Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Kasım (49)      Ekim (124)      Eylül (80)      Ağustos (71)

6592 sayılı Kanun ile Yapılan Değişikliklerle Kömür Ocaklarının Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilmesi

6592 sayılı Kanun ile Yapılan Değişikliklerle Kömür Ocaklarının Özel Hukuk Kişileri Tarafından İşletilmesi



Sayfa Sayısı
:  
231
Kitap Ölçüleri
:  
16x24
Basım Yılı
:  
2015
ISBN NO
:  
9789754649758

300,00 TL









Giriş

Tarım ve madencilik faaliyetleri, uygarlık tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Doğanın sunmuş olduğu her iki imkan, yüzyıllar boyu devletlerin vazgeçilmez hareket noktası olmuş, iç ve dış politikalarını önemli ölçüde etkilemiştir.

Madencilik faaliyetleri içinde, kömür madenciliği ayrı bir yere sahip bulunmaktadır. Bu ayrıcalık, kömür madeninin çok önemli bir enerji ve ısınma kaynağı olması ile çelik üretimi için zorunlu bir unsur olması özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İnsanoğlunun kömür madeni ile tanışıklığı, milattan önceki yıllara uzanmaktadır. Ancak, kömür madeninin esas yükselişinin 19. yüzyılda yaşanan Sanayi Devrimi’ne denk geldiğini söylemek mümkündür.

19. yüzyıldan sonra ivme kazanan kömür madenciliği, günümüze kadar farklı gelişim süreçlerinden geçmiştir. Petrol ve doğalgazın kömür madenine alternatif enerji kaynakları olarak kullanılmaya başlanması, kömür madeni üretiminde gerilemelere neden olmuşsa da; son yıllarda kazanmış olduğu stratejik önem, kömür madeninin günümüzde halen güncelliğini ve tercih edilirliğini korumakta olduğunu açıkça göstermektedir. Kömür, petrol ve doğalgaza ve Avrupa Birliği’nin kömür madeni aleyhindeki politikalarına rağmen, uluslararası ve ulusal düzeyde yeniden yükselen bir değer olarak yerini almıştır. Avrupa Birliği dahî,“coal is back” sloganı ile, kömür madenciliğini yeniden politikasına dahil etmiştir.

Kömür madenciliği ile ilgili önemli olan bir başka husus, 1980’li yıllardan itibaren uluslararası alanda bir çok devletin maden kanunlarında değişiklik yapmaya ve madenlerin aranması ve işletilmesi hususunda özel işletmecilere verilen teşvikleri artırmaya başlamış olmasıdır. Ancak, özel işletmeciler tarafından arama ve işletme faaliyetlerinde bulunuluyor olması, devletlerin madencilik alanından tamamen elini çekmesi sonucunu ortaya çıkarmamıştır.

Ülkemiz kömür madenciliği de, uluslararası alanda yaşananlara paralel gelişmelere sahne olmuştur. Şu an itibariyle, kömür madenciliği ve özel sektörün bu alandaki gelişimi ulusal politikamız açısından özel bir önem arzetmektedir. Ancak, kamuoyunda sıklıkla dile getirildiği şekliyle kömür madeni ocaklarının özelleştirilmesi söz konusu değildir. Bu bilgi, çalışmamızın tümü açısından özellikle önemlidir. Kömür ocaklarının işletilmesi, ülkemizde çoğunlukla özel hukuk kişileri tarafından gerçekleştirilmekte olsa da; herhangi bir özel hukuk kişisinin, arama ve işletme ruhsatı verilmemiş olan bir kömür madeni sahasında, kendiliğinden arama ya da işletme faaliyetinde bulunabilmesine imkan veren hiçbir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Özel işletmecilerin sıklıkla başvurmakta olduğu rödovans yönteminde de, idare ile rödovans sözleşmesinin diğer tarafı olan özel hukuk kişisi arasında kurulan ruhsat ilişkisi sona ermemektedir.

Kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilmesini konu alan çalışmamızda; kömür madenciliğinin iki önemli yönü özellikle vurgulanacaktır. Bunlardan birincisi; özel hukuk işletmecilerinden elde edilen madencilik gelirlerinin ve üretilen kömür madeninin ulusal ekonomimize sağladığı faydadır. Bu durum, kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilmesinin olumlu yönünü yansıtmaktadır. İkinci yönü ise; kömür madenciliğinin çevreye ve insan sağlığına vermekte olduğu ve üretiminde görev alan işçilerin maruz kaldığı meslek hastalıkları ve iş kazaları sonucu oluşan zararlara ilişkin yönüdür. Dolayısıyla, farklı menfaatlerin çatışma içinde bulunduğu kömür madenciliği faaliyetinde, menfaatler arasındaki dengenin kurulabilmesi çok önemlidir.

