Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (38)      Nisan (73)      Mart (139)      Şubat (116)

Barış Hakkı ve Hayata Geçirilmesi

Barış Hakkı ve Hayata Geçirilmesi



Sayfa Sayısı
:  
270
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2012
ISBN NO
:  
9786055373795

1.120,00 TL











GİRİŞ Bu çalışmanın konusu, barış hakkıdır ve çalışma, bazı te¬mel önermeler çerçevesinde şekillenmiştir. Bu önermelerden ilki, bir değer ve hak olarak barışın, devletler arasında savaşın yokluğundan fazlası olduğudur. Zira bugün, dünya üzerinde süren çatışmaların çoğunluğunu iç çatışmalar oluşturmakta ve hemen her ülkede yaşanan sosyal adaletsizlik, artan yoksulluk, ülkeler arası gelişmişlik farkı gibi faktörler, ortada fiili bir savaş hali olmamasına rağmen, insanların gündelik yaşamlarını doğru¬dan etkilemektedir. İç çatışmalar, darbeler ve toplumsal huzur¬suzlukların yol açtığı yoğun şiddet döngüsü, barışın tanımının yeniden yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, barışı salt savaşın yokluğu üzerinden tanımlamak, bir yandan sağlıklı bir değerlendirme yapılmasını; öte yandan, barışın tek başına bir değer olarak kuramsal temellerinin atılmasını önlemektedir. İkinci önerme, barışın, üçüncü kuşak haklar kategorisinde yer alan bir insan hakkı olduğu ve diğer insan hakları ile diya¬lektik bir ilişki içinde bulunduğudur. Başta yaşama hakkı olmak üzere, diğer insan haklarının gerçekleştirilmesi barış ortamını gerekli kılmaktadır; öte yandan yaygın insan hakları ihlalleri, sosyal haklarda yaşanan gerileme ve modern ulus-devletin, sınır¬ları içinde yaşayan azınlıkları yok sayma pratikleri, dünyanın pek çok bölgesinde çatışmaların patlak vermesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, barışla insan hakları arasında, bir öncelik-sonralık ilişkisi değil, birbirini besleyen ve birbirinden beslenen diyalek¬tik bir ilişki mevcuttur. Üçüncü önerme, barış hakkının gerçekleştirilmesinin ve somut içeriğine kavuşmasının, mevcut ulusal ve uluslararası sistemin siyasi, iktisadi ve kültürel yapısının dönüşümüyle mümkün olabileceğidir. Dördüncü önerme burada belirmekte¬dir. Buna göre savaş iktisadi bir faaliyettir ve silah fabrikalarının olmaması, sermayenin önemli bir gelir kapısının kapanması anla¬mına gelmektedir. Bu durum barış hakkının gerçekleştirilmesini sağlayacak dönüşümü mümkün kılacak mekanizma arayışlarını gerektirmektedir. Ancak barış hakkının gerçekleştirilmesini sağ¬layabilecek mekanizmalar, konuya yaklaşıma, bu konuda çalışan¬ların disiplinlerine, hayata dair tutumlarına göre değişebilmekte ve çeşitlenmektedir. Zira barış sözkonusu olduğunda, belki diğer insan hakları iddialarına olduğundan daha fazla "ama" ve "fakat" gündeme getirilmektedir. Barış bir yandan herkesin arzusu ol¬makta öte yandan reel politik dayatmalarla, gerçekleştirilmesi hep başkalarına bırakılmaktadır. Barışı gerçekleştirmek için harcanan bireysel çabaların tümü ayrı ayrı çok değerlidir. Özellikle silahlı çatışmaların bir parçası olmayı reddetme bağlamında