Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (38)      Nisan (73)      Mart (139)      Şubat (116)

Anayasa Mahkemesinin Yargısal Aktivizmi Ve İnsan Hakları Anlayışı

Anayasa Mahkemesinin Yargısal Aktivizmi Ve İnsan Hakları Anlayışı



Sayfa Sayısı
:  
478
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2009
ISBN NO
:  
9789754645057

200,00 TL











ÖNSÖZ İnsan haklarının önemine paralel olarak anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin devlet organlarına karşı etkili biçimde korunması gerekmektedir. Bu amaçla özellikle II. Dünya Savaşından sonra Batı Avrııpa\′daki pek çok ülkede kanunların anayasaya uygunluğunu yargısal yolla denetlemekle görevli anayasa mahkemeleri siyasal sisteme monte edilmiştir. Artık gelinen noktada anayasa mahkemeleri, halkın oyu ile göreve gelen parlamentoların yasama işlemlerini denetlemektedirler. Aslında demokratik teori ile bağdaştırılması zor olan bu durum, insan hakları ve hukuk devleti ile açıklanmaya ve anayasa mahkemelerinin işlevi bu yönü ile meşru bir temele kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak, bir yargı organı olarak anayasa mahkemesi, yasama organının temel çıktısı olan \"kanuır\′un denetimde, özellikle \"hukuka uygunluk denetimi\"nin ötesine geçtiğinde, kuruluş amacının dışına çıkarak tartışmaların merkezine yerleşebilmektedir. Öte yandan, insan haklarının güvencesi olma işlevini sağlama noktasındaki sorunların artmasıyla anayasa mahkemesi hakkındaki eleştiriler daha da artabilmektedir. 1961 Anayasası ile kurulmuş bir yargı organı olarak Türk Anayasa Mahkemesi, kuruluşundan bugüne değin TBMM\′nin Anayasaya uygun takdirlerine müdahale eden değişik kararlarıyla eleştirilere konu olabilmektedir. Özellikle aktivist kararlarla Mahkeme, anayasal sistem içerisinde çok farklı bir konuma yükselmektedir. Bu nedenle Türk Anayasa Mahkemesinin işlevi ve konumu farklı biçimde yorumlanıp değerlendirilebilmektedir. İşte bu çalışmada Mahkemenin işlevi ve insan hakları anlayışı ele alınmıştır. Çalışmadaki hareket noktası Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlardır. Böylece, bu çalışma ile Mahkemenin gerçek anlamda hak ve özgürlüklerin güvencesi olup olmadığı yaklaşık yarım asırlık bir dönemdeki kararlarından hareketle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kuşkusuz Anayasa Mahkemesi kararlarından yola çıkarak konuyu ele alan böyle bir çalışma yapmanın zorluğu ortadadır. Birçok mahkeme kararı okunup, kararlar yargısal aktivizm - insan hakları anlayışı boyutları ile irdelenmiştir. Aslında böylesi bir çalışma yapmam noktasındaki en önemli katkı, yüksek lisans ve doktora aşamalarındaki derslerde beni Anayasa Mahkemesi karar tahlilleri ile tanıştırıp, bu işi bana sevdirmeyi başaran saygıdeğer hocam Prof. Dr. Mehmet AKAD\′a aittir. Akademik yaşamımda müstesna bir yeri bulunan Prof. Dr. Mehmet AKAD\′a teşekkür etmeyi borç bilirim. Yine, lisansüstü çalışmalarımdaki katkılarından dolayı değerli hocam Prof. Dr. Bihterin VURAL DİNÇKOL\′a olan teşekkürümü de burada ifade etmeliyim. Bu çalışmanın müsveddelerini okuyup düzeltme zahmetine katlanan değerli arkadaşlarım Doç. Dr. Nihat BULUT\′a ve Yrd. Doç. Dr. Adil ŞAHİN\′e katkılarından dolayı ne kadar teşekkür etsem azdır. Ayrıca, hayatın anlamını bütün yönleriyle bana hissettiren ve yaşatan annem, babam, eşim ve oğullanın başta olmak üzere tüm aileme olan teşekkür borcumu burada zikretmem gerekir. Bu çalışma boyunca gösterdiği anlayıştan dolayı sevgili eşime minnettarım. Son olarak, yayınladığı eserlerle Türk doktrini ve uygulayıcılarına önemli bir hizmeti istikrarlı biçimde sunmaya devam eden ve bu çalışmamın yayını aşamasında da her türlü destek ve kolaylığı sağlayan başta Muharrem BAŞER Bey olmak üzere Yetkin Yayınlarının tüm kıymetli çalışanlarına teşekkür ederim. Eserin Türk hukuk camiasına ve ülkedeki insan hakları çıtasının yükselmesine sağlayacağı en küçük bir katkı bile benim mutlu olmama yetecektir. Doç. Dr. Yusuf Şevki HAKYEMEZ Trabzon, Nisan, 2009 GİRİŞ Kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi, insan haklarını güvence altına alan anayasanın yasama çoğunluğuna karşı etkili biçimde korunması ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Demokratik hukuk devletinde anayasa yargısının temel amacı, anayasanın üstünlüğünü, özellikle yasama çoğunluğuna karşı etkili biçimde sağlamaktır. Bu gereksinim, yasamanın çoğunluk oyu ile anayasaya aykırı kanun çıkarabilmesi ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Fakat, anayasa yargısının varlığı, kanun yapma biçimindeki