Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

Alacaklı ve Borçlu Açısından İfa Zamanı - MELEK BİLGİN YÜCE

Alacaklı ve Borçlu Açısından İfa Zamanı - MELEK BİLGİN YÜCE

- Vedat Kitapçılık

Sayfa Sayısı
:  
309
Kitap Ölçüleri
:  
16x24
Basım Yılı
:  
2015
ISBN NO
:  
9786054823857

950,00 TL









GİRİŞ

  Bir borca ilişkin olarak birçok sorun çıkabilmektedir. Ancak yaşamda insanlara sorduğumuzda en çok sıkıntının borcun zamanında yerine getirilmemesine ilişkin olduğu kolayca görülebilmektedir. Bizden borç alan arkadaşımız parayı iade etmez, boyacımız ya gününde gelmez ya da gelse de zamanında iş bitmez. Sipariş verilmiş bir dolabın tam gününde getirilmesi, pek gördüğümüz bir şey değildir. Yaşamda ciddi bir olgu olarak karşımıza çıkan borçluların bu gecikme hâli, çok eski zamanlardan beri hukuk düzenleri tarafından da göz ardı edilmemiştir.   Zaman açısından ifanın düzgün yapılmaması hâli, bir borca aykırılık hâlidir. Borcun borçlanıldığı şekilde yerine getirilmediği durumların birçoğunda borca aykırılık oluşur. Malın istenilen ya da vaad edilen kalitede olmaması ayıp sorunu olarak karşımıza çıkar, gittiğimiz bir konserde sanatçının sahneye çok geç çıkması ya da alkollü olması nedeniyle şarkıları doğru dürüst söyleyememesi hâlinde, kötü ifa gündeme gelir. İşte borçlanılan edimin zamansal açıdan gereği gibi ifa edilmediği hâllerde de karşımıza çıkan gecikme olgusu, devamında temerrüt kavramını getirir. Yaşamda borca aykırılıkların büyük bir çoğunluğu temerrüde dayalı olarak karşımıza çıkmaktadır.   Yaşamın her alanında karşımıza çıkan temerrüt olgusunun ön meselesi ifada gecikme olduğundan, borçlunun ne zaman ifasını yapması gerektiğinin tespiti önemlidir. Her gecikme temerrüt değilse de, temerrüdün oluşabilmesi için en basit anlamıyla borçlunun “gecikmiş”liğinden bahsedilmelidir. Gecikme kavramının tespiti için de, elbette ifanın ne zaman yapılacağının veya yapılması gerektiğinin bilinmesi gerekir. İfanın ne zaman yapılacağını bilmeden, borçlumuza “Niye hâlâ yapmadın?” şeklinde bir soru sorabilmemizin imkânı yoktur. Bu nedenle ifanın ne zaman yapılması gerektiği, yaşamın birçok alanında oldukça büyük bir öneme sahiptir.   Açıklanan bu nedenlerle biz ifa zamanını anahatlarıyla ele alarak, bir borcun ifasının ne zaman yapılması gerektiğini tespit etmeye çalıştık. Konu yurtdışında tam bizim başlığımızla değil, ancak muacceliyet başlığı altında çeşitli çalışmalarda ele alınmıştır. Bizde ise konu hakkında monografik bir çalışma bulunmamaktadır. Konunun bir bütün olarak ele alınmasının, uygulamada oldukça büyük bir sorun kaynağı olan temerrüt konusuna yardımcı olacağını umut etmekteyiz.   Konu günümüzde gitgide daha büyük bir öneme sahip olmaktadır. Mesafelerin uzaması, edimlerin konusunun eski zamanlara göre daha karmaşık olması, insanların birbirini tanıma imkânının olmamasına bağlı olarak ilişkilerin güven temelinden uzak olmaları, ülkeler arası ilişkilerin artması vb. sebeplerle konu daha da önemli hâle gelmiş, uluslararası düzeyde dahi ifa zamanı konusunda yeknesaklık sağlama çalışmaları yapılmaya başlanmıştır.   