düşünüldüğünde, tek bir insanın yapabileceği çok fazla şeyin olduğu ortaya çıkmaktadır. Ne var ki barışı savunan tek tek insanların sesi, savaş korosunu bastıramamaktadır. Belki daha önemlisi, bireysel yaşamında son derece barışçı olan insanların, savaş korosunun ve onun kendisi¬ni hergün yeniden üreten sisteminin tuzaklarına düşebilmesidir. Böylece devletin ve devletler sisteminin, günlük yaşamdaki şiddet dâhil olmak üzere silahlı çatışmalara uzanan süreçleri meşrulaştırma çabaları, barış arayışlarını engellemektedir. Öte yandan arayışlara konu olan barışın hangi barış olduğu sorusu, kendi tartışma alanlarını içinde barındırmaktadır. Bu bağlamda sözlük tanımıyla barış, hemen tüm dünya dillerin¬de, bir yandan insanlar arasında uyum, dostluk ve insan için selâmet, esenlik anlamını taşırken; aynı zamanda topluluklar ya da devletler arasında savaşın olmadığı, anlaşmazlıkların savaş ya da savaş tehdidi yoluyla çözülmediği bir durumu ifade eder.′ Başka deyişle barış, bir politikanın kabul ettirilmesi ve hayata ge¬çirilmesi için, halklar ve toplumsal sınıflar arasındaki ilişkilerde savaşa başvurulmaması durumudur.2 Ancak sözlük tanımı nispeten kolayca verilen barış kavra¬mı, politik bir tartışma alanı ve insan hakları sorunu olduğunda, kültürel bakımdan tarafsız bir tanımını yapmak, göründüğü kadar kolay değildir. Zira Chernus′un isabetle belirttiği üzere barış, dışarıda bir yerde somut bir olgu değildir. Bu nedenle de soyut ve teorik herhangi bir barış tanımı, sadece bugünün de¬ğil geleneklerin de yansıtıldığı tarihsel ve politik söylemin bir parçasıdır.3 Öte yandan barış kavramı, sadece tarihsel ve politik çözümlemelerin değil, insanlığın bin yıllık değer birikiminin, insancıl normların ve evrensel kültürün bugüne uzanan ahlâki mirasının da ürünüdür.4 Politik bir kavram ve hukuki düzenlemelerin konusu olarak barış, geniş bir değerler alanını kapsamakta, birden fazla politik kavramla ilişkilendirilmektedir. Ne var ki çok uzun bir zaman dilimi boyunca, gerek klasik siyaset kuramında gerekse uluslara¬rası hukuk düzenlemelerinde, barış, savaşın olmadığı bir durum olarak algılanmış, barışın nasıl kurulacağına ve sürdürüleceğine ilişkin kuramlar geliştirilirken sorulan ilk soru, insanların neden savaştığı olmuştur. Özetle, barış kuramı savaş üzerinden geliş¬tirilirken, hukuk düzenlemeleri de savaş hukuku çerçevesinde yapılmıştır. Barışın kendi başına bir tartışma alanı, bir disiplin haline gelmesi de, bir insan hakkı olarak ilan edilip hukuki düzenleme¬lere konu olması da hayli yenidir. Burada dikkat çekici husus, barış mücadelesinin insan hakları mücadelesi ile paralel fakat ayrı mecralarda seyretmesidir."