asli kural koyma yetkisinin seçimle göreve gelen yasama organına ait olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu noktada anayasa yargısının yetkisi, sadece kanunların anayasaya uygun olup olmadığını denetlemek ve anayasaya aykırı bulması durumunda ise bunları iptal etmekle sınırlıdır. Bu açıdan bakıldığında, günümüz demokrasilerinin sağlıklı işleyebilmesi açısından anayasa yargısına gereksinim duyulmaktadır. Haliyle, bu aşamadan sonra anayasa yargısının gerekliliğini tartışmak anlamsız olacaktır. Ancak günümüz demokrasilerinde bu konuda en temel sorunlar, anayasa yargısının işlevi ve denetim yetkisinin sınırı noktasında kendisini gösterebilmektedir. Anayasa yargısı denetiminin \"anayasa hükümlerine uygunluk denetimi\" biçiminde gerçekleşmesi zorunludur. Bu bağlamda anayasa yargısında kararlar, politik mülahazalar yerine, anayasa metninin hukuksal perspektifle yorumlanıp uygulanmasıyla verilir1. Hiçbir demokratik hukuk devletinde anayasa yargısının gerçekleştirdiği denetim, hukuka uygunluğun ötesine geçip, yasamanın çıkardığı kanunların yerindeliğini denetlemeyi içeremez. Bu husus, demokrasilerde egemenliğin sahibi olan halkın seçimi ile göreve gelenlerin, karar alma ve hükümet etme yetkisini tam olarak elinde bulundurmasından kaynaklanmaktadır. Anayasa yargısı, sadece parlamentonun çıkardığı kanunların \"anayasaya uygun olup olmadığı\"nı denetleme amacıyla harekete geçirilebilir. Her ne kadar yasama organı ve anayasa yargısı arasında işlevsel açıdan böyle bir ayırım ifade edilse de, anayasa yargısı yolu ile denetimin yapıldığı değişik ülke örneklerinde, yapılan denetimin sınırı noktasında sorunlar orta- 1 Saralı Wright S11EIVE. \"Central and Eastern Europe Constitııtional Courts and the Anli-majoritarian Objection to Judicial Review\"\\ La\\v and Policy in International Business. Vol.:26, 1995. s. 11. 13 ya çıkabilmektedir. Bu husus, ağırlıklı biçimde, denetimde ölçüt alınan anayasal ilke ve kuralların soyut ve geniş kavramlar biçiminde düzenlenmiş olmasından ve anayasa yargıcının bu denetimde hukuka uygunluğun ötesine geçip, yerindelik denetimine kayabilmesi ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Çoğunlukçu demokrasi anlayışından çoğulcu demokrasiye geçişle birlikte, değişik ülkelerde yasamanın çıkardığı kanunların denetlenmesi zorunluluk halini almıştır. Anayasa yargısının ortaya çıkışından önceki dönemde kanun, bir anlamda \"ulusal iradenin açıklanması\" niteliğinde idi. Bu niteliğe sahip olan kanunun bireyin özgürlüklerine yönelik bir kısıtlama getirmesi ve dolayısıyla anayasaya aykırı olması düşünülemezdi. Ancak, siyasal partilerin doğuşu, ardından partilerdeki antidemokratik eğilimlerin ortaya çıkması ve parlamenter rejimin işleyişindeki gelişmeler sonucu yasamanın çıkardığı kanun, artık parlamento çoğunluğunun oyu ile çıkarılan kural halini almıştır. Bir de buna, zamanla, yaşamın değişik boyutlarının daha fazla karmaşıklaş-masıyla, bunu düzenlemek amacıyla yasamanın çıkardığı kanunun çok teknik konularda da ayrıntılı düzenlemeler getirmesi gibi bir durum eklenince, çıkarılan kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi ihtiyacı çok açık biçimde kendisini göstermeye başlamıştır. Kanunların parlamentoda görüşülmesi ve oylanması aşamasında muhalefetin yapmış olduğu uyarılar, kabul edilen kanunların devlet başkanı tarafından tekrar görüşülmek üzere iade edilmesi ve çıkarılması hedeflenen kanunlar hakkında kamuoyunun tepkisi gibi siyasal mekanizmalar, anayasaya aykırı kanunların çıkarılmasını, ancak belli bir noktaya kadar engelleyebilirler. Bu biçimdeki siyasal denetim yollarının tam anlamıyla etkin olmaması nedeniyle, anayasa yargısı, daha kesin sonuç elde etmeye yönelik bir çözüm yolu olarak devreye girmektedir. Anayasa yargısı ile ilgili olarak dünyada iki farklı model uygulanmaktadır. 1803 tarihli Marbury/Madison davasıyla Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkan ve ağırlıklı biçimde İngiltere dışındaki Anglo - Sakson ülkelerinde görülen ve \"yaygınlaştırılmış denetim\" türü olarak adlandırılabilen birinci modelde, ülkedeki tüm mahkemelerin anayasaya uygunluk denetimi yapması mümkündür. Daha yoğun biçimde II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa\′da yaygın biçimde benimsenen ikinci modelde ise, ülke içerisinde sadece tek bir mahkeme, yasamanın çıkardığı kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemektedir. Ağırlıklı biçimde \"anayasa mahkemesi\" olarak adlandırılan bir mahkemenin anayasaya uygunluğu denetleme noktasında yoğunlaştığı bu model, günümüzde pek çok Avrupa ülkesinde benimsenmektedir. Erdoğan TEZİÇ, \"Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Esas Açısından Denetimi\" Anayasa Yargısı 2, Anayasa Mahkemesi Yayınları. Ankara. 