Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (68)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

Usul Kurallarına Aykırılığa Dayanan Temyiz Nedenleri

Usul Kurallarına Aykırılığa Dayanan Temyiz Nedenleri



Sayfa Sayısı
:  
351
Kitap Ölçüleri
:  
21x18 cm
Basım Yılı
:  
1999
ISBN NO
:  
9755910689

100,00 TL











ÖNSÖZ Devletin önemli görevlerinden birisi de yargı yetkisidir. Uyuşmazlık içerisinde bulunan kişiler devletin yargı mercilerine başvurarak, "adaletli bir karar" elde etmeyi amaçlarlar. Mahkemelerin usul kurallarına uygun bir.şekilde yargılamayı sonuçlandırmaları gerekir. Mahkemeler yanında, bazı uyuşmazlıkların çözümünde yetkili olan hakem yargılamasında da bazı kural ve ilkeler doğrultusunda karar verilmesi gerekir. Aksi ^alde, mahkeme ve hakem kararlarının bozulması gerekecektir. İncelememizde, ilk derece mahkemelerinde ve kısmen hakem yargılamasında yapılan usule aykırılıkları belirleyerek, hangi hallerde kararın bozulması gerektiği hususunda bazı ölçütlere ulaşmaya çalıştık. Doktora tezim olan bu inceleme sırasında çok büyük yararlı yardımlar gördüğüm değerli hocalarım Prof. Dr. Ramazan Arslan ile Prof. Dr. Ejder Yılmaz′a minnettarım. Değerli yapıcı eleştirileriyle incelememe olumlu katkıda bulunan Doç. Dr. Ömer Ulukapı′ya, Doç. Dr. Süha Tanrıver′e, Yrd. Doç. Dr. Erdal Tercan′a teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca, bu incelemenin yayınlanmasını sağlayan Nobel yayın dağıtım Ltd. Şti.′ne teşekkür ederim. Konya, 17 Mayıs 1999 Dr. Recep AKÇAN GİRİŞ İnsanlığın yaşamında öyle bir düzeye gelinmelidir ki, kişiler arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlık, farkedilir edilmez düzelmelidir. Konu, mahkeme önüne getirilirse, haksızlık hemen hakim tarafından sona erdirilerek eski duruma dönülmelidir. Ancak, bugün için bu bir "ütopya"dır. Fakat, gerçekleşmesi zor gibi gözüken bu duruma, ne kadar çok yaklaşılırsa ve günün birinde insanlık o anı yakalarsa "ütopya" gerçekleşmiş olur. İnsanlar arzu edilen olgunluğa ulaştığı zaman, "haksızlık" eylemleri bitecektir (1). Herkes, hukukun koymuş bulunduğu kurallara aynen uymuş olsaydı, kişiler arasında hiç bir uyuşmazlık ortaya çıkmazdı. Toplum hayatında asıl olan kurallara uyulmasıdır. Aksi halde, davaların açılması kaçınılmazdır. Dava açılmakla, taraflar ve taraflarla mahkeme arasında yargılama işlemleri topluluğundan oluşan, bir dava ilişkisi ortaya çıkar (2). Konuya usul açısından yaklaştığımızda, önüne gelmiş bulunan uyuşmazlığı çözümlemekle yükümlü mahkemelerin, yargılama sırasında hiç hata yapmadan, usul kurallarının amaçlarına, adalete, maddi ve hukuki duruma uygun, çabuk ve ucuz bir şekilde davayı sonuçlandırmaları gerekir (m.77). Hakimler, kararlarıyla toplum düzenini koruyan ve sağlayan kimselerdir. Kişiler üzerinde yargı gücü kadar doğrudan doğruya etkili bir güç yoktur. Mahkemelerin, davada uygulamış oldukları usul kurallarını tarafların hukuka güven duygularını eksiltmeyecek