Çalışma konumuzun kapsamı açısından belirtilmesi gereken husus; çalışmamızın sadece ülkemizde özel hukuk kişileri tarafından işletilmekte olan kömür ocaklarını kapsayacak olmasıdır. Bu bağlamda, karşılaştırmalı hukuktaki gelişmeler ayrı bir başlık altında incelenmeyecektir. Konunun uluslararası alandaki geniş kapsamı göz önüne alındığında, her bir devlet için yapılacak incelemenin ayrı çalışma konuları oluşturacağı düşünülmüştür. Bu sebeple, ülkemiz mevzuatı kapsamında yapılacak değerlendirmelerde, karşılaştırmalı hukuktaki uygulamalara sadece örnekleme yapmak amacıyla başvurulacaktır.

Çalışmamızda, genel olarak anayasal ilkeler, idare hukuku ilkeleri, maden mevzuatı ve çevre mevzuatında yer alan hükümlere başvurulacak olsa da; özel hukuk kişilerini ilgilendiren yönü sebebiyle, özel hukuk hükümlerine de belli yerlerde değinilecektir.

Kapsamı bu şekilde özetlenebilecek olan çalışmamız bir “Genel Bilgiler” bölümü ile iki bölümden oluşacaktır.

Çalışmamıza öncelikle; konuyla ilgili genel bir bakış açısı yaratacak olan “Genel Bilgiler” bölümü ile başlanacaktır. Bu bölümde, kömür madeni ile ilgili bilgilere yer verilecek ve tarihsel süreç içinde değişen stratejik konumu ortaya konacaktır. Ayrıca; kömür madeninin bir kamu malı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, kamu malları hukuki rejimine tabi tutulup tutulamayacağı hususları, Anayasamızın 168. maddesi, yargı kararları ve doktrinin bakışı ile açıklanmaya çalışılacaktır.

Kömürün kamusal mal niteliğinin belirlenmesinin ardından; ülkemizde faaliyet gösteren kömür işletmeleri incelenecektir. Ülkemizde faaliyet gösteren kömür işletmelerinin, devlet tekelinden özel sektör işletmeciliğine doğru değişim sürecinden geçen yönü, tarihsel bilgiler ışığında açıklanacaktır.

Bunun ardından, halen arama ve işletme ruhsatları bulunan devlet kömür işletmeleri ve özel işletmeler hakkındaki genel bilgiler verilecektir.

Bu bölümde açıklanacak olan diğer iki husus, kömür ocağı işletme faaliyetinin bir kamu hizmetinin ifası anlamına gelip gelmediği ve ifasında kamu yararı bulunup bulunmadığıdır. Bu inceleme, Anayasamızın 168. maddesi, 3213 sayılı Kanun ve doktrinde yer alan farklı görüşler ve yüksek yargının içtihatları çerçevesinde yapılacaktır.

Ülkemiz maden mevzuatında yaşanan değişim ve gelişmeler hakkındaki genel değerlendirmeler de, bu bölümde inceleme alanı bulacaktır. Zira, 6309 sayılı Maden Kanunu’nu yürürlükten kaldıran, 1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu, 2004 tarihli ve 5177 sayılı kanun ve 2010 tarihli ve 5995 sayılı kanun hükümleri ile çok önemli değişiklilere uğramış, adeta yepyeni bir maden kanunu oluşturulmuştur. Soma ve Ermenek’te yaşanmış olan ölümlü kömür ocağı kazalarının ardından hazırlanarak yürürlüğe giren 6592 sayılı kanun[1] da, çok önemli değişiklikler getirmiştir.

Sonuç olarak, “Genel Bilgiler” bölümünde, çalışmamızın diğer iki bölümüne ışık tutacak olan bilgilerin verilmesi amaçlanmaktadır.

Çalışmamızın I. bölümünde; ülkemizdeki kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilme usulleri incelenerek, mevzuattaki eksiklikler tespit edilmeye çalışılacaktır. Ülkemizdeki kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilmesi iki farklı şekilde tezahür ettiğinden, her iki yöntem ayrı ayrı incelenecektir.