1985. s. 21-22. 14 Bu noktada, Avrupa tipi anayasa yargısı modeli bağlamında düşünüldüğünde, seçimle göreve gelmiş olan yasama organının çıkarmış olduğu kanunları, özel olarak bu amaçla oluşturulmuş olan anayasa mahkemesi, yapılan başvuru üzerine, anayasaya uygunluk açısından denetleme imkanına kavuşturulmuştur. Ancak, mahkeme, kendiliğinden bir kanunu ele alıp denetleyememekte, davanın önüne getirilmesini beklemekte ve yapacağı etkili denetimde, sadece anayasadaki ilke ve kurallara aykırılık bulursa söz konusu kanunu iptal edebilmektedir. Mahkeme, denetim noktasında kendisini \"hukuka uygunluk\′Ma sınırlandırmaktadır. Mahkemenin yaptığı denetimde bu sının aşması durumunda, ileride de sıklıkla işaret edileceği gibi, öngörülenden çok farklı bir durum ortaya çıkarak, demokratik rejimin işleyişi ciddi biçimde zedelenebilmektedir. Halkın oyu ile göreve gelmiş olan parlamentonun çıkarmış olduğu kanunu, atanmış kişilerden oluşan bir kurum olarak anayasa mahkemesinin denetlemesinin, günümüzde demokratik teori ile bağdaşmayacağı düşüncesi akla gelmekle birlikte, yine de anayasa yargısından vazgeçilememektedir. Günümüz demokratik rejimlerinin önemli bir kısmında anayasa yargısı mevcuttur. Anayasa yargısının varlık nedeni, özgürlükçü demokratik rejimin merkezinde yer alan bireyi esas alması ve siyasal iktidara karşı, bireyin anayasada güvence altına alınan özgürlüklerini koruması ile açıklanabilir3. Bu noktada anayasa yargısının meşruiyeti, denetim sonucunda verilen mahkeme kararlarının, bireyin özgürlüğünü anayasada güvence altına alan kurucu iradenin öngördüğü doğrultuda olmasıyla sağlanır4. Öte yandan anayasa yargısının kendiliğinden hareketle değil, ancak değişik organ ve kişilerin tahriki üzerine devreye girebilmesi ve siyasal organların anayasa mahkemelerinin üye seçimindeki etkisi de anayasa mahkemelerinin demokratik meşruiyetini olumlu yönde etkilemektedir. Bununla birlikte, demokratik bir hukuk düzeninde, \"devletin korunması\" için anayasa mahkemesi gibi bir kuruma gerek yoktur6. Anayasa mahkemesi, anayasal özgürlükler için bir güvencedir. Mahkeme, anayasal ilke ve kurallar bütününü yasama organına karşı korumaya çalışır. Bu yönüyle anayasa mahkemesi, bireyin özgürlükleri için aktif bir güvence unsuru olarak geti- Sheive. s. 11-12: İl Han ÖZAY. \"Anayasa Mahkemesinin (ya da Yargısının) Meşruiyeti\". Anayasa Yargısı 9. Anayasa Mahkemesi Yayınları. Ankara. 1992, s. 73-74. Eivind SMITH. \"The Legitimacy of Judicial Revie\\v of Lcgislation - A Comparative Approach\". Constitulional Justice Under Old Constitutions, (Bd.: E. Smilh). Klmver La\\v International. London. 1995. s. 399. Smith. s. 393: Sheive. s. II. Fazıl SAĞLAM. \"Yetki ve İşlev Bağlamında Anayasa Mahkemesinin Yasama. Yürütme ve Yargı İle İlişkisi\" Anayasa Yargısı 13. Anayasa Mahkemesi Yayınları. Ankara. 1996. s. 46. 15 rilmiştir7. Batı Avrupa\′da anayasa mahkemelerinin ortaya çıktığı dönemde de özgürlüklerin korunması ihtiyacı açıkça kendisini hissettirmişti. Anayasa mahkemesi, görevini yerine getirirken bu temel işlevi gerçekleştirme endişesini taşımalı, varlık nedeniyle çelişecek biçimde devlet ve otorite eksenli kararlar vermekten kaçınmalıdır. Anayasa mahkemesi, kanunların anayasaya uygunluğunu denetlerken, verdiği kararların gerekçelerini zengin içerikli ve tutarlı biçimde oluşturmaya özen gösterir. Çünkü anayasa mahkemesi bir anlamda anayasa hükümlerinin ne anlama geldiğini belirlemektedir ve mahkemenin yaptığı yoruma bağlı olarak verdiği hüküm bağlayıcı olmaktadır. Bu durum anayasa mahkemesinin siyasal sistem içerisinde çok önemli bir mevkide yer alması sonucunu doğurmaktadır. Gerçekleştirdiği denetim sürecinde anayasa mahkemesinin sürekli biçimde eski içtihadını sürdürmek zorunda olduğu iddia edilemez. Değişen zamana ve koşullara göre, günün gereklerini dikkate alarak mahkemenin de içtihat değişikliğine gitmesi mümkündür. Denetimde ölçüt alınan kuralın anayasa kuralı olduğu da dikkate alındığında, anayasa kurallarının zamanla, değişen koşullara paralel olarak farklı biçimde yorumlanması ihtiyacı açıkça kendisini hissettirebilir. Anayasa mahkemesi, görevini yerine getirirken, bu hususu özellikle dikkate almalıdır. Fakat böyle bir içtihat değişikliğin gerekçeleri, tutarlı ve tatmin edici olmalı; anayasa yargısının işlevi ile bağdaşmayacak bir sonuç doğurmamalı ve bu doğrultuda anayasa