biçimde uygulayabildikleri ölçüde hukuka olan güveni ve saygıyı korumaları, hukukun da gelişmesine hizmet ve yardım etmeleri mümkündür (3). Hakim tarafından yapılması gereken usul işlemleri ve verilecek kararların, yargılamanın iyi yürütülmesi için vereceği emirlerin ve yargılama sırasında takınacağı tavırların usul kurallarına uygun olması gerekir. Hakimler, yargılama usulünün ana kurallarına uyarak her iki tarafa da eşit işlem yapmakla yükümlüdürler. Hakimin, davaya bakmaktan çekinmesinde (m. 28, 32), duruşma sırasında davanın taraflarına söz verilmesinde, yargılamanın akışına engel olduğu için konuşan tarafın veya vekilin sözünün kesilmesinde, taraflarca yargılama ile ilgili olarak yapılan beyanların tutanağa geçirilmesinde (m. 573/4), duruşmanın iyi yürütülmesi amacıyla yargılamada disiplinin sağlanmasında (m. 150), gerekli olduğu ve kanunun öngördüğü durumlarda bilirkişiye başvurulmasında (4), yargılamanın sonucunda verilen kararların 1 Yılmaz-Adalet Hizmetleri s.63. Bu ütopya′nın gerçekleştirilmesi amacıyla, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de adalet hizmetlerinin ve davaların hızlandırılması için öneriler getirilmekte, yasama organları bu yolda zorlanmakta ye çeşitli düzenlemelere gidilmektedir (Yılmaz-Adalet Hizmetleri s.63). 2 Önen s. 139-140; karş. Bilge/Önen s. 278. 3 /4rs/an-Dürüstlük Kuralı s. 132. 4 Mahkeme bilirkişi seçiminde, görevini ve işin ayrıntılarını açıklamasında, raporu denetlemesinde yüksek özen göstermelidir (4.HD 24.9.1984, 6027/6856: YKD gerekçeli olmasında, usul kurallarının kendisine tanımış bulunduğu yetkileri ve vermiş bulunduğu görevleri dürüstlük kuralının (5) çerçevesi içinde yerine getirmeleri ve usul kurallarına uygun hareket etmeleri gerekmektedir (6). Taraflar da, davanın açılmasından bitirilmesine kadar üzerlerine düşeni yapmalıdır (7). Taraflara, iddia ileri sürmek, mahkemeye çıkmak, davasını savunmak ve ispatlamak gibi yükümlülükler yüklenmiştir. Taraflar, usul kurallarına uygun davranmalı, adaletin gerçekleşmesi için, sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeli, davaların uzamaması, doğru ve usule uygun kararların verilebilmesi için; kendilerine düşen ödevin bilincinde olmalıdır. Davada taraftan istenen, objektif ölçüde gerçeği (hakikati) sunmasıdır. Kötüniyetli kişi, somut olayda iddiasına uygunluk 1985/1, s.27-29). 5 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda, dürüstlük anlayışını esas alan ve bu nedenle yargılamayla ilgili olarak dürüst olmayan usule ilişkin davranışların hoşgörülmediğinj ve aynı zamanda kabul edilmediğini gösteren bir çok kural bulunmaktadır. Örneğin, davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir (m. 9,İl/c.3). Davanın taraflarının m. 29/5′te "Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması" şeklinde yeralan, hakimin reddi nedenine dayanarak davayı açıkça uzatmayı amaçlamalarına fırsat verilmez (m. 35). Islah hakkını sadece karşı tarafı rahatsız