Bunlardan ilki; herhangi bir özel hukuk gerçek kişisinin ya da tüzelkişisinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne, kendisine kömür arama ruhsatı verilmesini talep etmek iradesiyle başvurması sonucu başlayan süreçtir. Bu süreç, öncelikle arama ruhsatının verildiği arama dönemi ile başlamaktadır. Arama dönemi, ön arama dönemi, genel arama dönemi ve detay arama dönemi süreçlerinden oluşmaktadır. 6592 sayılı Kanun ile, fizibilite dönemi de arama dönemleri arasına eklenmiştir. Söz konusu süreçler, mevzuat hükümlerimiz ışığında incelenecek ve idarenin dönemler arasında geçiş hususunda haiz olduğu yetkinin idare hukuku açısından nitelendirmesi yapılacaktır. Ayrıca, arama dönemi üretim izin belgesi alınması hususu ve prospeksiyon kavramları açıklanacaktır.

Bu açıklamaların ardından; arama ruhsatı sahibi özel hukuk kişisine verilen işletme ruhsatı ve işletme izni ile ilgili hükümlere yer verilecek ve idarenin işletme ruhsatı verme hususunda takdir yetkisinin bulunup bulunmadığı hususu açıklanacaktır.

İşletme ruhsatını ve işletme iznini almaya hak kazanarak kömür ocağı işletme faaliyetine başlayan özel hukuk kişisinin, kömür ocağını ne şekilde işletmekle yükümlü olduğu hususu maden mevzuatı hükümleri doğrultusunda açıklanacaktır.

Ayrıca, arama ve işletme ruhsatları ile işletme izninin hukuki niteliği belirlenerek, maden hukukuna özgülenen yönleri açıklanacaktır.

Kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından, doğrudan kendi ruhsatları altında işletilmesi oldukça uzun bir süreci gerektirmektedir. Bu sürecin uzunluğu kadar, özel hukuk işletmecisinin idareye ödemesi gereken bedeller de yüklü miktarlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla, maden mevzuatımızda, ruhsat sahibi özel hukuk kişisinin ruhsat güvencesini sağlamaya yönelik hükümlere de yer verilmiştir. Bu hükümler genel olarak; öncelik hakkı, buluculuk hakkı, maden siciline şerh hakkı şeklinde tezahür eden maden hakları ile özel hukuk işletmecisi lehine kurulabilecek irtifak hakkı ve madenciliğe özgü kamulaştırmadan oluşmaktadır.

Özel hukuk kişisinin söz konusu haklarının içerikleri ve hukuki nitelikleri ile maden hukukuna özgülenen yönleri açıklanarak, ruhsat başvuru sürecinde sadece öncelik hakkının geçerli olmasının yeterli olup olmadığı hususu tartışılacaktır. Ayrıca, maden haklarının tümünün maden siciline şerh edilmek suretiyle kazandığı ayni nitelik eşya hukuku hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek, maden hukuku açısından farklılaşan yönleri açıklanacaktır.

Kamulaştırma uygulamasının madencilik faaliyetinde uygulanmasının gerekliliği ve hakkaniyete uygun olmayan durumlar ortaya çıkarma ihtimali olan yönleri de ayrıca incelemeye tabi tutulacaktır.

Yine bu bölümde; maden haklarının devredilebilme özelliği üzerinde durularak, bu hakların devrinin ne derece yerinde olduğu tartışılacaktır.

Özel hukuk işletmecisine, ruhsat güvencesi kapsamında tanınan haklar dışında, maden mevzuatı ve diğer mevzuat hükümleri ile getirilmiş olan yükümlülüklerin incelenmesi, çalışmamızın bu bölümünün bir başka alanını oluşturmaktadır.

Bu yükümlülüklerden bir kısmı, faaliyet süresince, özel hukuk işletmecisinin farklı idari makamlardan almak zorunda kaldığı izinlerden oluşmaktadır. Özel hukuk işletmecisinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan, Genel Kurmay Başkanlığı’ndan, faaliyetin gerçekleşeceği yer belediyesinden, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’ndan, İl Tarım Müdürlüğü’nden, il özel idarelerinden ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’ndan almak zorunda olduğu izinler bulunmaktadır. Bir kısmı özel hukuk kişisinin kömür ocağını işleteceği yere göre değişecek, bir kısmı ise (ÇED izninde olduğu gibi) her koşulda almak zorunda olduğu izinlerden oluşan söz konusu idari izinlerin kapsamı incelenecektir. Söz konusu izin alma zorunluluğunun, ayrı ayrı mevzuat metinleri altında hüküm altına alınmış olduğunun somut olarak açıklanmak istenmesinin temel nedeni, madencilik faaliyetinin insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından bünyesinde barındırdığı tehlikelere ışık tutulmak istenmesidir.

