Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (50)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

Avrupa Birliği Hukukunda Direktiflerin Bireyler Arasındaki İlişkilere Etkileri

Avrupa Birliği Hukukunda Direktiflerin Bireyler Arasındaki İlişkilere Etkileri



Sayfa Sayısı
:  
237
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2008
ISBN NO
:  
9789754644661

100,00 TL

Bu ürün şu anda stoklarımızda yok!
Yazarın diğer ürünlerine gözatmanızı tavsiye ederiz...











GİRİŞ

 

"Devletleri değil; insanları birleştiriyoruz. " Jean Monnet Avrupa bütünleşmesi, ilk adımını 18 Nisan 1951 tarihinde Paris′te imzalanmış olan ve 23 Temmuz 1952 tarihinde yürürlüğe giren Avru¬pa Kömür Çelik Topluluğunu kuran Antlaşma1 ile atmıştır. Bu adımı, 25 Mart 1957 tarihinde Roma"da imzalanmış olan ve 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması2 ile birlikte Avrupa Atom Enerji Topluluğunu kuran Antlaşma izlemiş¬tir. Bütünleşme aşamalarından bir diğerini, 7 Şubat 1992 tarihinde Maastricht′te imzalanmış olan ve 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Birliği Antlaşması oluşturmaktadır. Antlaşma, üye dev¬let hükümetleri arasında yeni işbirliği olanaklarına (güvelik ve savun¬ma ile adalet ve içişleri) zemin hazırlamıştır. Maastricht Antlaşması ile kurulan Avrupa Birliği, söz konusu hükümetler arası işbirliğini varolan Topluluk sistemine ekleyerek, siyasi ve aynı zamanda ekono¬mik olan üç sütunlu yeni bir yapı ortaya çıkarmıştır. Hukuk, her zaman, Avrupa bütünleşmesinin temel aracı ve merke¬zi sembolü olmuştur. Avrupa bütünleşmesinin içerisinde somutlaştığı Avrupa Birliği, oluşturduğu ortak hukuk sistemi ve hukukun üstünlü¬ğüne bağlılığı ile hukukun Avrupa bütünleşmesinde ne derece önemli olduğunun bir göstergesini oluşturmaktadır. AKÇTA. 50 yıl için imzalanmıştır ve 23 Temmuz 2002 yılında sona ermiştir. Bu antlaşmanın içeriği artık ATA. içerisinde yer almaktadır. Maastricht Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Topluluğu adını almıştır. Bu antlaşmalar "Roma Antlaşmaları" olarak ifade edilir. "Roma Antlaşması" denildiğinde ise sadece Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması kastedilir. 23 Günümüzde Avrupa Birliği olarak anılan yapıyı oluşturan kurucu antlaşmalar, belirli bir kurumsal yapı öngörmüş ve bu yapı içerisinde "Antlaşma′nın yorumu ve uygulanmasında, hukuka uygunluğu güven¬ce altına alma′" görevini sürekli bir mahkeme olarak görev yapan Av¬rupa Toplulukları Adalet Divanına vermiştir. Kurucu antlaşmalar bazı alanlarda ayrıntılı sayılabilecek düzenlemeler öngörmüş olsalar bile, çoğu alanda çerçeve niteliğinde düzenlemelere yer vermektedir. Kuru¬cu antlaşmalar, ayrıntılı düzenlemelere yer vermediğinden hâkimlerin doğrudan uygulayacağı ayrıntılı bir metin değildi ve bütünleşme süre¬cinin ilk yıllarında bu hâkimlerin takip edebilecekleri içtihat hukuku da bulunmamaktaydı. Bu bakımdan AT AD tarafından