etmek ve davayı geciktirmek gibi amaçlarla başvurduğu anlaşılan taraf, diğer tarafın bu yüzden uğrayacağı zararını giderecek ve para cezasına mahkum edilecektir (m.90). İddia ve savunmanın kullanılmasında, ispat yükünün belirlenmesinde ve kanun yollarına başvurulmasında dürüstlük kuralına uygun davranılması gerekmektedir. Bkz. Arslan-Dürüstlük Kuralı s. 83 ve s.87 vd; Yıldırım M.K s.144 vd; bkz. ayrıca Ansay s. 158-159; bkz. ayrıca kötü niyetle ıslaha giden taraf hakkındaki para cezası ile ilgili olarak: Yılrhaz-lslah s.229, 289-293. Yani, m.90 hükmü, davada dürüstlük (doğruluk) kuralı çerçevesinde düşünülmektedir (Yılmaz-lslah s.290; Bilge/Önen s.301; 15.HD 30.5.1994, 5125/3380: YKD 1995/3 s. 442). 6 Bu amaçlarla hakimin, kendisine kanunlar tarafından verilmiş bulunan görevlerini yerine getirirken ve kanunun öngördüğü yetkilerini kullanırken usul kurallarına uymamaları, verilen hükmün bozulması sonucunu doğurabileceği gibi, kendisi için de disiplin, tazminat (m. 573-576) ve cezai sorumluluğunun ortaya çıkmasına neden olabilecektir (Arslan-Dürüstlük Kuralı s. 132-134; Kuru-EI Kitabı s.1061; Kuru-Usul s.84-85, 3944, 4387; Ansay s.49, Bilge/Önen s.215; Kuru/Arslan/Yılmaz s. 667, 720; Üstündağ-Usul s.112 vd; Berkin s.178-179; 4.HD 12.1.1951, 695- 1923/233: Karaok s.707; 4.HD 18.9.1953, 695/233: Çatalkaya/Tarıkoğulları/Özcan s.528). 7 Mahkeme, ne kadar aktif olursa olsun, uyuşmazlığı, haklı, doğru bir karar vererek çözümleyemez. Taraflar, davaya katkıda bulunmalıdırlar. Medeni Kanun m.2′de yeralan dürüstlük kuralı Usul Hukukunda da uygulama alanı bulduğundan dolayı (bkz. Arslan-Dürüstlük Kuralı s.47; Berkin s.425; Yıldırım M.K s.144), taraflar, mahkemede dürüst davranmalıdırlar. Taraflar, davada aktif olarak, usul kuralları gereği üzerine düşeni yapmalıdırlar. Tarafların, aktif olmaları kendi yararlarınadır. Hakim, bu sayede görevini daha çabuk yapabilecek ve dava kısa sürede çözümlenecektir. Tarafın özellikle usul hükümlerine riayetsizliği hakimin vakıa hakkında gerçeğe uygun karar verme şansını azaltacaktır (Yıldırım M.K s.110,237-238). gösterdiği takdirde gerçekleri verebilir. Taraf, kendisi için, haksız bir kararın verilmesine çalışmamalıdır. Usule uygun kararın verilmesi için, gerekli özenin içinde olmalıdır. Mahkeme, gerçeğe uygun olmayan iddiaları ayıklamak, bunları devre dışı bırakmalıdır. Taraf doğruluk ödevinin (8) gereğini yerine getirmeli, gerçeği olduğu gibi verebilme özverisinde bulunmalı, dürüst olmalı (9), usuli taktikler ile mahkemeyi oyalamamalıdır (10). Taraflar, davada karşı tarafa ve mahkemeye karşı yargılama nedeniyle gerçeği söylemek yükümlülüğü altındadır. Tarafların gerçeği söyleme yükümlülüğü, davada dürüstlük kuralının uygulanmasının bir gereğidir. Dürüstlük kuralına, dava ve savunma hakkının kullanılması sırasında da uyulmalıdır. Davacı, davasını açarken, dava dilekçesini hazırlarken (m.179/3); davalı da savunmasını yaparken ve cevap layihasını hazırlarken (m.200, 