Özel hukuk kişisinin bir başka yükümlülüğü, idareye faaliyet süresince ödemekle yükümlü olduğu bedellerdir. Söz konusu bedellerin maden mevzuatındaki görünümleri, karşılaştırmalı hukuktan örnekler verilmek suretiyle incelenecek ve hukuki nitelikleri belirlenmeye çalışılacaktır.

Kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından doğrudan kendi ruhsatları altında işletilmesinde önemli olan bir başka husus; idarenin, ilk başvurudan kömürün ocak dışına çıkarılmasına kadar bütün süreçlerde, özel hukuk kişisinin faaliyetini denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamakla yükümlü tutulmuş olmasıdır. Maden mevzuatında hüküm altına alınmış olan ve ihlal niteliği taşıyan fiili sonucu idarenin özel hukuk kişisine uygulamakla yükümlü tutulmuş olduğu idari para cezası, faaliyeti durdurma, ruhsat iptali, ruhsatın feshi, üretilen madene el koyma ve çıkarılması gereken maden miktarı üzerinden alınan devlet hakkı yaptırımları, çalışmamızın bu bölümünde incelenecektir. Bu inceleme sırasında, özel hukuk kişisinin ihlal niteliği taşıyan davranışı ile uygulanması öngörülen yaptırımlar arasında orantısızlık olduğu bazı durumların tespiti yapılarak önerilerde bulunmaya çalışılacaktır. Ayrıca; hatalı/eksik beyan verilmesi durumu ile sevk fişine ilişkin iki farklı ihlal durumunda uygulanan yaptırımlar özel olarak incelenerek, söz konusu durumlarda uygulanacak yaptırımlar açısından mevzuat hükümlerinin yerindeliği tartışılacak ve bu suretle, kanun koyucunun maden mevzuatının geneline hakim olan iradesi belirlenmeye çalışılacaktır.

Kömür ocaklarının doğrudan özel hukuk kişisinin ruhsatı altında işletilmesinde usule ilişkin açıklamaların sonlanmasının ardından; kömür ocaklarının rödovans sözleşmesi yapmak suretiyle özel hukuk kişileri tarafından işletilmesi usulünün incelenmesine geçilecektir. Bu usul ile ilgili olarak anlatılacak olanlar, birinci usulde anlatılacak olanlar kadar fazla değildir. Bunun sebebi, uygulamada en sık başvurulan işletme yöntemi olmasına rağmen, rödovans sözleşmesine; 3213 sayılı Kanun’un 7. ek maddesi ile 6592 sayılı Kanun ile bu maddeye eklenen ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’ndeki birkaç hüküm dışında, ulusal mevzuatımızın herhangi bir hükmünde yer verilmemiş olmasıdır.

Bu sebeple, öncelikle, rödovans sözleşmesinin ülkemiz maden hukukundaki gelişim süreci ve ortaya çıkış nedenleri ile hukuki niteliği incelenecektir. Daha sonra, yargı kararları ve doktrinin rödovans sözleşmesi açısından belirlemiş oldukları hukuki nitelik gereği, rödovans sözleşmesinin taraflarının hakları ve yükümlülükleri incelenecektir. Son olarak ise, taraflarından her ikisi de özel hukuk kişisi olan rödovans sözleşmeleri ile taraflarından bir tanesinin idare olduğu rödovans sözleşmeleri incelenerek, idare hukuku açısından söz konusu sözleşmenin hukuki niteliği belirlenmeye çalışılacaktır.

I. bölümde ulusal maden mevzuatımız hükümlerinin, yargı kararlarının ve karşılaştırmalı hukuktaki görünüm şekillerinin açıklanacak olmasının nedeni; II. bölümde inceleme alanı bulacak olan idarenin sorumluluğu hususundaki temel taş niteliği taşıyan bilgilerin ortaya konmak istenmesidir.

Çalışmamızın II. bölümü; kömür ocaklarının özel hukuk kişileri tarafından işletilmesinden doğan zararlarda, idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklanmasına ayrılmıştır. Bu bölüm, üç farklı açıdan ele alınacaktır.