Biz konuyu öncelikle, çalışmanın başlığına uygun olarak ikili bir ayrımla ele aldık. İfa zamanının alacaklı açısından sonuçları ile borçlu açısından sonuçlarının farklılığına bağlı olarak bu temel ayrım, çalışmamıza da temel olmuştur. Alacaklı açısından ifa zamanı kavramını ele aldığımızda karşımıza çıkan, muacceliyet kavramı çerçevesinde açıklamalar yapıldı. Bu bağlamda, ifa zamanının taraflarca kararlaştırılmış olup olmadığı alt başlıkları açıldı. Tarafların sözleşme ile ifa zamanını kararlaştırmaları, vâde, koşul ve muacceliyet bildirimi ilk alt başlık altında; sözleşme ile kararlaştırılmadığı durumda uygulanacak olan TBK m.90 ikinci alt başlıkta değerlendirildi. Alacaklı açısından ifa zamanından sonra ikinci bölümde, borçlu açısından ifa zamanı kavramı ve buna bağlı olarak ifanın ne zaman yapılabileceğine ilişkin kurallar değerlendirildi. Son bölümde ise ifa zamanında değişiklik yapılmasının mümkün olup olmadığı, mümkün olduğu hâllerde de bunun nasıl gerçekleştiği ve bunların sonuçları açıklandı.   İfa zamanına ilişkin açıklamalara geçmeden önce önemle hatırlanması gereken hususlardan biri, daha Hukuk Fakültesinin birinci sınıfında öğretilen ve aslında her zaman hatırlanması gereken bir kural olan TMK m.5’dir. Buna göre, “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.”. Bu madde uyarınca, Borçlar Kanununda yer alan kurallardan, ister genel hükümlerde yer alsın, ister özel hükümlerde yer alsın, genel nitelik taşıyan hükümlerin ve yine Medeni Kanunda yer alan aynı nitelikte hükümlerin, her türlü özel hukuk ilişkisine uygulanması gerekir[1]. Esasen bazı maddeler kamu hukuku alanlarında dahi uygulanacak hükümlerdir. Yerleşim yeri, ehliyet, dürüstlük kuralı, yetki vb. kurallar aslında tüm hukuk alanlarına etkileri olan kurallardır.   İfa zamanına ilişkin olanlar da, sadece borçlar alanına özgü olmayan, genel nitelikteki kurallardır. Bir borcun kaynağının ne olduğundan bağımsız olarak ifası yapılmalı ve bu ifa, zamansal açıdan düzgün olmalıdır. Bu nedenle çalışmanın konusu olan ifa zamanı açısından yapılan değerlendirmelerin, aslında bünyesine uygun düştüğü ölçüde diğer alanlarda da uygulanması gerekmektedir. Bir dernek üyeliğinden doğan aidat borcu, bir nafaka borcu para borçları niteliğindeyken, TBK m.724’te düzenlenmiş olan haksız inşaata dayalı doğacak taleplerden birinin konusu taşınmaz mülkiyetini devir borcu, diğerininki de taşınmazın bedelini ödeme borcu niteliğindedir. Bunların da ifasının zamanında yapılması gerekecek; temerrüdün varlığını görebilmek için de, yine ifanın ne zaman yapılması gerektiğinin tespiti zorunlu olacaktır. Hatta çalışma konusu kapsamında yer alan bazı hükümlerin borç olmayan konulara ilişkin olarak da uygulanması gündeme gelebilmektedir. Örneğin, iş günlerinde ifanın yapılmasını öngören TBK m.93, hak düşürücü sürelere bağlı hakların kullanılmasında veya ayıp hükümlerinde olduğu gibi süreye bağlı bildirimlerin yapılmasında dahi uygulanacaktır.    