201/1) dürüst davranmak ve gerçeği söylemekle yükümlüdür. Yani, bu yükümlülük, davanın her iki tarafı için de yargılamanın tüm aşamalarında geçerlidir. Taraflar, davanın açılmasından, sonuçlanmasına kadar gerçeği eksik bilgilerle saptırmamak, değiştirmemeli, hakimi yanıltmamalıdırlar. Taraf, bilerek, gerçek olmayan bir hususu davaya getirmemeli, gerçekleri gizlememelidir. Taraflar, vakıaları eksiksiz ve gerçeğe uygun biçimde açıklamak zorundadırlar. Bu yükümlülüğe aykırı olan işlem, iddia veya savunmalar, mahkemece belirlenmesi durumunda, verilecek hükme esas oluşturmayacaktır (11). 8 Bkz. doğruluk ödevi hakkında: Arslan-Dürüstlük Kuralı s.58, 62, 123-124; Yıldırım M.K s.144 vd; Alangoya-llkeler s.120; Berkin s.425; dZPO § 138. 9 Dürüstlük kuralına aykırı olarak yapılan usuli işlemlerin, hakim tarafından kendiliğinden yok sayılması mümkün değildir. Fakat, bu şekildeki işlemler, usulüne uygun olarak yapılmaları durumunda bile, hakim tarafından hukuki sonuç doğurmadıkları ve dinlenebilir nitelikte olmadıkları gerekçesiyle reddedilmelidir (Arslan-Dürüstlük kuralı s. 78; Yıldırım M.K s.144 vd). 10 Taraflar, hakimin faaliyetlerine yardımcı olmalı, engel olmamalıdır. Davacı, davanın başından itibaren mahkemeye yargılama için gerekli malzemeleri sunmalıdır. Taraf doğru olma, açıklama, aydınlatma ve bilgi vermekle, uyuşmazlığın giderilmesi için elden gelen her şeyi yapmak, iyiniyet kuralına uygun davranmak, gerçeği söylemekle yükümlüdür (Yıldırım M.K s.110-112;141 -142). 11 Arslan-Dürüstlük Kuralı s.116-123; Berkin s.424; Bilge/Önen s.299-301; Alangoya-llkeler s.118-124; Erdal Tercan, Medeni Usul Hukukunda Gerçeği Söyleme Yükümlülüğü (SÜHFD 1996/1-2, s. 181-212); dZPO § 138; ÖZPO § 178; bkz. ayrıca bu yükümlülüklerin neler olduğu konusunda: Üstündağ-Usul s.480-483 Medeni usul hukukumuzda da, gerçeği söyleme yükümlülüğünün (VVahrheitspflicht) varlığı kabul edilmektedir (Arslan-Dürüstlük Kuralı s.87, 117). Yani, her ne kadar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda (örneğin, dZPO § 138′de olduğunun aksine) açıkça belirtilmemişse de, Kanunun susmasının önemi yoktur; çünkü, gerçeği söyleme yükümlülüğünün varlığı, yargılamanın amacından anlaşılır. Bu yükümlülüğün çiğnenmesi, tazminat sorumluluğuna yolaçar ve tazminat istemi BK m.41, ll′de hukuki dayanağını bulur (Umar/Yılmaz s. 197). Yeni bir delil göstermek isteyen tarafın, gerçeği söyleme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin anlaşılması durumunda, bu isteğin kabul edilmemesi gerekir (Arslan-Dürüstlük Kuralı s.124-125). Bu yükümlülüğe aykırı davranarak, bir taraf Hükmün (nihai kararın) verilmesinde, hakimin ve tarafların yanında, tanıkların, bilirkişinin de rolü vardır. Bilirkişiden yardım alındığı zaman, özellikle tarafların itiraz etmediği durumlarda hakimin bu hatayı görmemesi, hakimin mesleki bilgisinin eksik, sübjektif düşüncesinin hatalı olması gibi hallerde, usule aykırı kararların verilmesi mümkündür (12). Öncelikle, bütün yargılama türlerinde yeralan belirli kurallar doğrunun bulunmasını amaçlamaktadırlar. Usul kuralları, esas itibarıyla her bir yargılama için doğrunun bulunmasına ilişkin kuralları düzenleyerek, tüm yargılamanın akışına şekil vermektedirler (13). Fakat, usul kanunları (14), bütün varsayımları öngörecek şekilde hükümler koyamadıklarından (15), kanunun her olayın özelliklerine göre uygulanması işi mahkemelere kalmaktadır (16). Mahkeme, kuralların uygulanmasında gerekli özeni göstermeli, tahkikat ve yargılamayı usul kurallarına (ilkelerine) göre tamamlamalıdır. Ancak, yargılama sırasında, taraflarca yada tarafların kanuni veya iradi temsilcilerince, tanık, bilirkişi ve hakimin gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri sonucunda, belirli davranış tarzlarıyla yargılamanın normal akışına zarar verdikleri görülmektedir (17). Artan dava dosyaları, hakimlerin işlerinin çokluğu, gerek nitelik ve gerek nicelik yönünden yetersizliği, yargılama sırasında usul hükümlerine özenli bir şekilde uyulmaması, hukuki konularda bilirkişiye gidilmesi, tarafların davada dürüstlük kurallarına aykırı kendi lehine hüküm verilmesini sağlamış ve hüküm kesinleşmişse, kesinleşen hükme karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulması mümkündür (Arslan-Yargılamanın Yenilenmesi s.104 vd; Arslan-Dürüstlük Kuralı s.125). 12 Bilirkişinin reddi müessesesi de bu hatanın muhtemel olduğunu gösterir (Yıldırım M.K s.196; bkz. ayrıca HUMK m.283; dZPO § 41, 406). 13 Bkz. dZPO § 138, 139; § 128 vd, 272 vd; 355′den 4941 e kadar olan hükümler. 14 Usul kurallarını sadece HUMK′nda değil, maddi hukuka ilişkin bazı kanunların içinde de değişik yerlere serpiştirilmiş olarak bulmak mümkündür. Maddi hukuka ilişkin kanunların içinde yer almış bulunsalar da, bu usul hükümleri nitelikleri gereği usul hukukuna dahildir. Bu hükümlere de uygun hareket edilmesi gerekmektedir (bkz. örneğin MK m. 6, 7, 31-34,128, 136, 150, 229, 300, 346-438, 839-840; TK m. 4, 5, 563, 564, 573-579, 669-667, 982-985, 1208-1213; bkz. bu konuda ayrıca: Ansay s. 3 vd). 15 Örneğin, bazı işlemlerin yazılı veya sözlü yapılabilecekleri hakkında açık bir hüküm konulmadığı görülmektedir (bkz. m.41, 4y,52,82,98,215,226,1; 230,1; 344 vd,363,366, 492 gibi). 16 Kuru/Arslan/Yılmaz s. 71. 17 Braun s. 148; Rudolphi s. 97; bkz. ayrıca, hukuk yargılamasında gerçeğin bulunmasında avukata düşen yükümlülük konusunda: Sungurtekin s.314 vd; HUMK bazı halleri (davranışları) suç sayarak, bu suçlar için para cezası verileceğini hükme bağlamıştır (bkz. örneğin: m. 36, IV; 90; 150, III; 253, I; 271 I; 313; 319; 422; 442, III; 454; 576, II); bkz. ayrıca 4.HD 27.5.1991, 3742/5457 (Yasa HD 1991/10 s.1390-1392). Usule aykırılıkların, alt derece mahkemesinin açık bilgisizliği, dikkatsizliği veya bir hususun yeterince bilinmemesi sonucu ortaya çıktığına ilişkin olarak bkz: Gottwald-Revision s.89. davranışlar içerisinde bulunmalarında olduğu