yeni kurallar ve ilkeler getirileceği daha en başından açıkça hedeflenmişti ve belki de kaçınılmazdı. Topluluk hukuku, uygulama alanı bakımından üye devlet ülkeleri¬ni kapsamaktadır ve bu nedenle ulusal hukuk düzenleri ile iç içe geç¬miş bir hukuktur. Bütünleşmenin ilk yıllarından itibaren, bu iki hukuk düzeni arasında bir yandan işbirliği gerekmekte bir yandan da ihtilaf çıkması durumunda nasıl bir çözüme gidileceği belirsizliğini koru¬maktaydı. Bu belirsizliğin çözüme kavuşturulması, ATAD tarafından yeni kurallar ve ilkeler getirilmesi ve ulusal mahkemelerin bu kural ve ilkeleri benimsemeleri yoluyla gelişen bir süreç içinde gerçekleşmek¬tedir. Günümüzde "direktif, ulusal hukuk düzenleri ile bütünleşmiş Topluluk hukukunun en önemli düzenleyici işlemi haline gelmiştir. Topluluk kurum tasarrufları3 arasında yer alan direktif, "sonuçları iti¬barıyla her muhatap üye devleti bağlayan; ancak şekil ve yöntem seçi¬mini ulusal makamlara bırakan" bir işlem türüdür.6 Bir üye devlet, bir direktifi iç hukuka tam olarak veya hiç yansıtmamışsa şu sonuçlar ile karşılaşılır: Direktif hedeflenen sonucuna ulaşmamış olur; temel ge¬reksinim olan birörnek uygulama tehlikeye atılarak Topluluk huku¬kunda üye devletlerin eşitliği sorgulanır hale gelir; Avrupa Birliği va¬tandaşları arasında ayrımcılığa neden olunur ve birey haklan zedele¬nir. ATA. md. 220. Bu çalışma boyunca, "tasarruf ve "işlem" ifadeleri birbirileri yerine geçecek şekilde kullanılmıştır. ATA. md. 249. 24 Bir direktifin ulaşmak istediği sonuca varabilmesi bakımından ol¬ması gereken durum, her muhatap üye devletin direktifi iç hukukuna tam ve işler bir biçimde yansıtmasıdır. Bununla birlikte, üye devletle¬rin direktifleri, bu direktifler ile belirlenen süre içerisinde tam olarak iç hukuka aktarmadıkları veyahut da ilgili direktifte belirlenen süre dolduktan sonra iç hukuka aktardıkları olmaktadır. Direktiflerin iç hukuka tam olarak veya hiç yansıtılmaması durumunda hukuki bakım¬dan etkileri ne olacaktır? Bu çalışma kapsamı itibariyle bu soruya ya¬nıt oluşturmaktadır. Bu çalışma ile asıl ortaya konulmak istenen du¬rum ise, iç hukuka tam olarak veya hiç yansıtılmayan direktiflerin bi¬reyler arasındaki ilişkilere nasıl etki ettiğidir. ATAD, bütünleşmenin ilk yıllarından itibaren, Topluluk hukuku¬nun ulusal hukuk düzenlerinde etkili olmasını sağlayan mekanizmalar öngörmüştür. Bunlardan tarihsel olarak ilki ve en önemlisi olan doğru¬dan etki ilkesi, ulusal mahkemelerin kontrolü altına yerleştirilen ve bu mahkemelerin Topluluk hukukundan kaynaklanan görevlerini yerine getirmelerine yarayan güçlü bir mekanizmadır. Bununla beraber za¬man içerisinde doğrudan etkinin sınırları olduğu görülmüştür. Divan tarafından asgari garanti olarak görülen doğrudan etkinin sahip olduğu doğal sınırların yanı sıra Divanın direktiflerde yatay doğrudan etkiyi tesis etmemesi, Topluluk hukukunun etkinliğinde. Divan tarafından alternatif