[1]       TBK’nın TMK’ya uygulanmasının dört görünümü bulunur. Bunlardan ilki doğrudan kanun maddesinin yaptığı atıftır. Kanun koyucu değerlendirmeyi baştan yaparak, kurumlar arası benzerliği görmüş, buna bağlı olarak TBK’da yer alan hükümlerin TMK’da yer alan kuruma uygulanmasına karar vermiştir. TMK m.122/II’de yer alan kurala göre, “Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır”. Burada artık, kanunun yaptığı “doğrudan atıf” nedeniyle tereddütsüz biçimde sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacaktır. İkinci uygulama hâli, TMK’da yer alan bir kuruma dayalı olarak bir borç ilişkisinin doğduğu hâldir. Örneğin, dernek üyesinin aidat ödeme borcu gündeme geldiğinde, dernek ile üye arasında aidat borcu konulu bir borç ilişkisi doğar. Burada üyenin pasifinde aidatı ödeme borcu, derneğin pasifinde alacak hakkı bulunur. Artık bundan sonra, özel hüküm olmadığı sürece, borç ilişkisinin kaynağının ne olduğunun önemi kalmaz; TBK’da düzenlenmiş olan para borçlarının ifasında temerrüt hükümleri uygulanır. Aynı şekilde eşya hukukunda komşuluk hukukuna dayalı olarak bir tazminat alacağı doğduğunda ya da haksız inşaat veya taşkın inşaata dayalı tazminat alacağı doğduğunda yine bir borç ilişkisi doğacak ve bir para alacağına dayalı olarak talepler gündeme gelecektir. Üçüncü uygulama hâli, TMK’da yer alan bir düzenlemede aslında TBK’da düzenlenmiş bir kurumun adı geçtiğinde gündeme gelir. Örneğin, miras hukuku alanında mirasçıların terekenin borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir (TMK m.641). Bunun dışında bir açıklama bulunmamaktadır. Müteselsil borçluluk TBK m.162-168 hükümleri arasında düzenlenmiştir. İşte müteselsil borçluluk TBK’da düzenlenen bir kurum olduğu ve TMK, bizi bu kuruma yönlendirdiği içindir ki, TBK’nın hükümlerinin buraya uygulanması gündeme gelecektir. Bunun dışında son uygulama hâli, aslında en zor olandır. Bu şekilde TBK’da yer alan bir hükmü TMK’ya ya da başka bir ilişkiye uygulayabilmek için, öncelikle konuyu düzenleyen bir özel hüküm olmaması gerekir ki, bu diğer uygulama biçimleri açısından da geçerlidir. Burada ayrıca artık “işin niteliğine”, “kurumun bünyesine” uygun olmanın da değerlendirilmesi gerekir. Örneğin, miras hukukunda yer alan red beyanına ilişkin irade sakatlığı olduğunda, buna ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Ancak aldatma ile red beyanında bulundurulmuş olan bir mirasçının bu durumu ispatlayarak, iptal hakkını kullanabilmesi gerekir. Oysa evlenme hâlinde irade sakatlıkları özel düzenlemeye konu olduğundan, artık TBK’daki hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Bu konuda bilgi için bkz. OĞUZMAN, M.K. - BARLAS, N.: Medeni Hukuk Temel Kavramlar, B. 20, İstanbul 2014, s.59 vd.; KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, N. – HATEMİ, H. – SEROZAN, R. – ARPACI, A.: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, C.I, B.5, İstanbul 2010, s.2 vd.; OĞUZMAN, M.K. - ÖZ,M.T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I, B.12, İstanbul 2014, s.1 vd.; EREN, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.18, Ankara 2015; s.12-13; TEKİNAY, S.S. – AKMAN, S. – BURCUOĞLU, H. – ALTOP, A.: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.7, İstanbul 1993, s.1-2;  FEYZİOĞLU, F.N.