Avrupa Birliğinde Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması Ve Tenfizi
Avrupa Birliğinde Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması Ve Tenfizi
Ceyda SÜRAL EFEÇINAR
Sayfa Sayısı
:
194
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
2007
ISBN NO
:
978-975-6187-23-4






Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...
öNSöZ Avrupa Topluluğu\′na üye devletler, 1968 yılında, bir üye devlet mahkemesince verilen kararların diğer bir üye devlette tanıma ve tenfiz usulünü ve şartlarını basitleştiren ve yeknesak bir düzenleme getiren \"Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tenfizine İlişkin Konvansiyon\"u (Brüksel Konvansiyonu) kabul etmişlerdir. Daha sonra, bu konuda daha serbest düzenlemeler getirmeyi ve uygulamada meydana çıkan tartışmaları da açıklığa kavuşturmayı amaçlayan 44/2001 nolu ve 22 Aralık 2000 tarihli \"Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Tüzük\" kabul edilmiştir. 18 Haziran 2001 tarihinde yüksek lisans tezi olarak savunulan ve oybirliği ile başarılı bulunarak kabul edilen bu Çalışma\′nın temel konusunu 44/2001 tarihli Tüzük hükümleri oluşturmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, tanıma ve tenfiz konusu hakkında kısa açıklamalara yer verilmiştir. İkinci bölümde, Avrupa Birliği\′nde tanıma ve tenfiz konusunu düzenleyen kaynakların, Brüksel Konvansiyonu ve 2001/44 nolu Tüzük\′ün, hazırlık çalışmaları, amacı, yorumu, kapsamı, uygulama alanı ve Topluluk hukuku içindeki yerlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Ayrıca, Brüksel Konvansiyonu\′nun etkilerinin Topluluk üyesi olmayan üçüncü ülkelere de genişlemesini sağlayan \"Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tenfizine İlişkin Lugano Konvansiyonu\"un hazırlık çalışmaları, amacı, yorumu, kapsamı ve uygulama alanı hakkında açıklamalar da yapılmıştır. Üçüncü bölümde de, Tüzük\′ün mahkeme kararlarının ve resmi senet ve mahkeme içi sulhlerin tanıma ve tenfizine ilişkin 32-58. maddeleri hakkında ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır. Bu arada, Tüzük hükümleri ile Brüksel ve Lugano Konvansiyonu hükümleri arasındaki benzerlik ve farklılıklara ve Avrupa Adalet Divanı\′nın Brüksel Konvansiyonu uygulaması ile ilgili verdiği kararlara da yer verilmiştir. Ayrıca, Avrupa Birliği tanıma ve tenfiz hukukunun bütününün yansıtılması bakımından, \"2201/2003 nolu Aile Hukukuna İlişkin Konularda Yargı Yetkisi ile Tanıma ve Tenfize İlişkin Tüzük\" hakkında açıklamalara da çalışmada yer verilmiştir. Ayrıca, çalışma yayına hazırlanırken metni güncellemek için elden gelen çaba sarfedilmiştir. Bu çalışmanın yayınlanması vesilesiyle, hem çalışmanın kendisi için hem de diğer akademik çalışmalarımda desteğini ve ilgisini hiçbir zaman esirgemeyen tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez\′e en derin teşekkürlerimi sunma olanağına kavuştum. Yüksek lisans tez jürimde bulunan Hocalarım Sayın Prof. Dr. Melda Sur ve Yrd. Doç. Dr. Korhan Demirelli\′ye eleştiri ve katkıları için teşekkür ederim. Tezimin yayına hazırlanmasında değerli katkılarını ve yardımlarını esirgemeyen kürsü Hocam Sayın Prof. Dr. Işıl Özkan\′a ayrıca teşekkür etmek isterim. Akademik hayatımın her aşamasında değerli görüş, yön- lendirme ve yardımlarıyla bana destek olan Sayın Prof. Dr. Ercüment Erdem\′e, Dr. Ali Yeşilırmak\′a ve Dr. Cemile Demir Gökyayla\′ya; tezin hazırlanması esnasında, özellikle yabancı kaynaklara ulaşmam konusunda yardımlarını esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Nuray Ekşi\′ye ve Yrd. Doç. Dr. Emre Gökyayla\′ya; ve Kürsü\′de sağladıkları dayanışma ve akademik çalışma ortamı nedeniyle Arş. Gör. Ali Gümrah Toker\′e ve Arş. Gör. Uğur Tütüncübaşı\′na teşekkürü bir borç bilirim. Kitabın basımı gerçekleştiren Güncel Hukuk Yayınları sahibi Sayın Gürsel Şengün\′e teşekkür ediyorum. İzmir, 30 Nisan 2007 Ceyda Süral, LLM GİRİŞ Yargı, devletin hukuk düzeninin devam etmesi ve kişilerin sübjektif haklarının korunması amacını güden; yasama ve yürütme yanında devletin üçüncü fonksiyonunu oluşturan faaliyetidir. Yargı yetkisi, devletin egemenliğinin bir uzantısı olarak kabul edilmektedir1. Bu anlamda, devletin yargı yetkisi, sadece kendi