önlemlerin uygulanması ile doldurulmaya çalışılan bir boşlu¬ğa neden olmuştur. Doğrudan etkinin ulaşamadığı alanlarda Topluluk hukukunun etki¬li olmasını sağlamak ve özellikle de direktiflerin yatay doğrudan etkili olduğunun reddedilmesinin ardından Topluluk hukukunun etkili işle¬mesinin tamamlanabilmesi için Divan, ulusal mahkemeler tarafından kullanılabilecek iki yeni araç tasarlamıştır. Bunlar, ulusal hukukun Topluluk hukukuna uygun yorumlanması ve Topluluk hukukunun ihlali nedeniyle zarar gören bireyin bu zararının devlet tarafından kar¬şılanmasıdır. Bu mekanizmalar, bir boşluk içerisinde değil, ulusal hukuk düzeni içerisindeki yargısal koruma sistemi içerisinde gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla bu üç mekanizmanın işlemesi, ulusal hukuk düzenlerinde yer alan usul, kural ve yaptırımlara göre değişecektir. Direktiflerin bireyler arasındaki ilişkilere etkilerini incelediğimiz bu çalışmamızın ana konusunu, direktif temelinde, Topluluk hukuku- 25 nun bireylere hak tanınması hususunda içerdiği temel mekanizmalar olan doğrudan etki, uygun yorum ilkesi ve devlet sorumluluğu ilkesi oluşturmaktadır. Bireylere Topluluk hukuku tarafından tanınan hakla¬rın ulusal mahkemeler önünde ileri sürülmesinde başvurulan iç hukuk usul, kural ve yaptırımları, bu çalışmanın kapsamı dışında kalmaktadır. Bu çalışma, üç bölüm olarak düşünülmüştür. İlk bölümü, Topluluk hukuk düzeni bağlamında Topluluk hukukunun kaynaklan, temel ... .7 özellikleri ve kurucu antlaşma değişikliği metinleri ile getirilen deği¬şiklikler oluşturmaktadır. Topluluk hukukunun kaynaklarının incelen¬me nedeni, Topluluk kurum tasarruflarından olan direktiflerin, bu kay¬naklar içerisindeki yerinin açıkça tespit edilmesinin sağlanmasıdır. Topluluk hukukunun temel özellikleri, diğer bir ifadeyle bu hukuk dü¬zenini diğer hukuk düzenlerinden ayıran temel özellikler, Topluluk hukuk düzeninin nasıl bir görünüme sahip olduğunun belirlenmesi ba¬kımından incelenmiştir. Bu bölüm içerisinde son olarak kurucu antlaş¬malarda değişiklik getiren metinlerden, çalışmanın konusu ile ilgili birtakım değişikliklerin de getirildiği Avrupa Anayasal Antlaşması ve Avrupa Anayasal Antlaşması′nın yürürlüğe girmemesi neticesindeki süreçte ortaya konulan Lizbon Antlaşması′nm ilgili düzenlemelerinin incelenmesi oluşturmaktadır. İkinci bölümü, Topluluk hukukunda doğrudan etki ve direktiflerin doğrudan etkisi konuları oluşturmaktadır. Doğrudan etki, Topluluk hukuku haklarının ulusal mahkemeler önünde ileri sürülebilmesi ve bu hakların korunmasının sağlanması bakımından Divan tarafından bü- Kurucu antlaşmalarda en son değişiklik 26 Şubat 2001 tarihinde imzalanan ve 1 Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe giren Nice Antlaşması ile yapılmıştır. Nice Ant¬laşması yürürlüğe girdiği esnada devam eden kurucu antlaşma değişikliği çaba¬ları, 29 Ekim 2004 tarihinde üye devletler tarafından imzalanan