hükümlerinin etkisini uzun süre devam ettirmesine imkan sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Bununla birlikte bu süreçte sıkça içtihat değişikliğine gitmenin, anayasal düzende istikrar sağlamayacağı gibi, anayasa mahkemesinin güvenirliğini de zedeleyeceği unutulmamalıdır8. Anayasaya uygunluk denetimini gerçekleştirirken mahkeme, sistemde kendisine tanınan çerçevenin içerisinde kalmaya özen göstermelidir. Sıklıkla ve tutarsız gerekçelerle içtihat değiştirmesi, denetimde anayasanın kimi maddelerini dikkate almaması ya da gerçekleştirdiği hukukilik denetimini yerin-delik denetimine kaydırması, anayasa yargısının güvenilirliğini ciddi biçimde zedeleyebilir. Kaldı ki, böyle bir durumda anayasa mahkemesini denetleyebilecek başka bir organın olmaması, sorunu daha ciddi hale sokmaktadır. Bu tür sorunların varlığı halinde anayasa mahkemesinin kendi kendisini sınırlamaktan başka bir hukuksal ölçü olmadığı ifade edilmektedir9. Ancak, bu tür sorunların varlığı halinde demokratik siyasal rejimin işleyişinde 16 Artun UNSAL,. Siyaset ve Anayasa Mahkemesi. AÜSBF Yay.. Ankara. 1980. s. 328. Nccmi YÜZBAŞİOĞLU, Türk Anayasa Yargısında Anayasallık Bloku. İÜHF Yayınları, İstanbul. 1993, s. 196. Unsal, s. 212-213; Sağlam. \"Yetki ve İşlev Bağlamında Anayasa Mahkemesinin Yasama. Yürütme ve Yargı İle İlişkisi\′\′, s. 49. önemli sorunlar ortaya çıkacağı gibi, mahkemenin sistem içerisindeki yeri de öngörülenden çok daha farklı konuma yükselebilir. Hukukla siyasetin kesiştiği alanda görev yapan anayasa mahkemesinin bu dengeyi sağlaması her zaman kolay değildir. Bu noktada anayasa mahkemesi üyelerinin bakış açıları, anayasa hükümlerinin soyutluğu, incelenen kuralın niteliği ve benzeri etmenler, yer yer anayasa mahkemesine yönelik bu tür eleştirilerin yapılmasına neden olmaktadır. Böylesine zor bir alanda görev yapan anayasa mahkemesi, bir yargı organı olarak, yapacağı denetimde objektif hareket etmeye özen göstermelidir. Yargının tarafsızlığının zedelenmesi durumunda ortaya çıkacak sakıncalar, yargıya olan güvenin zedelenmesine neden olabilir. Bu noktada, her ne kadar gerçekleştirilen denetim anayasal ilke ve kurallara uygunluk denetimi ile sınırlı ise de, anayasa mahkemesi, konumu gereği verdiği kararlarla siyasal bir organ olarak parlamentonun çıkarmış olduğu kanunları denetlemektedir. Bu görevi nedeniyle anayasa mahkemesi kararlarının ister istemez siyasal etkileri ortaya çıkacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken asıl husus, anayasa mahkemesi kararlarının siyasal sonuçlar doğurması değil; yetkisinin ötesine geçerek açıkça siyasal alana müdahale eden kararlar vermesi ve böylece tarafsızlığını yitirmesidir. Anayasa mahkemesi, verdiği kararlarla kendi işlevinin ötesine geçerek yasamanın anayasaya uygun takdirlerine müdahale etmemeli10; yaptığı denetimi anayasanın hükümlerine uygunlukla sınırlı tutmalı, anayasa hükümlerini amaçları doğrultusunda yorumlamalı ve yasamanın siyasal takdirine müdahaleden kaçınmalıdır. Anayasa mahkemelerine, siyasal sistem içerisinde anayasayı yasama organının anayasaya aykırı girişimlerine karşı koruma görevi verildiğine göre, bu mahkemeler anayasa değişikliklerinin içeriğinin denetimi ile de ilgilen-memelidir. Aksi durumda anayasa yargısında, kurucu iktidarın bile üzerine çıkabilecek bir aktivizm söz konusu olacaktır. Bu noktada anayasa mahkemeleri, siyasal sistem içerisinde kendilerine anayasa ile verilen alanda görev yapmaya özen göstermeli, kendisine verilenin ötesine geçme konusunda istekli olmamalıdır. Anayasa değişikliklerinin anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesi, anayasa yargısını siyasal sistem içerisinde bulunduğundan çok daha farklı ve güçlü bir konuma sokabilir ki, bu durum, egemenliğin kullanımı noktasında anayasada sağlanmaya çalışılan dengeyi de özünden zedeler\". O. Korkut KANADOGLU. Anayasa Mahkemesi. Beta Yay., İstanbul. 