gibi, sayılabilecek bir çok nedenlerle, hatalı bazı kararların verilebilmesi mümkündür (18). Hakimin davadaki yetkileri (durumu), bazı ilkelerce belirlenir. Bu ilkeleri, Usul Kanunumuzda açıkça yazılı değilse de, Kanunun çeşitli hükümlerinin birlikte incelenmesinden , çıkarmak mümkündür (19). Hakim, toplum düzeninde adalet işini üzerine almış bulunan bir kişidir. Tarafsız hakimler olmaksızın, taraflar dinlenmeksizin ve kendilerine savunma hakkı tanmmaksızın, deliller aranmaksızın ve davalar herkesin gözü önünde aydmlatılmaksızm verilecek bir hükmün adaletli olduğuna kimse inanamaz (20). Hakim, insan olarak usul kurallarına uyarak hata yapmadığı Ve bilgileri yeterli olduğu ölçüde, delilleri değerlendirdikten sonra genelde usul kurallarına uygun ve adaletli bir karara ulaşması mümkündür. İlk derece mahkemesinin kararının adaletli olmadığını düşünen tarafın, karara karşı Yargıtay′a başvurma hakkı vardır (21). Uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan usul kuralları, ne kadar iyi olursa olsun, hakimlerde insandır. Yanılmaları veya bilinçli bir şekilde hatalı karar vermeleri mümkündür. Hata yapmak insana özgü bir davranıştır (22). Bazı ülkelerde, usul kurallarına aykırılığı giderebilmek için hatalı kararlara karşı değişik adlar altında, aynı veya farklı mahkemeye başvurmak suretiyle işletilen kanun yolları öngörülmüştür. Bu kanun yolları, kararın kesinleşmesinden önce ve sonra mevcuttur. Amaç, kararın kesinleşmesinden önce veya sonra bu usule aykırılıkları ortadan kaldırmaktır. Bazı ülkeler ise, sözkonusu usule aykırılıkları ayrı bir madde halinde açıkça düzenlemişlerdir (23). 18 Arslan-Kesin Hüküm s. 735; Yılmaz-Hukuk Davaları s. 131 vd; Kuru/Arslan/Yılmaz s.572. 19 Kuru/Arslan/Yılmaz s. 326; Kuru-EI Kitabı s. 399; bkz. hukuk yargılamasına egemen olan başlıca ilkeler konusunda: Yılmaz-lslah s. 9-12, 63, 227; Umar/Bilge s.1-2; Bilge/Önen s.290 vd; Üstündağ-Usu! s. 238 vd; Alangoya-llkeler s.2-5; bkz. İngiliz Hukuku için: Bunge s.74 vd; Rusya Hukuku için: Yılmaz-lslah s.78. 20 Yıldırım M.K s.264. Yapılan istatistikler, ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararların, yaklaşık üçte birinin yanlış olmasına binaen bozulduğunu göstermektedir (Ejder Yılmaz, istatistiklerin 25 yıllık diliyle Adalet Hizmetlerimiz: TODAİE Amme İdaresi Dergisi 1986/4 s.61-92; Yılmaz-Adalet Hizmetleri s.72). 21 Yılmaz-Adalet Hizmetleri s.71; Seçkin s.3-4. 22 Mahkemelerde görev yapan hakimlerin de her insan gibi yanılmaları, olayda, uygulamış oldukları ilgili hukuk kurallarını değişik bir biçimde yorumlamaları mümkün olduğundan; usul ve kanuna aykırı düşen bazı kararlar verilmiş olabilir veya verilen karar, davanın taraflarını tatmin etmeyebilir. Bu durumlarda ortaya çıkan aykırılıkların giderilmesi amacıyla, genel olarak kanun yolu olarak adlandırılan bir metot ile, toplum ve taraflar için bir güvencenin sağlanması görevi yerine getirilmektedir. Bunun sonucunda kişilerin ve toplumun adalet duyguları iaha bü^ük bir oranda tatmin edilmiş olacağından; kanun yollarına başvurulması, kişi haklarına ve topluma güvence sağlanması yönüyle tamamen Anayasa′ya uygundur (18.2.1971 gün ve 31/21 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı: RG 9.7.1971, sayı 13890 s. 9-12). Bkz. ayrıca: Arslan-Yargılamanın Yenilenmesi s.6; Arslan-Kesin Hüküm s.734-735; Seçkin s.3. 