Avrupa Anaya¬sal Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Bununla birlikte, Avrupa Anayasal Antlaşma¬sı, yürürlüğe girmesi için gerekli koşulların yerine getirilmesi sırasında; Fran¬sa′da 29 Mayıs 2005, Hollanda′da 1 Haziran 2005 tarihinde yapılan halk oyla¬malarında reddedilmiştir. Bu nedenle Avrupa Anayasal Antlaşması ve kurucu antlaşma değişikliği sürecinde yaşanan belirsizlikler, 23 Haziran 2007 tarihli Avrupa Hükümet ve Devlet Başkanları Konseyi tarafından alınan kararlar ile aşılmıştır. Bu kararlar uyarınca toplanan Hükümetlerarası Konferans sonrasında, kurucu antlaşmalarda değişiklik öngören Lizbon Antlaşması 5 Ekim 2007 tari¬hinde imzalanmıştır. Lizbon Antlaşması′nın yürürlüğe giriş süreci devam et¬mektedir. Bu çerçevede, "kurucu antlaşma değişikliği metinleri′′, Avrupa Ana¬yasal Antlaşması ve Lizbon Antlaşması′nı ifade etmek üzere kullanılmıştır. 26 tünleşmenin ilk yıllarında geliştirilen güçlü bir mekanizmadır. Bu ba¬kımdan Topluluk hukuku düzenlemelerinden birisi olan direktiflerin bireylere hak tanıması durumunda bu hakların doğrudan etkili olduğu ölçüde ulusal mahkemeler tarafından korunması gerekecektir. Bunun¬la birlikte, Divan, direktif hükümlerinin doğrudan etkili olması duru¬munda ikili bir ayrıma giderek, ilgili hükmün bir devlete karşı ileri sürülebileceğine; fakat bir bireye karşı ileri sürülemeyeceğine karar vermiştir. Bu karar ile direktiflerin bireyler arasındaki ilişkilere etkisi önemli ölçüde azalmış gözükmektedir. İkinci bölüm içerisinde, ilk olarak doğrudan etki mekanizmasının Topluluk hukuku içinde nasıl uygulandığı ayrıntılı olarak incelenmiştir. Direktifler bu çalışmanın ana konusu olduğundan, ikinci bölümün ikinci kısmında direktiflerin doğrudan etkisi ayrıca ve ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. Üçüncü bölümü; uygun yorum ilkesi, devlet sorumluluğu ilkesi ve tesadüfi etki oluşturmaktadır. Divan tarafından, direktiflerin doğrudan etkili hükümlerinin bireyler arasındaki ilişkilerde sonuç doğuramaya-cağına karar verilmesinin ardından, direktif hükümlerinin bireyler ara¬sındaki ilişkilerde sonuç doğurabileceği bir mekanizma geliştirilmiştir. Bu mekanizma, ulusal hukukun Topluluk hukukuna uygun yorumlan¬masını sağlayan uygun yorum ilkesidir. Bu mekanizmanın uygulana¬bilmesi için ilgili düzenlemenin doğrudan etkili olması gerekli değil¬dir. Direktif bakımından ele alındığında, doğrudan etkili bir kural içer-mese ve bireyler arasındaki bir uyuşmazlığa ilişkin bulunsa bile, ulu¬sal mahkemeler, ulusal hukuku yorumlarken, direktifin ulaşmak iste¬diği sonuca en çok yaklaşan yorumu tercih etmek ile yükümlü kılın¬mıştır. Diğer taraftan, bu mekanizmanın uygulanması ve bu yol ile direktif hükümlerine etki verilmesi ulusal mahkemelerin takdiri içeri¬sinde kalmaktadır. Direktiflerin bireyler arasındaki ilişkilerde doğrudan etkili hüküm¬lerinin sonuç doğuramamasına karşı geliştirilen bir diğer mekanizma