2004. s. 12. Bkz.:Yusuf Şevki HAKYHMEZ. Mutlak Monarşilerden Günümüze Egemenlik Kavramı: Doğuşu. Gelişimi. Kavramsal Çerçevesi ve Dönüşümü, Seçkin Yayınları. Ankara, 2004, s. 184. İlginçtir ki 2003 yılında, Türk Anayasa Mahkemesi Başkanı, bu konuda yukarıda belirtilen hususta doğabilecek sakıncayı bir kenara bırakarak, başka bir boyutu öne çıkarıp Anayasa Mahkemesine anayasa değişikliklerini esas açısından denetleme imkanını 17 Anayasa uygunluk denetiminde, siyasal iktidarların anayasaya uygun takdirlerine müdahale sayılabilecek kararların verilmesi halinde de, yargısal aktivizm tartışmaları gündeme gelebilmektedir. Her ne kadar anayasa mahkemesi yasama çoğunluğunun siyasal tercihlerini hukuk formuna dönüştüren kanunları denetlerken, bir anlamda siyaseti hukuk sınırları içerisinde tutmaya çalışmakta ise de, bu süreçte rejimin demokratik niteliğinin zedelenmemesi için, siyasal alanın aktörlerine anayasa ile tanınan takdirlere müdahaleden kaçınılmalıdır. Anayasa mahkemesinin özellikle temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili olmayan konularda bu hususa daha fazla özen göstermesi, demokratik siyasetin anayasada çizilen özerk alanının korunmasını sağlayacaktır. Anayasa uygunluk denetiminde, devlet organlarının yetki ve sınırı konusu yanında önemli bir diğer alan ise temel hak ve özgürlükler alanıdır. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında anayasa mahkemelerinin kurulmasının en önemli nedeni, anayasalarda güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin yasama çoğunluğuna karşı korunması gereksinimidir. Anayasa mahkemesinin gerçek işlevi, işte bu noktada kendisini göstermektedir. Hak ve özgürlükleri güvence altına alan anayasaların, sıklıkla değiştirilebilen hukuk metinleri olduğunu söylemek mümkün değildir. Anayasalar uzun yıllar uygulanmak amacıyla kabul edilirler. Ancak, toplumsal ve siya- tanıyan yetkiyi vermeyi talep etmiştir. Mahkeme Başkanı bunun talep etmesinin nedeni olarak. Anayasa değişikliklerinin esas yönünden Anayasanın diğer kuralları ile uluslararası sözleşmelere aykırılığının incelenmemesinin. siyasal iktidarları hukukun genel ilkelerine aykırı olsa bile. beğenmedikleri anayasa kurallarını sık sık değiştirerek yasalara anayasal güvence sağlamak biçimindeki amacı engellemek olarak ifade etmiştir. Bkz.: \"Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin\′in Töreni Açış Konuşması\", Anayasa Yargısı 20. Ankara. 2003, s. 19-20. Anayasa Mahkemesi Başkanının belirttiği sakınca mümkün olsa bile, bunun, demokratik siyasal sistem içerisindeki Anayasa Mahkemesinin konumu açısından bakıldığında, daha büyük sakıncalara yol açabileceğini unutmamak gerekir. Böyle bir durumda, gerçekleştirilebilecek Anayasa değişiklikleri, açıkça Anayasa Mahkemesi üye çoğunluğunun demokrasi ve insan haklan anla) ışı ile sınırlı hale gelecektir. Bkz.: Hakyemez, Mullak Monarşilerden Günümüze Egemenlik Kavramı: s. 184. Anayasa Mahkemesi, 1970\′li yıllarda, kimi Anayasa Değişikliklerini esas açısından denetleyip. Anayasanın diğer hükümlerine aykırı bularak iptal etmişti. Bu yönde bazı kararlar için bkz.: E.S.: 1973/19, K.S.: 1975/87, K.T.: 15.4.1975; E.S.: 1977/82. K.S.: 1977/117, K.T.: 27-9-1977. Fakat ilginç olan bir nokta, 1982 Anayasasında. Anayasa Mahkemesinin şekil açısından yapacağı denetimin bile tadadi olarak belirtilmesine rağmen. Mahkemenin 2008 yılında verdiği bir kararda. Anayasa değişikliklerini esas açısından denetleyip iptal etmesidir. Bkz.: E.S.: 2008/16. K.S.: 2008/116, K.T.: 5.6.2008. (Türk Anayasa Mahkemesinin tüm kararlarına internet ortamında. \"http://www.anavasa.gov.tr/general/kararbilgibank.asp\" adresinden erişme imkanı bulunduğundan, bu çalışmada sadece zikredilen kararı tanıtacak Esas Sayısı. Karar Sayısı ve Karar Tarihi\′ne yer verilecek, kararın yayınlandığı Resmi Gazete ya da Anayasa Mahkemesi Kararlan Dergisi\′ne atıf yapılmayacaktır). sal alanda yaşanan gelişmelere paralel olarak anayasa hükümlerinin yeniden yorumlanıp anlamlandırılması gerekebilir. Özellikle bu biçimdeki bir gerek- ■sffiMj\\,\\jQ^.un olarak hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler konusunda ortaya çıkabilir. İşte anayasa mahkemeleri, bu noktada, kararlarındaki özgürlükçü açılımlarla anayasal ilke ve kuralları çağın gereklerine göre okuma işlevini yerine getirirler. Anayasa yargısında, bir yandan anayasada öngörülen şekliyle demokratik hukuk devletinde güçler arasındaki dengenin sağlanması, öte yandan hak ve özgürlüklerin yasama çoğunluğuna karşı korunması, aynı zamanda anayasa mahkemelerinin oluşumu ve üye profili ile de doğrudan ilgilidir. Anayasa mahkemelerine demokratik siyasal sistem içerisinde kendilerinden beklenen işlevi yerine getirebilecek entelektüel birikime sahip üyeler getirilmesi ve iş yükü noktasındaki sorunları çözmek için farklı daire ya da kurullar biçiminde çalışma imkanının tesisi, bu mahkemelerin sistem içerisindeki etkinliği açısından olumlu katkılar sağlayabilir. Bu çalışmada, yukarıda kısaca ifade edilen hususlar, Türk Anayasa Mahkemesi örneğinde ele alınacaktır. Konu, Türkiye açısından Anayasa Mahkemesinin kurulduğu tarihten bugüne değin güncelliğini muhafaza etmektedir. Anayasa Mahkemesinin gerek temel hak ve