Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (68)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

AİHS ve Anayasa m. 38 f. 8 Açısından Ödenmeyen Para Borçlarında Yaptırımlar Sempozyumu

AİHS ve Anayasa m. 38 f. 8 Açısından Ödenmeyen Para Borçlarında Yaptırımlar Sempozyumu



Sayfa Sayısı
:  
85
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2001
ISBN NO
:  
9755371389

120,00 TL









Enstitü Müdürü Prof. Dr. Yaşar Karayalçın′ın Açılış Konuşması

Sayın konuklarımız, değerli meslekdaşlarım,
1982 tarihli Anayasamızda bugüne kadar 19 yılda -1987,1993,1995 ve 2001 yıllarında olmak üzere- 4 defa değişiklik yapılmıştır. Fakat Anayasamızda önemli değişiklikler 1995 ve 2001 yılında gerçekleştirilmiştir.
1995 yılında Anayasamızda 11 madde gözden geçirilmiştir. Partilerarası Uzlaşma Komisyonu tarafından hazırlanan kanun teklifi sonucu 3 Ekim 2001′de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 4709 sayılı yasa ile Anayasamızın 30 maddesinde Türk toplum ve hukuk hayatı bakımından çok önemli değişiklikler yapılmıştır.

295 milletvekili tarafından TBMM başkanlığına sunulan kanun teklifi 2 ay önce 17-21 Eylül′de Anayasa Komisyonunda incelenmiş, Genel Kurulda 24 Eylül′de başlayan görüşmeler 3 Ekim′de sona ermiş ve 4709 sayılı yasa 17 Ekim′de Resmî Gazete′de yayınlanmıştır.
Anayasamızda 9 maddede yapılan değişikliklerin önemli bir kısmı Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi′nin "ilkeleri, esasları, çerçevesi doğrultusunda" gerçekleştirilmiştir. 38. maddeye eklenen 7,8 ve 9 numaralı 3 yeni fıkranın dayanağı ise AİHS′nin 6 ve 4 numaralı protokol hükümleridir.
* * #
Bu Sempozyumun inceleme ve tartışma konusu olan ve 4 numaralı protokolden aynen alınan Anayasa m. 38 f. 8* hükmü şöyledir:
"Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz".
1964 yılında AİHS 4. Protokolünde bu hüküm kabul edilirken belirtilen amaç ve gerekçe ile Avrupa Konseyi′ne üye devletlerde bu hükmün nasıl yorumlanıp uygulandığı, ayrıca bu hükmün niçin Anayasa m. 38 f. 8 olarak Anayasamıza konulması gerektiği kanun teklifinde yer almamıştır.
(*) 4709 sayılı Kanunun 15. madesinin yazılışı Anayasa′nın 38. maddesine eklenen yeni fıkraların sırası konusunda tereddütlere sebep olmuştur.
Başbakanlığın İnternet′te açıkladığı m. 38 metninde "sözleşmeden doğan yükümlülük"le ilgili fıkra 8. fıkra olarak yer almıştır.
Buna rağmen meslekdaşlarımızın bu konudaki farklı görüşlerinde bir düzeltme yapılmamıştır.