devlet sorumluluğu ilkesidir. Bu mekanizma sayesinde, ilgili üye dev¬letin Topluluk hukukunu ihlal etmesi nedeni ile zarar gören birey, bu zararının tazmin edilmesi için ilgili devlete karşı tazminat davası aça¬bilecektir. Bu mekanizma ikinci en iyi çözüm olarak, direktiften kay¬naklanan doğrudan etkili hakkını bireye karşı ileri süremeyen bir baş¬ka bireyin, direktifi iç hukuka vaktinde tam olarak veya hiç yansıtma¬masından dolayı ilgili devlete açacağı bir tazminat davasını içermekte¬ dir. 27 Bu bölümde inceleme konusu yapılan son konu, iç hukuka tam olarak veya hiç yansıtılmamış direktiflerin bireyler arasındaki ilişkile¬re, ilgili direktifin kendiliğinden bir yükümlülük yüklememesi ve fa¬kat bireylerin hukuki durumunda değişiklik yaratması sonucunda etki etmesini anlatmak için kullanılan ve doktrinde tesadüfi etki olarak adlandırılan konudur. Direktif hükümlerine bir yandan bireyler arası ilişkilerde doğrudan etki tanınmazken diğer yandan doğrudan etkili direktif hükmünün kendisine karşı dayanılabileceği devlet kavramı genişletilmiş ve aynı zamanda bireyler arasındaki ilişkilerde direktif hükümlerinin doğrudan etkisinin reddedilmesinin olumsuz sonuçlarını hafifletmek için yeni mekanizmalar getirilmiştir. Tüm bu gelişine dik¬kate alınarak, bireyler arasındaki ilişkilerde direktif hükümlerinin ara¬ya girerek etkide bulunduğu ve şimdilik tesadüfi etki olarak adlandırı¬lan bir grup karar incelenerek bu çalışma noktalanmıştır. Bu çalışma direktiflerin bireyler arasındaki ilişkilerde doğrudan etkili olamayacağı yönündeki kararın iki bakımdan değiştirilmesi ge¬rektiği üzerinde durmaktadır. Bunlardan ilki, direktifler bakımından bireyler arasındaki ilişkilerde doğrudan etkinin reddedilmesi, Divanın içtihat hukuku ile bağdaşmamaktadır ve hukuki bakımdan bireyler arasındaki ilişkilerde doğrudan etkinin kabul edilmesi hakkında güçlü argümanlar bulunmaktadır. İkinci olarak, direktiflerde bireyler arasındaki ilişkilerde doğrudan etkinin yasaklanması sonrasında geliştirilen çözüm yolları, hukuki be¬lirsizliği arttırarak, durumu daha da karmaşık hale getirmiştir. Uygun yorum ilkesi bakımından, ulusal mahkemeler kimi zaman direktifte öngörülen doğrudan etkili hakka ulaşabilmekte kimi zaman ise ulaşa¬mamaktadır. Bu durum bireylerin kendi aralarındaki uyuşmazlıklarda direktif hükümlerinin ileri sürülmesi sonucunda nasıl bir karar alına¬cağının öngörülememesi sonucunu doğurmakta ve hukuki belirsizliğe neden olmaktadır. Devlet sorumluluğu ilkesi ise bu konuda çoğu kez ikinci bir dava açılmasına ve bu davada sorumluluk koşullarının ger¬çekleştiğinin ispatlanması yönünde bireyler bakımından zorluklara yol açan ikinci en iyi çözüm olmaktadır. Tesadüfi etki olarak adlandırılan kararlar ise, direktiflerde bireyler arası ilişkilerde doğrudan etkinin ne¬rede bittiği ve tesadüfi olarak direktif nedeni ile bireylerin hukuki du¬rumlarının nerede değişmeye başladığı konusunda gittikçe artan belir¬sizliklere yol açmaktadır. 28

 