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I, B.2, İstanbul 1976, s.3; TUNÇOMAĞ, K.: Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I, B.6, İstanbul 1976, s.15-16; BUCHER, E.: Schweizerisches Obligationenrecht, Allgemeiner Teil ohne Deliktsrecht, 2. Auflage, Zürich 1988, s.71 vd. (BUCHER, Allgemeiner Teil); KOSTKIEWICZ, J. K. – NOBEL, P. – SCHWANDER, S. W.:OR Kommentar Schweizeriches Obligationenrecht, 2. Auflage, Zürich 2009, Art.75 Nr.1 vd. (KOSTKIEWICZ); FURRER, A. - WEY, R., in FURRER, A. –SCHNYDER, A.K.:Handkommentar zum Schweizer Privatrecht - Obligationenrecht Allgemeine Bestimmungen - Art. 1-183 OR, 2. Auflage, Zürich - Basel - Genf 2012, Art. 102 Nr.7 (FURRER – WEY); GAUCH, P. – SCHLUEP, W.R. – SCHMİD, J. – EMMENEGGER, S.:Schweizerisches Obligationenrecht Allgemeiner Teil ohne ausservertragliches Haftpflichtrecht, Bd.I 10. Auflage, Zürich 2014, s.5.             ÖNSÖZ     “Alacaklı ve Borçlu Açısından İfa Zamanı” adlı bu eserde, borç ilişkisindeki en önemli uyuşmazlıklardan biri olan ifa zamanını incelemeye çalıştım. Elimden geldiğince fazla örnekle anlatım yaparak, uygulamada çıkabilecek olası sorunlarda yol gösterici olmaya gayret ettim. Hukuk yaşamım boyunca uygulamaya yardımcı olmayan bir teorinin, gerçekten iyi olamayacağına inandım. Anlatımda süper içeriğe sahip bir ilaç, ama gerçek hayatta hastayı tedavi edemiyor. Bu kitabın, hastayı tedavi edebilen bir ilaç niteliğinde olabilmesini arzu ediyorum. Bir diğer arzum da, her zaman olduğu gibi, kaldıramayacağım bir hatanın var olmamasıdır. Bu, yaşama dair de duyduğum bir arzudur.   Her insanın olduğu gibi, benim yaşamında da bazı tesadüfler vardır ki; tüm hayatımı değiştirmiştir. Bazılarında kontrolüm varmış gibi olsa da, bazılarında sanırım hiç yoktur. Elbette 20’li yaşlarımdaki kadar zeki olmaya devam edebilseydim, bugün de yaşamımdaki her şeyin benim sayemde olduğunu söyleyebilirdim. Yaşamın, beni geç de olsa içine sürüklediği hukuk dünyası, her zaman bana iyi davrandı; iyi anlar yaşattı ve güzel insanlar getirdi. O güzel insanların bazılarının bu esere katkıları, diğerlerine göre daha fazladır.   Fakülte’deki hayatımı kolaylaştıran ve yakın arkadaşım olmasından dolayı çok mutlu olduğum, çalışmadaki katkıları da unutulmayacak olan Yard. Doç. Dr. Gül Doğan’a teşekkür etmemek mümkün değil. Akademisyen olarak kalmamda etkisi yadsınamaz olan Prof. Dr. Etem Sabâ Özmen’e, hep müteşekkirim. Yine yaşamıma girdiği için mutluluk duyduğum oda arkadaşım Yard. Doç. Dr. Cihan Avcı Braun, hem öğrencim hem de meslektaşım olan Arş. Gör. Gizem Zurnacı, Arş. Gör. Tuğçe Tekben, Arş. Gör. Aksoy Yavaş, Arş. Gör. Fatih Duran ile yakın arkadaşlarım Av. Gül Arslan ve Av. Esra Bozkurt tez çalışmam sırasında beni yalnız bırakmadılar. Bir de, araştırmalarım sırasında Zürih’teki yaşamımı kolaylaştıran Badak ailesi ile İstanbul’daki yaşamımı her zaman kolaylaştıran Kübra Uşum’un, teze katkıları çoktur.   Bazı meslektaşlarım kadar çok kitap yazamadığım için, kitapları baştan itibaren ikişer kişiye ithaf etme akıllılığını gösterdim. Bu kitap için de sırada bekleyen, hayatımın aşkları olan iki kişi var: Yeğenlerim Mert Bilgin ve Ali Emre Köse. Ailecek birkaç yıldır sürekli duyduğumuz, “Hala, ne zaman bizim siyah beyaz kitap bitecek?” sorusunu artık duymayacağımız için hem ben, hem de ailem mutlu. Anlaşılacağı üzere, benim iki aşkımın aşkı, benden ziyade Beşiktaş olduğundan; “kitabımız” yeğenlerime söz verdiğim üzere siyah beyaz! Onlara dair en büyük arzum, benimkinden de güzel bir yaşamları olmasıdır.   Her zamanki gibi; onlarla geçirdiğim hemen her vakitte mutlu olduğum öğrencilerime. Hep. Sevgimle.  