* Barışın kendi başına bir disiplin haline gelmesi, onun politik düzlemde yapılan tanımını değiş¬tirmiştir. Barış çalışmaları alanındaki bilimsel çalışmalar sonu¬cunda, barış sadece "savaşın olmadığı bir durum" olarak değil, "insan yaşamındaki her türlü şiddetin sönümlendiği" ve aynı zamanda "insanların uyum ve dayanışma içinde, her türlü sömü¬rü ilişkisinden uzak" yaşadıkları bir durum olarak tanımlanmaya başlamıştır.6 Fromm, barış kavramının biri olumlu diğeri olumsuz ol¬mak üzere iki tanımı olduğunu söylemektedir. Barışın olumsuz tanımı, savaşın olmaması ve belli hedeflere ulaşmak için şiddetin kullanılmamasını; barışın olumlu tanımı ise, bütün insanların korku duymadan kardeşçe ve uyum içinde yaşamalarını ifade eder.7 Böylece savaşın olmaması anlamında barış, ′olumsuz′, ′ne¬gatif veya ′menfi′ barış olarak adlandırılırken; insanlar arasında uyum ve dayanışmanın sürdüğü, sömürüden ve ayrımcılıktan uzak bir hayatı ifade eden barış, ′olumlu′, ′pozitif veya ′müspet′ barış olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede, çalışma, iki bölümden oluşmaktadır. Çalışma¬nın birinci bölümünde, önce, insan hakları bağlamında bir değer olarak barışın kavramsal çerçevesi çizilmiştir. Çalışmada barışa dair kavramsal çerçeve kurulurken, Johan Galtung′un yapısal ve kültürel şiddet çözümlemesi ile "negatif barış" ve "pozitif barış" kavramlaştırması esas alınarak modern devlet ve modern devlet¬lerden oluşan uluslararası sistemin, yapısal ve kültürel şiddetin ortaya çıkması ve yeniden üretilmesi üzerindeki rolü tartışılmış¬tır. Daha sonra, barışın tek başına bir disiplin, bir inceleme alanı haline gelmesini sağlayan gelişmeler değerlendirilmiş; barış ha¬reketleri ile barış araştırmalarının, barışın bir insan hakkı olarak kabulü sürecindeki etkisi incelenmiştir. Yine birinci bölümde, barışın bir insan hakkı olarak ilanı ve çeşitli hukuki belgelerde nasıl düzenlendiği ele alınarak; barışın insan hakları ile ilişkisi ve insan hakları içindeki konumu tartışılmıştır. Çalışmada barış hakkının, bir üçüncü kuşak insan hakkı olduğu vurgulanarak, bu husustaki kimi tartışmalara değinilmiş; barış hakkının konusu, niteliği ve muhatapları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, barış hakkının hayata geçirilmesini sağlayabilecek kimi mekanizmalar tartışılmıştır. Ancak, hemen beiitilmelidir ki, bu bölüm, konunun niteliğinden kaynaklanan kimi sınırlamaları zorunlu kılmıştır. Çalışma, barış hakkıyla sınırlı tutulduğu için, örneğin çatışma çözümlemeleri, çatışma sonrası toplumların yeniden yapılandırılması ile barış kültürünün oluşmasını sağlayabilecek araçların rolü gibi meseleler dışarıda bırakılmıştır. Çalışmada, barış hakkının hayata geçirilmesini sağlayabilecek mekanizmalar, "vicdani red, silah¬sızlanma ve Birleşmiş Milletler′in rolü" ile sınırlandırılmıştır. Bu bölümde her mekanizmanın barış hakkının gerçekleştirilmesin¬deki rolü ayrı ayrı tartışılmıştır. Vicdani reddin barış hakkının gerçekleştirilmesini sağla¬yabilecek bir mekanizma olarak değerlendirilmesinin nedeni, vicdani reddin, bir insan hakkı olması ve barış hakkının gerçek¬leştirilmesinde bireylere düşen görevleri hatırlatmasıdır. Başka deyişle, bir imkan olarak vicdani red, bir yandan militarizmin sorgulanmasını, öte yandan bireylerin savaşın örgütlenmesini olanaksızlaştırma kaygılarını yansıttığı için seçilmiştir. Silahsızlanma da, vicdani red gibi bir