İÇİNDEKİLER

 

KISALTMALAR 13 DAVA LİSTESİ 15 GİRİŞ 23 BİRİNCİ BÖLÜM TOPLULUK HUKUK DÜZENİ: KAYNAKLAR, TEMEL ÖZELLİKLER VE KURUCU ANTLAŞMA DEĞİŞİKLİĞİ METİNLERİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEMELER I. TOPLULUK HUKUKUNUN KAYNAKLARI 29 1. Birincil Hukuk 30 2. İkincil Hukuk 33 A. Genel Olarak 34 B. Tüzükler 35 C. Direktifler 37 D. Kararlar 39 E. Tavsiye ve Görüşler 40 3. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Tarafından Tanınan Hukukun Genel İlkeleri 40 4. Avrupa Toplulukları Adalet Divanının Kararları 42 5. Üye Devletlerin Kendi Aralarında Yaptığı ve Üye Olmayan Devletler veya Uluslararası Kuruluşlar ile Yapılan Uluslararası Anlaşmalar 42 II. TOPLULUK HUKUKUNUN TEMEL ÖZELLİKLERİ 43 1. Topluluk Hukukunun Özerkliği 43 2. Topluluk Hukukunun Genelliği 47 3. Topluluk Hukukunun Birliği 48 4. Topluluk Hukukunun Doğrudan Uygulanabilirliği 50 5. Topluluk Hukukunun Önceliği 55 8 A. Genel Olarak Topluluk Hukukunun Önceliği 55 B. Topluluk Hukukunun Önceliği Hakkında ATAD Kararlan 58 6. Topluluk Hukukunun Doğrudan Etkililiği 63 III. KURUCU ANTLAŞMA DEĞİŞİKLİĞİ METİNLERİ İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER 64 1. Avrupa Anayasal Antlaşması 65 A. Topluluk İşlemlerinin Yeni Durumu 67 a. Genel Olarak 67 b. Yasama Dışı - Uygulama İşlemleri 69 c. Yetki Devrine Dayalı Yasama 71 d. Yasama İşlemleri 72 e. Değerlendirme 73 B. Avrupa Anayasal Antlaşması ve Öncelik İlkesi 74 2. Lizbon Antlaşması 78 A. Topluluk İşlemleri 78 B. Öncelik İlkesi 80 İKİNCİ BÖLÜM TOPLULUK HUKUKUNDA DOĞRUDAN ETKİ VE DİREKTİFLERİN DOĞRUDAN ETKİSİ I. TOPLULUK HUKUKUNUN DOĞRUDAN ETKİLİLİĞİ 81 1. Doğrudan Etki Kavramı 81 2. Topluluk Hukukunda Doğrudan Etki 85 A. Topluluk Mevzuatının ve Topluluğun Taraf Olduğu Anlaşmaların Doğrudan Etkisi 86 a. Birincil Hukukun Doğrudan Etkisi 86 b. İkincil Hukukun Doğrudan Etkisi 92 aa. Tüzüklerin Doğrudan Etkisi 92 bb. Direktiflerin Doğrudan Etkisi 93 cc. Kararların Doğrudan Etkisi 94 c. Topluluğun Taraf Olduğu Uluslararası Anlaşmaların Doğrudan Etkisi 95 B. Doğrudan Etki Koşulları ve Bu Koşulların Uygulanışı 102 a. Topluluk Hukuku Kuralının Açık ve Kesin Olması 103 b. Topluluk Hukuku Kuralının Şartsız Olması 104 c. Topluluk Hukuku Kuralının Uygulanabilmesi İçin Başka Bir İşleme Gerek Duyulmaması 105 II. DİREKTİFLERİN DOĞRUDAN ETKİSİ 106 1. Direktiflerin Doğrudan Etkisi Sorunu 106 A. Direktiflerin Doğrudan Etkisi Hakkında Doktrindeki Görüşler 107 B. Direktiflerin Doğrudan Etkisi Hakkında ATAD Kararları 108 a. Direktiflerde Doğrudan Etkinin Kabulü 108 b. Direktiflerin Doğrudan Etkisine Ulusal Mahkemelerin Tepkisi ve "Kendi Hatasından Yararlanamama" Argümanı 115 2. Direktifler Bakımından Yatay Doğrudan Etkinin Reddi 119 A. Direktiflerin Yatay Doğrudan Etkisi Hakkındaki Görüşler 119 a. ATA md. 249′da Yer Alan Direktif Tanımı 119 b. Tüzükler ile Direktifler Arasındaki