İlk olarak; idarenin ruhsat sahibi özel hukuk işletmecisine vermiş olduğu zararlardan doğan sorumluluğuna ilişkin açıklamalara yer verilecektir. Dolayısıyla, burada açıklanacak olanlar, idarenin rödovansçıya verdiği zararları kapsamamaktadır. Maden mevzuatımızdan doğan bütün hak ve yükümlülükler ruhsat sahibi ile ilişkilendirilmiş olduğu için, idare ile idari işlem noktasında muhatap olan kişi ruhsat sahibi olmaktadır. Bu sebeple, madencilik faaliyetine başlanmasından, söz konusu faaliyetin sonlanmasına kadar defalarca idare ile karşı karşıya gelen ve yüklü bedeller ödeyen ruhsat sahibi özel hukuk işletmecisinin, idarenin hukuka aykırı bir işleminden dolayı zarar görmesi kuvvetle muhtemeldir. Ruhsat sahibinin böyle bir zarara uğraması durumunda, idarenin hangi tür sorumluluğuna gidilebileceği yargı kararlarından örnekler vermek suretiyle açıklanacaktır.

İkinci olarak; özel hukuk kişileri tarafından işletilen kömür ocaklarında meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarında idarenin sorumluluğu belirlenmeye çalışılacaktır.

Ancak, idarenin sorumluluğunu tartışmaya geçmeden önce; ülkemizde yaşanan kömür ocağı kazaları ile kömür ocaklarında çalışmanın sebep olduğu meslek hastalıkları hakkında genel bilgiler verilecektir. Söz konusu bilgilerin verilmesi, kömür madenciliğinin insan sağlığını ve yaşamını tehdit eden yönünü, somut verilerle ortaya koyma amacını taşımaktadır. Bu bilgiler verilirken, karşılaştırmalı hukukta yaşanan kömür ocağı kazaları ve söz konusu kazaların önlenmesi için yapılan değişikliklere de yer verilecektir.

İş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin genel bilgiler verilmesinin ardından; kömür ocakları hangi usulde işletilirse işletilsin, meydana gelen kazalarda ve meslek hastalıklarında idarenin denetim ve gözetim yükümlülüğünden doğan kusur sorumluluğu ile tehlike ilkesi gereğince kusursuz sorumluluğu ele alınacaktır. Bu suretle incelenecek olan idari birimler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı olacaktır. İdarenin kusurlu sorumluluğuna gidilebilmesinin anayasal ve yasal dayanakları ile denetim ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilebilmesinin önündeki engeller de, bu kısımda tartışma alanı bulacaktır. Ayrıca, hiçbir kusuru bulunmasa dahi, kömür madenciliği faaliyetinin idarenin kusursuz sorumluluğuna gidilebilmesini gerektiren yönleri ortaya konacaktır.

Ruhsat sahibi idarenin taraf olduğu rödovans sözleşmelerinde, idarenin de işveren olarak kabul edilip edilemeyeceği hususu doktrinde ve yargı kararlarında tartışmalıdır. Bu sebeple, rödovans sözleşmesinin taraflarından bir tanesinin idare olduğu durumlarda, idarenin işveren sıfatı ile zarar gören kömür işçilerine karşı sorumluluğunun devam edip etmeyeceği ayrıca incelenecektir. Bu husustaki incelemede, idarenin yapmış olduğu rödovans sözleşmesinin iş hukuku açısından niteliği belirlenmeye çalışılacak ve farklı ihtimallerde husule gelecek olan idarenin sorumluluğu, yargı kararları ve doktrinin bakışı doğrultusunda belirlenmeye çalışılacaktır.

Kömür ocaklarında meydana gelen iş kazalarından doğan zararlarda idarenin sorumluluğuna ilişkin son açıklamalarımız; Soma’da ve Ermenek’te yaşanan ve sonuçları itibariyle birer faciaya dönüşmüş olan kömür ocağı kazalarında, idarenin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin tespit edilmesine ayrılmıştır. Buradaki idari sorumluluk, söz konusu kazalarla ilgili olarak ve kazalar meydana gelmeden önce hazırlanmış raporlar ile meclis tutanaklarından elde edilen bilgiler çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Üçüncü olarak; özel hukuk kişileri tarafından işletilen kömür ocaklarının çevreye vermiş olduğu zararlardan dolayı idarenin sorumluluğu incelenecektir. Çevre hukuku kuralları idare hukuku kuralları ile çok sıkı bir ilişki içinde bulunmaktadır. Bu sebeple; idarenin sorumluluğuna ilişkin açıklamalara geçmeden önce, çevre kavramı, çevre hakkı kavramı ve çevre hakkının insan hakkı olarak kabul edilmesine dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları açıklanarak, ÇED süreci ve sürdürülebilir kalkınma kavramları hakkında bilgi verilecektir. Bütün bu bilgiler, idarenin çevre ve insan sağlığının korunması açısından sorumluluğunun belirlenmesinde temel ölçütler olacaktır.