insan hakkıdır. Ancak çalışmada silahsızlanmanın barış hakkının hayata geçirilmesini sağlayabilecek bir mekanizma olarak değerlendirilmesinin iki te¬mel nedeni vardır. Bunlardan ilki, silahsızlanmanın hem devlet¬ler hem de bireyler açısından bir önemli bir görev olmasıdır. Zira bireylerin ve grupların silahlanması da, devletlerin silahlanması gibi barışa yönelen bir tehdittir. İkinci temel kaygı ise, savaşın iktisadi bir faaliyet olarak taşıdığı önemi vurgulayabilmektir. Devletler silahlanmaya ayırdıkları bütçe ile, insanların ha¬yatlarından "daha iyi yaşama" olanaklarını çalmakta; insanların daha iyi yaşama olanakları çalındıkça toplumsal huzursuzluklar artmaktadır. Toplumsal huzursuzluklar arttıkça da kolay kınla¬mayan bir şiddet döngüsü, hayatın her alanına hakim olmaktadır. Bu bağlamda silahsızlanma, "insani güvenlik" ile ilişkilendirile-rek ele alınmış; devlet merkezli güvenlik anlayışının yerine insan merkezli güvenlik anlayışının kurumsallaştırılmasının önemi vurgulanmıştır. Çalışmanın son başlığında, barış hakkının gerçekleştirilme¬sinde Birleşmiş Milletler′in rolü tartışılmıştır. Ancak burada da, yine konunun niteliğinden kaynaklanan bir sınırlamaya gidilmiş ve Birleşmiş Milletlerin yapısı, barışçı çözüm yollan ve siyasi ve/veya ekonomik yaptırım usullerine değinilmemiştir. Burada amaçlanan barış operasyonları ve insani müdahale uygulamaları üzerinden, barış için kuvvet kullanmanın, başka deyişle barışı sağlamak için şiddete başvurmanın meşruluğunu sorgulayabil-mektir. Barış operasyonlarının, nitelikleri gereği şiddet içeren ve üreten süreçler olmaları, bu sorgulamayı zorunlu kılmaktadır. Barış operasyonlarının ve insani müdahale uygulamalarının mevcut pratikleri, barış hakkının diğer insan hakları ile ilişkisini ortaya koymak bakımından da önem taşımaktadır. TEŞEKKÜR Bu çalışma, 7 Şubat 2011 tarihinde savunulmuş "Barış Hakkı ve Hayata Geçirilmesi Sorunu" başlıklı doktora tezinin, gözden geçirilmiş ve biraz değiştirilmiş halidir. En başından iti¬baren tez jürisinde yer alan ve desteklerini esirgemeyen değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Mithat Sancar, Prof. Dr. Osman Doğru, Prof. Dr. Maksut Mumcuoğlu, Prof. Dr. Erdal Onar ve Doç. Dr. Ayşe Tülin Yürük′e teşekkür borçluyum. Bir çalışmanın, özellikle bir tez çalışmasının, kişinin ürünü olduğu düşünülür. Kuşkusuz kişi kaynaklarını kendisi toplar, cümlelerini ardı ardına dizer, uykusuz kalır; kısaca bir tez yazı¬lırken ne yapılması gerekiyorsa kendisi yapar. Ancak bütün bu sürecin kimlerle paylaşıldığı düşünüldüğünde, hiçbir çalışmanın kişinin salt kendi emeğinin ürünü olmadığı da farkedilir. Bu se¬beple hemen eklemeliyim ki, Değerli Hocam Prof. Mithat Sancar′a, dilimi bulmamda ve kurmamda desteğini hiç esirgemediği ve Dicle′yle Eskişehir buluşma¬larımızı sağladığı için, Prof. Dr. Osman Doğru′ya, tıkandığımı düşündüğüm nokta¬larda sorduğu ufuk açıcı sorulan için, Prof. Dr. Nüvit Gerek′e, vazgeçmeme hiç izin vermediği için, Doç. Dr. Ayşe Tülin Yürük′e, sadece varlığıyla bile bana ve