ülkesinin sınırları içinde geçerlidir. Bir başka deyişle, bir ülkede verilen mahkeme kararının hukuki etkileri, kural olarak, sadece o ülkede geçerli olacak ve sadece o ülke makamları tarafından kabul edilecektir. Ancak, teknolojinin ve iletişim imkanlarının gelişmesi ve basitleşmesi sonucunda uluslararası ilişkiler ve ticaret yaygınlaşmış; kişilerin hukuki ilişkileri belirli bir ülkeyle sınırlanamaz hale gelmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararlarının sadece verildikleri ülkede etkili olması kuralının katı olarak uygulanması gerek devletler arası ilişkilerde, gerekse devletlerin vatandaşlarının birbiriyle olan ilişkilerinde olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Bunun bilincinde olan devletler, uygulamada, bir başka ülkede verilen mahkeme kararlarının, kararı veren mahkemenin yetkisinin uluslararası hukuk tarafından kabul edilecek şekilde kullanılmış olması dahil2 belirli bazı şartlarla, kendi ülkelerinde etkili olmasını sağlamak yoluna gitmişlerdir. Mahkeme kararlarının üçüncü ülkelerde de etkili olması, aynı davanın birden çok ülkede görülmesi gereğini ortadan kaldırarak ulusal mahkemelerin iş yükünü azaltacak, para ve zaman kaybının önüne geçecek; böylece ilgili kişilerin de menfaati korunacak ve en önemlisi farklı ülkelerde değişik kararlar verilmesi engellenerek hukuki güvenlik gerçekleşecektir3. Yabancı mahkeme kararlarının etkilerinin bir başka ülkede geçerli olabilmesi için, bu mahkeme kararının o ülkede tanınması veya tenfizi gerekmektedir. Yabancı bir mahkeme kararının kesin hüküm ve kesin delil etkisinin bir başka ülkede geçerli olması için bu ülkede tanınması; icra edilebilmesi için tenfiz edilmesi gerekmektedir. Tanıma ve tenfiz hakkında farklı ülkeler, farklı sistemler kabul etmiştir. Günümüzde hemen hemen tüm devletler, yabancı mahkeme kararlarının da kendi ülkelerinde etkili olmasını kabul etmişler, bu hususta ulusal hukuklarında JENNINGS, RobertAVATTS, Arthur (eds.), OPPENHEIM\′S International Law, V. I Peace Introduction and Part I, Longman 1996, s. 457; SHAVV, Malcolm N.: International Law, Cambridge University Press 1999, s. 452; BROVVNLIE, lan: Principles of Public International Law, Oxford University Press 2003, s. 297. JENNINGS/WATTS, s. 484. NOMER, Ergin/ŞANLİ, Cemal: Devletler Hususi Hukuku, 14. bası, İstanbul 2006, s. 427. düzenlemeler yapmışlar ve iki4 veya çok taraflı5 uluslararası anlaşmalar akdetmişlerdir. Avrupa Ekonomik Topluluğu\′nu kuran Roma Andlaşması m. 220\′de \"adli kararların ve hakem kararlarının karşılıklı tanınması veya tenfizine ilişkin formalitelerin basitleştirilmesi\" hususu, üye devletlerin gerçekleşmesini sağlamak amacıyla birbirleriyle müzakereye girişecekleri hususlar arasında yer almıştır. Dolayısıyla, Topluluğa üye devletler, gerçek anlamda bir ortak iç pazarın kurulabilmesi için üye devlet mahkemelerinden verilen kararların etkilerinin diğer üye devletlerde de kabul edilmesinin gerekli olduğunun bilincindedirler. Bu nedenle, 1960\′larda tanıma ve tenfiz prosedürünü ve şartlarını basitleştiren ve yeknesak bir düzenleme getiren \"Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tenfizine İlişkin Konvansiyon\"u (Brüksel Konvansiyonu) kabul etmişlerdir. Bu arada, Brüksel Konvansiyonu\′nun etkilerinin Topluluk üyesi olmayan üçüncü ülkelere de genişlemesini sağlayan ve EFTA ülkeleri ile akdedilmekle beraber, belirli şartlarla diğer dünya ülkelerinin katılımına da açık olan \"Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tenfizine İlişkin Konvansiyon\" (Lugano Konvansiyonu) akdedilmiştir. 1990\′h yılların sonuna doğru, Avrupa Birliği ülkeleri kendi aralarında tanıma ve tenfiz konusunda Brüksel Konvansiyonu\′nun düzenlemelerinden daha serbest düzenlemeler getiren ve Brüksel Konvansiyonu\′nun uygulamasında meydana çıkan sorunları da açıklığa kavuşturan yeni bir Konvansiyon akdetmek amacıyla çalışmalara başlamıştır. Bu arada, Amsterdam Andlaşması ile Avrupa Birliği Konseyi\′ne hukuki konularda işbirliğine ilişkin düzenlemeler yapmak yetkisinin de verilmesi üzerine, bu yöndeki çalışmaların sonucunda 44/2001 nolu ve 22 Aralık 2000 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve Yargı Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Tüzük (Tüzük) kabul edilmiştir. Örneğin, Türkiye, Avusturya, Polonya ve Arnavutluk ile mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine; Azerbaycan, Çin ve Gürcistan ile hukuki ve ticari konulardaki mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine; Hollanda ile evlilik bağına ilişkin kararların tanınmasına ilişkin ikili sözleşmeler akdetmiştir. Bkz. < http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/ts.htm>. 