Ayrım 121 c. Hukuki Belirlilik İlkesi 123 d. "Kendi Hatasından Yararlanamama" İlkesi 125 e. Katmanlı Yetki İlkesi 125 f. Yatay Doğrudan Etkinin Kabul Edilmesi Hakkındaki Diğer Argümanlar 126 B. Direktiflerin Yatay Doğrudan Etkisi Hakkında ATAD Kararlan 127 a. Direktiflerin Yatay Doğrudan Etkisinin Açıkça Reddi: Marshall Kararı 127 b. Direktiflerin Yatay Doğrudan Etkisinin Reddi Kararının Yinelenmesi: Faccini Dori Kararı 131 9 10 c. Direktiflerin Yatay Doğrudan Etkisinin Reddi ile İlgili Diğer Kararlar 137 C. Direktiflerin Dikey Doğrudan Etkisi ve Devlet Kavramının Kapsamı 140 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM UYGUN YORUM İLKESİ, DEVLET SORUMLULUĞU İLKESİ VE TESADÜFİ ETKİ I. UYGUN YORUM İLKESİ 145 1. Uygun Yorum İlkesi: von Colson Kararı 145 2. Uygun Yorum İlkesinin Kapsamı: Marleasing Kararı 151 3. Uygun Yorum İlkesinin Sınırları 154 A. Yasanın Lafzına Karşı Yorum Yapılamaması 154 B. Hukuki Belirlilik ve Geriye Yönelik Uygulanmama.... 155 C. Hukuki Belirlilik İlkesinin Bireyler Arasındaki İlişkilere Etkisi 157 II. DEVLET SORUMLULUĞU İLKESİ 162 1. Francovich Kararı Öncesi Sorumluluk 163 A. İhlâl Davası Çerçevesinde Sorumluluk 164 B. Etkili Yargısal Koruma Gereksinimi Çerçevesinde Sorumluluk 165 2. Devlet Sorumluluğu İlkesi: Francovich Kararı 166 A. Davanın Konusu ve Hukuk Sözcüsünün Görüşleri 167 B. Devlet Sorumluluğunun İlke Olarak Varlığı 168 C. Devlet Sorumluluğu İlkesinin Koşulları 171 3. Devlet Sorumluluğu İlkesinin Aydınlatılması: Brasserie dıı Pecheur/ Factortame Uf Kararı 174 4. Devlet Sorumluluğu İlkesi ile İlgili Diğer Kararlar 181 A. Yeterince Ciddi Aykırılık Koşulu ile İlgili Olan Kararlar 181 B. Topluluk Hukuku İhlâlinde İhlâlde Bulunan Devlet Organı ile İlgili Olan Kararlar 185 C. Tazminat Davasının Tarafının Birey Olabileceği ile İlgili Olan Kararlar 188 D. Davacı Bireyin Zarar Görmesi ile İlgili Kararlar 189 III. DİREKTİFLERİN TESADÜFİ ETKİSİ 190 1. DirektiflerinTesadüfî Etkisi Hakkında ATAD Kararları... 191 A. 83/189 Sayılı Direktif ile İlgili Olan Kararlar 191 a. CIA Security Kararı 191 b. Lemmens Kararı 195 c. Unilever Kararı 196 B. Tesadüfi Etki Hakkında Öteki Kararlar 200 C. Tesadüfi Etkiye Işık Tutulması: Pfeiffer Kararı 202 2. Doktrinde Tesadüfi Etki 204 A. Doktrindeki Görüşler 204 B. Tesadüfi Etkiyi Sınıflandırma Çabaları 207 a. Birey Haklarını Uyumlaştıran Direktifler- Kurumlar Arası İlişkileri Düzenleyen Direktifler ....208 b. Üye Devlet-Birey İlişkilerini Düzenleyen Direktifler - Aynı Zamanda Bireysel İlişkileri de Düzenleyen Direktifler 209 c. Üye Devletin İç Hukuka Yansıtma Yükümlülüğünü İhlâli - Üye Devletin Esasa İlişkin Kuralları İhlâli 210 d. Kamu Hukuku Unsuru 211 e. Uygulanmamanın İleri Sürülmesi - Yerine Uygulamanın İleri Sürülmesi 212 f. Divanın, Ulusal Mahkeme Tarafından Kendisine Açıkça Sorulmadıkça Doğrudan Etki Hakkında Karar Vermemesi 214 g. Değerlendirme 215 SONUÇ 219 KAYNAKÇA 225 11