Ayrıca, çevre zararı kavramından ne anlaşılması gerektiği ile kömür ocağı işletmelerinin çevreye vermekte olduğu zararlarının nelerden ibaret olduğu hususları açıklanacaktır.

Çevre hukukuna hakim olan ve madencilik faaliyetleri ile sıkı bağlantısı bulunan genel ilkelerin açıklanmasının ardından; ülkemiz çevre koruma politikasında yerel yönetimlerin önemi ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu suretle, kömür madenciliği faaliyetinin çevreye vermekte olduğu zararlarda yerel düzeyde de idarenin sorum­luluğunun gündeme gelebileceğini göstermek amaçlanmaktadır.

Bütün bu bilgilerin verilmesinin ardından; idarenin Anayasamızın 56. madde hükmünden ve çevre mevzuatından doğan çevre denetimi yükümlülüğü açıklanarak, denetimin gereği gibi yerine getirilmemesine bağlı olarak çevre zararı oluşması durumunda kusurlu sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği tartışılacaktır.

İdarenin kusurlu sorumluluğunun incelenmesinin ardından; Çevre Kanunu’nun 28. maddesinde öngörülmüş olan kusursuz sorumluluk hali ile kömür madenciliğinin çevre zararı oluşturma noktasında potansiyel tehlike içeren bir faaliyet olmasından kaynaklanan idarenin kusursuz sorumluluk hali incelenecektir. Bu anlamda, esasen özel hukuk kişileri açısından getirilmiş olduğu öne sürülen 28. madde hükmünün idare açısından da uygulanabilirliği tartışılacaktır.

Son olarak; Çevre Kanunu’nun 30. maddesinde öngörülmüş olup, çevreye zarar veren faaliyetlerin durdurulmasını isteme hakkının kullanılması durumunda, başvuru sahiplerinin zararlarını tazmin noktasında idarenin mali sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkin açıklamalara yer verilecektir.

Çalışmanın II. bölümünün tümünde; anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilkelerinden olan sosyal devlet ilkesinin ve hukuk devleti ilkesinin gerekleri ile yine anayasal bir hak olan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına vurgu yapılacaktır. Madencilik faaliyetinde ortaya çıkan menfaat çatışmalarının herkesi memnun edecek bir dengede çözümlenmesinin, ancak söz konusu ilkelerin gereklerinin kanun koyucu ve idare tarafından yerine getirilmesi suretiyle mümkün olabilmesi, bu vurgunun yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu şekilde bir yöntem izlenerek sonuçlandırılacak olacak çalışmamızda; ilk olarak, idare hukuku ile arasındaki sıkı ilişkiye rağmen, idare hukukçuları arasında çok fazla tartışma alanı bulmamış olan maden hukuku ilke ve kurallarının belirlenerek, söz konusu hükümlerin idare hukuku açısından öneminin ortaya konması amaçlanmaktadır.

Madencilik faaliyetleri içinde çok önemli bir yere sahip olan kömür madenciliğinin değeri ve tehlikeleri hususunda genel bir far­kın­da­lık yaratılması da, çalışmamızın bir diğer amacını oluşturmaktadır.  



[1]      6592 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 18.02.2015 tarih ve 29271 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.  

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ 7
İÇİNDEKİLER 9
KISALTMALAR 15
GİRİŞ 17