1932 tarihli İskandinav Ülkeleri Arasında Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine ilişkin Konvansiyon; 1971 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine ilişkin Lahey Konvansiyonu; 1979 tarihli Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Ülke Dışı Geçerliliğine ilişkin Inter-Amerikan Konvansiyonu örnek olarak sayılabilir (JENNINGSAVATTS, s. 485). Ancak bu bölgesel esaslı çok taraflı konvansiyonların yanında gerçek anlamda milletlerarası nitelik taşıyan mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkin konvansiyon henüz akdedilememiştir. Bu konudaki çalışmalar için bkz. dipnot 7. Brüksel ve Lugano Konvansiyonları ile Tüzük, Avrupa Birliği\′nin yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin temel mevzuatını oluşturmaktadır. Türkiye\′nin Avrupa Birliği\′ne üye olma arzusunun ve çabalarının oldukça arttığı ve bir çok konuda hukuki düzenlemelerin Avrupa Birliği\′ne uyumlu-laştırılmaya çalışıldığı şu günlerde, tanıma ve tenfiz konusunda Avrupa Birliği mevzuatı hakkında bilgi sahibi olmak her zamankinden daha çok önem kazanmıştır. Avrupa Birliği\′ne üye olmamız halinde, diğer üye devletlerde verilen kararların Türkiye\′de etkili olması 2675 sayılı ve 20 Mayıs 1982 tarihli Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun\′da6 (MÖHUK) yer alandan çok daha farklı bir usul ve farklı şartlar dahilinde söz konusu olacaktır. İşte, bu Çalışma, yeri geldikçe Tüzük hükümleri ile MÖHUK\′un tanıma ve tenfize ilişkin hükümlerinin benzerlik ve farklarına da değinerek, gerek üye olma sürecinde bu alanda yapılacak uyumlaştırma faaliyetlerine, gerekse üye olmamız halinde uygulamaya ışık tutmak amacını taşımaktadır.7 Bu çalışmanın ana konusunu, yukarıda anılan Tüzük hükümleri hakkında açıklamalar oluşturmaktadır. Bu nedenle, öncelikle, birinci bölümde, genel olarak tanıma ve tenfiz konusu, konunun önemi ve bu konuda değişik sistemler hakkında kısa açıklamalara yer verilmiştir. Daha sonra, ikinci bölümde, Avrupa Birliği\′nde tanıma ve tenfiz konusunu düzenleyen kaynaklara, bu anlamda, bu konuda ilk hukuki düzenleme olan ve diğer düzenlemelere de temel oluşturan Brüksel Konvansiyonu ve daha sonra kabul edilen 2001/44 nolu Tüzük\′ün hazırlık çalışmaları, amacı, yorumu, kapsamı, uygulama alanı ve Topluluk hukuku içindeki yerlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Buna ilaveten, Lugano Konvansiyonu\′nun hazırlık çalışmaları, amacı, yorumu, kapsamı ve uygulama alanı hakkında da açıklamalar yapılmıştır. RG 22.5.1982-17701. Bu paragafta sayılan sebeplerle, La Haye Devletler Özel Hukuku Konferansı\′nın çalışmaları bu Çalışma\′nın kapsamı dışında kalmıştır. Nitekim, milletlerarası yetki ve tanıma-tenfiz konusunda yeknesak düzenlemelerin getirilmesi için La Haye Devletler Özel Hukuku Konferansı\′nın da bu alanda bir uluslararası konvansiyon hazırlamak üzere çalışmaları devam etmektedir. Son oturumlarda, hazırlanan bu Konvansiyon\′un kapsamının tacir taraflar arasında yapılacak yetki anlaşmaları ve bu anlaşmalara dayanılarak kendisini yetkili gören mahkemelerden verilen kararların tanıma ve tenfızi ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla, kabul edilecek ve Avrupa Birliği\′ne üye devletler de dahil bir çok dünya ülkesinin katılacağı böyle bir uluslararası konvansiyon, çalışmamızın konusunu teşkil eden Tüzük\′ün uygulamasını tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle, La Haye Konferansı\′nın 30 Haziran 2OO5\′te kabul ettiği Yetki Anlaşmalarına İlişkin Konvansiyon\′a da çalışmamızda yer verilme ihtiyacı duyulmamıştır. Zira, anılan Konvansiyon farklı ve tek bir konudaki özel düzenlemeleriyle başka bir çalışmanın konusunu oluşturabilecek niteliktedir. Yukarıda anılan konularda bkz.