pek çok arkadaşıma verdiği güven için. Arkadaşım Yard. Doç. Dr. Ertuğrul Uzuna, çalışmanın şekli düzeltmeleri ve üzerimde kurduğu "kitaplaştır artık" baskısı için, Yared Tesfaye ve Lukas Krusche′ye, bıkmadan dinledikleri ve sordukları için, Yard. Doç. Dr. Şerife Yıldız Akgül′e, güzel arkadaşıma, ha¬yattan çaldığımız anlarda yaptığımız keyifli sohbetler ve eksilmeyen desteği için, Erdeme, kardeşime, bu eski şehirde birlikte güldüğümüz her şey için, ve Dr. Bülent Yücel′e, o olmasaydı hayatın yükü bu kadar azalmayacağı için, ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir de, anmazsam haksızlık olacak, mınltılarıyla bilgisaya¬rın bile sesini bastırarak, yedi yıldır her tuş vuruşuna eşlik eden huzur için Kaşık′a da teşekkür ederim. Kıvılcım Turanlı Yücel Şubat, 2012 Eskişehir İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm BARIŞ MÜCADELESİNİN SOMUT KAZANIMI: BARIŞIN İNSAN HAKKI OLARAK KABULÜ İNSAN HAKLARI BAĞLAMINDA BİR DEĞER OLARAKBARIŞ 9 Savaşın Karşıtı / Yokluğu Olarak Barış 9 Şiddetin Karşıtı / Yokluğu Olarak Barış 18 Yapısal ve Kültürel Şiddetin Kaynağı Olarak Modern Devlet 30 Yapısal ve Kültürel Şiddetin Kaynağı Olarak Uluslararası Sistem 44 BARIŞIN BİR İNSAN HAKKI OLARAK KABUL EDİLMESİ SÜRECİ 48 Barış ve İnsan Hakları 48 Barış Hareketleri 54 Dünyada Barış Hareketleri 54 Türkiye′de Barış Hareketleri 65 Barış Araştırmaları 68 Uluslararası Belgelerde Barış Hakkı 77 Anayasalarda Barış Hakkı 81 BİR İNSAN HAKKI OLARAK BARIŞ HAKKI 85 Barış Hakkının İnsan Hakları İçindeki Konumu 85 İnsan Hakkı - İnsanlık Hakkı Tartışması 91 Bireysel Hak - Kolektif Hak Tartışması 93 Barış Hakkının Konusu 96 Barış Hakkının Niteliği 99 Barış Hakkının Muhatapları 101 Hakkın Özneleri 101 Hakkın Yükümlüleri 103 İkinci Bölüm BARIŞ HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK MEKANİZMALAR SAVAŞIN ÖRGÜTLENMESİNİ OLANAKSIZLAŞTIRMA ÇABASI: VİCDANİ RED .... 107 Yapısal ve Kültürel Şiddetin Yeniden Üretimi: Militarizm 107 Anti-militarist Bir Tavır Olarak Vicdani Red 118 Hukuki Düzenlemelerde Vicdani Red 124 Uluslararası Hukuki Düzenlemelerde Vicdani Red 124 İç Hukuk Düzenlemelerinde Vicdani Red 130 Barış Hakkının Gerçekleştirilmesinde Vicdani ReddinRolü 140 GÜVENLİK PARADİGMASINDA GEREKLİ BİR KIRILMA: SİLAHSIZLANMA 147 Bir Araç ve Amaç Olarak Silahsızlanma 147 Silahsızlanma Çabalarının Tarihsel Gelişimi 153 Barış Hakkının Gerçekleştirilmesinde Silahsızlanmanın Rolü 160 DÜNYA DEVLETLERİNİN BARIŞI KORUMA ÇABASI: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 172 BM Sistemi ve Kuvvet Kullanma Yasağı 172 Kuvvet Kullanma Yasağının İstisnası Olarak Meşru Müdafaa 184 Tek Başına Meşru Müdafaa 184 Müşterek Meşru Müdafaa 189 Önleyici Meşru Müdafaa 193 Kuvvet Kullanma Yasağının İstisnası Olarak Güvenlik Konseyine Yetki Verilen Haller 199 Barış Operasyonları 203 Barışı Koruma Operasyonları 209 Barışın İnşası Operasyonları 213 Barışa Zorlama Operasyonları 216 İnsani Müdahale 217 Barış Hakkının Gerçekleştirilmesinde Birleşmiş Milletlerin Rolü 226 SONUÇ 235 KAYNAKÇA 241