Sadece TBMM Genel Kurulunda bu fıkra ile ilgili olarak şu görüşler açıklanmıştır.
Anayasa Komisyonu başkanı sayın Turhan Tayan bu fıkra ile ilgili olarak şunları söylemiştir (TBMM Tutanak Dergisi 133. Bileşim 26.9.2001, s. 175):
Bu fıkranın açıklamasını resmî belgelerden okuyorum: "Bu hüküm borçlar hukuku ilişkisinden kaynaklanan -tekrar ifade ediyorum, borçlar hukuku ilişkisinden kaynaklanan- borçlarını rızası ile ödeyemeyen bir borçlunun bu yüzden hapis cezası ile cezalandırılmasını yasaklamıştır. Borcun ödenmemesi, ya borçlunun mal varlığı bulunmadığı için çaresizlikten ve yardıma rağmen kötüniyetten olabilir. Birinci halde, yani kendi ihmal veya kusuru olmaksızın borcun ödemekte acze düşen kişi bu yüzden hapis cezasına çarptınlamaz. Ancak borçlunun hile ile veya kasten borcunu ifa etmekten kaçınması halinde protokolün bu hükmünden yararlanması mümkün değildir".
Aynı oturumda milletvekili sayın Necdet Saruhan bu konuda şunları belirtmiştir:
"En önemli husus kast unsurudur. Kendi ihtiyarında olmaması halinde borcu yerine getirememişse ona cezaî hükümlülük getirmiyoruz ve onun özgürlüğünü kısıtlamıyoruz. Eğer kasıtlı olarak sözleşmeden borcunu veya bir edimini yerine getirmemiş, yükümlülüğünü yapmamış olan kişi elbette cezalandırılabilecektir. Bu maddede özellikle sözleşmelerin büyük bir bölümü özel hukuku ilgilendirdiği için son derece yerinde bir madde olarak Anayasamıza girmiştir" (s. 176).
Bu fıkranın madde metninden çıkartılması hakkında sayın Cevat Ayhan ve arkadaşlarının önergesi reddedilmiştir. Bu konuda sayın Cevat Ayhan′ın Genel Kurulda yaptığı ayrıca dikkatle incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken konuşma (s. 181-182) etkili olmamıştır.
* # *
Bu alanda sadece teknik düzeyde görülen sınırlı tartışmalar bu hükmün Partilerarası Uzlaşma Komisyonu teklifinde yer almasından sonra özellikle son 2-3 ay içinde süratle artmış ve basında şu görüş -demeç, yorum, öneri ... şeklinde-yoğun bir şekilde işlenmiştir: Sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirmeyenler hakkında yasalarda yer alan hapis cezaları AİHS′nin hem 4. protokolüne, hem de Anayasa′nın bu yeni hükmüne aykırıdır; özellikle Çek Kanunu′nda karşılıksız çek düzenleyenler hakkındaki öngörülen hapis cezası, tcra ve İflâs Kanunu′nda yer alan hapis cezası yaptırımları hem AİHS′ne, hem de Anayasa′ya aykırıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu′nun Anayasa′nın bu yeni hükmünü doğrudan yorumlayarak karşılıksız çek düzenleyenlere 3167 sayılı Çek Kanunu′nun 16. maddesine dayanılarak verilen hapis cezalarıyla ilgili mahkeme kararlarını Anayasa m. 38. f. 8′e aykırı bularak bozduğunu yeni öğrenmiş bulunuyoruz. Bu bilgi doğru ise söz konusu kararların gerekçesini dikkatle incelemek gerekir. Çünkü yargı
XTV

alanında da gereken inceleme yapılmadan ağır bir yorum ve metod hatası yapıldığı sonucuna varılabilir.
* * *
Bu sempozyumdan beklentimiz Anayasamızda m. 38 f. 8′de yer alan hükmün amacı, kapsamı, sınırları, yorumu ile ilgili olarak ortaya çıkan problemleri incelemek ve tartışmaktır.
İnceleme ve tartışmalarda kolaylık sağlanması açısından önemli gördüğümüz başlıca problemler şunlardır:
1. AİHS′nin 4. protokolünde 1964 yılında yer alan bu hüküm hangi amaçla kabul edilmiş, nasıl yorumlanmış, Avrupa Konseyi′ne üye devletlerde özellikle para borçlarında, çek hukukunda, icra ve iflâs hukukunda vs. nasıl uygulanmıştır?
2. Türkiye′nin de kabul ettiği bu hükmün Anayasamızın 38. maddesine yeni bir fıkra olarak ilâve edilmesi ve Anayasa düzeyinde bir yasa hükmü haline getirilmesi hangi sebeple benimsenmiştir? Ülkemizde hukuk konularında cismanî tazyik, hapsen tazyik (contrainte par corps) 1929 yılından beri yasa dışı olduğuna göre böyle bir hüküm hukukî bakımdan gerekir mi idi?
3. Bu hükmün, özellikle Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanmasında Avrupa Konseyi′nde ve üye devletler hukukunda benimsenen amaç, gerekçe ve sınırlamalar geçerli ve yeterli değil midir? Bu konuda başka bir yorum ve değerlendirme yapılabilir mi?
Bu soruların veya Sempozyum′da ortaya çıkabilecek diğer soruların cevabını sabah oturumunda sayın Prof. Dr. Tekin Akıllıoğlu ve Doç. Dr. Metin Feyzioğlu ile, öğleden sonraki oturumda Panelde yer alan diğer meslekdaşlarımızla aramaya çalışacağız.
* * #
Bu sempozyumun Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hâmillerinin Korunması Hakkındaki 3167 sayılı Kanunla ve bu konuda Adalet Bakanlığınca oluşturulduğunu gazetelerden öğrendiğimiz özel komisyonun basma intikal eden önerilen ile bir ilgisi yoktur.
Enstitümüz 1981-82 yıllarında 3167 sayılı Kanunla ilgili şu ön çalışmaları yapmıştır: Çekle ödemelerin yaygınlaştırılması ve çek hâmillerinin korunması hakkındaki ilk taslak 1980 yılında tarafımdan hazırlanmış, bu taslak Enstitümüzde oluşturulan karma komisyonda incelenerek Enstitü taslağı hazırlanmış, bu konuda Enstitümüzde 1981 yılında "Çek Hukukunda Gelişmeler" Sempozyumu düzenlenmiş; bu Sempozyumda beş tebliğ, Fransız yasası ve Türk hukukunda çeklerle ilgili öneriler, Adalet Bakanlığı′na sunulan Enstitü taslağı, tartışmalar Batider′de yayınlanmıştır (C. XI, sa. 2, Aralık 1981 s. 1-274; sa. 3, Haziran 1982, s. 121-125).
XV