23 Örneğin, Alman Hukuku′nda sözkonusu usule aykırılıklar ayrı bir madde halinde Usule aykırı olarak verilmiş bulunan kararlar, değişik zaman dilimlerinde ortaya çıkabilir. Bu tür kararlar ile, yargılamanın başından sonuna kadar ve hatta temyiz aşamasında, kararın kesinleşmesinden sonra dahi karşılaşılabilmektedir (24). Öğretide, usul kurallarına aykırılık dolayısıyla temyizin, geniş kapsamlı bir temyiz nedeni olduğu kabul edilmektedir (25). Usul kanunlarında da, sıkça bu kavramdan bahsedilmektedir (26). Bu nedenlerle ilk bölümde, kanun yolu, temyiz ve amacı gibi konular incelenirken, usule aykırılık ve maddi hukuka aykırılıklar dolayısıyla temyizin amacı, kanuna aykırılık hususunun hangi hallerde ortaya çıktığı, bu durumlarda denetimin kapsamı, usule aykırılık kavramı ve usule aykırılık olup olmadığı hususunda, bize yardımcı olan illiyet bağı kavramı ele alınmıştır, ikinci bölümde ise, usule aykırılık hallerinde mutlak ve nispi temyiz nedeni olarak görülen haller ile, usule aykırılık olarak görülmeyen ve bozma nedeni oluşturmayan durumlar, temyize başvuru ve Yargıtay incelemesi, kararın onanması, değiştirerek ve düzelterek onama, kararın bozulması ve yararlanabilecek ölçütler ve bozmadan sonraki durum ele alınmıştır. Bu konuların incelenmesi sırasında, hukuk mahkemeleri ile hakem kararlarından örnekler verilmeye çalışılmıştır. açıkça düzenlenmiştir (dZPO § 551). 24 Hakimler de bir insan olarak yanılabileceklerinden, Usul Kanunları da, hatalı kesin hükmün ortadan kaldırılmasını sağlayan yargılamanın yenilenmesi yolunu (çaresini) düzenlemişlerdir (Arslan-Kesin Hüküm s.734; HUMK m 445 vd′ CMUK m.327 vd; İYUK m.53). 25 Bkz. Önen s.299; Bilge/Önen s.651-652. 26 Örneğin, HUMK m.428/4 ve II; dZPO § 539, 554 III b; 559, 564 II, 566 a III. İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ V KISALTMALAR VIII BİBLİYOGRAFYA XI GİRİŞ 1 I. BÖLÜM TEMEL BİLGİLER ve TEMYİZ NEDENLERİ 51-KANUN YOLU, AMACI, SINIFLANDIRILMASI ve BAŞVURU İÇİN GEREKLİ UNSURLAR 7 A-KANUN YOLU KAVRAMI ve AMACI 7 B-KANUN YOLLARININ SINIFLANDIRILMASI 10 C-KANUN YOLUNA BAŞVURULABİLMESİ İÇİN GEREKLİ UNSURLAR 13 D-TEMYIZ (TEMYİZ KANUN YOLU) ve TEMYİZ EDİLEBİLEN KARARLAR 14 I-TEMYİZ ve AMACI 14 1-Usule Aykırılıkların Temyizinde Amaç 19 2-Maddi Aykırılıkların Temyizinde Amaç 21 II-TEMYIZ EDİLEBİLEN KARARLAR 24 F-USULE İLİŞKİN TEMYİZ (BOZMA) NEDENLERİ ve KANUNA AYKIRILIK KAVRAMI 25 I-GENEL BİLGİ 25 II-KANUNA AYKIRILIK ve DENETİMİNİN ALANI 28 III-USULE AYKIRILIK ve DENETİMİ 39 IV-ILLİYET BAĞI 47 1-Maddi Hukuka İlişkin Aykırılıklarda 48 2-Usul Hukukuna İlişkin Aykırılıklarda 49 § 2-USULE İLİŞKİN MUTLAK TEMYİZ NEDENLERİ 52 A) MAHKEMENİN USULÜNE UYGUN OLUŞMAMIŞ OLMASI 52 B.