Melek Bilgin YÜCE

İnönü 2015

İÇİNDEKİLER
 
ÖNSÖZ III
KISALTMALAR XI
GİRİŞ 1
I- GENEL OLARAK İFA ZAMANI 4
II- ALACAKLI AÇISINDAN İFA ZAMANI 15
A- MUACCELİYET KAVRAMI 15
1- Genel Olarak 15
2- Dar ve Geniş Anlamıyla Muacceliyet 16
3- İfanın İstenebilmesinin Mümkün Olması 18
4- Borç Muaccel Olmadan Alacaklıya Hak Tanınması 20
5- Muacceliyetin Talep Hakkı ile İlişkisi 25
a- Genel Olarak 25
b- Borç Muaccel Olmadan Açılan Davanın Âkibeti 28
6- Borcun Kaynağının Muacceliyet Açısından Önemi 30
7- Çeşitli Edimler Bakımından Farklılıklar 34
a- Süreye Bağlı Ayrım Bakımından Farklılıklar 34
b- Davranış Biçimine Dayalı Ayrım Bakımından Farklılıklar 35
8- Savunma Yollarının Muacceliyete Etkisi 36
a- Def’ilerin Etkisi 36
b- İtirazların Etkisi 40
9- Muacceliyetin Diğer Sonuçları 42
B- TERMİNOLOJİ VE SINIFLANDIRMA 43
1- Vâde Teriminin İfa Zamanı Bakımından Yeri 44
2- Muacceliyetin Belirlenmesinde Temel Sınıflandırma 48
C- BORCUN MUACCEL OLMASI 49
1. Sözleşmede Kararlaştırılmış Olması Hâlinde 49 
a- Vâde 54
aa- Son Günü Belli Vâdeler 65
aaa- Kesin Vâde 67
i. Objektif Kesin Vâde 71
(a) Objektif Kesin Vâde Konusunda Anlaşma 72
(b) Muacceliyetin Oluşumuna İlişkin Özellikler 74
(c) Objektif Kesin Vâdenin Sonuçları 78
(d) Karşılıklı Akitlerdeki Uygun Süreyle Bağlantısı 80
(e) Sürekli İfalı Edimler Bakımından 83
(f) Temerrütten Doğan Hakların Kullanılması 84
ii. Sübjektif Kesin Vâde 91
(a) Sübjektif Kesin Vâde Konusunda Anlaşma 92
(b) Sübjektif Kesin Vâdenin Sonuçları 94
(c) Karşılıklı Akitlerdeki Uygun Süreyle Bağlantısı 96
(d) Temerrütten Doğan Hakların Kullanılması 98
bbb- Belirli Vâde 102
i- Belirli Vâde Konusunda Anlaşma 102
ii- Doğrudan ve Dolaylı Belirli Vâde Ayrımı 105
(a) Doğrudan Belirli Vâde 106
(b) Dolaylı Belirli Vade 106
iii- Doğrudan ve Dolaylı Belirli Vâde Ayrımının Sonuçları 111
iv- Kesin Vâde ile Karşılaştırılması 113
v- Ticarî Satış Açısından Kesin Vâde Karinesi 114
ccc- Belirlenebilir Vâde 119
i- Belirlenebilir Vâde Konusunda Anlaşma 119
ii- Belirlenebilir Vâdede Temerrüt İhtarının Gerekli Olmaması 121
bb- Son Günü Belirsiz Vâde 139   
aaa- Son Günü Belirsiz Vâde Konusunda Anlaşma 140
bbb- Son Günü Belirsiz Vâdede Muacceliyet 142
ccc- Son Günü Belirsiz Vâdede İhtarın Zorunlu Olması 145
b- Koşul 148
aa- Genel Olarak Koşul Kavramı 148
bb- Borçların Koşula Bağlanması 151
