan Fiil işlenmiş Olmakla Beraber 200 Yargılaması Yapılan Sanık Hakkında Mahkumiyete Yeter Delil Mevcut Bulunmadığına Yönelik Mahkeme Kararları 4.3.1.5. Fiilin Hukuka Uygun Olduğuna Dair 201 Gerekçe ihtiva Eden Mahkeme Kararları 4.4. DİSİPLİN HUKUKUNDA HAKİM OLAN İLKELER 201 4.5. DİSİPLİN CEZALARI İLE ADLİ CEZALAR 213 ARASINDAKİ FARKLAR 4.6. DİSİPLİN HUKUKUNDA HUKUKA AYKIRILIK UNSURU 215 4.7. HUKUKA AYKIRI DELİL VE DİSİPLİN SORUŞTURMASI 215 4.8. DİSİPLİN HUKUKUNDA YARGININ YAKLAŞIMI 217 4.9. AİHM′İN BAKIŞI 224 4.10. ANAYASA 38/6. MADDESİNİN DİSİPLİN HUKUKU 225 AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ SONUÇ 228 KAYNAKÇA 237