ı KARARIN ÇEKİNMESİ (İSTİNKAFI) GEREKEN veya HAKKINDA RET TALEBİ KABUL EDİLMİŞ OLAN BİR HAKİM TARAFINDAN VERİLMİŞ OLMASI 58 O VEKİL, KANUNİ MÜMESSİL SIFATI OLMAYAN KİMSELER HUZURUYLA DAVAYA BAKILMIŞ ve HÜKÜM VERİLMİŞ OLMASI 65 D) SEBEP MEVCUT OLMADIĞI HALDE YARGILAMANIN GİZLİ (VEYA AÇIK) YAPILMIŞ OLMASI 71 E) DURUŞMA TUTANAKLARININ ve KARARIN HAKİM VEYA ZABIT KATİBİ TARAFINDAN İMZA EDİLMEMİŞ OLMASI 81 F) HÜKMÜN GEREKÇESİZ OLMASI 84 G) MAHKEMECE TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMA HAKLARININ İHLALİ 90 H) DAVA ŞARTLARININ BULUNMAMASI 105 I- TARAFLARI, DAVA SEBEBİ ve KONUSU AYNI OLAN DAVA İLE İLGİLİ OLARAK BİRBİRİNE ÇELİŞİK KARARLAR VERİLMESİ 130 S 3-USULE İLİŞKİN NİSPİ TEMYİZ NEDENLERİ 131 A) BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRILMADAN HÜKÜM VERİLMİŞ OLMASI ; 133 B) ARALARINDA BAĞLANTI BULUNMAYAN DAVALARIN - BİRLEŞTİRİLİP HÜKÜM VERİLMESİNİN VEYA ARALARINDA BAĞLANTI BULUNAN DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMEDEN AYRI GÖRÜLMESİNİN DAVALARIN DAHA İYİ İNCELENMESİNİ ÖNLEMİŞ OLMASI 145 C) İSTİNABE KONUSU İŞLEMİN YAPILACAĞI DURUŞMA GÜNÜ ve SAATİ TARAFLARA BİLDİRİLMEDEN ONLARIN YOKLUĞUNDA YAPILMIŞ OLMASI 148 Ç) RESMİ TATİL GÜNLERİNDE DURUŞMA YAPILMIŞ OLMASI 152 D) İKİ TARAFIN DURUŞMAYA GELMEMESİNE RAĞMEN ONLARIN YOKLUĞUNDA YARGILAMAYA DEVAM EDİLEREK DAVANIN HÜKME BAĞLANMIŞ OLMASI 154 E» KEŞİF GÜNÜNÜN BİLDİRİLMESİNE RAĞMEN KEŞİF SAATİNİN BİLDIRİLMEYEREK TARAFLARDAN BİRİNİN YOKLUĞUNDA KEŞİF YAPILMIŞ OLMASI 157 II. BÖLÜM TEMYİZ NEDENİ OLUŞTURMAYAN USULE AYKIRILIK HALLERİ ve TEMYİZ İNCELEMESİ § 4-SONUÇ ÜZERİNE ETKİSİ OLMAYAN ve TEMYİZ NEDENİ OLUŞTURMAYAN USULE AYKIRILIKLAR 165 A) MAHKEMENİN İŞBÖLÜMÜ İTİRAZINI REDDEDEN VEYA KABUL EDEN KADARININ YANLIŞ OLMASI 166 B)BILİRKIŞI SEÇİMİNDE (SAYISINDA) USULSÜZLÜK OLMASI 168 OTANIĞA İFADESİNDEN SONRA YEMİN ETTİRİLMEK GEREKİRKEN YEMİNİN ÖNCEDEN ETTİRİLMİŞ OLMASI 172 Ç)YEMİNSİZ DİNLENECEK KİMSELERE YEMİN ETTİRİLMESİ 173 D »DAVANIN KONUSUZ KALMASINA RAĞMEN MAHKEMENİN DAVANIN REDDİNE KARAR VERMİŞ OLMASI 174 E)KARŞILIK DAVANIN KABULE ŞAYAN OLMADIĞI ŞEKLİNDEKİ İLK İTİRAZIN REDDEDİLMİŞ OLMASI 175 § 5-USULE AYKIRILIKLAR NEDENİYLE TEMYİZE BAŞVURULMASI ve YARGITAY′IN KARARI 176 AJBAŞVURU ve TEMYİZ İNCELEMESİ 176 B)YARGITAY′IN KARARI 190 I-ONAMA KARARI 190 II-DEĞİŞTÎREREK ve DÜZELTEREK ONAMA KARARI 206 III-BOZMA KARARI 216 C) KARARIN BOZULMASINDA YARARLANILABİLECEK ÖLÇÜTLER 228 I) ASLİ ÖLÇÜTLER 230 1-Önemli Usule Aykırılık Ölçütü 230 2-Basit Usule Aykırılık Ölçütü 242 3-Adaletli Karar Verme Ölçütü 243 II-TALİ (İKİNCİL) ÖLÇÜTLER 254 1-Eksik İnceleme ve Araştırma İle Karar Verilmesi 255 2-Usul Ekonomisi İlkesine Aykırı Karar Veıalmesi ....289 3-Usuli Kazanılmış Hak İlkesine Aykırı Karar Verilmesi 317 4-Kamu Düzeni İlkesine Aykırı Karar Verilmesi 327 D) HÜKMÜN BOZULMASINDAN SONRAKİ DURUM 342 SONUÇ 347