§ GENEL BİLGİLER
A. KÖMÜR MADENİ 27
1. Genel Olarak 27
2. Tarihsel Süreçte Kömür Madeninin Stratejik Konumu 29
3. Kömürün Kamusal Mal Niteliği 34
B. ÜLKEMİZDEKİ KÖMÜR İŞLETMELERİ 38
1. Tarihsel Süreç 38
2. Devlet İşletmeleri 43
a. Türkiye Taşkömürü Kurumu 43
b. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu 44
c. Elektrik Üretim Anonim Şirketi 45
d. Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü 45
3. Özel İşletmeler 46
4. Kömür Çıkarma Faaliyetinin Kamu Hizmeti Niteliği 47
5. Kömür Çıkarma Faaliyetinde Kamu Yararı 53
C. ÜLKEMİZ MADEN MEVZUATI HÜKÜMLERİNE İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME 54
I. BÖLÜM
KÖMÜR OCAKLARININ
ÖZEL HUKUK KİŞİLERİ TARAFINDAN
İŞLETİLME USULLERİ
A. DOĞRUDAN ÖZEL HUKUK KİŞİSİNİN RUHSATI 
ALTINDA İŞLETİLMESİ 59
1. İdareye Başvuru ve Kömür Arama Faaliyeti 60
a. İdareye Başvuru 61
b. Arama Ruhsatı Verilecek Alanın Koordinatlarının Hesaplanması 62
c. Arama Ruhsatı Verilmesi 62
d. Arama Faaliyetinin Başlaması 64
aa. Ön Arama Dönemi 65
bb. Genel Arama Dönemi 66
cc. Detay Arama Dönemi 68
dd. Fizibilite Dönemi 69 
e. Arama Döneminde Üretim İzin Belgesi Alınması 70
f. Prospeksiyon 70
2. Kömür Ocağı İşletme Faaliyetinin Başlatılması 71
a. İşletme Ruhsatı Verilmesi 72
b. İşletme İzni 73
c. Kömür Madeninin İşletmeye Alınması 74
aa. Daimi Nezaret ve Teknik Eleman 75
bb. Taksir İşlemi 76
d. Arama ve İşletme Ruhsatı İle İşletme İzninin 
Hukuki Niteliği 77
3. Özel Hukuk İşletmecisinin Hakları ve Yükümlülükleri 78
a. Hakları 78
aa. Maden Hakkı 79
aaa. Öncelik (Takaddüm) Hakkı 82
bbb. Buluculuk Hakkı 83
ccc. Maden Sicili 83
ddd. Maden Hakkının Hukuki Niteliği 84
eee. Maden Hakkının Devri 84
fff. Maden Hakkının Miras Yoluyla Devri 85
bb. Özel Hukuk İşletmecisi Lehine Kurulan
İrtifak Hakkı ve Madenciliğe Özgü Kamulaştırma 86
aaa. İrtifak Hakkı ve Zararların Tazmini 87
bbb. Madenciliğe Özgü Kamulaştırma 91
b. Yükümlülükleri 95
aa. Özel Hukuk Kişisinin İdareden İzin Alması 
Gereken Durumlar 96
aaa. Çevresel Etki Değerlendirme Süreci 97
bbb. Ormanlık Alanda Yapılacak Faaliyetler 100
ccc. Askeri Alanda Yapılacak Faaliyetler 100
ddd. İmar Alanları İle Mücavir Alanlarda
Yapılacak Faaliyetler 101
eee. Korunması Gereken Taşınmaz Kültür ve
Tabiat Varlıklarının Bulunduğu Alanlarda
Yapılacak Faaliyetler 102
fff. Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme
Bölgelerinde Yapılacak Faaliyetler 103
ggg. Mera Alanlarında Yapılacak Faaliyetler 104
hhh. İçme ve Kullanma Suyu Havzalarında
Yapılacak Faaliyetler 106
ııı. İşyeri Açma ve Çalışma İzni 106
iii. Kamu Mülkiyeti Niteliğini Haiz Arazilerde Yapılacak Faaliyetler 107
bb. Özel Hukuk Kişisinin İdareye Ödemesi
Gereken Bedeller 107
aaa. Ruhsat Bedeli 108
bbb. Devlet Hakkı 109
ccc. İl Özel İdare Payı ve Belediye Payı 114
ddd. Çevreyle Uyum Teminatı 115
4. İdare Tarafından Uygulanacak Yaptırımlar 116
a. Mevzuatta Öngörülen Yaptırım Türleri 116
aa. Teminatın İrad Kaydedilmesi 117
bb. İdari Para Cezası 119
cc. Faaliyeti Durdurma 119
dd. Ruhsat İptali/Feshi 120
ee. Üretilen Madene El Koyma 120
ff. Çıkarılması Gereken Maden Miktarı Üzerinden
Devlet Hakkı Alınması 121
b. Hatalı/Eksik Beyan Verilmesi ve Sevk Fişine
İlişkin İhlaller 121
aa. Hatalı/Eksik Beyan Verilmesi Durumunda
Uygulanacak Yaptırımlar 121