özgürlükler ve gerekse yasama, yürütme ve yargı iktidarlarının yetki ve sınırı ile ilgili alanlarda verdiği pek çok karar, yoğun biçimde gündemi etkileyip yönlendirebilmekte ve değişik açılardan eleştirilmektedir. Türk Anayasa Mahkemesi kararlarıyla çizilen demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti algılamasının diğer ülke anayasa mahkemelerinden daha farklı olduğu ve yine Türk Anayasa Mahkemesinin sistem içerisinde oldukça farklı bir konumda bulunduğu sürekli ifade edilmektedir. İşte bu çalışmada Anayasa Mahkemesinin sistem içerisinde, diğer ülkelerdekilerden farklı konumda olması sonucunu doğuran kararlarından hareketle, Mahkemenin aktivizmi ve insan haklan yaklaşımı irdelenmeye çalışılacaktır\′2. Şimdiye kadar Türk Anayasa Mahkemesi ile ilgili yapılan monografilerde, Mahkemenin işlevi ve insan hakları anlayışından ziyade, konu daha çok Mahkemenin oluşumu, denetim yetkisi, başvuru yolları, kararlarının özellikleri gibi hususlara özgülenmişti. Bu çalışmada ise bu hususlar değil, sadece 12 Anayasa Mahkemesi kararlarının irdelenmesi sayesinde. Soysal\′ın belirttiği biçimdeki bir katkının sağlanması da mümkün olabilecektir: \"Anayasa Mahkemesi kararlarındaki bu tutarsızlıkların giderilmesi, yalnız üyelerin dialektiği sezmelerine değil, dışarıdan, hukukçu çevrelerin ve siyasal güçlerin yapacakları uyarmaların ağırlık kazanmasına da bağlı. Bütün işi Anayasa Mahkemesine bırakmak, onbeş kişinin omuzlarına taşıyamayacakları bir yük yüklemek olur. Anayasanın yanlış raylarda bırakılarak çıkmaz yollarda kaybolmasını önlemek, hukukçuların hepsine düşen bir ödev\". Mümtaz SOYSAL. Dinamik Anayasa Anlayışı. AÜSBF Yay.. Ankara. 1969, s. 106. 19 Mahkemenin işlevi ve işlevine doğrudan etki yaptığını düşündüğümüz Mahkemenin oluşumu irdelenmeye çalışılmıştır1\". Mahkemenin işlevi ortaya konulurken ise, gerek yargısal aktivizm ve gerekse insan hakları anlayışı ile ilgili olarak yoğun biçimde Anayasa Mahkemesi kararlarına yer verilmiştir. Yargısal aktivizm kavramından bahsedildiğinde, Türkiye\′de bunun genellikle olumsuz bir algılama olarak kullanıldığı görülmektedir. Oysa yargısal aktivizm, aktivist tavır gösterilen konuya göre olumlu veya olumsuz olabilir14. Bu çalışmada ayrıntılı biçimde işaret edildiği gibi, yargısal aktivizm, eğer Türkiye\′de olduğu gibi daha ziyade yasamanın temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili olmayan ve siyasal iktidarların takdir alanına müdahale niteliğinde gerçekleşiyorsa, bu, olumsuz bir nitelik arz etmektedir. Ancak, anayasa yargısının gerçek işlevi açısından düşünüldüğünde, temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak ve hak ve özgürlükleri özgürlükçü açılımlarla genişletmeyi amaçlayan aktivizmi aynı biçimde değerlendirmek zordur. \"Türk Anayasa Mahkemesinin yargısal aktivizmi\" ile ilgili bu çalışmaya başladığımız 2006 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi, yargısal aktivizmi yoğun biçimde gündeme getiren önemli yeni kararlara imza atmayı sürdürmüştür. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin karar ile 2008 yılındaki Anayasa değişikliklerinin esas açısından denetimi bu bağlamda iki önemli örnektir. Anayasa Mahkemesi, bu biçimdeki aktivist kararları ile daha fazla gündemi meşgul etmeye başlamıştır. Dolayısıyla bugün gelinen noktada ele alınan konunun güncelliği artmıştır. Anayasa yargısının işlevi ile ilgili olarak Türkiye\′de yaklaşık yarım asırlık bir uygulama örneğinde ortaya çıkan sorunlar bağlamında, konu, üç ana bölüm halinde sunulmuştur: Birinci bölümde, Türk anayasa yargısındaki yerindelik denetimi - yargısal aktivizm tartışmaları ele alınmıştır. Türk Anayasa Mahkemesinin aktivist 20 Doktrinde Anayasa Mahkemesinin işlevi ve demokrasi anlayışı ile ilgili yeni iki çalışma göze çarpmaktadır. Mehmet Tevfik GÜLSOY, Özgürlüklerin Korunmasında Anayasa Yargısının Yeri ve Meşruluğu, Yetkin Yay.. Ankara. 2007: Ozan ERGÜL, Yeni Kurumsala Yaklaşımla Türk Anayasa Mahkemesi ve Demokrasi. Adalet Yay., Ankara. 2007. Ancak bu çalışmalardan ilkinde. Türk Anayasa Mahkemesi kararlarından hareketle değil, genel olarak anayasa mahkemelerinin işlevi ele alınmıştır. Anayasa Mahkemesi ile ilgili ikinci monografide ise, çalışmanın yaklaşık yarıya yakın kısmı yargısal analizde yaklaşımlar ve anayasa yargısının evrensel tasarımı ile ilgili olup, son iki bölümde Türkiye\′de anayasa yargısının kuruluşu ve tarihsel koşullan ile Anayasa Mahkemesinin demokrasi anlayışı ele alınmıştır. Sadece Mahkemenin demokrasi anlayışının ele alındığı bölümde. Anayasa Mahkemesi kararlarından hareketle konu ele alınmış ve bu bölümde de sadece seçim sistemi, kanun hükmünde kararname rejimi. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki toplantı yetersayısı ve siyasal parti kapatma davaları ile ilgili Mahkeme içtihadı değerlendirilmiştir. Bkz.: Frank B. CROSS/Stelanie A. L1NDQUIST, \"The Scientific Study of Judicial Activism\". Minnesota L.a\\v Revievv, Volume: 91. June 2007. s. 1753. tavrına örnek olarak gösterilen kararlardan önemli görülen bazılarının somut başlıklar altında ele alındığı bu bölümde, Mahkemenin gerçekleştirdiği denetimde hangi noktalarda yerindelik denetimine kaydığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anayasa Mahkemesinin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede yerindelik denetimi tartışmaları yoğun biçimde gündemi meşgul etmektedir. Bu bölümde Anayasa Mahkemesinin değişik zamanlarda verdiği aktivist kararların demokratik siyasal yapının işleyişinde ne tür sorunlara yol açtığı da böylece ortaya konulmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise, Anayasa Mahkemesinin insan haklan anlayışı ele alınmıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarının önemli bir kısmının doğrudan veya dolaylı olarak insan hakları ile ilgili boyutları bulunmaktadır. Ancak, bu bölümde, Mahkemenin yüzlerce kararı içerisinden, sadece ağırlıklı olarak doğrudan hak ve özgürlüklerle ilgili ve önemli gördüğümüz bir kısmı ele alınmıştır. Bu kararlar, çalışmada, Anayasadaki temel hak ve özgürlüklere ilişkin sistematiğe uygun olarak ele alınıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu bölümde Anayasa Mahkemesinin insan haklan yaklaşımı ele alınırken, kararların içeriğine ilişkin olarak \"olumlu\" ya da \"olumsuz\" ayrımı yapılmamış, böylece kararlardaki insan hakları anlayışı, olduğu gibi sunulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesinin gerçek anlamda hak ve özgürlüklerin siyasal iktidara karşı güvencesi olup olmadığı, somut kararlardan hareketle irdelenmeye çalışılmıştır. Anayasa Mahkemesinin insan haklan anlayışının ele alındığı bu bölümde, konu daha ziyade Mahkemenin her bir kararındaki dava konusu kurala ilişkin temel aykırılık iddiası üzerinde odaklanarak sunulmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla, bu bölümde insan hakları ile ilgili olarak doktrinde tartışılan pek çok konu, sadece Anayasa Mahkemesi kararı ile doğrudan ilgili olduğu ölçüde ele alınmıştır. Yine bu bölümde incelenen pek çok karardaki uzun gerekçelerde, saâece insanYıaV>aîi\"tıe\\Ng^ ^v^^ta^sa^N^^^^Vj»»»»** \\jer verilip, bununla doğrudan ilgili gerekçe kısmı alınmış, ancak bunun dışında kararlardaki uzun tahlillere çok fazla değinilmemiştir. Aksi durumda çalışma oldukça genişleyecek ve bu nedenle de çalışmanın amacında sapma yaşanabilecekti. Bu çalışmanın amaçlarından biri, Anayasa Mahkemesinin insan hakları anlayışını, sadece ayrı bir bölüm halinde ana hatları ile ortaya koymaktır. Bu yönü ile bu çalışma, belki bir başlangıç sayılabilir. İnsan haklarının gittikçe artan önemine binaen, günümüzde, Türk Anayasa Mahkemesinin insan haklan yaklaşımını tek başına konu edinen çalışma yapılması bir zorunluluk halini almıştır. Öte yandan, ele alınan konuların niteliği gereği, çalışmadaki ilk iki bölümünde, Anayasa Mahkemesi kararları ve karşıoy gerekçelerinden sıklıkla alıntılar yapılmıştır. Bu biçimdeki bir yöntemin benimsenmesi, bu çalışmada ele alınan konular olarak yerindelik denetimi - yargısal aktivizm tartışmaları 21 ve insan haklan anlayışı bağlamında Mahkemenin yaklaşımının ve bu görüşe katılmayan üyelerin görüşlerinin daha açık biçimde ortaya konulması endişesinden kaynaklanmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise, Anayasa Mahkemesinin oluşumu ile ilgili sorunlara işaret edilmiştir. Türkiye\′de Anayasa Mahkemesinin yargısal aktivizmi ve insan hakları anlayışı noktasında yaşanan tartışmaların, bir yönü ile Mahkemenin oluşumu ile de doğrudan ilgili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda 1982 Anayasasındaki şekliyle Anayasa Mahkemesinin oluşumunun önemli sorunları bünyesinde barındırdığı açıktır. Nitekim değişik çalışmalarda da bu endişeyie Anayasa Mahkemesinin oluşumuna ilişkin somut önerilere yer verilmektedir. Hatta, Anayasa Mahkemesinin de bu konuda bir çalışması olduğu bilinmektedir. İşte bu bölümde, 1982 Anayasasındaki oluşum modeli bağlamında ortaya çıkan sorunlara işaret edilmiş ve Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılması konusuna değinilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, anayasa yargısının gerçek işlevi bağlamında Türk Anayasa Mahkemesini, kendi kararlarından hareketle değerlendirmek ve buradan hareketle bazı çıkarsamalarda bulunmaktır. Çalışmada, yaklaşık yarım asırlık bir geçmişe sahip olan Anayasa Mahkemesinin oluşumu ve özellikle kararlarında, Mahkemenin demokratik hukuk devletindeki gerçek işlevine ulaşabilme noktasında var olan sorunlu noktalar ortaya konulduktan sonra, yeri geldiğinde bu sorunlara yönelik önerilere de yer verilmiştir. 