Enstitümüz "3167 Sayılı Çek Yasasının uygulanmasında ortaya çıkan sorunları" bu Kanun′un yürürlüğü girmesinden beş yıl sonra 16 Mart 1990′da ikinci bir Sempozyum′da incelemiş; bu konularda verilen 4 tebliğ, yapılan tartışmalarla, 107 sayfa olarak Batider′de yayınlanmıştır (C. XV, sa. 2).
* * *
Bu sempozyumda sadece Anayasa m. 38 f. 8′de yer alan yeni hükümle ilgili temel problemleri, kaynaklara dayanarak, inceleyeceğiz.
Bu incelemelerden sonra genel olarak para borçlarında yaptırımlar konusunda, özellikle çek hâmillerinin korunması konusunda bu yeni hükümle ilgili tartışmalar devam ederse veya çekle ilgili özel komisyonun önerileri kesinleştikten sonra, gerekirse, Enstitümüz bu konularda yeni bir sempozyum düzenleyecektir.
Bu konuda sadece şu hususları belirtmekle yetiniyorum:
— Güven düzeyi düşük ülkelerde, toplumsal huzur ve refah düzeyinin de düşük olduğu anlaşılmıştır.
— Türk toplumu, kredi-güven düzeyinin pek düşük olduğu toplumlar arasında yer almıştır.
— Yeni sempozyumun konusu ülkemizde kredi-güven düzenin yeni ve etkili yaptırımlarla korunması olacaktır.
— Konu, çek hukuku alanını cezaî müeyyidelerden, özellikle hapis
cezasından arındırma (decriminalisation) önerisi veya görüşünün çok üstünde,
ülkemizi güven düzeyi en düşük ülkelerden biri olma utancından ve bunalımından
kurtarma davasıdır.
* * *
Bu sempozyuma dinleyici, konuşmacı ve panel üyesi olarak katılan bütün konuklarımıza, meslekdaşlarımıza ve basın-yayın mensuplanna candan teşekkür eder; sevgi, saygı ve en iyi dileklerimizi sunarım.
XVI

İÇİNDEKİLER
Prof. Dr. Yaşar KARAYALÇIN
Açılış Konuşması XIII
Prof. Dr. Tekin AKILLIOĞLU
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi′ne Ek 4 nolu
Protokol 1. Maddeye Göre "Borç İçin Hapis Yasağı"
Kuralı 3
Doç. Dr. Metin FEYZİOĞLU
Sözleşmeden Kaynaklanan Yükümlülükler Nedeniyle
Hürriyetin Kısıtlanması- Anay asa ve Ceza Hukukları
Açısından Bir İnceleme- 15
TARTIŞMALAR 39
PANEL 57
Yöneten Prof. Di. Yaşar KARAYALÇIN
Panele Katılanlar Prof. Ör. Ünal TEKİNALP, Prof. Dr.
Tekin AKILLIOĞLU, Prof. Dr. Ali BOZER, Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER, Prof. Dr. Celal GÖLE, Prof. Dr. Ejder YILMAZ, Doç. Dr. Metin FEYZİOĞLU