bb. Sevk Fişi İle İlgili Yaptırımlar 123
B. RÖDOVANS SÖZLEŞMESİ İMZALAMAK SURETİYLE RÖDOVANSÇI TARAFINDAN İŞLETİLMESİ 125
1. Rödovans Sözleşmesinin Maden Hukukumuzdaki
Gelişim Süreci 125
2. Rödovans Sözleşmesinin Hukuki Niteliği 129
3. Rödovans Sözleşmesinin Taraflarının Yükümlükleri 130
a. Ruhsat Sahibinin Yükümlülükleri 130
b. Rödovansçının Yükümlülükleri 131
4. İki Özel Hukuk Kişisi Arasında Yapılan
Rödovans Sözleşmesi 131
5. Ruhsat Sahibi İdarenin Taraf Olduğu 
Rödovans Sözleşmesi 132
II. BÖLÜM
KÖMÜR OCAKLARININ
ÖZEL HUKUK KİŞİLERİ TARAFINDAN İŞLETİLMESİ PROSEDÜRÜNDE VE İŞLETİLMESİ SONUCU
DOĞAN ZARARLARDA İDARENİN SORUMLULUĞU
A. İDARENİN RUHSAT BAŞVURUSUNDA BULUNAN
YA DA RUHSAT SAHIBI ÖZEL HUKUK KİŞİSİNE KARŞI 
SORUMLULUĞU 135
B. KÖMÜR OCAĞINDA MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINDA ve MESLEK HASTALIKLARINDA İDARENİN SORUMLULUĞU 141
1. Ülkemizdeki Kömür Ocaklarında Meydana Gelen 
Kazalara ve Meslek Hastalıklarına Kısa Bir Bakış 141
a. İş Kazaları 141
b. Meslek Hastalıkları 146
2. İdarenin İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatından Doğan Sorumluluğu 147
a. İş Kazası Geçiren Ya Da Meslek Hastalığına
Yakalanan İşçilerin Sosyal Güvenlik Kurumundan
Talep Edebilecekleri Haklar 148
b. Denetim, Gözetim Yetkisi ve Ödevinden Doğan 
Kusurlu Sorumluluk 150
aa. Anayasal Sorumluluk 150
bb. Diğer Mevzuat Bağlamında Sorumluluk 151
aaa. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Denetim Yükümlülüğü 154
bbb. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Adına Faaliyet Yürüten Maden İşleri Genel Müdürlüğünün Maden Mevzuatından Doğan Denetim Yükümlülüğü 157
c. Kusursuz Sorumluluk 160
3. Ruhsat Sahibi İdare ile Yapılan Rödovans Sözleşmesi ile
Faaliyet Gösteren Kömür Ocağı İşletmelerinde İdarenin
İşveren Sıfatı ile Sorumluluğu 164
a. Rödovans Sözleşmesinin İş Yeri Devri Olarak Değerlendirilip Değerlendirilemeyeceği Hususu 165
b. Rödovans Sözleşmesi İle Alt İşveren İlişkisinin
Kurulmuş Olup Olmadığı Hususu 166
4. Soma Faciasi İle İlgili Değerlendirme 171
5. Ermenek Kömür Ocağı Kazası İle İlgili Değerlendirme 178
C. KÖMÜR OCAĞI İŞLETİLİRKEN ÇEVRENİN KORUNMASI BAĞLAMINDA İDARENİN SORUMLULUĞU 181
1. Çevre Hukukuna İlişkin Temel Kavramlar 181
a. Çevre Kavramı 181
b. Çevre Hakkı 182
c. İnsan Hakkı Olarak “Çevre Hakkı” ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Bakışı 183
d. Çevresel Etkileşim Değerlendirmesi (ÇED) 186
e. Sürdürülebilir Kalkınma 189
2. Çevre Zararı Kavramı ve Kömür Ocağı İşletmelerinin 
Çevreye Verdiği Zararlar 190
a. Çevre Zararı 190
b. Kömür Ocağı İşletmelerinin Çevreye Verdiği Zararlar 191
aa. Açık İşletme Yönteminde Çevreye Verilen Zararlar 192
bb. Yeraltı Maden İşletmeciliği Yönteminde
Çevreye Verilen Zararlar 192
cc. Ocaktan Çıkarılan Kömürün Hazırlanma Aşamasında Çevreye Verilen Zararlar 193
3. Çevre Koruma Politikamızda Yerel Yönetimlerin Önemi 194
4. İdarenin Sorumluluğu 196
a. İdarenin Önleme-Denetim-Gözetim Yetkisi ve
Ödevinden Doğan Kusur Sorumluluğu 197
b. Çevre Kanununun 28. Maddesinden Doğan Kusursuz Sorumluluk 201
c. Çevre Kanununun 30. Maddesinden Doğan Sorumluluk 204
SONUÇ 209
KAYNAKLAR 215
• KİTAPLAR 215
• MAKALELER VE BİLDİRİLER 220
• TEZLER 231
• DİĞER KAYNAKLAR 231
• İNTERNET KAYNAKLARI 233