22 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 İÇİNDEKİLER 7 KISALTMALAR II GİRİŞ 13 BİRİNCİ BÖLÜM ANAYASA UYGUNLUK DENETİMİ ve ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINDA YARGISAL AKTİVİZM I- Hukuk ve Siyasetin Kesiştiği Alandaki Anayasa Yargısı ve Anayasaya Uygunluk Denetiminin Sınırı 23 A- Anayasa Yargısının İşlevi Bağlamında Anayasa Hükümlerini Yorumlama/Somutlaştırıp Anlamlandırma 23 B- Yasamanın Takdir Yetkisi ve Anayasa Yargısı 27 C- Yerindelik Denetimi Yasağı, Yargıçlar Hükümeti ve Yargısal Aktivizm Tartışmaları 32 D- Siyaset ve Anayasa Mahkemesi İlişkisi 44 II- Hukuk ve Siyaset Ekseninde Türk Anayasa Mahkemesi: Konumu ve Yargısal Aktivizm Tartışmaları 49 A- Türk Anayasa Mahkemesinin Siyasal Sistem İçerisindeki Yeri 50 B- Anayasa Mahkemesinin Anayasaya Uygunluk Denetimi Görevi ve Denetimin Sınırı 55 C- Anayasa Mahkemesi Kararları ve Yerindelik Denetimi Yasağı 59 D- Türk Anayasa Yargısında Denetim Yetkisinin Sınırı ve Yargısal Aktivizm Tartışmaları 63 1- Anayasa Değişikliklerinin Esas Açısından Denetimi Sorunu 63 2- Anayasa Yargısında Yürürlüğü Durdurma Yetkisinin İçtihatla Kabulü 83 3-Cumhurbaşkanlığı Seçimindeki Karar Yetersayısının Aynı Zamanda Toplantı Yetersayısı Olarak Kabulü Konusundaki İçtihadı 100 4- Kanun Hükmünde Kararname Yetkisi İle İlgili Yeni Koşulların Eklenmesi 118 5- Yabancılara Gayrimenkul Satışı 128 6- Özelleştirme 136 7- Seçim Sistemi ile İlgili İçtihadı 146 8- Emeklilik Yaşının Düzenlenmesi ve Sosyal Güvenlik Reformu 161 9- Rektör Atama Konusu 1 72 E- Anayasa Mahkemesinin Yerindelik Denetimi Tartışmaları ile İlgili Değerlendirme: Siyasal Sistem İçerisinde Yer Alan Güçlü Bir Aktör 181 İKİNCİ BÖLÜM ANAYASA MAHKEMESİNİN İNSAN HAKLARI ANLAYIŞI I- İnsan Haklarının Güvencesi Olarak Anayasa Mahkemesi 189 II- Anayasa Mahkemesi Kararlarında İnsan Hakları 192 A- Anayasada Öngörülen Demokrasi Tercihi Konusundaki Anayasa Mahkemesi İçtihadı 193 B- Kişi Haklan İle İlgili İçtihadı 198 1- Eşitlik İlkesi -İnsan Onuru 198 2- Yaşam Hakkı, İnsan Onuru, İşkence ve Kötü Muamele Yasağı 209 3- İfade Özgürlüğü 221 4- Laiklik - Din ve Vicdan Özgürlüğü 243 5- Temel Hak ve Özgürlüklerin Güvencesi Olarak Hukuk Devleti ve Adil Yargılanma Hakkı 257 6- Mülkiyet Hakkı 272 C- Sosyal ve Ekonomik Haklar İle İlgili Anayasa Mahkemesi İçtihadı 282 1-Sendika Hakkı 282 2- Toplu İş Sözleşmesi ve Grev Hakkı 285 3-Lokavt 287 4-Zorunlu Hafta Sonu Tatili 289 5- Eğitim ve Öğrenim Hakkı 289 6- Sosyal Adalet İlkesi ve Sosyal Güvenlik Hakkı 297 D- Siyasal Haklar İle İlgili İçtihadı 306 1- Siyasal Parti Özgürlüğü 306 a- Siyasal Partilere Devlet Yardımı 306 b- Siyasal Partilerin Seçimlere Katılabilmesinde Öngörülen Koşullar 311 c- Siyasal Parti Yasaklan 314 d- Siyasal Parti Özgürlüğü İle İlgili Diğer Konular 335 2- Seçme Hakkı 339 a- Genel Olarak Seçim Sistemi İle İlgili İçtihadı 339 b- Türkiye (Ülke Seçim Çevresi) Milletvekilliği Konusu ....342 3- Kamu Hizmetine Girme Hakkı 344 E- Anayasa Mahkemesinin İnsan Hakları Anlayışı Üzerine Değerlendirme: Anayasa Yargısının Gerçek İşlevine Mesafeli Yaklaşım Örneği 348 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ANAYASA MAHKEMESİNİN OLUŞUMU I- Anayasa Yargısının İşlevi Bağlamında Anayasa Yargıcı 371 II- Anayasa Mahkemesi Üyelerinin Belirlenmesi ve Mahkemenin Oluşumu 375 A- 1982 Anayasasındaki Durum 375 B- Anayasa Mahkemesinin Oluşumundaki Temel Özellikler ve Yeniden Yapılandırılma Zorunluluğu 378 a- Üyeliklerin Dağılımı ve Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin Oluşumundaki Ağırlıklı Etkisi 378 b- Anayasa Mahkemesinin Oluşumunda Parlamentonun Dışlanması ve Bürokrasinin Ağırlığı 383 c- Anayasa Yargıcında Bulunması Gereken Nitelikler 408 d- Asıl Üye - Yedek Üye Ayırımı 418 e- Anayasa Mahkemesi Üyelerinin Görev Süresi 420 f- Anayasa Mahkemesi Üye Sayısının Artırılması ve İki Ayrı Kurul Halinde Çalışma İmkanının Sağlanması 423 C- Kendine Özgü Bir Model Olarak Türk Anayasa Mahkemesinin Oluşumu Bağlamında Değerlendirme 429 D- Türk Anayasa Mahkemesinin Oluşumuna İlişkin Bir Öneri 436 GENEL DEĞERLENDİRME ve SONUÇ 439 KAYNAKÇA 465