cc- Aslî ve Yan Borçların Koşula Bağlanması Hâlinde Sonuçlar 153
dd- İfa Zamanının Koşula Bağlanması 155
ee- Dürüstlük Kurallarına Aykırı Engel Olmanın Sonuçları 156
ff- Kanundan Doğan Koşulların Varlığı Hâlinde Sonuçlar 158
gg- Koşulun Türlerine Dayalı Sonuçlar 160
aaa- Geciktirici Koşul 162
bbb- Bozucu Koşul 170
c- Muacceliyet Bildirimi 173
aa- Genel Olarak Muacceliyet Bildirimi ve Kullanılması 173
bb- Yetkinin Borçluya Verilmesinin Sonuçları 175
cc- Yetkinin Kullanılmasının Sonuçları 181
dd- Kanunda Muacceliyet Bildiriminin Öngörülmesi 184
2. İfa Zamanının Sözleşmede Kararlaştırılmamış Olması Hâlinde 186
a- “Kanun Hükmü”ne Göre Muacceliyet 195
b- “İşin Niteliği”ne Göre Muacceliyet 198
aa- Kavram 198
bb- Edimlere Dayalı Değerlendirme 199
c- “Derhal” Muacceliyet 203
III- BORÇLU AÇISINDAN İFA ZAMANI 208
A- GENEL OLARAK 208
B- ERKEN İFA (MUACCELİYETTEN ÖNCE İFA) 211
1- ERKEN İFAYA İLİŞKİN KURAL 211
2- İSTİSNALAR 217
a- Sözleşmeyle Erken İfa Yetkisinin Kaldırılması 218
b- İşin Niteliği Gereği Erken İfa Yetkisinin Olmaması 223
aa- Sözleşmenin Özelliği 224
bb- Durumun Gereği 225
c- Kanundan Dolayı Erken İfa Yetkisinin Olmaması 229
C- ERKEN İFANIN SONUÇLARI 230
1- Genel Olarak 230
2- Erken İfa Nedeniyle İndirim Yapılmaması 230
3- Erken İfa Hâlinde İndirim Yapılacak Hâller 233
4- Erken Ödeme Tazminatı 237
IV- SÜRELERİN HESAPLANMASI 243
A- AYA İLİŞKİN SÜRELER (TBK m.91) 244
B- DİĞER SÜRELERDE VÂDE (TBK m.92) 248
C- TATİL GÜNLERİ (TBK m.93) 251
D- İŞ SAATLERİNDE İFA (TBK m.94) 253
V- İFA ZAMANINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI 255
A- GENEL OLARAK 255
B- ERTELEME SÖZLEŞMESİ 256
1. Genel Olarak 256
2. Erteleme Sözleşmesinin Geçerliliği 258
3. İfa Zamanının Kararlaştırılmadığı Hâlde Akdedilen Sözleşmenin Niteliği 261
4. Erteleme Sözleşmesinin Sonuçları 263
a- Erteleme Sözleşmesinin İfa Zamanını Ötelemesi 263
b- Erteleme Sözleşmesinin Zamanaşımına Etkisi 264
c- Erteleme Sözleşmesi Sonrası Muacceliyet 265
d- Erteleme Sözleşmesinin Akdedildiği Ana Dayalı Farklı Sonuçları 268
aa- Borç Muaccel Olmadan Akdedilmesi Hâlinde 268
bb- Borç Muaccel Hâldeyken Akdedilmesi Hâlinde 269
cc- Temerrütten Sonra Akdedilmesi Hâlinde 271
C- İFA ZAMANI KONUSUNDA TEK TARAFA DEĞİŞTİRME YETKİSİNİN VERİLMESİ 277
D- MAHKEME KARARI İLE İFA 
ZAMANININ DEĞİŞTİRİLMESİ 281
E- DIŞ SEBEPLER İLE İFA ZAMANININ DEĞİŞMESİ 283
 
SONUÇ 297
KAYNAKÇA 301